Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:
Hülya Yıldırım

DİKKAT, HENÜZ 18 YAŞ ÜSTÜ DEĞİL! O BİR ÇOCUK!


Kızım 11 yaşında 6. sınıf öğrencisi, aşk kavramını bugüne kadar sadece bir kez, o da 6 yaşındayken telaffuz etmişti. “Anne biliyor musun, ben aşık oldum” diye gelmişti bir gün okuldan. “Ne güzel, tebrik ederim” demiştim. Sen git, ertesi gün çocuğa evlenme teklifi et, hem de “İspanya’da evlenelim mi?” diye sormuş… (Bizimki “ciddi aşk” seviyor…) Çocuk tabii, kaçacak delik aramış… Canım yavrum, yaptığı evlenme teklifine arkadaşının duyarsız kalıp kaçmasına çok bozulmuştu. Üç hafta kadar bu konudan hiç bahsetmedi, sonra, sanırım içinde dengeledikten sonra, “Anne aşkım bitti” dedi.

Öte yandan, kızım diye söylemiyorum, hem kendi cinsiyle hem de karşı cinsiyle çok iyi anlaşan bir çocuktur; farklılıklara saygılı, duyarlı ve anlayışlıdır.  

SİZİN KÜÇÜK MODELİNİZ DEĞİL!
Çocuklar böyle doğallıkla duygularını anlattığında onları dinlemeliyiz ve dinlemelerimize basit cümlelerle karşılık vermeliyiz, abartmaya, fazlaca anlam yüklemeye gerek yok! Çünkü biz abarttığımızda çocuğun bile dengesi ve doğallığı bozuluyor! Şunu iyice anlamamızda büyük yarar var, “Çocuklar bizim minik birer kopyamız değil!”

Aşık oldum, diyerek size gelse de sadece yaşının duygusal gelişimine sahip bir çocuk o!.. Yani saf, masum, doğal ve akışta… Bugün böyle hissediyor, yarın farklı hissedebilir… Kız arkadaşlarının arasında daha çok sevdikleri yok mu, hatta en ok sevdiği; erkek arkadaşları arasında da daha çok sevdikleri olabilir, ya da en çok sevdiği, anlaştığı… Hemen, çocuklarımızın masum duygularını, “seninki”, “onunki” diye tanımlamasak… Çünkü bu tanımlar, onlara sunduğumuz gereksiz mimikler ve tonlamalar, çocuklarımıza iyi gelmiyor, hatta zarar veriyor.

YOK ARTIK!..
Yahu, anaokulundan itibaren başlıyor, anneler çocuklarını birbirine yakıştırmaya… Geçen gün bir veli, “Senin kızın sevgilisi var mı?” diye sordu! “Yok artık!” deyiverdim.

Hayır, bu çocukların aşk hayatıyla ilgili motivasyonumuz kadar, çocuklarımızı cinsel olarak doğru bilgilerle, zamanında ve yaşlarına uygun olarak bilgilendirmeyle de ilgili ve istekli olsak ya… Anaokulundaki çocuğa “Seninki kim bakiyim?” diye soran anne, bir bakıyorsun 11 yaşına gelmiş kızına hala adet görmek ile ilgili en ufak bir bilgi vermemiş!.. Eh, pes!..

PSİKOLOJİK ERKEN ERGENLİK ÇOK YAYGIN!
Çocuklarımız yaşlarınca, yaşlarının getirdiği duygusal olgunluk kadar, birtakım duygular-duygulanmalar hissedebilirler elbet, karşı cins arkadaşlarına… Ama inanın hepsi bu!.. Onlar oyun oynama yaşında, bırakalım oynasınlar ve bırakalım masumca aşk provaları da yapsınlar karşı cinsleriyle… Fakat biz onları yönlendirmeyelim, sadece çok iyi gözlemleyelim ve dinleyelim; her şey yolunda mı diye…

Günümüzde erken ergenlik değil, “psikolojik erken ergenlik” çok yaygın, diye hep söylüyorum. Bir kez daha hatırlatayım! Çocuklarımızın yaşlarından önce gelişmelerine neden olacak etken ve davranışlardan uzak duralım ve lütfen yavrularımızı da bunlardan uzak tutalım. İnanın, oyun oynama imkanı olan; internet, cep telefonu, televizyonla günde 1 saatten fazla zaman geçirmeyen ve buna ihtiyaç duymayan; hobileri olan; spor ve sanat etkinliklerine yönlendirilen çocuk, sadece ve sadece yaşını yaşayacaktır ve her anlamda da sağlıklı büyüyecektir.

Seyrettirdiğimiz dizi ve filmlerle, kontrolsüz teknoloji kullanımıyla, çocuklarımızı karşı cins arkadaşlarından birilerine yakıştırmalarımızla ve evde vb. yerlerde onlar yanımızda olduğu halde, dikkatsizce +18 üstü yatığımız konuşmalarla, çocuklarımızın erken psikolojik ergenliğe girmesine zemin hazırladığımızı fark edelim…


Karşı cinsiyle arkadaşlık eden çocuğunuz neler hissediyor?

