Bebek ve Cocuk Haberleri |
Yanıt Yaz | Sayfa <1 111213 |
Yazar | |
yasemin
Kıdemli Moderatör Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007 Konum: zehraninvillasi Durum: Aktif Değil Puanlar: 107177 |
Gönderim Zamanı: 09 Eyl 2012 Saat 11:21 |
Uyku kalitesi okul başarısında etkili!..Genellikle orta yaş grubunda görülen horlama ve uyku apnesi olarak bilinen uykuda solunum kesilmesi, çocuklarda da ortaya çıkabiliyor ve ders başarısın önemli ölçüde düşürüyor.Uykuda solunum bozuklukları, çocukların ders başarısını ve okuldaki sosyal ilişkilerini ciddi boyutlarda etkileyebilen önemli bir sorun. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Ferhan Öz, uykuda solunum bozukluklarının okul hayatı üzerindeki olumsuz etkilerini ve çocukların kaliteli bir uykuya sahip olmaları için ne tür tedaviler uygulanabileceğini anlattı.
- Sabah başlayan baş ağrısı ve ağız kokusu.. |
|
|
|
yasemin
Kıdemli Moderatör Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007 Konum: zehraninvillasi Durum: Aktif Değil Puanlar: 107177 |
Gönderim Zamanı: 20 Eyl 2012 Saat 09:24 |
Ağır metal çocukları zehirliyor!..Ağır metal kirliliği, çocuklarda zihinsel gelişim geriletip sakatlıklar ve bazı organların görevini yapmaması gibi ciddi rahatsızlara neden oluyor.Solunan hava, evlerin içi, kırtasiye malzemeleri çocukları zehirliyor.Ağır metale maruz kalan çocuklarda en çok karşılaşılan sorun kurşun zehirlenmesi. Prof. Dr. Gamze Çan, ağır metallerin insan vücudunda toksik etkiye neden olduğunu, bu toksiklerin solunum, beslenme ve temas yolu ile insan vücuduna girerek zehirlenme oluşturduğunu söyledi. Prof. Çan, ''Kurşun havaya karışıyor ve solunum sistemine çok fazla miktarda alınabiliyor. Hemen yüksek dozda kanda birikerek zehirli bir etki yaratmıyor ama yıllar içinde vücutta birikime yol açıyor'' dedi. Temas anne karnında başlıyor Erişkinlerde sinir sistemi ve beyin gelişim dönemi tamamlandığı için genellikle bir sıkıntıya neden olmadığını ifade eden Prof. Çan, ''Ancak çocuklar için anne karnından itibaren bu temasın başlaması, yavaş yavaş birikime yol açıyor. Eğer yüksek dozda ağır metal kirliliğine maruz kalınıyorsa, o zaman çocuğun zihinsel gelişim geriliğinden, genel anlamda büyüme ve gelişme geriliğine, kansızlığa, kilo almasının engellenmesine, kemik ve böbrekte birikerek böbrek yetmezliği gibi sıkıntılara yol açabiliyor'' diye konuştu. Ne zaman şüphenilmeli? Kurşun zehirlenmesinde çoğunlukla belirtiye rastlanmadığını vurgulayan Çan, ''Eğer çocuk uzun zamandır kilo almıyorsa, her şey normal olmasına rağmen gelişiminde gerilik varsa, soluk benizli ve kansızlığı varsa, karın ağrısı gibi şikayetlerden bahsediyorsa bu durumda kurşun zehirlenmesinden şüphelenilmesi ve taramadan geçirilmeli''dedi. Caddede oturanlar risk altında Akut yolla sürekli kurşuna maruz kalan çocukların risk altında olduğuna dikkati çeken Prof. Çan, şöyle devam etti: ''Kurşunun havaya salınması