Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:

BEBEĞE BAKIM VERMEKTEN ZEVK ALIYOR MUSUNUZ?

BEBEĞE BAKIM VERMEKTEN ZEVK ALIYOR MUSUNUZ?

Her şeyin temeli ilk 3 yılda atılıyor... Günlük rutinin içinde bebeğinize dokunurken, altını değiştirirken, emzirirken zevk alıyorsanız, bebek de zevk alıyor. Dolayısıyla da güven duygusu gelişiyor. Bebeğin bezi meselesi ise, tam da bu noktada devreye giriyor! Bebek altı kuru ve rahat olmadığında annesinin sevgi dolu dokunuşlarına bile yeterince odaklanamıyor...


1956 yılında Vic Mills torununun altını kumaş bezlerle değiştirmekten hoşlanmadığı için tek kullanımlık bebek bezlerini yaratmış. O zamanlar Amerika’da yıl boyunca değişen milyonlarca bez değişiminin sadece yüzde 1’den azı tek kullanımlık bezlerle yapılıyormuş...

Bugün ise, bebek bezlerinde de yapılan araştırma-geliştirme çalışmaları ve teknolojik gelişmeler sayesinde incecik  ve de  ultra kuru bebek bezleri  ile bebekler de mutlu, anneler de... Üstelik, her anlamda konfor sunan bu bebek bezleri ile, anneler de bebeklerine zamanından önce bez bıraktırmaya çalışmıyorlar. Eskiden bebekler en fazla 1 yaş civarında  bezlerinden ayrılırlarmış ve bu ayrılma mümkün olduğunca erken olsun diye anneler de bebekler de hoş olmayan deneyimler yaşarlarmış haliyle... Eee, bez yıkamak başlı başına bir iş tabii; hem meşekkatli, hem de çocuğun hijyenini sağlamak son derece güç...

Düşünsenize bir bebek günde ortalama 12-15 kez çişini yapıyor, her defasında yaklaşık 60ml idrar bırakıyor (bu da bebeğin cilt sağlığını tehlikeye atabilecek 15 potansiyel senaryo demek). Ayrıca, bebek rahatsızlık verici duyusal uyaranları filtreleme becerisine sahip olmadığı için, bu durum bebeğin annesinin bile dokunuşlarının anlamını tam olarak hissetmesini engelleyebilecek, dikkatini dağıtıcı 15 potansiyel uyaran anlamına geliyor. Uzun lafın kısası, bebek altı kuru olmadığında annesinin  dokunuşlarına bile odaklanamıyor, ki annenin  dokunuşu bebek için anne sütü kadar değerli...

BEBEĞİN VE ANNENİN İHTİYACI NE?
Öte yandan, her bebeğin büyüme ve gelişme seviyesine uygun olarak kendiliğinden bırakmak istediği bez bırakma zamanına saygı duyulması gerekiyor. Artık uzmanlar da, 27 aydan önce bebeğinize bez bıraktırmak konusunda herhangi bir girişimde bulunmayın, uyarısında bulunuyorlar. Eh, anneler de bu uyarılara, ıslaklığı emerek 12 saat boyunca kuruluk sağlayan bebek bezleri sayesinde rahatça uyum sağlayabiliyorlar.

Zaten bebek bezleri üretililirken, hem bebeklerin ihtiyaçları hem de annelerin ihtiyaçları en ince ayrıntısına kadar araştırılarak karar veriliyor. Nereden biliyorsun derseniz; geçen hafta biz anne-bebek sayfalarının yazarları Prima’nın Frankfurt’taki fabrikasına davet edildik ve  bebek bezi geçmişten bugüne hangi aşamalardan geçmiş, bugün hangi noktada hepsini bir bir öğrendik. Ürün geliştirme sorumlusu Frank Wiesemann ve Psikoloji Profesörü Dr. Maggie Redshaw bize bebek bezinin, bebeğin fiziksel ve duygusal yaşamındaki olmazsa olmaz önemini ve bebek bezi konusunda binlerce anne ve bebeğin katıldığı araştırma ve geliştirme çalışmalarının sonuçlarını anlattılar.

