Yazar |
Konu Arama Konu Seçenekleri
|
yasemin
Kıdemli Moderatör
Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007
Konum: zehraninvillasi
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 107177
|
Gönderim Zamanı: 30 Mar 2011 Saat 13:10 |
Bebek Jimnastiği
Bebek jimnastikten hoşlanıyorsa, annenin veya bir yakınının
zamanı varsa, dördüncü aydan itibaren, bebek jimnastiği yaptırılabilir.
Çocuk normal zamanlarda ellerini ve
ayaklarını devamlı hareket ettirir ve bundan da büyük zevk alır.
Hareketli çocuk fazla enerji sarf eder. Yüzükoyun yattığı takdirde,
boynunu kaldırıp sağa sola bakar, etrafı tetkik eder. Aylar ilerledikçe
de el ve ayaklarının yardımıyla emeklemeye çalışır. Bunlar, bebeğin
kendiliğinden yaptığı hareketlerdir. Çocuk oturmayı, ayakta durmayı, hep
bu doğal idmanla öğrenir.
Bebek jimnastikten hoşlanıyorsa,
annenin veya bir yakınının zamanı varsa, dördüncü aydan itibaren, bebek
jimnastiği yaptırılabilir. Mamadan önce en uygun zamandır. 20 derecelik
bir oda sıcaklığında, temiz bir örtü üzerinde yapılmalıdır. Sağlam
çocuklar için bu hareketlere mutlak bir zaruret yoktur. Çocuk çok
hoşlanıyorsa ve hareket iç güdüsü zayıfsa yapılmalıdır, pek çok faydası
görülür. Yalnız biraz sabır lâzımdır.
Bebek jimnastiği şöyle yapılır:
1- Her iki kol, aynı anda ve ayrı ayrı açılıp kapanır.
2- Her iki kol birden tutularak göğüsün üzerinde çaprazlaşma hareketi yapılarak 4-5 kere tekrarlanır.
3- Her iki ayak bilek ve baldırından tutularak ayrı ayrı bükülür bırakılır.
4- Ayakları bilekten tutarak, diz bükülmeden, aynı anda iki ayak birden ve ayrı ayrı kaldırılır ve indirilir.
5- Yüzü koyun durumda gövdenin üst kısmı kaldırılarak indirilir. Sırt üstü yatırılarak aynı hareket tekrarlanır.
6- Ayaklar yukarı kaldırılır ve daire şeklinde döndürülür.
7- Bebeğin dayanma ve yere basma yeteneğini artırma hareketleri, 6-8 aylardan sonra yapılır.
8- Ayaktan tutulup, baş aşağı sarkıtılır, sonra yavaşça karın üstü bırakılır.
9-
Sırt üstü yatan bebeğin iki eline, her iki elimizin işaret parmakları
tutturulur, çocuğun gücü kadar bel hareketleri yaptırılır.
10-
Bebek yüzü koyun yatırılır ayak bileklerinden ve baldırından tutularak,
göğüs üstü yerde bırakmak suretiyle 3-5 kere kaldırılıp indirilir.
11-
Bebeğin iki ayağından tutularak başı yere konur vücudun ağırlığı başa
ve bebeğin ellerine bindirilmeye çalışılır. 3-5 kere tekrarlanır.
haticeak
|
|
|
yasemin
Kıdemli Moderatör
Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007
Konum: zehraninvillasi
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 107177
|
Gönderim Zamanı: 30 Mar 2011 Saat 13:12 |
Yenidoğanlar hakkında her şey!
Yenidoğanların göbek temizliği, anne sütü ile beslenmesi, uykusu ve diğer bilmeniz gerekenler...!
• Göbek Temizliği:
Bebeğinizin
göbeği yaklaşık 10 gün sonra düşer. Bu sürede her gün bebeğinizin
göbeğini temizlemelisiniz. Göbeğin mikrop kapmaması için göbek çevresini
temiz bir pamuk veya gazlı bez yardımıyla %70’lik alkol ile dikkatli
bir şekilde temizlemelisiniz. Göbek bağı düştükten sonra biraz kanaması
normaldir. Eğer akıntı geliyorsa ya da şişerse doktora gitmelisiniz.
Göbek düştükten sonra da temizliğe dikkat etmelisiniz.
• Anne Sütü ile Beslenme :
Anne
sütü bebeklerin gelişebilmeleri için gerekli tüm besinleri içerir,
bulaşıcı hastalıklara karşı ona bağışıklık kazandırır. Emzirme, aynı
zamanda, anne ile çocuk arasında, çocuğun ruhsal açıdan gelişmesini
etkileyen yakın bir ilişkinin doğmasına yardımcı olur. Emzirme
zamanlarını, kendiniz için en uygun ve dinlendirici olan saatlere göre
programlayın. Bebeği emzirirken size en rahat gelen duruşu benimseyin.
