Forum Anasayfası Forum Anasayfası > Genel Konular > Bebeğim & Çocuğum Hakkında
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar RSS - Bebek ve Cocuk Haberleri
  SSS SSS  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Kapalı KonuBebek ve Cocuk Haberleri

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz Sayfa  <1 89101112 13>
Yazar
Mesaj
  Konu Arama Konu Arama  Konu Seçenekleri Konu Seçenekleri
yasemin Açılır Kutu Gör
Kıdemli Moderatör
Kıdemli Moderatör


Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007
Konum: zehraninvillasi
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 107177
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 13 Kas 2011 Saat 18:13

Anne sütünün, bebeğin ilk 6 ayından 18 ayına kadar koruyucu etkisinden söz eden dr. Esen Yarar, anne sütü ile beslenen bebeklerde en az 6 aya kadar demir eksikliği görülmeyeceğine dikkat çekilerek, “Anne sütü koruyucu özelliklere sahiptir. Bu koruyucu özellikleri yeni doğanın sağlığını olumlu yönde etkiler. Anneden aldığı immünüglobülinler, bebeği, ilk 6 ayda daha etkili olmak üzere,18 aya kadar korumaktadır. Anne sütü ile beslenen bebeklerde antikor yapımı daha iyi düzeydedir.Anne sütü ile beslenen bebekler obeziteden korunmaktadırlar. Vitaminlerden A, C vitaminleri anne sütünde, inek sütünden daha fazladır. Anne sütü ile beslenen bebeklerde en az 6 aya kadar demir eksikliği anemisi görülmez” dedi.

Emzirmenin anneye olan yararlarına de değinen Dr. Yarar, “Emzirmenin, uterus ve meme kanserlerine karşı koruyucu etkidedir. Emzirme sırasında salınan oksitosin, uterusun involusyon sürecini hızlandırmaktadır. Anne için zahmetsiz, zamandan tasarruf sağlayıcı ve ekonomiktir. Ana çocuk sağlığı ve aile planlaması açısından da önemlidir. Ayrıca; Emzirme ile anne ile bebek arasında yakın bir ilişki kurulur” diye konuştu.

İYİ EMZİRME KURALLARI

Emzirmede dikkat edilecek hususlar ve iyi emzirme yöntemleri hakkında da bilgiler veren Yarar, şunları söyledi:“Doğumdan sonraki ilk 1- 2 saatte bebek son derece uyanıktır, emmeye hazırdır ve mememizi kolaylıkla alabilir. Bu nedenle bebek doğumdan sonraki ilk yarım saatte memeye konulmalıdır. Gece ve gündüz bebeği istediğinde emzirin ve her emzirmede memeyi kendisinin bırakmasını bekleyin. İlk bir iki haftada bebek, daha sık emmek isteyebilir ve daha sonra bir emme düzenine girer. Anne, bebeğini emzirmeye istekli olmalı çünkü psikolojik durum süt salınımını etkiler. Anneye bebeğini emzirmeden önce acil işlerinin olmamasını söylenir. Emzirme işleminin mümkünse sessiz, sakin bir ortamda olması gerekir. Bebeğini emzirmeden önce altını temizlemesini, burnu tıkanık ise tıkanıklığını açmasını- temizlemesini, bebeği sıkan giysilerin gevşetilmesini söyleriz. Annenin önce ellerini yıkamasını sonra suya batırılmış temiz bir bezle meme başlarını hafifçe silmesi söylenir. Annenin en rahat şekilde mümkünse dik durumda oturmasını söyleriz. Bebeğin başı omuzlardan desteklenerek yüksekte olmasını sağlarız. Elin işaret parmağı ile göğüsün üzerinden hafif bastırarak hem sütün gelmesini hemde göğüsün bebeğin burnunu tıkamasını engelleriz. Orta parmak ile bebeğin çenesi alttan desteklenerek yorulması azaltılmaya çalışılır. Her emzirmede ilk verilen memeyi değiştirmek, her iki memenin yeterince boşalmasını ve tekrar dolmasını sağlamak gerekir. Bebek, memeye iyi yerleştirilmiş olmak koşuluyla, kendi isteği bir süre emzirilmeli. Bazı bebekler yeterli sütü 20- 30 dakikada emerken bazıları 10 dakikada hotlu 4 dakikada bile alabilirler. Böylece bebek kendi emme sıklığını ve süresini belirleyerek gereksinimi olan sütün yapılmasını ayarlar”







Yukarı Dön
yasemin Açılır Kutu Gör
Kıdemli Moderatör
Kıdemli Moderatör


Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007
Konum: zehraninvillasi
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 107177
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 14 Ara 2011 Saat 22:28
Küçük çocuklar için süt uyarısı!..

CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK METABOLİZMA VE BESLENME BİLİM DALI BAŞKANI PROF. AHMET AYDIN:

Ben anne sütü dışında çocuklara süt içirilmesini 
doğru bulmuyorum. En doğrusu ek gıdalara başlar başlamaz kendi yaptığınız yoğurdu, kefiri verin, ama sütü süt olarak içirmeyin. Sadece kutu sütleri değil, günlük sütleri de... Çünkü süt en alerjik gıdadır. Çocukta başta astım olmak üzere pek çok alerjik ve kronik hastalığa sebep olabilir...

* Hocam dünkü konuşmamızda, “Bol bol tereyağı yiyip, unu şekeri keserseniz kolesterolünüz düşer” demiştiniz. Bu kadar basit mi? 
Unlu şekerli gıdalar diyorum. Bu basit bir cümle ama bir düşünün. Unlu şekerli her şey. Yani ekmek, makarna, pilav... Hele ki dışarıda yiyorsanız, yandınız! Börekler, çörekler, poğaçalar, simitler, hepsi çok tehlikeli. Bu arada meyvelerin çok tatlılarına da yanaşmayacağız...

* Peki baştan konuşalım mı o zaman? Nasıl beslenmemiz gerekiyor? Siz herhalde Taş Devri Diyeti’ni uyguluyorsunuzdur ama... Bize ne önerirsiniz? Nasıl vazgeçeceğiz unlu şekerli gıdalardan? 
Bence Karatay Diyeti de, Taş Devri Diyeti de uygundur. Ben ikisine birden ‘Tabiat Ananın Diyeti’ diyorum. Kolayca uygulayabilirsiniz. Eğer unlu şekerli gıdalarla beslenirseniz metabolik sendrom olursunuz. Vücudunuzda, o dün söylediğimiz damarları tahrip eden, daraltan iltihap hücreleri artar.

* Metabolik sendrom nedir?
Metabolik sendrom diyabet öncesi durumdur. ‘Prediyabet’ diyoruz biz bu döneme. Birden bire diyabet olmuyorsunuz, çocukluğunuzda beslenme alışkanlığınıza bağlı olarak yavaş yavaş hastalanmaya başlıyorsunuz. Kan şekeriniz yükseliyor yükseliyor, 100-110’ları bulunca ‘Diyabet oldun’ diyorlar. Bu metabolik sendrom daha siz diyabet olmadan önce iltihap hücrelerini artırıyor vücudunuzda ve damar sertliği de çocukluktan itibaren başlıyor. Yoksa 30’lu, 40’lı yaşlarda değil... Unlu şekerli gıdaları fazla yediğiniz için hastalanıyorsunuz. Bu yüzden biz her türlü gazoz, meyve suyu, hatta doğal meyve sularına bile karşıyız.

* Yani meyveden sıkılmışına bile?
Evet. Meyvenin kendisini yiyin diyoruz. Çünkü lifli olduğu için geç emilir bağırsaklarda, damarlara o kadar zarar vermez. Ama çok tatlı meyveleri de çok yemeyin diyoruz.

* Üzüm gibi mi?
Evet. Tabii ki, makul miktarda yiyebilirsiniz. Ama üzüm yerine, kivi, vişne, kiraz ya da ekşi elmayı tercih edin diyoruz. Meyveye biraz kısıtlama getiriyoruz ama sebzede hiç kısıtlamamız yok.

* Mesela bugün benim yanımda iki mandalina ile küçük birer elma ve armut var. Bir gün için bu kadar meyve çok mu?
Armut çok tatlı değilse olabilir. Ama diğer üçünü yiyebilirsiniz.

* Peki ya kuru meyveler?
Kuru incirin içindeki şeker oranı korkunçtur, kuru kayısının da öyle...

