Forum Anasayfası Forum Anasayfası > Genel Konular > Bebeğim & Çocuğum Hakkında
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar RSS - Bebek ve Cocuk Haberleri
  SSS SSS  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Kapalı KonuBebek ve Cocuk Haberleri

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz Sayfa  <1 678910 13>
Yazar
Mesaj
  Konu Arama Konu Arama  Konu Seçenekleri Konu Seçenekleri
yasemin Açılır Kutu Gör
Kıdemli Moderatör
Kıdemli Moderatör


Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007
Konum: zehraninvillasi
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 107177
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 07 May 2011 Saat 00:54

Çocuklarda fazla uyku boy uzatıyor

ABD'de yapılan bir araştırmayla, bebeklik döneminde alınan uzun uykuların boy uzaması üzerinde doğrudan etkili olduğu belirlendi.

Çocuklarda fazla uyku boy uzatıyor


Annelerin “Uyusun da büyüsün ninni” söyleminde gerçek payı olduğu bilimsel araştırmayla kanıtlandı. Amerika Birleşik Devletleri’nin Georgia Eyaleti’ndeki Emory Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre gün içinde, normalin üzerindeki her uyku, boy uzama potansiyelini yüzde 43 oranında artırıyor.

“Sleep” adlı Uyku Sağlığı Dergisi’nde yayınlanan araştırmada, daha fazla uyumak isteyen bebeklerin bu isteklerinin boy uzamasının bir işareti olduğu belirtildi. Araştırma sonunda uzamanın bu uyku seanslarını takip eden 48 saat içinde gerçekleştiği saptandı. Uzmanlar, uyumak isteyen çocuğun engellenmemesi gerektiğini söylüyor.



Yukarı Dön
yasemin Açılır Kutu Gör
Kıdemli Moderatör
Kıdemli Moderatör


Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007
Konum: zehraninvillasi
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 107177
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 20 May 2011 Saat 09:11

Çocuğa sütü nasıl sevdiririz?..

Süt, başta çocuklar olmak üzere, 7'den 70'e herkesin vücudu için gerekli olan bütün besinleri dengeli olarak içinde bulunduran tek besin...

Çocuğa sütü nasıl sevdiririz?..
1


Büyüme ve gelişmenin temel yapı taşlarını içeren süt, vücutta kalp, sinir ve kas hücreleri gibi hayati fonksiyonların devamlılığı için çok önemlidir.

Sütün yararları saymakla bitmiyor ancak artık süt pek rağbet edilen içecekler arasında yer almıyor.  Çocukluklar arasında “Ben bebek miyim süt içeyim” inanışına ek olarak, aileler de “ Çocuğum artık büyüdü, elimde bir bardak sütle peşinde koşturacak değilim” diyerek çocukların büyüme gelişme dönemlerinde bu eşsiz besin kaynağından faydalanması gerekliliğini göz ardı ediyor.
 
Dyt. Yeşim Çelik, “21 Mayıs Dünya Süt Günü” öncesinde sütün beslenmemizdeki önemi hakkında bilgi verdi.

KALSİYUM DEPOSU

Yaşamın her döneminde tüketilmesi gereken süt ve süt ürünleri, özellikle büyüme ve gelişme dönemlerinde, gebelik ve emzirme sürecinde daha fazla önem kazanmaktadır. Süt ve süt ürünleri bu dönemlerde en fazla ihtiyaç duyulan mineral olan kalsiyumun en iyi kaynağı olarak gösterilmektedir.

YOĞURT KANSERİ ÖNLÜYOR

Kalsiyum çocukların kemik ve diş oluşumlarının tamamlanmasında, ileriki yaşlarda kemik yoğunluğunun azalmasını önlemede, gebe ve emziklilikte artan ihtiyaca bağlı depolardaki azalmayı önlemede yardımcıdır. Ayrıca bir süt ürünü olan yoğurdun sağlığı geliştirici etkisi artık herkesin bildiği bir gerçektir. Yoğurtta bulunan bakterilerin kanser, enfeksiyonlar, gastrointestinal hastalıklar ve astım gibi hastalıkları önleyici etkileri bilinmektedir. Bunun yanında yoğurdun içerdiği probiotik ve prebiotik maddelerin; kabızlık, ishal, kalp hastalıkları, şeker, kemik erimesi ve kalın bağırsak kanseri gibi çeşitli rahatsızlıklara iyi geldiği, bağışıklık sistemini güçlendirdiği özellikle immunoglobulin A’dan zengin olduğu, B grubu vitaminler ve folik asit sentezinde yer aldığı, laktozun sindirimini kolaylaştırdığı ve ishali önleyici etkisinin bulunduğu da bilinmektedir.

