Forum Anasayfası Forum Anasayfası > Genel Konular > Bebeğim & Çocuğum Hakkında
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar RSS - Bebek ve Cocuk Haberleri
  SSS SSS  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Kapalı KonuBebek ve Cocuk Haberleri

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz Sayfa  <1 45678 13>
Yazar
Mesaj
  Konu Arama Konu Arama  Konu Seçenekleri Konu Seçenekleri
yasemin Açılır Kutu Gör
Kıdemli Moderatör
Kıdemli Moderatör


Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007
Konum: zehraninvillasi
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 107177
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 30 Mar 2011 Saat 13:10

Bebek Jimnastiği

Bebek jimnastikten hoşlanıyorsa, annenin veya bir yakınının zamanı varsa, dördüncü aydan itibaren, bebek jimnastiği yaptırılabilir.


Çocuk normal zamanlarda ellerini ve ayaklarını devamlı hareket ettirir ve bundan da büyük zevk alır. Hareketli çocuk fazla enerji sarf eder. Yüzükoyun yattığı takdirde, boynunu kaldırıp sağa sola bakar, etrafı tetkik eder. Aylar ilerledikçe de el ve ayaklarının yardımıyla emeklemeye çalışır. Bunlar, bebeğin kendiliğinden yaptığı hareketlerdir. Çocuk oturmayı, ayakta durmayı, hep bu doğal idmanla öğrenir.

Bebek jimnastikten hoşlanıyorsa, annenin veya bir yakınının zamanı varsa, dördüncü aydan itibaren, bebek jimnastiği yaptırılabilir. Mamadan önce en uygun zamandır. 20 derecelik bir oda sıcaklığında, temiz bir örtü üzerinde yapılmalıdır. Sağlam çocuklar için bu hareketlere mutlak bir zaruret yoktur. Çocuk çok hoşlanıyorsa ve hareket iç güdüsü zayıfsa yapılmalıdır, pek çok faydası görülür. Yalnız biraz sabır lâzımdır.

Bebek jimnastiği şöyle yapılır:

1- Her iki kol, aynı anda ve ayrı ayrı açılıp kapanır.

2- Her iki kol birden tutularak göğüsün üzerinde çaprazlaşma hareketi yapılarak 4-5 kere tekrarlanır.

3- Her iki ayak bilek ve baldırından tutularak ayrı ayrı bükülür bırakılır.

4-  Ayakları bilekten tutarak, diz bükülmeden, aynı anda iki ayak birden ve ayrı ayrı kaldırılır ve indirilir.

5- Yüzü koyun durumda gövdenin üst kısmı kaldırılarak indirilir. Sırt üstü yatırılarak aynı hareket tekrarlanır.

6- Ayaklar yukarı kaldırılır ve daire şeklinde döndürülür.

7- Bebeğin dayanma ve yere basma yeteneğini artırma hareketleri, 6-8 aylardan sonra yapılır.

8- Ayaktan tutulup, baş aşağı sarkıtılır, sonra yavaşça karın üstü bırakılır.

9- Sırt üstü yatan bebeğin iki eline, her iki elimizin işaret parmakları tutturulur, çocuğun gücü kadar bel hareketleri yaptırılır.

10- Bebek yüzü koyun yatırılır ayak bileklerinden ve baldırından tutularak, göğüs üstü yerde bırakmak suretiyle 3-5 kere kaldırılıp indirilir.

11- Bebeğin iki ayağından tutularak başı yere konur vücudun ağırlığı başa ve bebeğin ellerine bindirilmeye çalışılır. 3-5 kere tekrarlanır.



haticeak


Yukarı Dön
yasemin Açılır Kutu Gör
Kıdemli Moderatör
Kıdemli Moderatör


Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007
Konum: zehraninvillasi
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 107177
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 30 Mar 2011 Saat 13:12

Yenidoğanlar hakkında her şey!

Yenidoğanların göbek temizliği, anne sütü ile beslenmesi, uykusu ve diğer bilmeniz gerekenler...!

 



•    Göbek Temizliği:

Bebeğinizin göbeği yaklaşık 10 gün sonra düşer. Bu sürede her gün bebeğinizin göbeğini temizlemelisiniz. Göbeğin mikrop kapmaması için göbek çevresini temiz bir pamuk veya gazlı bez yardımıyla %70’lik alkol ile dikkatli bir şekilde temizlemelisiniz. Göbek bağı düştükten sonra biraz kanaması normaldir. Eğer akıntı geliyorsa ya da şişerse doktora gitmelisiniz. Göbek düştükten sonra da temizliğe dikkat etmelisiniz.


