Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:
Hülya Yıldırım

BEBEKLERİMİZİN BESLENME KARNESİNDE NOTUMUZ DÜŞÜK!


Ülkemizde yapılan araştırmalara göre, annelerin yüzde 58’i 1-10 yaş arasındaki çocuklarına yemek yedirmekte güçlük çektiğini itiraf ediyor. Öte yandan, gürbüz ve obez olarak nitelendirilen çocukların sayısı ise, ülkemizde yüzde 20’lere gelip dayanmış durumda. Kronik düzeyde beslenme yetersizliği yaşayan çocukların ülkemizdeki oranı ise, yüzde 15’lerde… Neden dersiniz?

Bütün bu oranlar bize gösteriyor ki, bebek ve çocuklarımızın büyük bir kısmı büyüme ve gelişmelerini sağlayacak ölçüde yeterli ve dengeli beslenemiyorlar.

Çocukların sağlığı beslenme ve uyku düzenleriyle paralel giderken, çocuklarımızın beslenme karnelerinde sınıfta kaldığımızı apaçık görüyoruz. Üstelik Türk anneleri, çocuklarını iyi beslemek konusunda iddialıyken ve büyük çabalar da harcarken, nasıl oluyor da, çocuklarımız yüksek oranlarda beslenme sorunları yaşıyor.

Ve yine yapılan araştırmalar; doğum öncesi ve sonrasını takip eden ilk yıllardaki beslenmenin yetişkinlik döneminde obezite ve kronik hastalıkların ortaya çıktığını kesin bir şekilde etkilediğini gösteriyor.

Ben de anneyim, biliyorum, bir bebeği beslemek, büyütmek kolay iş değil, özellikle de 0-3 yaş döneminde insan çok zorlanıyor.  Bir kere bu konu, hamilelik öncesinden başlayarak annenin ruh ve beden sağlığı ile doğrudan ilgili… O yüzden kızıma şimdiden, “Yavrum iyi beslenmen, bütüncül sağlığın için çok önemli, fakat ileride çocuğun olursa senin sağlığın çocuğunun sağlığını da etkileyecek” diyorum dilim döndüğünce… Sonuçta, annenin sağlığı bebeğin sağlığını oluşturuyor.


ALTIN ANAHTAR ANNE SÜTÜ!

Doğumdan sonra ise devreye kuşkusuz anne sütü giriyor, girmeli… İlk 6 ay sadece anne sütü, ilk 9 ay anne sütü ağırlıklı bir beslenme ve 9 aydan sonra da ek gıdaların öne çıktığı ve mümkünse anne sütünün 2 yaşına kadar verilmeye devam edildiği bir süreç…

Ben bu konuda şanslı annelerdenim, belki de şansını yaratmak konusunda azimli annelerden, demeliyim. Altın anahtarın anne sütü olduğunu bilerek kızımı 19 ay boyunca emzirdim. Çok şükür kızım da emme refleksi çok güçlü bebekti. Fakat, aynı iştahı ek gıdalara göstermedi, ne verdiysem üzerime püskürttüğü uzun ve sancılı bir dönem yaşadık. Sonuçta, benim en zorlandığım süreç 7. ayda ek gıdalara geçerken oldu.

Birçok anne farklı zorluklar yaşıyor biliyorum; bebeği emzirmek de, daha sonra ek gıdalara geçmek de her bebek için aynı olmuyor. Bebeğin 0-3 yaşında beslenme ve uyku düzenini sağlıklı bir şekilde oturtmaya çalışırken çeşitli sıkıntılar yaşanıyor.  Bir kere her bebek farklı, sonra hastalıklar bebeğin beslenmesini olumsuz etkiliyor, beslenme olumsuz etkilendiğinde de hastalıklara davetiye çıkıyor. Eh, bağışıklık sistemi henüz gelişmemiş bir canlıdan söz ediyoruz bu süreçte… Anneler birçok kaynaktan bilgilenmeye çalışsalar da en sonunda bu bilgiler çorba olabiliyor ve anne de ne yapacağını şaşırıyor. Ayrıca, çocuk doktorlarımız iyi niyetliler; fakat çoğu kez, beslenme konusunda yeterli olamayabiliyorlar. Ve bebeklerimizi neden iyi besleyemediğimizle ilgili bu liste de uzayıp gidiyor. Her halka birbiriyle ilgili hale geliyor ve alın size ülkemizde yumak haline gelmiş bir sorun: Bebek ve çocuk beslenmesi!