Bebeği emzirmeye başlamadan önce ellerinizi sıcak suyla yıkayın. Göğüs
uçlarınızı temizleyin. Bebeğe önce bir memenizi verin ve 10 dakika
emzirin, sonra diğerini vererek 10 dakika daha emzirin. Bir sonraki
emzirmeyi, bebeğin en son emdiği göğüsten başlatın. Bebeğiniz, süt
gereksinmesinin önemli bir bölümünü emzirmenin ilk birkaç dakikasında
alacaktır. Fakat, sütün devamlı oluşabilmesi için bebeğin her iki
göğüsle de emzirilmesi şarttır. Meme verilirken göğsünüzün bebeğin nefes
almasını engellememesine dikkat edin.
Emzirdiğiniz memeyi alttan
destekleyerek biraz yukarı kaldırın. Bebeğiniz her ağladığında memeye
tutuyorsanız ve kilo alımı normal ise yeterince besleniyor demektir.
Bebeğiniz ne zaman acıkırsa o zaman emmek isteyecektir. Bunu da size
ağlayarak belli edecektir. Zaten bir süre sonra ağlama şekillerinden
bebeğinizin ne istediğini anlar duruma geleceksiniz. Günde 8 kez
beslemek en normaldir. Bebekler genellikle mideleri boş olarak 5 saatten
fazla uyuyamazlar. Anne sütü ile beslenen bebekler, anne sütü daha
çabuk sindirildiği için mama ile beslenen bebeklere göre daha çabuk
acıkırlar. Her emzirmeden sonra ve gerekiyorsa emzirme sırasında
bebeğinizin gaz çıkarmasını sağlayın. Bunun en kolay yolu,bebeğinizin
midesi omzunuza değecek biçimde yatırmak ve hafifçe sırtına vurmaktır.
Bebeğiniz
gaz çıkarırken, emdiği sütün birazını da kusabileceğinden omzunuza ufak
bir havlu veya temiz bir bez parçası koymayı unutmayın. Bebeğinizi
emzirdikten sonra meme uçlarınızı sıcak su ile silin. Sabun kullanmaktan
kaçının. Meme uçlarının temiz havada tamamen kurumasını bekleyin.
Sızabilecek sütü emmesi için sütyeninizin içine temiz bir tampon veya
bez parçası koyun. Emzirmeye başladığınız ilk günlerde göğüs uçlarınız
biraz acırsa hafif bir krem veya losyonla yumuşak bir biçimde ovun. Emzirme
anne ile bebek arasında yakın, sevgi dolu bir ilişki kurulmasına yardım
eder. Anne duygusal olarak tatmin olur. Doğumdan sonraki yakın temas
anne-bebek arasındaki ilişkinin gelişmesine yardım eder. Bebekler
doğumdan hemen sonra annenin yanında kalırlarsa ve emzirilirlerse daha
az ağlarlar. Emziren anneler bebeklerine daha şefkatli davranırlar.
Uykusuz kalmaktan vb. daha az yakınırlar. Bazı çalışmalarda anne sütü
ile beslenmenin bebeğin zeka gelişimine, entelektüel yapısına olumlu
etki yaptığı bildirilmektedir. Yaşamın ilk haftalarında anne sütü ile
beslenen düşük doğum tartılı bebekler yapay beslenen çocuklara göre
ileri yaşlarda zeka testlerinde daha başarılı olurlar.
• Uyku:
Yeni
doğan bebek ihtiyacı olduğu kadar uyur. Yalnız uyku saatleri size uygun
olmayabilir. Uyku düzeni oluşana dek sizi biraz üzecek, biraz da
uykusuz bırakacak. Bu dönemde ona karşı anlayışlı olmanız gerekir.
Gündüz çok güzel uyuyup tam sizin uyumak istediğiniz zamanda kalkıp oyun
oynamak isteyebilir. Uyku düzeninin oluşması zaman alacaktır. Bebeğinizin
rahat rahat uyuması için odasına ve yatağına özen göstermeniz gerekir.
Temizliğine, rahatlığına ve ışık düzenine dikkat etmelisiniz. En az iki
yaşına gelene dek yastıkta uyutmamanız tavsiye edilmektedir. Yatış
konumu olarak hafif eğimli sırtüstü pozisyonu tercih etmeli ayrıca
bebeğin durumu sık sık kontrol edilmelidir. Beslendikten sonra hemen
yatırılmamalıdır. Odada toz tutucu eşyalar bulunmamalıdır. Bebeği aşırı
sarmalamayın. Odasını ılık tutun, 20-22 derece en iyisidir.
• Banyo:
Bebeğinizin
en önemli ihtiyaçlarından biri de banyodur. Hele de sevgi dolu
sohbetlerle ve oyunlarla süslenmiş banyoları bebekler çok sever. Gerçi
alışana kadar biraz zorluk çekersiniz ama daha sonra bu işten çok keyif
alırsınız. Bebeğiniz büyüdükçe yıkanma ve temizlenme gereksinimi
artacak, biraz daha pasaklı olacaktır. Yemekleri kendi yemeye
başladığında saçlarına sürecek, altını temizlerken rahat durmayarak
üstüne başına sürdürecek, kısacası temizlenmeye daha çok ihtiyaç
duyacaktır. Bebeğinize küçük yaşlardan başlayarak banyoyu sevdirmeli,
temiz olmaya teşvik etmelisiniz.