•    Anne Sütü ile Beslenme :

 Anne sütü bebeklerin gelişebilmeleri için gerekli tüm besinleri içerir, bulaşıcı hastalıklara karşı ona bağışıklık kazandırır. Emzirme, aynı zamanda, anne ile çocuk arasında, çocuğun ruhsal açıdan gelişmesini etkileyen yakın bir ilişkinin doğmasına yardımcı olur.
Emzirme zamanlarını, kendiniz için en uygun ve dinlendirici olan saatlere göre programlayın. Bebeği emzirirken size en rahat gelen duruşu benimseyin. Bebeği emzirmeye başlamadan önce ellerinizi sıcak suyla yıkayın. Göğüs uçlarınızı temizleyin.
Bebeğe önce bir memenizi verin ve 10 dakika emzirin, sonra diğerini vererek 10 dakika daha emzirin. Bir sonraki emzirmeyi, bebeğin en son emdiği göğüsten başlatın. Bebeğiniz, süt gereksinmesinin önemli bir bölümünü emzirmenin ilk birkaç dakikasında alacaktır. Fakat, sütün devamlı oluşabilmesi için bebeğin her iki göğüsle de emzirilmesi şarttır. Meme verilirken göğsünüzün bebeğin nefes almasını engellememesine dikkat edin.

Emzirdiğiniz memeyi alttan destekleyerek biraz yukarı kaldırın. Bebeğiniz her ağladığında memeye tutuyorsanız ve kilo alımı normal ise yeterince besleniyor demektir. Bebeğiniz ne zaman acıkırsa o zaman emmek isteyecektir. Bunu da size ağlayarak belli edecektir. Zaten bir süre sonra ağlama şekillerinden bebeğinizin ne istediğini anlar duruma geleceksiniz. Günde 8 kez beslemek en normaldir. Bebekler genellikle mideleri boş olarak 5 saatten fazla uyuyamazlar. Anne sütü ile beslenen bebekler, anne sütü daha çabuk sindirildiği için mama ile beslenen bebeklere göre daha çabuk acıkırlar. Her emzirmeden sonra ve gerekiyorsa emzirme sırasında bebeğinizin gaz çıkarmasını sağlayın. Bunun en kolay yolu,bebeğinizin midesi omzunuza değecek biçimde yatırmak ve hafifçe sırtına vurmaktır.

Bebeğiniz gaz çıkarırken, emdiği sütün birazını da kusabileceğinden omzunuza ufak bir havlu veya temiz bir bez parçası koymayı unutmayın. Bebeğinizi emzirdikten sonra meme uçlarınızı sıcak su ile silin. Sabun kullanmaktan kaçının. Meme uçlarının temiz havada tamamen kurumasını bekleyin. Sızabilecek sütü emmesi için sütyeninizin içine temiz bir tampon veya bez parçası koyun. Emzirmeye başladığınız ilk günlerde göğüs uçlarınız biraz acırsa hafif bir krem veya losyonla yumuşak bir biçimde ovun.
Emzirme anne ile bebek arasında yakın, sevgi dolu bir ilişki kurulmasına yardım eder. Anne duygusal olarak tatmin olur. Doğumdan sonraki yakın temas anne-bebek arasındaki ilişkinin gelişmesine yardım eder. Bebekler doğumdan hemen sonra annenin yanında kalırlarsa ve emzirilirlerse daha az ağlarlar. Emziren anneler bebeklerine daha şefkatli davranırlar. Uykusuz kalmaktan vb. daha az yakınırlar. Bazı çalışmalarda anne sütü ile beslenmenin bebeğin zeka gelişimine, entelektüel yapısına olumlu etki yaptığı bildirilmektedir. Yaşamın ilk haftalarında anne sütü ile beslenen düşük doğum tartılı bebekler yapay beslenen çocuklara göre ileri yaşlarda zeka testlerinde daha başarılı olurlar.