Normal yetişkinlerde ihtiyaç 2 porsiyon süt veya yoğurt ile karşılanabilmekte ancak ihtiyaçların arttığı gebelik, emziklilik ve büyüme, gelişme dönemlerinde bu ihtiyaç 3-4 porsiyona çıkmaktadır.

BESİN GRUPLARI

İçerik
Süt ve ürünleri
Protein, kalsiyum, fosfor, B2 B12, kalsiyum, a vitamini
Et, yumurta, kurubaklagil
Protein, demir, çinko, magnezyum, fosfor, B6, B12, B1 ve Avit
Sebze ve meyveler
Folik asit, beta karoten, E vit, Cvit, B2 vitamini, kalsiyum, potasyum, demir, magnezyum, posa ve çeşitli antioksidantlar
Ekmek ve tahıllar
B12 dışındaki Vitaminleri, özellikle B1 Vit.

'ONA SÜTÜ SEVDİRİN'

Uz. Dr. Gökhan Mamur, çocuklara sütü sevdirmenin yolları hakkında önerilerde bulundu.

1.Hamileyken süt için: Çocuğunuzun tat duyusu ilk aşamada sizin karnınızdayken gelişmeye başlar. Siz hamileyken yediğiniz yemeklerin tadı amniyotik sıvınıza geçer.  Çocuğunuz doğup büyüdükçe bu vereceğiniz gıdalar süt de dahil olmak üzere bu şekilde ona hiç de yabancı gelmeyecektir.

2.Yaşamın altıncı ayından itibaren süt verebilirsiniz: Yıllardır çocuk hekimleri olarak “ilk bir yıl inek sütü vermeyin” diyoruz ancak artık biliyoruz ki ek gıdalara altıncı aydan sonra geçildiğinde dengeli beslenme ile inek sütü de verilebilir. Bu şekilde çocuğunuz erkenden sütün tadına alışacaktır. Ancak günlük süt ürün miktarının 500 ml. ‘yi geçmemesi demir eksikliği ve kansızlık riski için önemlidir.

3.Kendiniz süt için ve ona örnek olun:  Çocuklar sözlerle değil çevresinde gördüğü hareketlerle öğrenir. Onlar sizleri birer idol gibi görür ve sizin yaptıklarınız “asla yanlış olamaz” onlar için. Bu nedenle çocuğunuzun yanında sütü bardağınıza doldurun ve kana kana için.

4.Kardeşler arası yarış iyi bir yöntemdir:  Kardeşi veya akranları arasında süt içme yarışı yapabilirsiniz.  Bilirsiniz aralarında rekabet olunca hemen hemen her şey yaptırabilirsiniz.

5.Pipet içimi kolaylaştırır:  Çocuklar pipete bayılırlar. Yalnızca süt içerken kullanabileceği renkli, şekilli pipetler kullanmasına izin verin.

6.Renkli ve eğlenceli bardaklar her zaman işe yarar: Eğlenceli bardak kullanmak da  pipet gibi çocukların süt içmesine yardımcı olacaktır. Hatta bırakın “özel süt bardağını” alışverişe gittiğinizde o seçsin.

7.Süt takvimi yapın: Süt hergün içilmelidir. Çocuğunuz süt içtikten hemen sonra da en çok sevdiği çıkartmayı (sticker) belirlediğiniz “özel süt içme takvimine” kendisi yapıştırırsa bu durumdan daha çok keyif alacaktır.

8.Meyveli süt besleyicidir: Bazı çocuklar ne yaparsanız yapın sütün tadına pek alışamazlar.  Bu tür durumlar için çocuğunuzun en sevdiği meyveyi püre haline getirip süt ile karıştırabilirsiniz.

9.Dondurmalı ile sütün muhteşem birleşimi: Dondurma da harika bir kalsiyum kaynağıdır, neticede sütten yapılmaktadır. Bir bardak sütün içine bir top dondurma harika bir çözüm olabilir. Unutmayın, dondurmalı karışımı çocuğunuz mutlaka görsün, hatta bırakın kendi içeceğini kendisi hazırlasın.

10.Kakaolu süt: Son çare olsa da kakaolu süt de geçerlidir. Çocuğunuzun hiç süt içmemesindense kakaolu süt tercih etmesi de daha iyidir.