Bebeğinizi yıkarken kullanmanız gerekenler neler?
Banyo küveti, göz yakmayan şampuan, bebek sabunu, temiz bir havlu, pamuklu çubuk, nemlendirici doğal sünger gibi şeyler. o Bebeğiniz 6 aylık olana dek göz, kulak ve yüz için kaynatılıp ılıtılmış su kullanın. Kaynatma bakterileri öldürür. o
Bebeğinizin burnunu ya da kulaklarını temizlerken temiz bir pamuk
kullanın, kulak pamuğu kullanmayın ve yalnızca görebildiğiniz yerleri
temizleyin. o Bebeğinizi hiçbir zaman banyoda yalnız bırakmayın. o Bebeğiniz oturur durumda olsa bile sırtından tutarak destekleyin. o Su sıcaklığını dirseğinizle kontrol edin.
• Altının Değiştirilmesi:
Bebekler
ilk haftalarda altlarını daha sık ıslatırlar. Bunun sebebi idrar
torbalarının küçük oluşudur. Bebeğinizi altı ıslak ya da pis halde
bekletmemelisiniz. Bebeğin bezindeki dışkının rengi beslenme düzenine
göre ya da yaşına göre değişiklik gösterebilir. Yeşilimsi, siyah,
yapışkan olan ilk iki ya da üç gün olan dışkı mekonyum adı verilen
doğumdan önce bağırsaklarda bulunan dışkıdır. Yeşilimsi, kahverengi ya
da açık yeşil renkli topaklar içeren yarı sıvı dışkı geçiş kakasıdır.
Bebeğin sindirim sisteminin beslenmeye uyum göstermeye başladığını
belirtir. Sarı renkli, hardalsı, içinde süt kesikleri olan dışkı anne
sütü ile beslenen bebeklerde görülür. Açık kahverengi, kokulu ve katı
olan dışkı ise mamayla beslenen bebeklerde görülür.
Alt
değiştirme konusunda bilinmesi gereken başka bir konuda pişiklerdir. Her
bebekte oluşabilir. Kızarıklıklar uzun sürebilir. Pişiği engellemek
için bebeğinizin altını sık sık değiştirmeniz gerekir, ıslak
bırakmamalı, koruyucu krem kullanmalı, sıkça altını havalandırmalısınız.
haticeak
|
|
|
yasemin
Kıdemli Moderatör
Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007
Konum: zehraninvillasi
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 107177
|
Gönderim Zamanı: 31 Mar 2011 Saat 11:14 |
Çocuk Bakımında Doğru Ve Yanlışlar
Çocuğa yemek konusunda asla baskı yapmamak gerekiyor. Eğer çocuk baskı yapıldığını algılarsa tamamen yemek yemeği kesebilir.
Enfeksiyon Hastalıkları Ve Giydirme: Büyük
bir kısmı yüksek ateşle seyreden enfeksiyon hastalıkları sırasında
çocukların kat kat giydirilmesi çok sık görülen bir yanlış. Oysa ateş
yükseldiğinde çocukların özellikle de ateşli havaleye meyilli olan 6
ay-6 yaş gurubunun iç çamaşırlarının dahi çıkarılması gerekiyor. Hemen
ardından da çocuğun ılık suyla duşa alınması öneriliyor. Burada yaygın
görülen bir başka hata ateşli çocukların soğuk veya buzlu suyla
yıkanması. Çok tehlikeli olan bu uygulama çocuğun damarlarında ani
daralmalara ve şok durumunun yaşanmasına neden olabilir. Kundak: Yaygın
olarak görülmese de bazı bölgelerde hala bebekler kundaklanıyor. Kundak
bebeğin kalça kemiklerinin sıkıştırılmasına, ileride kalça gelişmesinin
bozuk olmasına veya kalça çıkıklığına yol açabilir. Bu nedenle bebeğin
hiçbir şekilde kundaklanmaması gerekiyor. Bebeklikte Su: Anne
sütünde bulunan su oranı bebeğin su ihtiyacını karşılayabilecek
boyutta. Bu nedenle, sütün metabolik etkinliğini bozmaması için ilk 4-6
ay arasında bebeklere su veya bitki çayları gibi herhangi bir içecek
verilmemesi gerekiyor. ¦ İnek Sütü: Eskiden bir buçuk aydan sonra bebeklerde başlanan inek sütü artık bir yaşından sonra
öneriliyor. Bu süre içinde bebeklerin mutlaka anne sütü ile beslenmesi
gerekiyor. Bebeklerin sonraki yaşamlarında mucizevi bir öneme sahip anne sütü çocukları alerji, astım, diyabet gibi bazı hastalıklara karşı koruyor. ¦ Antibiyotik: Sık
görülen başka bir uygulama, her hapşıran, ateşi yükselen çocuğa
antibiyotik verilmesi. Özellikle nezle, grip gibi viral enfeksiyonlarda
hiçbir şekilde yeri olmayan antibiyotikler, rahatsızlığın daha da
artmasına neden olabilir. ¦ Hırıltılar: Genellikle
aileler her hırıltıyı astıma yoruyor. Oysa değişik enfeksiyon
hastalıklarının seyri sırasında bazı hırıltılar çıkabilir. Bu durumda
çocuğun sağlık durumunun takip altına alınması gerekiyor. ¦ Kulak Temizliği: Çocuklarda
kulak temizliği için yıkama önerilmiyor. Kulak temizleme çubuklarının
ileriye doğru kesinlikle sokulmaması ve buradaki doğal yağlı maddenin
yok edilmemesi gerekiyor. Aksi takdirde enfeksiyona zemin
hazırlanabilir. Banyodan sonra sadece çocuğun kulak deliğinin giriş
kısmının suyunun alınması gerekiyor. ¦ Yıkanma: Bebeğin
göbeğinin düşmeden yıkanmaması gerektiği konusundaki görüş yanlış.