•    Uyku:

Yeni doğan bebek ihtiyacı olduğu kadar uyur. Yalnız uyku saatleri size uygun olmayabilir. Uyku düzeni oluşana dek sizi biraz üzecek, biraz da uykusuz bırakacak. Bu dönemde ona karşı anlayışlı olmanız gerekir. Gündüz çok güzel uyuyup tam sizin uyumak istediğiniz zamanda kalkıp oyun oynamak isteyebilir. Uyku düzeninin oluşması zaman alacaktır.
Bebeğinizin rahat rahat uyuması için odasına ve yatağına özen göstermeniz gerekir. Temizliğine, rahatlığına ve ışık düzenine dikkat etmelisiniz. En az iki yaşına gelene dek yastıkta uyutmamanız tavsiye edilmektedir. Yatış konumu olarak hafif eğimli sırtüstü pozisyonu tercih etmeli ayrıca bebeğin durumu sık sık kontrol edilmelidir. Beslendikten sonra hemen yatırılmamalıdır. Odada toz tutucu eşyalar bulunmamalıdır. Bebeği aşırı sarmalamayın. Odasını ılık tutun, 20-22 derece en iyisidir.

•    Banyo:

Bebeğinizin en önemli ihtiyaçlarından biri de banyodur. Hele de sevgi dolu sohbetlerle ve oyunlarla süslenmiş banyoları bebekler çok sever. Gerçi alışana kadar biraz zorluk çekersiniz ama daha sonra bu işten çok keyif alırsınız. Bebeğiniz büyüdükçe yıkanma ve temizlenme gereksinimi artacak, biraz daha pasaklı olacaktır. Yemekleri kendi yemeye başladığında saçlarına sürecek, altını temizlerken rahat durmayarak üstüne başına sürdürecek, kısacası temizlenmeye daha çok ihtiyaç duyacaktır. Bebeğinize küçük yaşlardan başlayarak banyoyu sevdirmeli, temiz olmaya teşvik etmelisiniz.

Bebeğinizi yıkarken kullanmanız gerekenler neler?

Banyo küveti, göz yakmayan şampuan, bebek sabunu, temiz bir havlu, pamuklu çubuk, nemlendirici doğal sünger gibi şeyler.

o    Bebeğiniz 6 aylık olana dek göz, kulak ve yüz için kaynatılıp ılıtılmış su kullanın. Kaynatma bakterileri öldürür.
o    Bebeğinizin burnunu ya da kulaklarını temizlerken temiz bir pamuk kullanın, kulak pamuğu kullanmayın ve yalnızca görebildiğiniz yerleri temizleyin.
o    Bebeğinizi hiçbir zaman banyoda yalnız bırakmayın.
o    Bebeğiniz oturur durumda olsa bile sırtından tutarak destekleyin.
o    Su sıcaklığını dirseğinizle kontrol edin.


•    Altının Değiştirilmesi:


Bebekler ilk haftalarda altlarını daha sık ıslatırlar. Bunun sebebi idrar torbalarının küçük oluşudur. Bebeğinizi altı ıslak ya da pis halde bekletmemelisiniz. Bebeğin bezindeki dışkının rengi beslenme düzenine göre ya da yaşına göre değişiklik gösterebilir. Yeşilimsi, siyah, yapışkan olan ilk iki ya da üç gün olan dışkı mekonyum adı verilen doğumdan önce bağırsaklarda bulunan dışkıdır. Yeşilimsi, kahverengi ya da açık yeşil renkli topaklar içeren yarı sıvı dışkı geçiş kakasıdır. Bebeğin sindirim sisteminin beslenmeye uyum göstermeye başladığını belirtir. Sarı renkli, hardalsı, içinde süt kesikleri olan dışkı anne sütü ile beslenen bebeklerde görülür. Açık kahverengi, kokulu ve katı olan dışkı ise mamayla beslenen bebeklerde görülür.

Alt değiştirme konusunda bilinmesi gereken başka bir konuda pişiklerdir. Her bebekte oluşabilir. Kızarıklıklar uzun sürebilir. Pişiği engellemek için bebeğinizin altını sık sık değiştirmeniz gerekir, ıslak bırakmamalı, koruyucu krem kullanmalı, sıkça altını havalandırmalısınız.


haticeak


Yukarı Dön
yasemin Açılır Kutu Gör
Kıdemli Moderatör
Kıdemli Moderatör


Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007
Konum: zehraninvillasi
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 107177
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 31 Mar 2011 Saat 11:14

Çocuk Bakımında Doğru Ve Yanlışlar

Çocuğa yemek konusunda asla baskı yapmamak gerekiyor. Eğer çocuk baskı yapıldığını algılarsa tamamen yemek yemeği kesebilir.