 


Yukarı Dön
yasemin Açılır Kutu Gör
Kıdemli Moderatör
Kıdemli Moderatör


Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007
Konum: zehraninvillasi
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 107177
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 21 May 2011 Saat 01:24

İştahsız çocuklara yemek yedirmenin püf noktaları

Eğer çocuğunuz iştahsızsa, her öğün ne yapacağınızı, ne yedireceğinizi şaşırırsınız. Birçok anne ve baba da aynı durumdan şikayetçi.

İştahsız çocuklara yemek yedirmenin püf noktaları
1


Peki bu konuda çocuğunuzun iştahını açmak, daha çok yemesini sağlamak için ne yapmalısınız?

İşte iştahsız çocukların yemek seçeneklerini artırmanın yolları:

1. Akşam yemeğini erken saatte yedirin: Birçok çocuk öğleden sonra, okuldan eve geldiğnde, yaklaşık saat 3 gibi acıkır. Bu zaman dilimi çocuklarınız için en iyi yemek saati olabilir, daha sonra da akşam hafif bir atıştırmalık yedirebilirsiniz. Eğer çocuğunuz okulda öğle yemeğinde çok fazla yemediyse bu doğrudur. Ancak öğle yemeğinde karnını doyurduysa okuldan gelince bir şey yedirmeyin. Akşam yemeğinde daha fazla acıkmasını bekleyin.

2. Yarım yarım yedirin: Çocuğunuza biraz yediğiniz yemekten ve biraz da sevdiği yemekten parça parça yedirin. Örneğin, tavuk seviyorsa biraz tavuk, biraz da sebze yemeği sunun. Sebze yemeğini bitirirse tavuğunu da yiyebileceğini söyleyin.

3. Daha küçük porsiyonlar şeklinde yemeğini sunun: Genellikle tabaklarımıza ihtiyacımızdan fazla alırız. Fakat, iştahsız çocuklar için bu durum daha tehditkardır. İştahı olmayan çocuklarınıza daha küçük tabaklarda daha küçük porsiyonlar şeklinde yemeklerini verin. Böylece yemek yedirirken savaşı sona erdirirsiniz.

4. İlk kez yediği yemeklerde sabırlı olun: Bazen çocuklar kendilerine sunulan yemezi sevmezler veya yeni bir yemeği denemekten çekinirler. Eğer çocuğunuza yeni bir yemek veriyorsanız, yemekten bir iki parça verin. Ancak bir sonraki seferde daha fazla yemesi gerektiğini belirtin.

5. Bir kez yemek yerine başka şeyler yemm izin verin: Haftada bir kez yemek yerine bir tost, sandviç ya da bir kase mısır gevreği yemesine izin verin. Bunun hangi öğünde ve hangi gün olacağını kendisi belirlesin.

6. Oyun ile yemek yedirin: Birçok çocuk oyunları sever. Bu nedenle akşam yemeğinde çocuğunuzla yaşına uygun olarak oyun oynamayı deneyin.


 


Yukarı Dön
yasemin Açılır Kutu Gör
Kıdemli Moderatör
Kıdemli Moderatör


Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007
Konum: zehraninvillasi
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 107177
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 17 Haz 2011 Saat 10:40

Çocuğunuza güneş kremi sürmeyin!

Kimyasal bazlı güneş kremlerin özellikle çocuklar üzerinde kullanılmasının doğru olmadığını belirten uzmanlar, güneş kremlerindeki toksik maddedin cilde zarar verdiğini söyledi.

Çocuğunuza güneş kremi sürmeyin!
 


Güneşin neden olduğu ölümcül cilt kanseri türleri bulunduğunu, cildin yaşlanmasının en büyük nedenin güneş ışınları olduğunu kaydeden uzmanlar, “Güneş kremleri ikiye ayrılıyor. Kimyasal ve fiziksel koruma sağlayanlar. Markası ne olursa olsun, ne kadar para vermiş olursanız olun, piyasada satılan herhangi bir güneş kremini aldıysanız, o krem muhtemelen kimyasal koruma sağlayan bir kremdir.