ve solunum yolu ile alınması Avrupa'ya oranla ülkemizde daha fazla. Avrupa'da kurşunsuz benzin kullanımı daha yaygın. Trafik yolları, yürüyüş yoluna çok yakın. Ciddi anlamda taşıt trafiği söz konusu. Yürüyüşler küçük çocuklar açısından çok sık yapılıyorsa tehlike oluşturabiliyor. Yine cadde üzerindeki evler çocuklar açısından risk taşıyabilir. Çünkü o havayı soluyorlar.'' Eski evlerin içi kurşun dolu Benzin ve hava dışında da çocukların kurşuna maruz kalabileceğini belirten Çan, ''Eski evlerdeki boyaların içinde kurşun var. Yine eski tesisatlarda kurşun borular var ve bu kurşun boruların olduğu tesisatlı evlerde kurşun, su sisteminden alınabilir. Plastik oyuncakların boyaları içinde kurşun olabiliyor. Hem çocuklar her şeyi ağızlarına soktuğu için hem de ortamda buharlaşan solunum yolu ile alınabileceği için risk yaratabiliyor'' dedi. Oyuncaklarını kendimiz yapalım Prof. Dr. Gamze Çan, okulların açılması ile birlikte ebeveynleri satın alacakları kırtasiye malzemeleri konusunda dikkatli davranmaya davet ederek, şunları kaydetti: ''Alınacak malzemelerde, azo boya ve kurşunlu boya ile riskli fıtratları ve kanserojen madde içermediğini belirten etiketlere dikkat edilmeli. Tüketici olarak daha bilinçli hareket etmek, bireysel anlamda yapabileceğimiz en önemli şeylerden biri. Kaynağını bilmiyorsak ya da ekonomik anlamda sağlıklı ürünlere ulaşamıyorsak, eskiden annelerimizin, büyüklerimizin bize yaptığı gibi çocuklarımıza kendimiz oyuncak yapalım. Bezlerden dikerek, içini kendimiz doldurduğumuz daha güvenli, en azından içerik maddesini bildiğimiz şeylerle çocuklarımızın temas etmesini sağlayabiliriz.'' SERDA KIVILCIM |
|
|
|
miss hugolina
Pırlanta Üye Kayıt Tarihi: 20 Eki 2007 Konum: kendi halinde:) Durum: Aktif Değil Puanlar: 9455 |
Gönderim Zamanı: 14 Ara 2012 Saat 10:39 |
Kalıcı hasara neden olabilirÇocuğunuz sürekli bilgisayar başında oyun mu oynuyor? Bunu basit bir durum olarak görüyor olabilirsiniz ancak sorun sandığınız kadar basit olmayabilir.Reem Nöropsikiyatri Merkezi Kurucusu Dr. Mehmet Yavuz, çocukları sürekli ve uzun süre bilgisayar oyunu oynayan aileleri uyarıyor: ‘Çocuğunuzun beyin ayarı ve dengesi bozulabilir.’ Teknolojinin gelişmesi, oyun alanlarının azalması sebebiyle, çocukların artık en iyi oyun arkadaşı bilgisayarları oldu. Neredeyse tüm zamanını bilgisayar karşısında geçiren çocukların kalıcı beyin hasarıyla karşılaşabilecekleri konusunda aileleri uyaran Dr. Mehmet Yavuz, bilgisayar oyunlarının yarattığı olumsuz sonuçları ve tedavisini anlatıyor: KALICI HASARLARA YOL AÇABİLİR
Bilgisayar oyunlarında, oyun kareleri (özellikle aksiyon oyunlarında) hızlı hızlı göz önünden geçiyor. Bu tür oyunlar, saatler boyu oynandığında, beyini hızlı düşünmeye ve hızlı hareket etmeye programlıyor. Ancak fizyolojisi icabı, hızlı düşünen ve aynı anda birçok şeyi değerlendiren beyin, bir konuyu derinliğine analiz ve sentez edemez. Bir diğer deyişle hızlı düşünme, bir konu ya da nesneye odaklanmayı ve yoğunlaşmayı engelleyen bir durumdur. Dolayısıyla kişinin yöneldiği her şey derinlikten uzak yüzeysel bir bakış açısı ile ele alınır. ÖĞRENCİLERDE BAŞARISIZLIĞA NEDEN OLUYOR