* Ama günde bir incir ya da iki kayısı yeniyorsa?
O zaten günlük şeker limitinizi doldurur. Bir tane incir yiyeceğinize, dört tane mandalina yiyin daha iyi.

* Peki hocam, Karatay Hoca hiç ekmek önermiyor. Ama Taş Devri Diyeti’ni okurken dikkat ettim siz bir-iki dilim ekmeğe hayır demiyorsunuz...
Bizim görüşlerimizin yüzde 99’u aynıdır. Bence de hiç ekmek yenmese daha iyidir. Ben üzerine tereyağ sürmek için yiyorum. Tereyağ yemiyorsam o gün, ekmek de yemiyorum. Tereyağı, zeytinyağı bunları yediğiniz müddetçe sorun yok. Çünkü bunlar aynı zamanda tok da tutar insanı. Bizim derdimiz un ve şekerle. Çünkü insanlar bu iki gıda ucuz da olduğu için çok fazla tüketiyor.

* Meyvelerin çok tatlılarına yanaşmayacağız. Peki ya çikolata, bal, pekmez? 
Biz sadece esmer çikolataysa ona biraz izin veriyoruz. Haftada iki gün bitter çikolataya... Balı ancak çok saf bir balsa yiyebilirsiniz. Ama maalesef piyasada fiyatı 10 lira olan bal gerçek bal değildir. Belki arı yapıyordur. Ama gerçek bal değildir. Önüne konan glikoz şurubundan yapıyordur. Bizim baldan istediğimiz şey ne? Arı gidip bir yığın çiçeği dolaşıyor, oradaki özleri, vitaminleri alıyor, o sizin vücudunuz için çok gerekli, bunun için de bu balı yiyin istiyoruz. Ama günde bir-iki çay kaşığı kadar. 

Bir de ne istiyoruz, her mevsimin kendi sebzesini yiyin istiyoruz. Şimdi pırasa, ıspanak varsa onları, yazın da domates, salatalık yiyin diyoruz. Bunların mevsimi dışında yenmesini de istemiyoruz.

* Peki organikse salatalık ve domates?
Bu mevsimde organik salatalık, domates olmaz. Varsa serada yetiştirilmiştir. Onu da önermiyoruz. Dedeleriniz gibi, nineleriniz gibi beslenin. Eğer koroner kalp hastalığını önleyici tedbirler üzerinde duracaksak, diyoruz ki bir unlu şekerli gıdaları iyice çıkartacaksınız diyetinizden. İki, her mevsimin taze sebze ve meyvesini yiyeceksiniz. Meyvede aşırıya kaçmayacaksınız. Sebzeyi istediğiniz kadar yiyebilirsiniz. Et, yumurta gibi gıdaları serbestçe yiyebilirsiniz, ama bu et ya da yumurta mümkünse merada beslenen, özgürce dolaşan hayvanların eti ya da yumurtası olsun. Tabii bunları bulmak çok zor ama eğer talep yaratılırsa mutlaka karşılığı bulunur. Köylü de bir şeyler kazanmaya başlar.

Ben ayrıca D vitamini konusuna çok önem veriyorum. Ya iyi güneşleneceksiniz, ki bu şehir hayatında çok mümkün değil ya da mutlaka D vitamini alacaksınız. Pratikte erişkinler için söylüyorum, iki ayda bir, bir ampul D vitamini için. İğne olarak yaptırmanıza gerek yok. Tanesi 2 lira. Reçeteye bile yazdırmaya gerek yok. Herkesin ulaşabileceği kadar ucuz.

* Süt ürünleri dediniz. Ya süt? İçmeyecek miyiz?
Hayır, içmeyeceksiniz. Süt ürünlerini tüketeceksiniz. Peynir, yoğurt, kefir... Peynir, beyaz peynirse klasik Ezine peyniri olacak, kaşarsa Kars ya da Trakya’nın tekerlek peyniri olacak. Ya da Erzincan tulum peyniri.

* Ne kadar yiyebiliriz?
Peynirde sınır yok. İstediğiniz kadar yiyebilirsiniz.

Günde 5 yumurta bile yiyebilirsiniz, zararı yok!

* Bazı diyetisyenler peynir için zararlı diyor...
İstediğiniz kadar peynir, istediğiniz kadar yumurta yiyebilirsiniz...