Bebeğin göbek bakımı uygun koşullarda yapılırsa yıkanmasında bir mahsur
yok. ¦ İshal: İshal
olduğunda çocuğun bağırsakları dinlensin diye ağızdan alınan gıdaların
kesilmesi çok yanlış bir uygulama. Tam tersine bu dönemde çocuğa ishal
diyeti uygulanmalı ve sistem devrede kalmalı. İshal diyetinde çocuğun
yaşına göre bazı değişiklikler yapılabilir. Bir yaşından küçükler için
ishale karşı koruyucu maddeler içeren anne sütü verilmeli. Eğer bir
yaşından büyükse elma, muz, havuç suyu, patates püresi, pirinç
haşlaması, haşlanmış pirinç suyu, yoğurt, ayran, yağsız makarna
verilebilir, ishal . diyetinde çocuğa bol bol su içirilmesi çok önemli. ¦ Tuvalet Terbiyesi: Sekizinci ayını dolduran çocukların zorla tuvalet terbiyesine alınması sık görülen başka
bir yanlış. Bu dönemde çocuğa aşırı baskı yapılmamalı çünkü çiş ve kaka
kontrolü, çocuğun sinir ve diğer yardımcı sistemlerin belirli bir
olgunluğa ulaşması ile oluşuyor. Bu nedenle çocuğun kendisini tuvalet
terbiyesine hazır hissetmesi gerekir. Ancak çocuk iki yaşını bitirdiyse
hazırlık külotları önerilebilir. ¦ Yemek: Çocuğa yemek konusunda asla baskı yapmamak gerekiyor. Eğer çocuk baskı yapıldığını algılarsa tamamen yemek yemeği kesebilir. Bu durumda çocuklar zararlı olabilecek kilo kayıptan ile karşı karşıya kalabilir. ¦ Televizyon: Zeka
gelişimini engellediği için televizyonun maksimum bir saat izlemesine
izin verilmeli. Bu süre içinde izlenen programlar çocuklara yönelik bir
içeriğe sahip olmalı. ¦ Kucağa Alma: 'Bebek
kucağa alınmasın’ prensibinin artık geçerliliği yok. Hatta bebeğin
‘kucak bebeği’ olmasından kaçınılmamalı; anne ve babaya dokunması
sağlanmalı. Bebeğin kedisine daha güvenli biri olmasını sağlamak için
bebek, zaman zaman çıplak olarak göğse konulmalı ve okşanmalı. Bebeğin
kendisini tırmalamasından korkarak giydirilen eldivenler artık
kullanılmıyor, bebeğin kendisine dokunması tercih ediliyor.
haticeak
|
|
|
peperutka
Elmas Üye
Kayıt Tarihi: 23 Tem 2010
Konum: mutlu
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 6954
|
Gönderim Zamanı: 01 Nis 2011 Saat 08:12 |
Çocuk gelişimi konusunda uzmanların ortak yargısı, dengeli beslenmedir. Bu zincir içinde de enerji verici temel basamak karbonhidrattan oluşur.
Nişastadan elde edebiliceğiniz birçok gıda takviyesiyle, bebeğiniz için ve gelişme çağındaki çocuklarınız için ek besin oluşturmanız mümkün. Çünkü rafine edilmemeiş karbonhidratlar, gereksiz yağlanmaya sebep olmuyor ve büyümeye yardımcı oluyor.