Bilgisayar oyunları ile çok vakit geçirildiğinde özellikle öğrencilerde büyük sorunlara neden oluyor. Derslere yoğunlaşma olamayacağı için başarısız sebep oluyor. Öğrenci ne kadar zorlarsa zorlasın üzerinde çalıştığı konuyu öğrenemiyor, zaten bilgisayar oyunları nedeniyle zamanla gelişen dikkat dağınıklığı ve değişik derecelerde gelişen hiperaktivite nedeniyle, çok çabuk her şeyden sıkılır hale getiriyor. Sürekli bilgisayar oyunu oynamak beyni hızlı ama yüzeysel düşünmeye programlıyor. Bu durumda üst düzey öğrenme ve algılama zorlukları oluşuyor. Hatta ebeveyn, oluşan başarısızlığı çocuklarının zamanını bilgisayar ile geçirmesine bağlıyor. Halbuki asıl olay, bilgisayar oyunları ile oluşan beyindeki fizyolojik bozukluktur. ÇOK HIZLI OKUMAK DA BEYNİN FİZYOLOJİSİNİ BOZUYOR
Aynı bozukluğa çok hızlı okuyan insanlar da maruz kalabilir. Herhangi bir nedenden dolayı çok hızlı belge, kitap, gazete ya da dergi okuyanlar veya görüntüleri sürekli ileri geri sararak araştırma yapanlarda da bu fizyolojik bozukluk gelişebiliyor. Bu tabloda zaman içinde dikkat dağınıklığı nedeniyle odaklanma ve konsantrasyon bozukluğu kaçınılmaz oluyor. Hatta çoğu kez kişiler, algılama ve analiz yeteneklerindeki bu ani zayıflamayı, hayatlarındaki herhangi bir aksiliğe bağlarlar ve asla sebebi bulamazlar. BİLGİSAYARDAN EN AZ 3 AY UZAK DURULMALI
Tedavide her şeyden önce beyin bir süre nadasa alınması gerekiyor. Yani bilgisayar oyunları edeniyle beyin ayarı ve dengesi bozulan kişinin, en az 3 ay bilgisayar oyunundan uzak durması, hiçbir öğrenme faaliyetine girmemesi gerekiyor. Bu tür bozukluğu olan öğrencilere, bir dönem okulu bırakmalarını da öneriyorum. Bu dönem zarfında hiçbir şey okumamalarını ve öğrenme faaliyetlerini durdurmalarını istiyorum. Zira eğer kalıcı bozukluklar gelişmemişse bir süre sonra beyin fonksiyonları eski fizyolojik normal durumuna dönüyor. İLAÇLAR FAYDA ETMİYOR
Her türlü hakkı saklıdır. |
|
yasemin
Kıdemli Moderatör Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007 Konum: zehraninvillasi Durum: Aktif Değil Puanlar: 107177 |
Gönderim Zamanı: 06 Oca 2013 Saat 13:07 |
Anne babalara önemli uyarı!..Özel Karadeniz Hastanesi'nden uzman psikolog Vildan Çelik, anne ve babaların çocuklarını iyi tanıması ve onlara ne öğrettiklerinin farkında olması gerektiğini vurguladı.Uzman psikolog Vildan Çelik, çocukların daima çevresinden moral aldığını belirterek, anne ve babaların çocuklarına ne öğrettiklerinin farkında olması gerektiğini söyledi. Çelik, çocukların sürekli çevresindekileri izlediğini kaydederek, “Çocuklar gördüklerini hafızaya alırlar, başka bir ifadeyle repertuvara eklenecek materyaller aileden gördüklerinde toplanır” dedi.