* Nasıl? Yumurtayı da istediğimiz kadar yiyebilir miyiz? Bir zararı olmaz mı?
İsterseniz 5 tane bile yiyebilirsiniz. Bir de ağız tadınıza bakacaksınız. Yani biz demiyoruz ki, her gün illa 5 tane yiyin. Canınız istiyorsa, yiyebiliyorsanız yiyin ama ertesi gün isteseniz de 5 tane yiyemezsiniz... Ama 5 tane de yemenizin bir zararı yoktur. O yumurtadan 21 gün sonra bir civciv çıkıyor. Yumurtanın neresi kötü olacak? Tam tersine faydası var. Olağanüstü bir besin. Tam bir yiyecek. Hele de bu özgür dolaşan bir tavuğun yumurtasıysa, börtü böcek yiyorsa o tavuk... Ama börtü böcek yemiyorsa onun yumurtasının yerini tutmaz. O yumurtadan kolay kolay civciv de çıkmaz zaten. Çünkü Omega 3’ü falan yeteri kadar alamıyordur. Ben her sabah mutlaka tereyağına iki yumurta kırıyorum. Ama yüksek değil, kısık ateşte pişiriyorum. Hem gün içinde çok tok tutuyor, hem de çok besleyici...

* Peki hocam, neden süt içmeyin diyorsunuz?
Bir kere hangi sütü içeceksiniz? Bırakın kutu sütünü, sütü mandıradan alsanız bile kaynatıyorsunuz. Birçok özelliğini kaybediyor o süt, enzimleri kayboluyor... Bu yüzden bu sütü alıp ne yapacaksınız? Yoğurt haline getireceksiniz. Aslında bizim geleneğimizde de süt içmek yoktur. Yoğurt, peynir ya da kefir yenir. Tabii peyniri rahat bulabiliyorsunuz da, doğal yoğurt bulmak çok zor. Marketten aldığınız hiçbir yoğurt ekşimiyor. Ekşimeyen, sulanmayan yoğurdu yemeyeceksiniz. Çünkü içinde faydalı enzimleri yok. En güzeli evde kendiniz yapacaksınız. Bunun için de sütü ya mandradan almalısınız ya da günlük olanını kullanmalısınız. Yoğurt gibi, kefir de yapabilirsiniz. Hatta kefir yoğurda göre bir gömlek daha üsttedir. Kefir de yoğurt da ikisi de mayalandıkça, ekşidikçe değerleri artıyor. İçlerinde bir yığın faydalı mikrop oluşuyor. Faydalı mikroplar insanı başta alerji ve astım olmak üzere birçok kronik hastalığa karşı koruyor. İçindeki enzimler sindirimi kolaylaştırıyor. 

Bu arada mutlaka Omega 3 takviyesi alınsın istiyoruz, her gün en az 2 gram kadar balıkyağı kapsülü alınmalı. Dün de belirttiğim gibi hem kandaki Omega 3’ü artırır hem de kanı sulandırır! Tabii bu arada mutlaka zeytinyağı, tereyağı ve hayvansal yağlar dışındaki ayçiçek yağı, mısır yağı, margarin gibi yağların diyetten çıkartılması gerekiyor. Pilavı makarnayı elbette önermiyoruz ancak bulgura biraz izin var. Tereyağlı bulgur içine domatesi katarsanız hem çok lezzetli hem de sağlıklı bir yiyecek olur.

Baklagilleri iki gün suda bekletin

* Hocam ben süt konusuna takılıp kaldım. Süt içmenin bir zararı var mı?
Var tabii. Bir numaralı alerjen süttür.

* Siz çocuklara kaç yaşından sonra süt önermiyorsunuz?
Ben anne sütü dışında süt verilsin istemiyorum, süt ürünleri verilsin diyorum. Yani yoğurt, peynir, kefir... Ek gıdalara başlar başlamaz, hemen. Zaten kefire alıştığı zaman tatlı şey de istemiyor çocuklar...