Çocuklar, çocukluk dönemleri boyunca çeşitli kişisel gelişim aşamalarından geçerler, 9 -12 yaşları arasında ise yeni arkadaşlar edinirler ve âşık olma denemelerine başlarlar.

Okul çağındaki kız ve erkek öğrencilerin duygusal alandaki gelişimini merak eden anne babalar için bu haftaki konumuz, okullu çocukların “aşk” kavramını nasıl algılayıp yaşadığı üzerine… Almanya Mainz Üniversitesi Gelişim Psikolojisi Başkanı Prof Dr. Seiffge Krenke,  kız ve erkek çocukların arkadaşlıklarının ilkokuldan liseye kadar nasıl değiştiğiyle ilgili olarak çarpıcı örnekler veriyor…

KIZ VE ERKEK ÖĞRENCİLERİN BİRBİRLERİYLE ETKİLEŞİMLERİ NASIL?
Okul öncesi çağdaki çok küçük çocuklar aslında yaşları ya da cinsiyetleri ne olursa olsun herkesle oynamaktan keyif alırlar. Biraz yaşları ilerlediğinde okula başlamadan hemen önce, çocuklar gittikçe artan bir oranda aynı cinsiyetten biriyle oynamayı tercih ederler. Örneğin, bir kızın doğum günü partisinde, ebeveynler bir erkek çocuğun oldukça garip duygular içinde tek başına oturduğunu fark edeceklerdir.

İlkokulda, çocuklar güçlü bir şekilde cinsiyete göre ayrılırlar. Ayrıca, karşı cins genellikle çok olumsuz algılanmaktadır, kızlar erkekleri saçma ve erkekler kızları değersiz bulurlar. Bu sözde cinsiyet ayrımı cinsel kimliklerin geliştirilmesi ve pekiştirilmesi için son derece önemlidir. Çok küçük yaşta çocuklar zaten bir erkek mi ya da kız mı olduklarını biliyorlar. Ancak cinsiyet bilinci bunu bilmekten çok daha fazlasını içerir; doğru davranış, görünüm, yürüme, oyun gibi. O yaşlarda aynı cinsiyetle kurulan arkadaşlıklar bu nedenle son derece önemlidir.

İLKOKULDA KIZ VE ERKEKLERİN BİRBİRLERİYLE İLETİŞİMLERİ YOK MU?
Çok az çocuk karma gruplarla oyun onuyor, araştırmalara göre yüzde 3 ile yüzde 10 arasında bu oran. Kızlar ve erkeklerin birbirleriyle teması, bazı ritüeller şeklinde olsa da, vardır. Örneğin, erkekler kız grubundan birini dürtecek kadar yakınlarından koşarak geçerler. Psikolojide biz buna "borderwork" yani “sınırlamalarla oyun oynama” diyoruz. Bu yine; “biz erkek olarak, siz kız olarak buradasınız” mesajını açıkça ortaya koyuyor.

HANGİ YAŞTA KIZ-ERKEK ETKİLEŞİMİ DEĞİŞMEYE BAŞLIYOR?
Ortaokula geçildiğinde ve ergenlik çağının başlarında, yani 11 ve 13 yaşları arasında sosyal etkileşim değişmeye başlar. Uzun zamandır birinin diğerinden ayrı olduğu, sonra sonra karşı cinse dikkat etmeye başlayan ve birbirleriyle geçinmek için daha fazla çaba harcayan gençlerde bu durum fark edilebilir seviyede değişir. Erkek ve kız çoukların halka açık alanlarda bir araya geldikleri de görülebilir. Örneğin; alışveriş merkezleri, parklar gibi halka açık yerlerde toplanabilirler. Ancak bu toplantılar her zaman büyük grup toplantıları şeklinde olur.

ERGENLİKLE BERABER ROMANTİK DUYGULAR DA BAŞLAR MI?
10-13 yaş aralığındaki ergenler romantik gelişimin ilk aşamasında bulunurlar. İlişkiler özellikle fanteziler şeklinde gerçekleşecek olsa da kara sevdaya tutulma duyguları, zaten mevcuttur. Âşık olan erkek ya da kız çoğunlukla aşk hakkında hiçbir şey bilmez. Bazen notlar, mesajlar ve e-postalar yazılır ki bu çok heyecan vericidir. Bu hayranlık hali hala çok gerçekçi değildir ve gerçekten temas kurmaya yönelik değildir. Bu bir deneme süresi, bir provadır. Çoğu kız ve erkek sık sık bağırıp yaygara kopardıkları ayrılıkları olsa da ilk andan beri âşıktırlar. Ama âşık olunan kişi çok çabuk değiştirilebilir.