“Bu konuda yazılan kitapları okumalı, gerekiyorsa uzmanlardan yardım almalılar çünkü çoğu kez bu harika varlıklara farkında olmadan anne babanın repertuvarı yüklenir. Repertuvar dediğimiz şey, ebeveynin psikolojik dinamikleridir. Çocuğumuzu yetiştirirken bir de bakmışız ki o da bizim kadar titiz, bizim kadar başarı odaklı, bizim kadar korumacı ve kaygılı olmuştur. Bu gibi tutumlar, en genel anlamda çocukta 'esneklik' kavramı oluşumunu sekteye uğratır. Kişiliğin esnekliğini kazanamaması, hayata ve insanlara dar açıdan bakmaya neden olabilir. Anne baba çocuğuna çoğu kez iyi niyetle yaklaşır fakat çocuğun hayatı öğrenebilmesi için belli ölçülerde sıkıntılarla baş etmeyi öğrenmesi gerekmektedir. Örneğin her düştüğünde kaldırılan, her hatası örtbas edilen çocuk problemlerle yüzleşemeyeceğinden, çocuğun iç görü kazanımı sekteye uğrayabilir. Dikkat çekici bir nokta da şudur: Pek çok anne baba şikayetçi oldukları davranışı çocuklarının yanında kendileri sergiler. Örneğin çevredeki insanların rahatsız olacağı endişesiyle çocuğu susturmak için ona yalan söylemek, bu davranışı çocuk için de meşru hale getirir. Benzer şekilde, ebeveynin bir gün 'olur' dediği konuya ertesi gün 'olmaz' demesi çocukta tutarsız davranışlar başlatabilir.” "ÇOCUKLAR AİLELERİN YAŞADIĞI SIKINTILARI FARK EDER" "ÇOCUKLARIMIZI DİKKATLİ DİNLEMELİYİZ" "ANNE VE BABALAR SIKINTI YAŞADIKLARINDA NELER YAPMALI?" "ÇOCUKLARI OKYANUSTA İLERLEYEN BİR GEMİ OLARAK DÜŞÜNEBİLİRİZ" Ozan KÖSE |
|
|
|
yasemin
Kıdemli Moderatör Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007 Konum: zehraninvillasi Durum: Aktif Değil Puanlar: 107177 |
Gönderim Zamanı: 17 Şub 2013 Saat 12:46 |
Eğitimciler, çocuğu sınavda başarılı olamazsa, gideceği okulu ona bir ceza gibi göstermemek gerektiğini söyledi. Ailenin istediği okulu kazanamayan çocuğun gideceği okulu sevmesine ve başarılı olmasına imkân kalmayacağını ifade eden uzmanlar, "Sınavı kazanmanın hayatın 'tek' ve kesin amacı olduğunu düşünmeyin. 'Ders çalışmak' ve 'sınav kazanmak' uğruna çocuğunuzla olan yakınlığınızı tehlikeye atmayın. Aranızdaki sıcaklığın hayat boyu devam etmesi her şeyden önemlidir."uyarısında bulunuyor. Eskişehir Samanyolu Eğitim Kurumları Genel Müdürü Salih Gökçe, sömestr tatilinden sonra yoğun bir ders programı içerisine giren öğrencilerin hedeflerinin ve çalışma programlarının gözden geçirilirken dikkat edilmesi gereken hususlara değindi. Baharda havaların ısınmasıyla birlikte öğrencilerde oluşacak rehavetin önüne geçilmesi için aileye büyük sorumluluk düştüğünü dile getiren Gökçe, çocukların bu dönemde ders çalışmalarının ve dersi takip etmelerinin zorlaştığını, zamanını planlayamadığını kaydetti. Gökçe, "Çocuklarınız adına yapacağınız kimi küçük özveriler, onları başarılı yapacak ve mutlu kişiler olarak topluma katılmalarını sağlayacaktır." dedi. Ailenin sorumluluğunun, bütçesinin sınırlarını zorlayarak çocuğuna en iyi eğitim imkânlarını sunmak ve ona uygun çalışma şartlarını hazırlamakla sınırlı olmadığını ifade eden Gökçe, "Çocuğunuzun başarısını etkileyen en önemli nedenlerden birisi, ailenin yaşantı ortamı ve tutumudur. Çocuklarınız adına yapacağınız kimi küçük özveriler, onları başarılı yapacak ve mutlu kişiler olarak topluma katılmalarını sağlayacaktır." ifadesini