* Benim çevremde insanlar zorla süt içiriyorlar...
Kesinlikle yanlış. Bir kere sütü sıcak işlemden geçiriyorsunuz, içindeki vitaminler, enzimler kayboluyor. Sonra bizim ırkımız süt içmeye çok uygun değil. Sütün şekerini vücudumuz zor sindiriyor. Onun için birçok çocukta süt mide bulantısı yapabilir. Tabii bir de bağırsaklarda iyice parçalanmadığı için süt bir numaralı alerjik gıdadır. En fazla alerjik olan besinler evrimde insan diyetine en son giren gıdalardır. Bunların başında bebeğin annesinin sütünü değil, başka hayvanların sütünü içmesi gelir. İkincisi buğday glutenidir, üçüncüsü de baklagillerdir. Bu yüzden de baklagilleri, nohutu, kuru fasulyeyi iki gün suda bekletmek gerekir. 8 saatte bir suyunu değiştirerek... Çünkü içerisinde sindirimi bozacak maddeler bu sırada iyice azalır. Mercimeği de mutlaka suda bekletmelisiniz ama o kadar fazla değil.

* Baklagilleri de konuşalım istiyorum ama bebek hiç anne sütü almıyorsa ne yapacağız peki?
6 aya kadar mecburen mama vereceksiniz... Ama sonra yoğurt ya da kefir verebilirsiniz.

* Ne miktarda?
Belli bir miktarı yok. Alıştırmak için önce birkaç kaşıkla başlarsınız, sonra bir kase verebilirsiniz. Ama tabii çocuk başka ek gıdalar da alacak. Bu arada yoğurtta ya da kefirde kullanacağınız sütü mandıradan alırsanız daha iyi, günlük şişe süt de olabilir. Kefiri piyasadan da alabilirsiniz eğer meyveli değilse...

* Diyelim ki bebek köyde yaşıyor ve günlük süte ulaşmak mümkün. O zaman içirebilir miyiz?
Hayır. Ben anne sütü dışında süt içilmesini önermiyorum. O sütü de, keçi sütü bile olsa yoğurt yapsınlar. Çünkü dediğim gibi süt bir sürü ısıl işlemden geçiyor, içindeki sindirici enzimler özelliklerini kaybediyor, vitaminler azalıyor. Halbuki siz onu mayaladığınız zaman enzimler tekrar canlanıyor, sindirici enzimler oluşuyor. Günümüzde o kadar çok alerjik çocuk var ki! En büyük sebeplerden biri de süt.

* Siz kutu sütleri hiç önermiyorsunuz. Neden?
Çünkü çok yüksek ısıl işlemden geçiyorlar, süt molekülleri tahrip oluyor, sütün bütün molekül yapısı değişiyor, süt süt olmaktan çıkıyor, en büyük alerjen oluyor.

* Peki ama süt içmezseniz osteoporoz riskiniz artıyor deniyor? 
En fazla süt içilen ülke Amerika’dır. En fazla osteoporoz de beyaz Ameriklılar’da görülür. Ama zencilerde, Latin Amerikalılarda ve Kızılderililerde süt tüketimi azdır. Çünkü onlar da tıpkı Türkler gibi süt şekerini (laktoz) sindiremezler. Bu nedenle süt tüketimleri azdır ve işin ilginci kemik erimesi da daha azdır onlarda. Sütün içinde kalsiyum yüksek ama bunun emilmesi çok büyük sorun. Bu yüzden bu görüş de yanlış. Bunun için yoğurt yiyin, kefir yiyin, çok daha iyi...

Nineleriniz dedeleriniz gibi beslenin

* Hocam bu söylediklerinizi yerine getirebilmemiz için bütün okullarda seferberlik başlatılması lazım bence. 
Kim yapacak onu?

* İyi ama çocukların beslenme çantasına meyve suyu ve süt konulmasını istiyorlar... Anne babalar da marketten alıp koyuyor. Yanına yiyecek olarak da bisküvi, gofret veriyorlar üstelik... Sonuç ortada, ilkokula giden çocukların hepsi benden daha şişman. O kadar hareket etmelerine rağmen... 
Size bir örnek vereyim, Marmara Adası’nda bizim bir tanıdığımız öğretmenlik yaptı. Bakıyor herkes kutu süt kullanıyor. Diyor ki, “Bakın sizin burada keçileriniz var. Tamamen doğal besleniyorlar, ağılları bile yok, yaz kış serbestler, çok güzel sütleri var. Bu UHT’li kutu sütleri almayın, çünkü o sütler sağlıklı değil, sizin zaten keçileriniz var, onların sütünü için, en sağlıklı süt o.” Ama kaymakamlık da sütlerin açıkta satılmasına izin vermiyor. Ertesi gün bir bakıyor ki geniş bir beyaz afiş asılmış, üzerinde ‘En sağlıklı süt ambalajlı süttür’ diye yazıyor... Kutu sütü konusunda bir sürü dava açıldı hakkımda. Onun için sanayi tipi sütçüleri düşmandırlar bana. Mandıra sütçüleri de tersine çok severler. Sanayi tipi tavuk üreticileriyle de aram iyi değil tabii...