Anne sütünden ayrılan ya da yetmediği için ek besinlere başvurulan durumlarda, nişastalı muhallebiyle başlanılan karbonhidratlar, daha sonra bebeğinizin damak gelişimi ve diş çıkarmasıyla doğru oranltılı olarak pirinç lapası, buğday çorbası, kuskus ya da humusla kendini yeniler.
Enerji veren besinler grubundan olan karbonhidrat sınıfı besinler, uzun süre çocuğunuzu tok tutmakla birlikte, sağlıklı bir şekilde kilo almasına yardımcı olur.
Karbonhidratlar birinci dereceden enerji verici olarak kullanılırlar. Karbonhidratlar en çok ekmek, makarna, fasulye, patates, kepek, pirinç, tahıl ve hububat içinde bulunurlar. Karbonhidratlar vucütta en çok bulunan üçüncü besin maddesidir. Nişasta da karbonhidratların bitkilerde depo edilmiş halidir.
Karbonhidratlar da en az yağlar kadar dikkat edilmesi gereken maddelerdendir. Sağlıklı karbonhidratlar çocuğumuzun gelişimine olumlu katkıda bulunmaktadır. Sağlıksız karbonhidratlar abur cubur yiyeceklerde bulunmaktadır. Çocuklar tarafından daha çok sevilen ve tercih edilen bu abur cubur yiyecekler içinde reçel, çikolata, şekerler sayılabilir.
Bir çocuğun günlük beslenme tarzının yaklaşık %60'ı sağlıklı karbonhidratlardan oluşmalıdır. Bu yüzden çocuğumuzun yemek münüsünü hazırlarken rafine olmamış karbonhidratların tüketilmesine dikkat edilmesi gerekir.
Sağlıklı karbonhidratlar grubuna meyve ve sebzeler,rafine olmayan kepek unu, kepekli makarna, esmer pirinç, kepekli ekmek, hububat içeren gıda maddeleri, yulaf ezmesi, arpa sayılabilir.
Alıntı
Düzenleyen peperutka - 01 Nis 2011 Saat 08:12
|
Şapkadan tavşan çıkarmayı marifet sanıyorlar. Ben kalbimden '' ÖKÜZ '' çıkardım hey yavrum hey :)) <
|
|
peperutka
Elmas Üye
Kayıt Tarihi: 23 Tem 2010
Konum: mutlu
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 6954
|
Gönderim Zamanı: 01 Nis 2011 Saat 08:14 |
Konya Beyşehir Kız Teknik ve Meslek Lisesi son sınıf öğrencileri Şeyma Özkan ve Ayşe Melis Bir, ’Benim adım çocuk’ adını verdikleri projeleriyle TÜBİTAK Antalya Bölgesi 2011 yılı ’Ortaöğretim Öğrencileri Arası Araştırma Projeleri Bölge Yarışması’na katıldı. Sergilenmeye değer 73 proje arasına giren projede liseli iki öğrenci, ’çocuk istismarı’ konusunu masaya yatırdı.
Ayşe Melis Bir, staj için gittiği Almanya’da küçük yaştaki çocukların ailelerinden izinsiz tanımadığı bir insanla fotoğraf dahi çektirmek istemediğini gördüğünü ve projenin ihlam kaynağının da bu düşünce olduğunu söyledi. Sınıf arkadaşı Şeyma Özkan ile çalışmalara başlayan ikili, ’Minik bedenime, minicik yüreğime dokunma’ sloganı ile Türkiye’de yaşanan çocuk istismarı olaylarına dikkat çekmek ve yaşananların önüne geçebilmek için bir dizi çalışmaya imza attı. Çocuk istismarı olayını 3 ana başlıkta incelemeye alan ikili, ’fiziksel’, ’duygusal’ ve ’cinsel’ istismar olaylarını çeşitli araştırmalar ve deneylerle çocuklar üzerinde uygulamaya koydu.
Öğrenciler, 0- 5 yaş grubu çocuk istismarına maruz kalan 46 çocuk üzerinde yaptıkları araştırmanın ardından Türkiye’de çocukların ’hayır’ demeyi bilmediği ve ’hayır’ diyememenin ise cinsel istismara sebebiyet verdiği sonucuna vardı. Liseli iki öğrenci, 46 çocuğa ’Sana şeker versem arabaya biner misin’ sorusunu yöneltti. Çocukların neredeyse tamamı ’evet’ yanıtını verdi. Çocukların tanımadıklara kişilere karşı ’hayır’ diyebilmesini ve kendi vücutlarını koruyabilmesini sağlamak amacıyla oyun ve şarkılarla çocuklar üzerindeki etkiyi araştıran Ayşe Melis Bir ve Şeyma Özkan, kısa bir süre sonra çocukların ’Hayır ben seni tanımıyorum, arabaya binmem, kendin git’ yanıtlarını aldı.