 



Enfeksiyon Hastalıkları Ve Giydirme:
Büyük bir kısmı yüksek ateşle seyreden enfeksiyon hastalıkları sırasında çocukların kat kat giydirilmesi çok sık görülen bir yanlış. Oysa ateş yükseldiğinde çocukların özellikle de ateşli havaleye meyilli olan 6 ay-6 yaş gurubunun iç çamaşırlarının dahi çıkarılması gerekiyor. Hemen ardından da çocuğun ılık suyla duşa alınması öneriliyor. Burada yaygın görülen bir başka hata ateşli çocukların soğuk veya buzlu suyla yıkanması. Çok tehlikeli olan bu uygulama çocuğun damarlarında ani daralmalara ve şok durumunun yaşanmasına neden olabilir.
Kundak:
Yaygın olarak görülmese de bazı bölgelerde hala bebekler kundaklanıyor. Kundak bebeğin kalça kemiklerinin sıkıştırılmasına, ileride kalça gelişmesinin bozuk olmasına veya kalça çıkıklığına yol açabilir. Bu nedenle bebeğin hiçbir şekilde kundaklanmaması gerekiyor.
Bebeklikte Su:
Anne sütünde bulunan su oranı bebeğin su ihtiyacını karşılayabilecek boyutta. Bu nedenle, sütün metabolik etkinliğini bozmaması için ilk 4-6 ay arasında bebeklere su veya bitki çayları gibi herhangi bir içecek verilmemesi gerekiyor.
¦ İnek Sütü:
Eskiden bir buçuk aydan sonra bebeklerde başlanan inek sütü artık bir yaşından
sonra öneriliyor. Bu süre içinde bebeklerin mutlaka anne sütü ile beslenmesi gerekiyor. Bebeklerin sonraki yaşamlarında mucizevi bir öneme sahip anne
sütü çocukları alerji, astım, diyabet gibi bazı hastalıklara karşı koruyor.
¦ Antibiyotik:
Sık görülen başka bir uygulama, her hapşıran, ateşi yükselen çocuğa antibiyotik verilmesi. Özellikle nezle, grip gibi viral enfeksiyonlarda hiçbir şekilde yeri olmayan antibiyotikler, rahatsızlığın daha da artmasına neden olabilir.
¦ Hırıltılar:
Genellikle aileler her hırıltıyı astıma yoruyor. Oysa değişik enfeksiyon hastalıklarının seyri sırasında bazı hırıltılar çıkabilir. Bu durumda çocuğun sağlık durumunun takip altına alınması gerekiyor.
¦ Kulak Temizliği:
Çocuklarda kulak temizliği için yıkama önerilmiyor. Kulak temizleme çubuklarının ileriye doğru kesinlikle sokulmaması ve buradaki doğal yağlı maddenin yok edilmemesi gerekiyor. Aksi takdirde enfeksiyona zemin hazırlanabilir. Banyodan sonra sadece çocuğun kulak deliğinin giriş kısmının suyunun alınması gerekiyor.
¦ Yıkanma:
Bebeğin göbeğinin düşmeden yıkanmaması gerektiği konusundaki görüş yanlış. Bebeğin göbek bakımı uygun koşullarda yapılırsa yıkanmasında bir mahsur yok.
¦ İshal:
İshal olduğunda çocuğun bağırsakları dinlensin diye ağızdan alınan gıdaların kesilmesi çok yanlış bir uygulama. Tam tersine bu dönemde çocuğa ishal diyeti uygulanmalı ve sistem devrede kalmalı. İshal diyetinde çocuğun yaşına göre bazı değişiklikler yapılabilir. Bir yaşından küçükler için ishale karşı koruyucu maddeler içeren anne sütü verilmeli. Eğer bir yaşından büyükse elma, muz, havuç suyu, patates püresi, pirinç haşlaması, haşlanmış pirinç suyu, yoğurt, ayran, yağsız makarna verilebilir, ishal . diyetinde çocuğa bol bol su içirilmesi çok önemli.
¦ Tuvalet Terbiyesi:
Sekizinci ayını dolduran çocukların zorla tuvalet terbiyesine alınması sık görülen
başka bir yanlış. Bu dönemde çocuğa aşırı baskı yapılmamalı çünkü çiş ve kaka kontrolü, çocuğun sinir ve diğer yardımcı sistemlerin belirli bir olgunluğa ulaşması ile oluşuyor. Bu nedenle çocuğun kendisini tuvalet terbiyesine hazır hissetmesi gerekir. Ancak çocuk iki yaşını bitirdiyse hazırlık külotları önerilebilir.
¦ Yemek:
Çocuğa yemek konusunda asla baskı yapmamak gerekiyor. Eğer çocuk baskı yapıldığını algılarsa tamamen yemek yemeği kesebilir.
Bu durumda çocuklar zararlı olabilecek kilo kayıptan ile karşı karşıya kalabilir.
¦ Televizyon:
Zeka gelişimini engellediği için televizyonun maksimum bir saat izlemesine izin verilmeli. Bu süre içinde izlenen programlar çocuklara yönelik bir içeriğe sahip olmalı.
¦ Kucağa Alma:
'Bebek kucağa alınmasın’ prensibinin artık geçerliliği yok. Hatta bebeğin ‘kucak bebeği’ olmasından kaçınılmamalı; anne ve babaya dokunması sağlanmalı. Bebeğin kedisine daha güvenli biri olmasını sağlamak için bebek, zaman zaman çıplak olarak göğse konulmalı ve okşanmalı. Bebeğin kendisini tırmalamasından korkarak giydirilen eldivenler artık kullanılmıyor, bebeğin kendisine dokunması tercih ediliyor.