Kimyasal koruma sağlayan kremler, son derece kompleks kimyasallar içeriyor ve deri bu kimyasalları emiyor. Emilen kimyasallar, güneşe karşı bir kalkan oluşturuyor. Ama aynı zamanda da vücudunuza girmiş oluyor. Üstelik bu kimyasallar güneş ışığına maruz kalınca, kendi içinde de değişime uğruyor. Fiziksel koruma sağlayan güneş koruyucular ise, piyasada mineralli diye satılıyor. Bu koruyucuları deri emmiyor. Cildinizin üzerinde, örtü gibi bembeyaz bir tabaka oluşturuyorlar. Bu tabaka, güneş ışınlarını bir ayna gibi geri yansıtıyor. Yani aslında bir tişört giymeden çok bir farkı yok. Güneş koruyucuların içindeki kimyasallar, ostrojen hormonu gibi etki edebildiklerine dair, güçlü kanıtlar bulunuyor. Bu, şu anlama geliyor. Kimyasallar, deri tarafından emilerek çocuğun sistemine giriyor ve sanki östrojen hormonuymuş gibi vücudunu etkilemeye başlıyor. Hormonal dengeyi bozuyor. Bu nedenle hamileler, emziren kadınlar ve çocuklar kimyasal güneş koruyucu kullanmaktan kaçınmalı” diye konuştu.

Nanoteknolojinin en yaygın kullanıldığı alanlardan birinin güneş koruyucuları olduğunu kaydeden uzmanlar, “Güneş koruyucuların ham maddeleri, cildin öyle kolay kolay emebileceği cinsten değil. Güneş koruyucunuz cildiniz tarafından kolayca emiliyor ve beyaz bir tabaka, ağır bir his bırakmıyorsa, bilin ki üretilirken nanoteknolojinin bütün nimetlerinden faydalanılmıştır. Tüm transparan, kolay emilen kozmetikler, nanoteknoloji harikası.

Nanoteknoloji bu maddeleri sadece transparan yapmıyor. Moleküler büyüklükleri değişime uğruyor, vücutta birçok farklı noktaya nüfuz eder hale geliyorlar. Aldığınız herhangi bir kozmetiğin arkasını çevirip bakın, en az bir tane paraben ile biten tuhaf kelime görebiirsiniz. Raf ömrünü uzatan ve Paraben adı verilen kimyasallar, Parabenler her yerde var. Dolayısıyla güneş koruyucuların içinde de bolca bulunuyor. Parabenlerin uzun süreli etkileri ise bilinmiyor” diye konuştu.

Zararlı etkilerinden korumak için çocukların 12.00 – 17.00 saatleri arasında güneşe çıkarılmaması gerektiğini ifade eden uzmanlar, “Çıkmak zorunda kalırsanız gölgede tutmaya çalışın. Güneşe çıkarken, ensesini kapatacak, suratını tamamen gölgeleyecek bir şapka takın. Kısa şort yerine, mümkün olduğu durumlarda, ince, uzun, açık renk bir pantolonu ya da uzun kollu ince bir tişörtü tercih edin. Güneş koruyucunun kaçınılmaz olduğu durumlarda, mineralli koruyucular kullanın. Çocuklar için üretilen UV filtreli mayolardan faydalanmayı deneyin. Parabenden uzak durmak için ekolojik / organik sertifikalı ürünler tercih edin.

Kimyasal koruyucu kullanmak zorunda kaldığınız durumlarda çocuğunuzun vücudunun mümkün olduğu kadar küçük bir kısmına sürün. Mesela iyi bir şapka takıyorsa, suratına sürmeyin. Kumda oynarken kısa kollu tişört giydirin, sadece kollarına sürün. Kimyasal koruyucu kullanmak zorunda kalırsanız, düşük faktörlü kullanın. 20 faktörle 50 faktör arasında sadece yüzde 3'lük bir koruma farkı var. Ama 50 faktör kullandığınızda, çok daha fazla kimyasala maruz kalıyorsunuz” diye konuştu.





Düzenleyen yasemin - 17 Haz 2011 Saat 10:41

Yukarı Dön
yasemin Açılır Kutu Gör
Kıdemli Moderatör
Kıdemli Moderatör


Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007
Konum: zehraninvillasi
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 107177
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 21 Haz 2011 Saat 20:27

Demir eksikliğine dikkat!..

Uzmanlar sağlıklı bebekler için demirin önemini vurguluyor...



Yapılan araştırmalara göre, Türkiye’de 5 yaş altı her 2 çocuktan birinde demir eksikliği görülmektedir. Genel tabloya bakıldığında en sık görülen yaş grubu 6 ile 36 ay arası çocuklardır. Demir eksikliği süt çocuğunda mental ve motor gelişimi yavaşlatarak çocukların entellektüel gelişiminin bozulmasına neden olmaktadır. Demir, sinir sistemi gelişmesinde önemlidir. Demir eksikliği olan çocuklarda beyin gelişiminin olumsuz etkilendiği görülmekte ve tedavi için hızlı büyüme dönemi eğer kaçırılırsa tedavi edildiklerinde kaybın geri dönüşü olamamaktadır.