Çocuk istismarına sebebiyet veren bir başka etkenin ailenin eğitim durumunun öne çıktığına dikkat çeken öğrenciler, eğitimli bir anneye sahip çocukların yüzde 11,6 oranında istismara uğradığını, eğitim seviyesi düşük olan bir annenin çocuğunun ise yüzde 36,7 oranında istismara maruz kaldığını savundu.
|
Şapkadan tavşan çıkarmayı marifet sanıyorlar. Ben kalbimden '' ÖKÜZ '' çıkardım hey yavrum hey :)) <
|
|
yasemin
Kıdemli Moderatör
Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007
Konum: zehraninvillasi
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 107177
|
Gönderim Zamanı: 01 Nis 2011 Saat 10:53 |
Bebeklerde kusma ne zaman tehlikelidir?
Bebeklerin ilk haftalarda kusması normaldir ve bunun nedeni
büyümeleri ya da anne sütüne alışamamış olmalarıdır. Kusma esnasında
bebeğinizin ağlaması da sıradan bir durumdur, çünkü korkmuştur.
Araba tutmasından hazımsızlığa kadar
pek çok bebeklerin kusmasına neden olur. Hatta uzun süreli ağlamalarda
bile kusma refleksi harekete geçebilir.
Ne zaman endişelenmeliyiz?
Bebeğiniz
ilk aylarındayken doyduğunu anlamadığı için fazla yiyebilir ve bu
nedenle kusabilir. Birkaç ay sonra görülen kusmalarda ise bir virüs veya
ishale neden olan bir mide şikayeti kusmasının sebebi olabilir.
Ancak
bazen kusma daha ciddi bir sorunun habercisidir. Aşağıdaki durumlar söz
konusu olduğunda doktorunuza danışmakta fayda vardır:
• Ağızda kuruluk, gözyaşı olmadan ağlama ve daha az altını ıslatma belirtiler görüldüğünde
• 3 aylığın altındaki bebeklerde 38 ve üzeri, 3 aylık üstü bebeklerde 39 ve üzeri ateş olduğunda
• Yemek yemek istemediğinde
• Güçlü bir şekilde ya da 12 saatten fazla süreyle kustuğunda
• Vücutta kızarıklık meydana geldiğinde
• Uyumada zorlandığında ya da huzursuz olduğunda • Nefes darlığı çektiğinde
• Karnı şiştiğinde
Tedbiri elden bırakmamak için bu gibi durumlarda bebeğinizi doktoruna götürmeniz ve bir bilene danışmanız önerilmektedir.
haticeak
|
|
|
yasemin
Kıdemli Moderatör
Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007
Konum: zehraninvillasi
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 107177
|
Gönderim Zamanı: 02 Nis 2011 Saat 10:55 |
Çocukta ateş nasıl düşürülür?
Diş çıkarma, grip, bronşit ve ishal gibi pek çok hastalık çocuklarda
ateşin çıkmasına yol açıyor. Ancak burada paniğe kapılmak yerine
uzmanların önerilerini dikkate alarak yüksek ateşle kolayca başa
çıkabilirsiniz.
Anne-babalar çocuklarının ateşi
yükselince paniğe kapılıyor. Soğuk kanlı davranamayıp yanlış
müdahalelerde bulunuyor. Ateşi çıkan çocuğun üstünü daha da örtmek gibi
yanlış sağlık bilgileri uygulayan ebeveynlerin sayısı oldukça fazla.
Özellikle de ateşi düşürmek amacıyla halk arasında yaygın olan “Çocuğa
sirke sürme yöntemi” en yanlış uygulamalar arasında yer alıyor. Yüksek
ateşi olan bir çocuğa doğru müdahale yapmanın yollarını çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanlarına sorduk...
Ateş çıkınca ne yapmalı? - Çocuğun bulunduğu ortam serinletilmeli, 21-22 derecede tutulmalı. -Çocuğun üzerinde hafif ve gevşek giysiler olmalı. -Islak bezlerle kompres yaparak vücut serinletilmeli. -Ateş, vücutta sıvı kaybına yol açar; bu nedenle bol sıvı verilmeli.
Örneğin; su, meyve suyu, çorba, bitki çayları gibi. -Doktorun önerdiği ateş düşürücü şuruplar çocuğun yaşına ve kilosuna uygun olarak verilebilir. -Ilık su ile banyo yaptırılmalı. -Çok
yüksek ateşi olan çocuğun elleri ayakları soğuk olabilir. Bu durumda
anne-babalar ateşi olmadığını düşünerek yanılabilir. Ateş, mutlaka
derece ile ölçülmeli.
Bunları asla yapmayın -
Ağır karaciğer hasarına yol açabileceğinden dolayı çocuklarda ateşli
hastalık sırasında aspirin ateş düşürücü olarak verilmemeli. -Alkol
veya sirke sürmek yanlış bir uygulama. O an için ateşi düşürebilir ama
alkol damarları genişletip daraltacağı için ateşin daha da yükselmesine
yol açabilir. -Müdahale ederken çocuk ağlatılmamalı. Ateşi daha fazla çıkabilir. -Üstüne kalın giysiler giydirilmemeli. Bu, vücudun ısısını daha da yükseltir.