BEBEK, TENİNE DOKUNULDUĞUNDA KENDİNİ RAHAT VE GÜVENDE HİSSEDEBİLMELİ...
Yapılan araştırmalar, yaşamın ilk yılında annenin sevgi dolu dokunuşunun, bebeğin zihinsel ve duygusal gelişimi üzerinde, yuvadaki ilk yılından daha büyük bir etkisi olabileceğini gösteriyor. Bebeğin dikkati ıslaklık, topaklanma ve tahriş dolayısıyla dağıldığında, annesinin sevgi dolu dokunuşuna da yoğunlaşamıyor. Sonuçta, bebeğin sevgi dolu bir kucaklamayı tam anlamıyla yaşayıp keyfini çıkarmasını ve hayata en iyi şekilde adım atmasını sağlamak önemli. Bebeğin hassas cildini korumak ise bu konuda atılacak en temel adımlardan biri... Bebeğinizin cildini korumanın en iyi yollu da cildin tahriş olmasını önlemek.

Malum, cilt bir duyu organı... Cildi sayesinde bebek çevresini hissediyor. Dolayısıyla bebeğin gelişiminde daha anne karnından başlayarak hem çevresel uyaranlar, hem de ebeveynler birinci derecede önem taşıyor. Dokunmak ise, bebeğin fiziksel, sosyal, duygusal ve zihinsel gelişiminde son derece etkili... Örneğin, yetiştirme yurtlarında büyüyen çocuklara bakın, her türlü ihtiyaçları karşılandığı halde, kendilerine birebir bir sevgi ilişkisi içinde dokunulmadığından genellikle büyüme ve gelişmeleri geride kalıyor. Çocuğa anne baba tarafından sunulan sevgi dolu, kaliteli uyaranlar beyin gelişimini bile etkiliyor. Annenin bebeğini sıkıca sarılması, sevgiyle dokunması, göz teması kurarak ten tene emzirmesi, altını her defasında sevgiyle değiştirmesi, kısaca bebeğe verdiği rutin bakımı kendi de zevk alarak, yüz yüze ve bir düzen içinde yapması (ya da tam tersi bebeğe zevk almadan, görev icabı bakım veriyor olması) bebeğin gelişimini, dolayısıyla da bütün hayatını, hatta daha sonraki jenerasyonları bile etkiliyor.

Alt değiştirme, emzirme, yıkama, birlikte dinlenme deyip geçmeyin; ilk zamanlardaki bu günlük rutinler ve bunların bebeğe nasıl sunulduğu o kadar hayati ki...

DOKUNMAK İLE GÜVENLİ BAĞLANMA ARASINDAKİ İLİŞKİ
Sonuçta, günlük rutin içinde bebeğe bakım verilirken aslında bebekle iletişim kuruyoruz. Ve bebekle kurulan bu ilk iletişim nasıl bir iletişim ise, bebek de hayatı bu iletişim tarzı üzerinden öğreniyor. Yani sizi taklit ediyor, hatta sizi aynalıyor...

Sonra, zaman içinde bebek, ailedeki her bir birey ile farklı bir iletişim kurmayı öğreniyor. Ve aileden biri olduğu duygusunu içselleştiriyor. Eğer bebeğe bakım veren ebeveynler bu bakımı belli tutarlı bir düzen içinde ve zevk alarak yapıyorlarsa, bebek de bu bakımı almaktan zevk alıyor, kendini iletişime açıyor ve bebeğin güven duygusu da böylece gelişiyor. Yani bebeğin bezini değiştiriken ya da emzirirken bebeğe mi bakıyorsunuz yoksa başka bir yere mi bakıyorsunuz, bebeğin hızına uyuyor musunuz, bebek bunu anlıyor ve gelişim hanesine olumlu ya da olumsuz olarak işliyor. 

Bu süreçteki anahtar olgu ise, her bebeğin parmak izi gibi tek oluşu... Dolayısıyla, annenin bebekle  kurduğu ilişki de benzersiz... Ve bu, herkes için çok özel bir deneyim... Yapılan son araştırmalar, dokunmanın (yani çevresel uyaranların ve bebekle kurulan ilişki şeklinin) bebeğin kişiliğinde doğuştan getirdiği mizaç özelliklerinden bile daha fazla etkili olduğunu söylüyor.