Amerikan Pediatri Akademi Komitesi, yenidoğanların 9-12. ayda, prematürelerin 6. ayda demir eksikliği açısından taranmasını önermektedir. Süt çocuğunun demir ihtiyacı, uygun beslenme ile sağlanamazsa, hızla “Demir Eksikliği Anemisi” gelişir.

Bebeklerin 6. aydan daha uzun süre “tek başına” anne sütü ile beslenmesi, sadece inek sütü veya pirinç unu maması alması gibi yanlış beslenme alışkanlıkları demir eksikliğini kolaylaştıran en önemli faktörlerdir. Demir eksikliğinin gelişmesinde, inek sütünün demir içeriğinin düşük olmasının yanında, inek sütünden demir emiliminin düşük olması ve inek sütünün sıklıkla intestinal kan kaybına sebep olması önemli nedenlerdir.

Prof. Dr. Hilal Mocan, özellikle büyümenin çok hızlı olduğu 0-3 yaş bebeklik ve çocukluk döneminde bebek beslenmesinin çocuğun fiziksel ve zihinsel gelişimi açısından hayati öneme sahip olduğuna dikkat çekiyor.

İNEK SÜTÜ DEMİR YÖNÜNDEN ZAYIF

Beyin gelişimi dolayısıyla bilişsel gelişimin beslenme ile çok yakından ilgili olduğunu, beynin de demir eksikliğine karşı son derece hassas bir bölge olduğunu belirtiyor. Prof. Dr. Mocan; “İlk 6 ay bebeğe verilebilecek en değerli besinin sadece anne sütü olduğunu, anneden depolanan demirin bebeğe 6 ay yeterli geleceğini, 6. aydan itibaren bebeklere anne sütü yetersizse formül mama verilmesini bunun yanı sıra demirden zengin ek besinlere geçilmesi gerektiğini söylüyor.  Pirinç unu gibi inek sütü ile hazırlanan ya da kilo alımı dışında bebeğe faydası olmayan besinlerden kaçınılmasını gerektiğini, bir yaşından önce inek sütünü de bebeğe zararlı ve demir yönünden zayıf olduğu için önermiyor.”

Bir yaşından önce inek sütü, demir eksikliğine neden olmaktadır. İnek sütü demir açısından fakirdir, bebeğin demir ihtiyacını karşılayamaz.
Yapılan araştırmalar göstermektedir ki, inek sütü ile beslenen bebeklerde günlük ihtiyacı olan önemli mineraller (demir, iyot, çinko gibi) eksik kalıyor ve büyüme ve gelişme geriliğine sebep oluyor.

Zihinsel ve fiziksel gelişim geriliği ile kansızlık gibi pek çok sağlık sorununa yol açan demir eksikliğinin önüne geçmek için, doğru besinlerle demir ihtiyacını karşılamak gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Hilal Mocan; “Bebek 6. aydan sonra hiçbir şekilde yeterli anne sütü alamıyorsa, litresinde 6-12 mg demir içeren formül maması tercih edilmelidir.

Ayrıca demirden zengin beslenme sağlanmalıdır ( Et, yumurta, baklagiller gibi ). Ülkemizde inek sütü kolaylığı açısından hem sıvı olarak hem de ek besinlerle karıştırılarak sık tercih edilen bir gıda olmuştur. Oysa ilk 1 yıl inek sütü bebeğin demir ihtiyacını kesinlikle karşılamaz.

DEMİR EKSİKLİĞİ ZEKA GERİLİĞİNE YOL AÇABİLİR

Süt çocuklarında en önemli demir eksikliği nedenleri, takip edilmeyen erken doğumlar, inek sütü verilmesi, daha sonra da ek gıdaların hazırlanmasında demirden zengin gıdalar yerine pirinç unu, bisküvi, ekmek kullanılmasıdır. Demir, uygun olmayan gıdalarla verilirse onların içindeki demiri bağlar ve işe yaramaz hale getirir.  Erken inek sütü alımı, içerisinde yeterli demir olmayışından dolayı demir eksikliğine yol açar.  Demir eksikliği de zekâ geriliğine de davetiye çıkarabilir. ” diyor.

İki yaşına kadar demir eksikliği görülen çocukların zihinsel ve motor gelişimleri düşük seviyelerde gerçekleştiğini ve sonrasında demir takviyesi yapılsa bile bunun telafisi mümkün olmadığını sözlerine ekleyen Prof. Dr. Hilal Mocan; erken çocukluk döneminde yaşanan demir eksikliği anemisinin 11-14 yaşlarındaki okul performansında anlamlı derecede azalmasıyla ilişkili olacağını söylüyor.