Çocuklarda hangi hastalıklar ateşli geçer? -Üst solunum yolu enfeksiyonları (nezle, soğuk algınlığı, grip, orta kulak iltihabı, sinüzit, bademcik iltihabı) -Alt solunum yolu enfeksiyonları (bronşit, zatürre) -İdrar yolu enfeksiyonları -Menenjit, cilt enfeksiyonları, ishal -Kızamık, kızamıkçık, kızıl, suçiçeği, boğmaca l Diş çıkarma
UZMAN GÖRÜŞÜ
“Havale uzun sürerse tehlikeli olabilir” Doç. Dr. Neşe Karaaslan Bıyıklı (Anadolu Sağlık Merkezi) Ateşi
yükselen çocuk çevreyi tanımaz, bakışları anlamsız olur, gözleri kayar,
kasılarak titremeye başlar. Kısa bir süre dış uyarılara yanıt vermez,
nefes almayabilir, morarabilir. Bu tip havaleler genelde bir dakikadan
kısa sürer. Kısa süren ateşli havale beyin hasarına yol açmaz, ancak
uzun sürerse tehlikeli olabilir.
“Hemen ateş düşürücü vermek doğru değil” Prof. Dr. Reha Cengizlier (Yeditepe Üniversitesi Hastanesi) Doğru
sonuç almak için nereden ölçüm yapıldığı önemli. Vücudun her yerinde
ölçümler farklı sonuçlar verir. Makatta 38, kol altında 36,5-37, ağızda
37-37.5, kulakta 37-37,5 derece ateşin yükseldiğini gösterir. Ateş kendi
başına bir hastalık değildir, vücudun mikroplara karşı gösterdiği bir savunma
mekanizmasıdır. Bunun için 37 sınırını geçer geçmez çocuğa ateş
düşürücü vermek doğru değil. Bir süre beklemek, vücudun kendi bağışıklık
sistemi için gerekli. Ama yine ölçülen dereceye göre acil müdahale
gerekiyorsa ateş düşürücü verilebilir.
“0-3 aylık bebekler hemen doktora götürülmeli” Dr. Sevil Elçin Kızılok (Acıbadem Hastanesi) Ateşli
çocuğun yeterli sıvı aldığından emin olmalı, susuzluk artabilir. İlk
müdahale olarak çocuğun giysileri çıkartılmalı. Islak bezlerle kompres
yaparak vücudu serinletilmeli ya da ılık bir banyo yaptırılmalı. Ateş
düşmez ya da bir sorun yaşanırsa doktora götürülmeli. 0-3 aylık bebekler
ise hemen doktora götürülmeli. En korkulan şey, çocuğun havale
geçirmesi. Bu da genellikle 6 ay-5 yaş grubu çocuklarda ailede bir
yatkınlık varsa görülür yüzde 3 oranında rastlanır.
haticeak
|
|
|
yasemin
Kıdemli Moderatör
Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007
Konum: zehraninvillasi
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 107177
|
Gönderim Zamanı: 02 Nis 2011 Saat 14:49 |
Geceleri çocuğunuzun alt ıslatmasının nedeni siz olabilirsiniz
Çocuğunuza kızmadan önce bir kez daha düşünün! Araştırmalar,
genellikle altını ıslatan çocukların anne babalarının da aynı problemi
ebeveynlerine yaşatmış olduğunu gösteriyor.
Çocuğunuzun mahcup bakışlarıyla size
“günaydın” demesi, her sabah çamaşır makinesinde çarşaf yıkamanız,
yatağı havalandırmak için balkona çıkarmanız, bir ebeveyn olarak sizin
için olağan bir sabah olabilir; çünkü çocuğunuz yine yatağını ıslatmış.
Ama her defasında çocuğunuza kızıp sorunu onda aramayın. Çünkü bilimsel
araştırmalar, genellikle altını ıslatan çocukların anne babalarının da
aynı problemi ebeveynlerine yaşatmış olduğu gösteriyor. Böbrek ve idrar
yolu enfeksiyonları, şeker hastalığı gibi etkenler de çocukların alt
ıslatmasında önemli rol oynayabiliyor, ancak uzmanlar alt ıslatan
çocukların takibi ve tedavisi konusunda hassas olunması gerektiği
konusunda uyarıyor.
Memorial Etiler Tıp Merkezi Çocuk Sağlığı ve
Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Gökhan Mamur, “Çocuklarda alt ıslatma”
hakkında şu bilgileri veriyor:
Çocuğunuz kuru yatağa hasret kaldıysa… Gece
idrar kaçırma (Enuresis nocturna) çocuk sağlığı ve hastalıklarında çok
sık rastlanılan şikayetlerden biridir. Anne babalar genellikle
çocuklarının alt ıslatma sorunundan daha çok ruhsal bir sıkıntılarının
olup olmadığından endişe ederler. Halbuki bazen alt ıslatmanın
psikolojik bir durum ile ilgisi yoktur. Beş yaşa kadar birçok anne ve
baba bu sorunun artık ortadan kalkmış olması gerektiğini ve geçmediği
takdirde bir hastalığın söz konusu olduğunu düşünürler. Ancak bu doğru
bir yaklaşım değildir.