TENSEL TEMAS ANNE SÜTÜ KADAR ELZEM

• Harry Harlow tarafından gerçekleştirilen bir dizi klasik çalışmada, bebekleri rahatlatan ve anneleri ile aralarında bağ kurmalarını sağlayanın anne sütünden (ya da beslenmeden) çok tensel temas olduğu ortaya konmuş. Bu ilişkinin verdiği güven, bebeğin hayatı boyunca kuracağı tüm sosyal ilişkilerin kalıbını oluşturuyor.
• Bell ve Ainsworth tarafından gerçekleştirilen klasik araştırmada annenin bebeğin ağlamasına sürekli ve anında cevap vermesinin, hemen cevap vermeyen annelerin bebekleri ile karşılaştırıldığında zaman içinde tedirginlikte  azalmaya neden olduğunu ortaya konmuş.
• Güçlü bir özgüven hissi bebeğinizi diğer çocuklara ulaşma, onların oyunlarına katılma ve bulunduğu toplumun dokusunun bir parçası olma konusunda motive eder. Araştırmalar ayrıca ebeveynleri tarafından iyi yetiştirilen çocukların iyi ebeveynlik davranışlarını sürdürme eğiliminde olduğunu ortaya koymuş.
• Yapılan kültürlerarası araştırmalarda daha fazla dokunulan çocukların daha az tedirgin olduklarını ve daha kısa sürelerle ağladıklarını ortaya koymuş. Pek çok kültürde bebekleri sakinleştirmek ve daha iyi uyumalarını sağlamak için bebek masajı yapılır. Araştırmalar, ebeveyn ile çocuğun birbirine dokunması ile bebeklerde iradenin gelişimi arasında bağlantı olduğunu gösteriyor.
• Unutmayın, bebeklerin keşifte bulunmak ve öğrenmek konusunda güven duymaları için duygusal olarak kendilerini güvende hissetmeleri gerekir. Dokunuşunuz bebeğinize mutluluk ve güvenlik duygusu vereceğinden, keşfetmek konusunda da onu motive ederek hayata hazırlar.

 

BEBEĞİNİZE OLUMLU DOKUNMA ÖNERİLERİ

- Bebeğinizin verdiği ipuçlarını ve sinyallerini iyi okuyun ve bunlara karşılık verin. Bazı bebekler; özellikle yeni doğan ya da prematüre bebekler, kolaylıkla aşırı uyarılabilir. Işıkları kapatarak ve gürültüyü azaltarak uyaranları azaltın.
 
- Bebeğiniz dokunma tekniğinizden hoşlanmadığında, bunu ağlayarak ya da endişeli bakışlarla belli eder. Dokunmayı başka bir gün tekrar deneyin.

- Bazı bebekler daha belirgin dokunuşlardan hoşlanırken, bazıları daha yumuşak dokunuşlardan hoşlanırlar. Bebeklerin çoğu çok hafif ve gıdıklayıcı dokunuşlardan hoşlanmaz. Bebeğinizin nasıl dokunulmasından hoşlandığını anlamak için onu gözlemleyin.

- Bebekler baştan ayağa (sefalo-kaudal) ve içeriden dışarıya (proksimal-distal) doğru gelişir. Bebeğinize masaj yaparken de bu yapıyı izlemeniz tercih edilir. Örneğin, bebeğin bacaklarını kalçalardan ayaklara doğru ya da yukarıdan aşağıya doğru sıvazlayın. El hareketleri bebeğe doğru değil, bebekten dışa doğru olmalıdır.
 
- En iyi yöntem bebeğe kıyafetlerinin üzerinden değil, doğrudan tenine dokunarak masaj yapmaktır. Hassas cildinde sürtünmeyi azaltmak için üzüm çekirdeği yağı gibi güvenli bir yağ kullanın. Sizin kokunuzu alabilmesi için fazla parfümlü yağ ya da losyonlar kullanmaktan kaçının.

 

BEBEĞİM BÜYÜRKEN BÖLÜMÜNÜN DİĞER KONULARI

Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.