BESLENME ANNE-BEBEK İLİŞKİSİNİ DE ETKİLİYOR!
Geçtiğimiz günlerde bebek beslenmesinin önemi konusundaki bir toplantıya katılmak üzere, 125 yıldır bebek beslenmesi konusunda alanında lider firmalardan biri olan ve 2002 yılından beri de Ülker ile Ülker Hero Baby adıyla ortaklığı bulunan Hero Baby’nin İspanya’nın Murcia şehrindeki fabrikalarını ziyaret ettim. O kadar hoşuma gitti ki, bebekler için 125 yıllık bir uzmanlık, büyük bir birikim, meğer 2002 yılından beri ülkemize de taşınmış. Ülker Hero Baby’nin Ankara’daki tahıllı ve kavanoz mama fabrikaları; Türkiye’nin ilk ve tek mama üretim tesisleri olarak 36 ülkeye yılda 30 milyon adet mama ihraç ediyormuş meğer. Doğrusu benim işin bu derece uluslararası bir boyutta olduğundan bugüne kadar haberim yoktu.

 

Aslında her anne kendi hikayesinden yola çıkarak algılıyor olayları. Hani, ek gıdalara başlama sürecinde uzun bir süre güzel yavrum her verdiğimi üstüme püskürtüyordu, dedim ya… İşte, bu markanın mandalinalı kavanoz mamasını benimki bir iştahla yiyordu ki, sormayın.  Böylece ben de, “Aman bebeğim bugünkü meyve öğününü atladı” telaşına düşmüyordum. Çünkü beslenmede yaşanan sıkıntılar anne ile bebeğin ilişkisine yansıyor ve bebeğinizle ilişkinizin olumsuz etkilenmesi an meselesi oluyor.

Beslenme o kadar çok yönlü bir kavram ki, bebeklerimizi yeterli ve dengeli beslenme konusundaki karnemizdeki kırık nota aslında şaşırmamak gerek. Aslında adı üstünde onlar bebek ve bizim küçük birer versiyonumuz değiller. Her şeyleri farklı; bağırsak sistemleri her şeyi sindiremiyor, dolayısıyla da anne sütü mucizesi imdadımıza yetişiyor. Yetişiyor yetişmesine ama, ülkemizde ilk 6 ay sadece bebeklerini anne sütü ile besleyen annelerin oranı yüzde 10 ila 30 arasında maalesef… Biz, ekmeği yemek suyuna batırarak bebeğimizi beslemeyi, nerede abur cubur varsa “Alışsın” diyerek ağzına tıkıştırmayı ve hatta hala 30 yıl önce annelerimizin bize yaptığı inek sütü-nişasta karışımını bebeklerimize yedirmeyi seviyoruz.

Oysa, bebeklere verilecek besinler kalsiyum, demir ve yaşamsal öneme sahip yağ asitleri ve vitamin ve mineraller yönünden zengin olmalı; anne sütünün yanında, bebeklere verilecek ek besinler ise katkı maddesi, tarım ilacı, hormon, ağır metal gibi kimyasalları kesinlikle içermemeli ve besinler yetişkinlerin damak tadına göre (yağlı, tuzlu, baharatlı) hazırlanmamalı…

NEDEN ÇOCUĞA KAVANOZ MEYVE YEDİRİYORSUN?
Ve işte anne sütünün olmadığı ya da yeterli gelmediği durumlarda ve de ek gıdalara geçilme sürecinde bebeğin yeterli ve dengeli beslenmesini sağlamak ya da sağlamasına katkıda bulunmak üzere, bu yüzlerce yıllık uzmanlığın ürünü olan mamaların, ekonomik fiyat politikaları izleyerek annelerin elinin altında olması çok değerli… Ama size, anneniz ya da yakınlarınız, “Neden çocuğa kavanoz meyve yediyorsun evladım, bak ben cam rendede taze taze hazırladım, bunu ver bebeğe, hazır mama ile çocuk mu büyür” diyecektir.