* Tavuk yemek zaten günah bence... Hayvancağızları, bir an önce et yapsınlar diye dapdaracık yerlerde, kıpırdamalarına bile izin vermeden büyütüyorlar...
Ayağı yere değmeden tencereye düşüyor tavuk, güneş yüzü görmeden. Yumurta tavuklarının da gagaları kesiliyor, birbirlerine zarar vermesinler diye...

* Para kazanacağız diye nasıl da işkence ediyoruz bu hayvanlara böyle. Buna dur diyecek birileri olmalı mutlaka... 
Bu kuş gribi gündemdeyken, “Tavuklara başlatılan haçlı seferlerine hayır” diye bir açıklama yaptım. Tavukçular Derneği Başkanı geldi, “İyi hocam da niye böyle yapıyorsunuz, biz insanlara ucuza tavuk üretiyoruz” dedi. “İyi de tam tersine siz insanları açlığa mahkum ediyorsunuz” dedim. Köylü 3 tane tavuğunu, 20 tane yumurtasını pazarda satıyordu, onları da yapamıyor artık. Üç tavuk 10 liradan 30 lira, 20 yumurta da 1 liradan 20 lira ediyordu. O 50 lirayla, birkaç metre Amerikan bezi, biraz un, biraz şeker alıyordu. Onunla geçiniyordu. Bir yandan da o tavuğun etini, yumurtasını yiyordu. Ama sen onun elinden tavukları aldın ne oldu birdenbire? Adamcağız İstanbul’a göç etti, çoğu iş bulamadı, ser sefil oldular.

* Eskiden tavuklar pazardan alınır, kestirilirdi, o tavukların lezzeti de farklı olurdu. Çok daha sağlıklı olduklarını ise artık hepimiz biliyoruz... 
Bu tavukların kesimi kuş gribinden sonra yasaklandı biliyorsunuz. Biz de kuş gribine kadar pazardan alıp kestirirdik tavuğu. Şimdi yok artık.

* Beslenme konusunda eskiye dönüş olması ve vicdanlı üretim yapılması gerektiğini düşünüyorum. Ama nasıl olacak bu, hiç bilmiyorum... 
Biz de onun için uğraşıyoruz işte. En azından ben şunu diyorum, “Şimdiye kadar ben bunu bilmiyordum” diyemezsiniz artık, ben bunu söyledim size, bitti. “Ben bunu duymamıştım” diyemezsiniz, şimdi duydunuz. Duyduysanız gereğini yapacaksınız!

Mine Şenocaklı


 


Yukarı Dön
sengul Açılır Kutu Gör
Pırlanta Üye
Pırlanta Üye
Simge

Kayıt Tarihi: 11 Kas 2007
Konum: İSTANBUL
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 10127
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 15 Ara 2011 Saat 00:52
ne yapacağımızı şaşırdık klimidr. en az yarım litre süt diyor kimi içmeyinnnnnnnnnnConfusedConfused
Kesinlikle çocuğuna “çocuk gibi” davranma.

Bu anneler olarak yaptığımız en büyük kabahat aslında.

Küçük olabilirler ama onlar da birey birey.