Düzenleyen yasemin - 21 Haz 2011 Saat 20:28

Yukarı Dön
yasemin Açılır Kutu Gör
Kıdemli Moderatör
Kıdemli Moderatör


Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007
Konum: zehraninvillasi
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 107177
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 28 Haz 2011 Saat 10:53

Çocukları yaz hastalıklarından koruyun

Uzman Dr. Gökçe Günbey Eleman, bebeklerde yaz aylarında artış gösteren pişik ve ishal gibi hastalıklarla ilgili ailelere önemli uyarılarda bulundu.

Çocukları yaz hastalıklarından koruyun
 


Memorial Ataşehir Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü Uzman Doktoru Gökçe Günbey Eleman, pişik ve ishal gibi hastalıklara karşı bebeklerin yaz aylarında temiz bir havlu ile nazikçe kurulanıp, bebeğin altının havalandırılması gerektiğini belirterek, "Böylece cildin kuruması daha çabuk olacaktır. Bezi çok fazla sıkmayın ve cildinin hava aldığından emin olun. Her bez değişimi sonrası çinko oksit içeren pişik koruyucu kremleri kullanmanız pişiklerin önlenmesinde faydalı olacaktır" dedi.

"Yazın ishale yol açan nedenlerin başında enfeksiyonlar gelmektedir" diyen Eleman, "Yazın ishal yapan mikroplar; virüsler, bakteriler ve parazitlerdir. Bu mikropların bir kısmı yaz-kış ishal yapabilmekte iken bir kısmı kış aylarını, bir kısmı ise yaz aylarını tercih etmektedirler. İshaller en sık 0-5 yaş grubunda görülmekte olup, gelişmekte olan ülkelerde ilk 2 yaştaki ölüm nedenlerinin başında gelmektedir" ifadelerini kullandı.

Hafif ishal vakalarında tedavinin evde yapılabileceğini belirten Uz. Dr. Gökçe Günbey Eleman, "Anne sütü alan bebeklerde emzirmeye devam edilir. Anne sütü almayan 6 aylıktan büyük bebek ve çocuklara alışık oldukları sıvı gıdaların yanı sıra pirinç lapası, muz, elma püresi, yoğurt, ayran gibi gıdalar verilir. İshal geçene kadar lifli ve yağlı gıdalardan uzak durulur. Ağır ishal vakalarında ise hastaya hastaneye yatırılarak damar yolu ile sıvı tedavisi uygulanır. Dışkıda kan ve iltihap hücreleri varlığında veya ishalin 7 günde düzelmemesi durumunda dışkı kültürü alınmalı ve gerekiyorsa antibiyotik tedavisi başlanmalıdır. Ayrıca ishaller en sık 0-5 yaş grubunda görülmekte olup, gelişmekte olan ülkelerde ilk 2 yaştaki ölüm nedenlerinin başında gelmektedir" dedi.

Güneş yanıklarına da değinen Eleman, "Uzun süre güneşe maruz kalındığında ciltte önce kızarıklık oluşur. Daha uzun süreli hasarlarda cilt üzerinde su dolu kabarcıklar izlenir. Çocuğunuz açık tenli, sarışın veya kızıl saçlı, renkli gözlü, çilli ise güneş yanıklarına karşı daha hassastır. Çocukları güneş ışınlarının en yoğun geldiği saatler olan 11.00-16.00 arasında güneşe çıkartmayın. Ayrıca çocuğunuza açık renk, pamuklu kumaştan bol giysiler giydirin ve başına geniş siperlikli şapka takın" diye konuştu.

Böcek, arı ve sineklerin ısırmasının çocukların sağlığını bozabileceğini ifade eden Eleman, "Isırılan bölgeye soğuk kompres ve buz uygulayın, iğne varsa cımbızla çekerek değil bıçak sırtı ile sıyırarak uzaklaştırmaya çalışın. Kaşıntıyı azaltmak için steroidli ve antihistaminikli pomatlar sürmenin yanı sıra ağızdan şurup verilebilir. Arı sokmasında ise ağrı varsa ağrı kesici şurupta alınabilir" açıklamasında bulundu.


