Sokaklar Güzeldir
Dışarıda yağmur yağıyor, kaç annenin yazın bu sıcağında böyle bir fırsatı değerlendirip çocuğuyla dışarı çıktığını, yağmurla gelen toprak kokusunu çocuğuna tanıttığını, damlaları çocuğuyla keyifle ağırladığını, yağmurda ıslanan diğer canlıları incelediğini (bitkiler, hayvanlar,...), ıslanan toprağın, betonun veya tahtanın geçirdiği başkalaşıma dikkat çektiğini, vb. bilmiyorum ama bu sayının şimdi ve bundan sonra çoğunlukta olmasını ümit ediyorum.
Çünkü çocuklar okuyarak ya da sembolleri yorumlayarak öğrenmezler, çocuklar duyarak yaşayarak öğrenirler. Bu yüzden yeni şeyler görmeleri, farklı yapılara dokunmaları, birbirinden değişik sesler işitmeleri gerekir. Sokak bu bağlamda zengin bir uyaranlar diyarıdır ve bir çocuk karşılaştığı her şeyden yeni bir şey öğrenebilir. Fakat bunu yapabilmesi için yetişkin desteğine ve yönlendirmesine ihtiyaç duyar. Çocuğun karşılaştığı uyaranları yorumlayabilmesi ve anlamlandırabilmesi için ebeveynlere büyük rol düşer. Örneğin, çocuğunuzla yaptığınız en sıradan bir yürüyüşte bile onun gelişimini destekleyebileceğinizi biliyor muydunuz? Bunun için sadece etrafınıza bakmanız ve bunu onunla paylaşmanız bile çok değerli. Bu bağlamda yolda yürürken çocuğunuzla sohbet etmeniz, gökyüzünde uçan martıya ya da yerde yürüyen karıncaya veya çimenlerin yumuşaklığına dikkatini çekmeniz onun duyularını uyaracak sosyo-duygusal ve bilişsel gelişimine çok önemli katkılarda bulunacaktır.
Gözümüze, kulağımıza, dilimize ve tenimize gelen uyarıcılar, duyu organlarına ulaşır ve bunları uyarır, bu sürecin akabinde oluşan sinaptik iletimle algılama gerçekleşir. Algısal gelişim, zihinsel gelişimin en can alıcı sürecidir. Bu nedenle duyusal gelişim de zihinsel gelişimle aynı öneme sahiptir. Yani çocuğunuzun duyularına olan farkındalığını artırarak bilişsel gelişimine de önemli katkılarda bulunursunuz.
Çocuğunuzun duyularını anne karnındayken uyarmaya başlayabilirsiniz. Yapılan araştırmalarda, anne karnındaki bebeklerin duyu organlarının işlevsel olarak çalıştığına yönelik sonuçlar elde edilmiştir. Bu bağlamda anne adayının karnındaki bebeğiyle konuşması, ona şarkılar söylemesi, zengin bir beslenme menüsüne sahip olması oldukça etkili ve geliştirici olacaktır. Çocukla doğduğu andan itibaren konuşmak, yapılan eylemleri anlatmak, ona sevgi dolu dokunuşlarda bulunmak duyu eğitiminde oldukça önemli bir yere sahiptir. Bununla birlikte duyu eğitiminde yapabileceğiniz birçok uygulama vardır.
İşte size birkaç örnek:
? Öncelikle kendi hayatınızda karşılaştığınız duyusal değişimlere, duygusal yaşantınıza ve çevresel durumlara olan farkındalığınızı artırmakla, ya da bu konuda kendinizi yoklamakla işe başlayabilirsiniz. Çocuğunuzun dikkatini çevredeki uyaran çeşitliliğine çekebilmek için önce sizin çevrenizdeki detayların farkında olmanız gerekir.
? Çocuğunuzun kendi bedenini fark etmesini ve tanımasını sağlayabilirsiniz. Böylece çocuğunuz vücut uzuvlarını daha iyi tanıyacak, bedeninden gelen sesleri tanımlayacak, duyu organlarının işlevlerini ve birinin yokluğunda diğerinin nasıl devreye girebileceğini fark edecek…
? Etraftaki sesleri daha iyi işitebilmek için çocuğunuzla ‘Sessizlik Oyunu’ oynayabilirsiniz. Bu oyun bir süre sessiz kalarak, etraftaki farklı seslerin dinlenmesi ve fark edilmesiyle amacına ulaşır (3 kat altınızda yapılan tadilatın, ağlayan bir çocuğun, dışarıdan geçen bir seyyar satıcının sesini veya pencerenize konan bir serçenin camınızı gagalamasını konuşurken ya da televizyon seyrederken belki de hiç işitemeyecektiniz).
? Çocuğunuza yatak odasına gidip etrafı dikkatlice incelemesini söyleyip, geri geldiğinde pijamalarınızın nerede durduğunu sorabilirsiniz.
? Birlikte duyu deneyleri yapabilirsiniz. Farklı tatlar, kokular, görsel ve işitsel uyaranlarla karşılaşmak ve birbirleriyle ilişkilerini, farklılıklarını, benzerliklerini gözlemlemek hem çocuğunuzun duyusal olarak uyarılmasına hem yeni şeyler öğrenmesine hem de farklı durumlara aşinalık kazanmasına, değişime açık olmasına katkı sağlayacaktır.
? Çocuğunuzla beraberken günlük hayatınızda karşılaştığınız kişilerin giyimlerinde, saç stillerinde ya da konuşma tarzlarındaki farklılıkları, dışarı çıktığınızda hava durumuna bağlı değişimleri ya da bir mekana girdiğinizde dikkatinizi çeken yenilikleri sık sık dile getirebilirsiniz.
? Farklı hislerinizi (mutluluk, şaşkınlık, kızgınlık,…) ifade ederek, çocuğunuzun da duygularını tanımlamasına yardımcı olabilirsiniz. Aynanın karşısına geçip mutlu, kızgın, üzgün, şaşkın, vb. insan mimiklerini taklit edebilirsiniz.
? Bu bilgiler ışığında bol bol sokağa çıkarak çoğunuzun görmesi, dokunması, işitmesi, koklaması için doğal ortamlardan yararlanabilirsiniz.
Çevresinde olup bitenlerin farkında olan, gerçekten işiten, gören, dokunan çocuklar yetiştirmek dileğiyle
Selcen Erdemir
Psikolog