kullandı. ÇOCUĞUNUZUN KAYGISINI ARTIRMAYIN Öğrencilerin okul ve sınav başarısını olumsuz yönde etkileyen en temel faktörlerden birinin yüksek kaygı olduğunun altını çizen Genel Müdür Gökçe, sınavlara hazırlanan bir öğrencinin yaşadığı kaygının iki sebebi olduğuna değindi. Gökçe şöyle devam etti: "Sonuçları hayatın akışını etkileyecek büyük bir yarışta yer alacak olmaktan kaygı duymak, doğal ve yerinde bir durumdur. İkinci sebep ise, 'Anneme - babama ne diyeceğim? Arkadaşlarımın yüzüne nasıl bakacağım?' gibi düşünceler sınavlara hazırlanan öğrencinin kaygısını yükseltir. Anne-babanın çok küçük yaştan başlayarak yüksek başarı beklentisi, çocuğun dayak, hırpalama gibi cezalarla eğitilmesi, yargı ifadesi taşıyan olumsuz sıfatlarla niteleme çocuğun güvenini zayıflatır. Bunun sonucu ortaya çıkan kaygı, başarıya olumlu katkısı olmayan kaygıdır ve bununla başa çıkmak oldukça çok zordur." ÇOCUĞUNUZUN SINIRLARINI ZORLAMAYIN Anne ve babaların kendi özlemleriyle çocuklarının sınırları arasında gerçekçi bir denge kurmalarında yarar olacağını ifade eden Gökçe, ailelere şu uyarılarda bulundu: "Çocuğun geçmiş okul hayatında ve okul dışı faaliyetlerinde gösterdiği başarı onun sınırlarını ve gelecek performansını tahmin etmek için genel bir ölçü olarak kullanılabilir. Çocuğunuz sınavda başarılı olamazsa, gideceği okulu ona bir ceza gibi göstermeyin. Çünkü istediğiniz okulu kazanamazsa, böyle bir durumda gideceği okulu sevmesine ve başarılı olmasına imkân kalmaz. 'Sınavı kazanmanın hayatın 'tek' ve kesin amacı olduğunu düşünmeyin. 'Ders çalışmak' ve 'sınav kazanmak' uğruna çocuğunuzla olan yakınlığınızı tehlikeye atmayın. Aranızdaki sıcaklığın hayat boyu devam etmesi her şeyden önemlidir." |
|
|
|
murti43
Üye Kayıt Tarihi: 08 Mar 2013 Konum: konya Durum: Aktif Değil Puanlar: 12 |
Gönderim Zamanı: 09 Mar 2013 Saat 10:27 |
Sevgili Hanımlar bebeğinizin diş temizliği en önemli konulardan biridir. Prof. Dr. Ercan Durmuş, diş sağlığı konusunda toplumun gün geçtikçe daha da bilinçlendiğini ancak halen bazı şeylerin yanlış bilindiğini belirtti. Diş temizliğinin ilk dişler ağızda görüldüğü 6 aylıkken yapılmaya başlanması gerektiğini ifade eden Durmuş, ‘İlk süt dişleri çıkmaya başladıktan sonra bebek biberonla beslenmeye, katı ya da sıvı gıdalar almaya başlıyor. Bu gıdalar da genelde şeker ve asit içerdiği için narin olan süt dişlerine ilerleyen dönemlerde zarar verebilir, çürümelerine neden olabilir’ dedi. Durmuş, bu nedenle biberonun şekere batırılmasının çok zararlı olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:’Bebek 6-8 aylıkken dişlerde temizleme işlemi başlamalıdır. Sabah kahvaltısı sonrası ve gece yatmadan önce dişler en azından çiğneme yüzeyleri temiz bir tülbent ya da gazlı bez ıslatılarak silinmeli. Anneler 4-5 yaşına kadar bebeklerinin bu diş bakımlarını yapmalı. alintidir.. Düzenleyen yasemin - 09 Mar 2013 Saat 15:16 |
|
Yanıt Yaz | Sayfa <1 111213 |
Tweet
|
Forum Atla | Forum İzinleri Sen Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Sen Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Sen Kapalı Forumda Cevapları Silme Sen Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Sen Kapalı Forumda Anket Açma Sen Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |
|