 



Düzenleyen yasemin - 28 Haz 2011 Saat 10:53

Yukarı Dön
yasemin Açılır Kutu Gör
Kıdemli Moderatör
Kıdemli Moderatör


Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007
Konum: zehraninvillasi
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 107177
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 14 Eyl 2011 Saat 21:04
Bu tarz &lt;font color=red&gt;çizgi filmlere&lt;/font&gt; dikkat!

Bu tarz
çizgi filmlere dikkat!
Uzmanlar anne-babaları uyardı. Hızlı tempolu çizgi film izleyen çocukta epilepsi riski var
Hızlı tempolu çizgi filmlerin çocuklarda konsantrasyon bozukluğuna neden olması konusun-da uzmanlar anne-babaları uyardı: “Bol ışıklı çizgi filmleri izleyen çocuklar sara nöbetleri geçirebilir.”

ABD’deki Virginia Üniversitesi’nin ‘Sünger Bob’ gibi hızlı tempolu çizgi filmlerin çocukların, konsantrasyonlarını bozduğu, problem çözme yeteneklerine zarar verdiğini tespit etti. Uzmanlar bu tip çizgi filmlerin çocuklara yaşattığı bir başka tehlikeye de dikkat çekiyor: Tempolu, aksiyonlu, bol ışıklı çizgi filmlerin, bilgisayar oyunları ve reklamların çocuklarda halk arasında sara olarak bilinen “ışığa duyarlı (fotosensitif) epilepsi”ye yol açabilir.


‘Nöbetleri tetikliyor’


Türkiye Çocuk Nörolojisi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Meral Özmen, bu tip çizgi filmlerin ışığa duyarlı epilepsi nöbetlerini başlatan en önemli etkenlerden biri olduğunu söylüyor: “Işığa duyarlı epilepsi tüm epilepsilerinin yüzde 5’ini oluşturur. 5 ile 15 yaşları arasında görülür. Hızlı tempolu, çok ışıklı çizgi filmler ve devamlı değişen reklamlar hızlı patern değişikliği nedeniyle refleks epilepsi dediğimiz ışığa karşı duyarlı olan hastalarda nöbetleri tetikleyebilir. Genelde çocuk büyüdükçe düzelebilir ama ilaç tedavisinin gerektiren durumlar da olur. Çocuklara az ve 3 metre uzaktan televizyon izletmek gerekir. Nöbet tehlikesi yaşayan çocuklara televizyon tek gözle yani bir gözlerini kapatarak izletilmeli. Bu şekilde çocuğun beynine giden uyarı azaldığı için nöbet de engellenebilir. Bu hastalıkta yaşanan nöbetlerin yüzde 25’inin nedeni doğrudan bu tip tetiklemelerdir.”


‘Dikkati dağıtıyor’


Çocuk nörolojisi uzmanı Dr. Sinan Çomu ise, “Işık kırpışmaları bazı epilepsi türlerinde nöbetlerin ortaya çıkmasına yol açıyor. Genelde genetik yatkınlığın olduğu çocuklarda görülür. Televizyonu uzaktan izlemek, tüplü ekran yerine düz ekran tv kullanmak tetiklemeyi azaltır. Işıklı, hızlı tempolu çizgi filmlerin tam ispatlanmış olmasa da hiperaktiviteye eğilimi, dikkatlerinin azalması, öğrenme yetilerinin törpülenmesi gibi hafızaya yönelik etkilerine de dikkat edilmesi önemli” diyor.


‘Evde sorun yaşıyoruz’


Çizgi Film Yapımcıları Derneği Başkanı Metin Kızmaz ise, “İlkokula giden ve çok hareketli, aksiyon dolu çizgi filmleri seyreden oğlum dikkatini toplamakta zorlanıyor. Değişken şeyler istiyor ve uzun süre bir işe konsantre olamıyor. Anne-babalar uyarıları dikkate almalı” dedi.
İlker AKGÜNGÖR / VATAN HABER MERKEZİ

Yukarı Dön
yasemin Açılır Kutu Gör
Kıdemli Moderatör
Kıdemli Moderatör


Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007
Konum: zehraninvillasi
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 107177
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 27 Eyl 2011 Saat 11:46

Ebeveynler meyve ve sebzeyi özendirmeli!..

Şişmanlık, başta yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kan yağı yükseklikleri, adet düzensizlikleri, kısırlık ve eklem ağrıları gibi birçok klinik rahatsızlığa direkt yol açıyor.

Ebeveynler meyve ve sebzeyi özendirmeli!..