Alt ıslatma nedeni psikolojik ya da fiziksel olabilir Gece alt ıslatma iki şekilde görülür: 1- Çocuk doğduğundan beri en az ayda iki kez yatağını geceleri ıslatmaktadır. 2- Çocuk son 6 aydır tamamen kuru olmasına rağmen tekrar ıslatmaya başlamıştır.
İkincil
gece alt ıslatmanın arkasında genelde bir neden vardır ve bu neden
ortadan kaldırıldığında sonuç alınabilir. Bu sebepler arasında başka bir
eve taşınma, boşanma veya okul sorunları gibi ruhsal sorunlar olabilir.
Bunların yanı sıra idrar yolu enfeksiyonu veya şeker hastalığı
gibi fiziksel hastalıklar da söz konusu olabilir. Bir de çocuğun
yaşantısı içinde düzen değişiklikleri olabilir (Örneğin çok su içmeye
başlama, uyku saatlerinin kayması gibi). Neticede doktorunuza
başvurduğunuzda olası değişiklikleri onunla paylaşmalı ve sorunun
üstesinden gelmeye hep birlikte çalışmalısınız.
Çoğu zaman
birincil alt ıslatma ile karşı karşıya kalınır. Burada stres veya
davranışsal sorunlar söz konusu değildir. Araştırmalara göre gece
birincil gece alt ıslatmanın en önemli nedeni kalıtsaldır. Eğer tek
ebeveyn çocukken aynı durumu yaşadıysa, çocuğunda olma olasılığı yüzde
44, her iki ebeveyn de bu durumu yaşadıysa çocukta olma olasılığı yüzde
77 olarak saptanmıştır. Yani çocuğunuz altını bu şekilde ıslatıyorsa ona
kızmayın, çünkü bu durum büyük ihtimalle sizin ona verdiğiniz genlerle
ilgilidir. Üstelik ona kızmamak için bir neden daha vardır. Bu genler
nedeniyle o da kendi çocuğundan dolayı aynı durumda kalıp, sizin ne
yaşadığınızı birebir öğrenecektir.
Çocuklarda alt ıslatmayı
ilgilendiren ENUR 1 ve ENUR 2 adında iki gen tespit edilmiştir. Bu
genlerden ilki 13. kromozomda, diğeri de 12. kromozomda bulunur. Bu
genleri taşıyan çocuklarda gece alt ıslatma olasılığını yaşama, bu
genleri taşımayanlara kıyasla daha çoktur. Anne veya baba çocukken gece
altını ıslatmadıysa çocuklarında bunu yaşama olasılıkları yüzde 15’tir.
Geceleri çocukların alt ıslatmalarının 3 nedeni vardır: 1.
İdrar kesesi kasları arasında dengesizlik vardır. Yani idrarın dışarı
çıkmasını engelleyen kas, mesanenin kasılmasını sağlayan kaslardan daha
zayıf olabilir. 2. Mesane küçük olabilir ve normal miktarda idrar için yetersiz olabilir. 3. Normal boyuttaki mesanelerinin tutabileceği idrardan daha fazlası üretilebilmektedir. Bunun nedeni: a. Yatmadan 2 saat önceki dönem içinde çok sıvı tüketiyor olabilir. b. Çocuk başka bir hastalığı nedeniyle idrar sökücü kullanıyor olabilir. c. İdrar yolu enfeksiyonu veya şeker hastalığı olabilir. d. Hormonal dengesizlik olabilir.
Çocuğunuz çok derin uyuyor olabilir Bazı
çocukların anne ve babaları ısrarla çocuklarının çok zor uyandığını ve
gece uyandırıp tuvalete götürmek istediklerinde bile uyandıramadıklarını
ifade ederler. Yıllar boyu araştırmalar bu durumun gece alt ıslatma ile bir ilgisi olmadığını belirtmiştir.
Ancak
Kanada’da yapılan bilimsel bir çalışmada gece uyuyan çocuklara
kulaklıklar takılmış ve ses şiddeti kademe kademe yükseltilerek
çocukları uyandırmaya çalışmışlardır. Çok daha yüksek seslere maruz
kalmalarına rağmen uyanamayan çocuklarda gece alt ıslatma istatistiksel
olarak daha sık görülmüştür.
Sonuç olarak genelde çocuklar
babalarının geceleri altını ıslatmayı durdurduğu yaşa kadar altlarını
ıslatmaya devam edebilirler. Bu durumun önüne geçmek için kullanılan
yöntemler konusunda mutlaka çocuk doktoruna başvurmanız gerekir.
haticeak
|
|
|