Yukarı Dön
y_bal Açılır Kutu Gör
Altın Üye
Altın Üye


Kayıt Tarihi: 11 Tem 2008
Konum: kuzusuna hasret
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 2663
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 15 Ara 2011 Saat 09:52
aynen öyle şengül valla kafam karıştı benimde Confused yasemin saol canım paylaşım için ..Approve
Yukarı Dön
esra4 Açılır Kutu Gör
Üye
Üye


Kayıt Tarihi: 22 Kas 2011
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 50
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 15 Ara 2011 Saat 23:52
Doktor çocuk metabolizma hastalıklarından ve doğal olarak ona hep alerjik çocuklar geliyor ve altındanda süte alerji çıkıyor.Bu her çocukta olacak diye birşey yok bence.Benim oğlanların biri süt düşmanı ama sütlü tatlılara bayılır.Diğeride ittire kaktıra sevimsiz içer.Gerçi bu haber benim işime yarar amaBig smile çokta aman aman süt çok zararlı dememek lazım.
Yukarı Dön
yasemin Açılır Kutu Gör
Kıdemli Moderatör
Kıdemli Moderatör


Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007
Konum: zehraninvillasi
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 107177
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 29 Ara 2011 Saat 01:28

Anne sütünün bol miktarda içerdiği ve hayati öneme haiz omega-3 ve DHA (balık yağı) sayesinde, beyin gelişebileceği en sağlıklı ve verimli gıda olduğunu anlatan Dr. Yavuz, “Son zamanlarda yapılmış sekiz araştırma, anne sütü ile beslenen çocukların, hayatlarının ilerleyen dönemlerinde uygulanan standart testler sonucunda zeka düzeyi açısından daha yüksek bir başarı elde ettiklerini göstermektedir.“ dedi.

Yapılan bir araştırmaya göre erken doğmuş ve anne sütü ile beslenmiş bebeklerin ilerleyen yaşlardaki IQ testleri, erken doğmuş ama hazır mama ile beslenmiş çocuklara göre yüzde 8,5 daha yüksek olduğunu ifade eden Dr. Yavuz, “Anne sütünün, inek sütünden bile büyük farklılıkları vardır. Anne sütünün içerdiği ve beyin gelişimi için yaşamsal olan DHA (balık yağı) oranı, inek sütünden 30 kat daha fazladır.

Dolayısıyla anne sütü zeka ve beyin fonksiyonları açısından asla vazgeçilmemesi gereken bir unsurdur. Eğer tıbbi sebeplerden dolayı emzirilemiyorsa ya da yeterli anne sütünün olmaması nedeniyle hazır mama verilmek zorunda kalınıyorsa, bu durumda muhtevasında balık yağı ve omega-3 olmayan mamalar tercih edilmemelidir” diye konuştu.



 Anne sütü zeka geliştiriyor

Yukarı Dön
yasemin Açılır Kutu Gör
Kıdemli Moderatör
Kıdemli Moderatör


Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007
Konum: zehraninvillasi
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 107177
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 31 Ara 2011 Saat 00:40
Bebeklere masajın önemi

Bebeklere masajın önemi

Bel, baş, boyun ağrılarında ilk başvurduğumuz yöntemlerdendir masaj. Ağrıyı hafiflettiği gibi rahatlatıcı bir etkisi de vardır.Stres hormonu olarak bilinen kortizol seviyesini düşürerek gevşemeyi sağlar. İşte bu nedenle, Sema Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Hamza Yazgan, bebeklere de masaj yapılabileceğini söylüyor. Ona göre masaj yapılan bebekler rahatlıyor ve daha iyi uyuyor.

Bebek masajı, aslında anne ve bebeğin birbirleriyle tanışıp bağ kurması ve bu bağı geliştirmeleri için de önemli bir role sahip. Yazgan, masajın anne-baba ve bebek arasındaki bağları geliştirip kuvvetlendirdiğini söylüyor. Ayrıca araştırmalara göre masajın doğum sonrası depresyonu yaşayan annelerle bebekleri arasındaki ilişki ve yakınlığı da şekillendirdiğini belirtiyor. Yanı sıra bebekteki stresi azaltan masaj onların daha iyi uyuyup az ağlamalarını da sağlıyor. Uzmanlara göre masaj yapmak bebeği beşikte sallamaktan çok daha etkili.

Peki, bebeklere masaj nasıl yapılır? Dr. Hamza Yazgan bunu şöyle açıklıyor: "Masaj yapılırken öncelikle bebeklerin gözlerinin içine bakılmalı. Daha sonra vücuduna başından ayakucuna kadar hafifçe dokunarak masaj yapılmalı. Bu sırada uygulanan basınç çok hafif olmalı ve cilt yüzeyi altındaki kasların hafifçe hareketine kadar değişik şekillerde yapılmalı."