Oysa, o hazır mama dediğimiz kavanoz mamalar 400’e yakın testten geçiyor, o kavanoza girebilmek ve bebeğin sofrasına gelebilmek için… Üstelik meyve ve sebzelerin yüzde 95’ini de Ülker Hero Baby, tohumlanma aşamasından itibaren takip ederek ülkemizden sağlıyormuş.  Deli işi bir nevi…

Çünkü evde bebeğinize sunduğunuz meyvenin siz hangi aşamalardan geçerek sofranıza geldiğini bilmiyorsunuz. Tohumlanma aşamasından soframıza gelene kadar sağlığa ne kadar uygun bir meyve-sebze bebeğimize yedirdiğimiz, ne kadar tarım ilacı var içinde, besin değeri nedir, hiçbirini bilmiyoruz…

Ve çok çarpıcı başka bir bilgi de yine bizim hem bebek beslenmesi hem de çağdaş bir ülke olma konusundaki durumumuzu gözler önüne seriyor: Türkiye’de bebek başına yıllık mama tüketimi : 10,47 kg; İspanya’da ise bebek başına yıllık mama tüketimi : 117 kg!..

Peki, bu devasa oran farkının nedeni, ülkemizde bebeklerin anne sütü ağırlıklı beslenmesi mi? Hayır! Peki, o zaman ne? Çocuk doktorlarına sordum, işte onların bu devasa oranın nedeni konusundaki görüşleri:

ÇOCUK DOKTORLARI NE DİYOR?
Dr. H. Cavit Aydoğdu (Atlas Hastanesi):
“İlk 6 ay anne sütü kullanımı, 6.aydan itibaren ek besinlere geçiş olması gerekendir. Bizim toplumumuzda öncelik inek sütüne veriliyor, halkımızda bilgi eksikliği ve ekonomik zayıflık var.”

Doç. Dr. Müferet Ergüven (Göztepe Eğt. Arş. Hastanesi Klinik Şefi ):
“Halkın bilinçsiz olması başlıca etkendir. İnek sütünün çok yaygın olmasından dolayı anne sütü ve bebek maması tüketimi ülkemizde düşük.”

İşte böyle, 0-3 yaş bebek beslenmesi çok kritik bir öneme sahip. Çünkü, bebeğin bedensel ve zihinsel potansiyelini ortaya çıkarmasını ve tüm yaşamını doğrudan etkiliyor.

Haftaya bu konuya kaldığım yerden devam etmek istiyorum. Çünkü 1-10 yaş arasındaki çocukların yüzde 58’inin neden anneleri tarafından iştahsız olarak tanımlandığını , dolayısıyla da neden yetersiz beslendiğini ayrıntılarıyla bilmenizi istiyorum.

 

DİĞER YAZILAR
- HER ÇOCUK YALANSIZ BÜYÜMEYİ HAK EDER!
- ANNE DUYGUDUR!..
- HAYIR DEMEYİ BİLİYOR MUSUNUZ?
- KEK YAPAR GİBİ ÇOCUK YAPAMAZSIN!
- MAHREMİYETE SAYGI!
- ÇOCUKLAR ÖLMESİN!
- ÇOCUĞUNUZDAN VAZGEÇMEYİN!
- ANNE BABAYI PAYLAŞMAK!
- SÜT DİŞİ, DEYİP GEÇMEYİN!
- Sadece 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'n değil... HER GÜNÜN KUTLU OLSUN KADIN!..
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.