GENÇLER, HANGİ YAŞTA KIZ-ERKEK ARKADAŞLIĞINI SÜRDÜRMEYE BAŞLAR?
İlişkiler çok erken yaşlarda ortaya çıksalar bile aslında gerçek bir derinlikleri yoktur. İki gün veya iki hafta, hatta bir saat ya da sadece bir hayal ürünü olarak bile ortaya çıkabilirler.
Bir süre sonra, bu çok çeşitli ayrılıklar veya hayranlık duygusunun yönlendirmesiyle, daha uzun vadeli bir ilişki gelişir. Daha sonra gençler küçük gruplar halinde beraber dışarı çıkmaya başlarlar ve bu ilişkilerin gelişmesini sağlar. Ayrıca, bu çiftler yalnız olarak dışarı çıkmaya başladıkları bu aşamada ilişkinin kalitesi fark edilir derecede gelişir. Kız ve erkeklerin o anda hissettikleri gerçek ve saftır. Kişisel olarak gencin nasıl göründüğü veya en iyi arkadaşının sevdiği kişi hakkında ne düşündüğünden ziyade; sevdiği kişinin kişiliği daha fazla önemlidir.

HANGİ YAŞTA YÜZEYSEL DUYGULAR GEÇER?
Araştırmalara göre bu durum 16 ile 18 yaş arası, başka bir deyişle ortaokul veya lisede okuyan gençler için geçerlidir. Gerçek bir ilişkiye kadar yüzeysel ilişkilerin yaşandığı kafa karıştırıcı bu dönem boyunca en iyi arkadaş tarafından korunma, desteklenme ihtiyacı uzun bir zaman boyunca gereklidir.

Bu ilişkiler, ancak hala yeterince olgun değildir. Üçüncü aşamada diğer bir deyişle "duygusal yakınlık" ve bu nedenle oluşan bağlanma aşamasında, ilişkiler son derece idealisttir. Gencin sahip olduğu erkek arkadaşı ya da kız arkadaşı sahip olunabilecek en iyi sevgilidir. Dışarıdan bakan genç sık sık "Ay inanmıyorum ya; bu çocuk bu kızda ne buluyor”, ya da tam tersi “Onlar çok samimiler, çok romantik bir ilişkileri var” şeklinde düşünür.

İlişkinin ilk aşamasında çok az tartışmanın olduğunu görebilirsiniz. Anlaşmazlıklar arttığı zaman bu kırılgan ilişkiyi tehlikeye atmamak için bu tartışmalar çabucak değersizleştirilir. İlişkiler artık bir yıldan fazla, hatta bazen daha uzun sürebilir. Bu zamanlarda onlar ilişkinin daha ileriye taşınmasına ihtiyaç duyulduğu aşamaya ulaşırlar, yani bu tartışmalar bir ilişki için önemlidir. Eğer gerçekten âşık ve gerçekten karşıdaki kişiye değer verildiyse ayrılıklar bu aşamada çok sancılı olur.

KARŞI CİNSİ GEREKÇİ OLARAK ALGILAMAYI ÖĞRENME 30’LU YAŞLARA KADAR DEVAM EDEBİLİYOR!
"Duygusal yakınlık" aşaması ile karşılaştırıldığında olgun bir ilişkinin karakteristik özelliği çiftlerin birbirini gerçekçi bir şekilde algılıyor olmalarıdır. Yetişkin çiftler ilişkinin artılarını ve eksilerini tartma ve ilişkinin olumlu yönlerine hâkim olarak bu eksi ve artılara değer olup olmadığına karar verebilme eğilimindedirler. Aynı zamanda, yetişkinler olumsuz yönlerin de farkındadırlar ve gerektiğinde olumsuz yönlerin eleştirilebildiğini de bilirler. Ayrıca, anlamlı tartışmalar yer almaktadır. Birçok yaşlı çift, kedi köpek gibi kavga edip, korkunç anlaşmazlıklar yaşadıktan sonra uzlaşmaya vararak ilişkilerini daha fazla geliştirirler. Ancak, yine de genelleme yapılamaz.

Bizim bakış açımızdan oldukça çalkantılı görünse de; birbirlerini memnun ettikleri sürece gençlerin bu ilişkileri uzun süre devam edebilir. İlişkide doğru ya da yanlış diye bir şey yok. Bir yetişkin ilişkisinin hangi yaşta sağlam bir ilişkiye erişeceğini genellemek mümkün değildir. Bazı çiftler bu sona okul yıllarının sonunda ulaşır. Ancak çoğunlukla birçok insan için bu durum; otuzlu yaşlara kadar devam eden ve uzun yıllar süren bir öğrenme süreci içinde gerçekleşir.


DİĞER YAZILAR
- HER ÇOCUK YALANSIZ BÜYÜMEYİ HAK EDER!
- ANNE DUYGUDUR!..
- HAYIR DEMEYİ BİLİYOR MUSUNUZ?
- KEK YAPAR GİBİ ÇOCUK YAPAMAZSIN!
- MAHREMİYETE SAYGI!
- ÇOCUKLAR ÖLMESİN!
- ÇOCUĞUNUZDAN VAZGEÇMEYİN!
- ANNE BABAYI PAYLAŞMAK!
- SÜT DİŞİ, DEYİP GEÇMEYİN!
- Sadece 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'n değil... HER GÜNÜN KUTLU OLSUN KADIN!..
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.