Obeziteyle mücadele küçük yaşta başlar

ŞİŞMANLIK, başta yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kan yağı yükseklikleri, adet düzensizlikleri, kısırlık ve eklem ağrıları gibi birçok klinik rahatsızlığa direkt yol açıyor. Çağımızın hastalığı olan şişmanlıktan çocukları korumak için de annelere çok önemli görevler düşüyor. Çünkü şişman çocuk maalesef sağlıklı çocuk değil. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya, okul öncesi dönemde yemek konusunda anne ve çocuk arasında anlaşmazlıkların olabileceğini söyleyerek, ’Çocuğa istemediği yiyeceği zorla yedirmemek gerekir. İstediği yiyeceği seçmekte bir nebze özgürlük tanımakta çocuğa daha sağlıklı alışkanlıklar kazandırabilir. Büyümesi normal olan çocukta yedikleri yeterli geliyordur demektir’ dedi.

KAHVALTI ŞART

Büyüme ve gelişme çağında ise özellikle kızlar, fiziksel görüntülerine çok önem verdikleri için bilinçsizce az ve dengesiz beslenme görülebiliyor. Kaya, ’Kahvaltılarını yapmadan okula gitmeler, açlık duygularını beslenme ve kalori değeri düşük yiyecek ve içeceklerle geçiştirmeler olabilir. Bunun sonucunda da büyüme gerilikleri, boy kısalıkları, kansızlık gibi birçok sorun ortaya çıkabilir’ uyarısında bulundu: Ara ve ana öğünlerde dengeli besin seçimi, şeker ve yağ içeriği yüksek yiyeceklerin azaltılması, taze sebze ve meyve yemenin özendirilmesi gerekir. Çay, kola yerine süt veya ayran tercih edilmeli. Ayrıca çocukları fizik egzersize teşvik ederek hareket etmeleri sağlanmalıdır.

OKUL ÖNCESİ ÖRNEK MÖNÜLER

- Sabah: 1 küçük bardak normal yağlı süt, 1 yumurta, 1 dilim ekmek, 1 elma
- Ara: Meyve
- Öğle: Mercimek çorbası, 1 tane etli biber dolma, 1 bardak ayran
- Ara: 1 portakal, 1 dilim börek
- Akşam: 1 kepçe mercimek çorbası, zeytinyağlı sebze yemeği, salata, küçük kase yoğurt
- Ara: 1 küçük bardak süt

- Sabah: 1 bardak süt, 1 dilim peynir, 1 yemek kaşığı pekmez, 1 dilim ekmek
- Ara: Meyve
- Öğle: Yumurtalı-peynirli makarna, salata, yoğurt
- Ara: Meyve
- Akşam: 2-3 tane orta büyüklükte balık, salata, 1 dilim ekmek
- Ara: 1 bardak süt

- Sabah: 1 bardak süt, 1 tatlı kaşığı kaymak ve bal, 1 dilim peynir, 1 dilim ekmek 
- Ara: Meyve 
- Öğle: 5-6 çorba kaşığı etli nohut, salata, yoğurt 
- Ara: 1 meyve, 1 dilim kek 
- Akşam: Yumurtalı ıspanak, yayla çorbası, patates püresi 
- Ara: 1 bardak süt

BÜYÜME ÇAĞI ÖRNEK MÖNÜLER

- Sabah: 4 kaşık meyveli müsli, 1 bardak süt 
- Ara: 1 tane meyve 
- Öğle: Pilav, kıymalı sebze yemeği, ayran 
- Ara: Yarım simit,  1 dilim peynir, 1 tane meyve
- Akşam: Etli kuru fasulye, salata, yoğurt 
- Ara: Meyve

- Sabah: 1 dilim ekmek, 1 yumurta, 1 bardak taze meyve suyu, 1 kaşık pekmez
- Ara: 1 meyve
- Öğle: Kıymalı sebzeli makarna, salata, 1bardak ayran
- Ara: 1 tane yağsız tost, 1 meyve
- Akşam: Yayla çorbası, zeytinyağlı barbunya, cacık
- Ara: 1 meyve.

- Sabah: 1 dilim peynir, 5 tane zeytin, domates, 1 bardak süt 
- Ara: 1 meyve 
- Öğle: Mercimek çorbası, 2 tane etli biber dolma, salata, yoğurt 
- Ara: 1 kase sütlaç 
- Akşam: 1 dilim ekmek, patatesli köfte, cacık 
- Ara: Meyve.





Düzenleyen yasemin - 27 Eyl 2011 Saat 11:46

Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz Sayfa  <1 678910 13>
  Konu Paylaş   

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

  | İletişim | Reklam | Gizlilik İlkeleri Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.