Masaj ilk yapıldığında bu deneyime alışkın olmayan bebekler ağlayarak tepki gösterebilir. Böyle bir durumda masajı bırakmamanız gerekiyor. Yazgan, "Masaj zamanla bebek için keyifli bir hale gelecektir. Ayrıca bebekle anne arasında yaşanan stresli zamanların neden olduğu gerilimler masajla azalacaktır." diyor.

Masaj uygularken dikkat edilmesi gereken noktalar:

15 dakika süreyle rahatsız edilmeyeceğiniz bir ortamda olduğunuzdan emin olun. Rahat bir ortam oluşturmak ve ikinizi de gevşetmek için hafif bir müzik çalın.

Odanın ılık olmasına ve masaj süresince de böyle kalmasına özen gösterin. Bebeğinizi yatıracağınız yumuşak bir yüzey hazırlayın. Temiz bir alt bezi ve yumuşak bir havlu masaj süresince gerekebileceğinden yaptığınız yerde bunları hazır bulundurmalısınız. Masajı banyo sonrası bebek çıplakken yapmak en doğrusudur, bunun yanı sıra size uygun olan başka bir zamanda da yapılabilir.

Bebeğe masaj yapılırken çok fazla şeye gerek yok. Yumuşak formüllü bir bebek yağı kullanılırsa, masaj sırasında sürtünme nedeniyle bebeğin derisi zedelenmez. Herhangi bir lezyon oluşursa masaja ara verin.

Ellerinizin bebeğin derisi üzerinde kaymasını sağlayacak kadar yağ kullanın. Önce hafif dokunuşlarla başlayın. Bebeğiniz masaja alıştıkça hafifçe bastırarak devam edin.

Bebeğinizin daha da rahatlamasını sağlamak için, onun dikkatini bedeninin bir noktasına toplamasını sağlayın ve ona nasıl davranacağını öğretin. Örneğin bir kolunu tutun. Kolu hafifçe sallarken ona "rahatla" deyin ve gülümseyin. Bu, bebeğin dikkatini kendi vücudu üzerinde yoğunlaştırmasını ve rahatlamasını sağlar. Bu ruh halindeyken de dokunuşlarınızdaki olumlu mesajları daha kolay anlar.

Özge Yalın


 


Yukarı Dön
yasemin Açılır Kutu Gör
Kıdemli Moderatör
Kıdemli Moderatör


Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007
Konum: zehraninvillasi
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 107177
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 11 Oca 2012 Saat 15:36

Anne sütü zeka geliştiriyor

Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz, Anne sütünün beyin gelişimi için ideal bir gıda olduğunu söyledi.Anne sütünün bol miktarda içerdiği ve hayati öneme haiz omega-3 ve DHA (balık yağı) sayesinde, beyin gelişebileceği en sağlıklı ve verimli gıda olduğunu anlatan Dr. Yavuz, “Son zamanlarda yapılmış sekiz araştırma, anne sütü ile beslenen çocukların, hayatlarının ilerleyen dönemlerinde uygulanan standart testler sonucunda zeka düzeyi açısından daha yüksek bir başarı elde ettiklerini göstermektedir.“ dedi.

Yapılan bir araştırmaya göre erken doğmuş ve anne sütü ile beslenmiş bebeklerin ilerleyen yaşlardaki IQ testleri, erken doğmuş ama hazır mama ile beslenmiş çocuklara göre yüzde 8,5 daha yüksek olduğunu ifade eden Dr. Yavuz, “Anne sütünün, inek sütünden bile büyük farklılıkları vardır. Anne sütünün içerdiği ve beyin gelişimi için yaşamsal olan DHA (balık yağı) oranı, inek sütünden 30 kat daha fazladır.

Dolayısıyla anne sütü zeka ve beyin fonksiyonları açısından asla vazgeçilmemesi gereken bir unsurdur. Eğer tıbbi sebeplerden dolayı emzirilemiyorsa ya da yeterli anne sütünün olmaması nedeniyle hazır mama verilmek zorunda kalınıyorsa, bu durumda muhtevasında balık yağı ve omega-3 olmayan mamalar tercih edilmemelidir” diye konuştu.



 Anne sütü zeka geliştiriyor

Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz Sayfa  <1 89101112 13>
  Konu Paylaş   

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

  | İletişim | Reklam | Gizlilik İlkeleri Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.