haticeak


Yukarı Dön
peperutka Açılır Kutu Gör
Elmas Üye
Elmas Üye
Simge

Kayıt Tarihi: 23 Tem 2010
Konum: mutlu
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 6954
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 01 Nis 2011 Saat 08:12
Çocuk gelişimi konusunda uzmanların ortak yargısı, dengeli beslenmedir. Bu zincir içinde de enerji verici temel basamak karbonhidrattan oluşur.

Nişastadan elde edebiliceğiniz birçok gıda takviyesiyle, bebeğiniz için ve gelişme çağındaki çocuklarınız için ek besin oluşturmanız mümkün. Çünkü rafine edilmemeiş karbonhidratlar, gereksiz yağlanmaya sebep olmuyor ve büyümeye yardımcı oluyor.

Anne sütünden ayrılan ya da yetmediği için ek besinlere başvurulan durumlarda, nişastalı muhallebiyle başlanılan karbonhidratlar, daha sonra bebeğinizin damak gelişimi ve diş çıkarmasıyla doğru oranltılı olarak pirinç lapası, buğday çorbası, kuskus ya da humusla kendini yeniler.

Enerji veren besinler grubundan olan karbonhidrat sınıfı besinler, uzun süre çocuğunuzu tok tutmakla birlikte, sağlıklı bir şekilde kilo almasına yardımcı olur.

Karbonhidratlar birinci dereceden enerji verici olarak kullanılırlar. Karbonhidratlar en çok ekmek, makarna, fasulye, patates, kepek, pirinç, tahıl ve hububat içinde bulunurlar. Karbonhidratlar vucütta en çok bulunan üçüncü besin maddesidir. Nişasta da karbonhidratların bitkilerde depo edilmiş halidir.

Karbonhidratlar da en az yağlar kadar dikkat edilmesi gereken maddelerdendir. Sağlıklı karbonhidratlar çocuğumuzun gelişimine olumlu katkıda bulunmaktadır. Sağlıksız karbonhidratlar abur cubur yiyeceklerde bulunmaktadır. Çocuklar tarafından daha çok sevilen ve tercih edilen bu abur cubur yiyecekler içinde reçel, çikolata, şekerler sayılabilir.

Bir çocuğun günlük beslenme tarzının yaklaşık %60'ı sağlıklı karbonhidratlar­dan oluşmalıdır. Bu yüzden çocuğumuzun yemek münüsünü hazırlarken rafine olmamış karbonhidratların tüketilmesine dikkat edilmesi gerekir.

Sağlıklı karbonhidratlar grubuna meyve ve sebzeler,rafine olmayan kepek unu, kepekli makarna, esmer pirinç, kepekli ekmek, hububat içeren gıda maddeleri, yulaf ezmesi, arpa sayılabilir.

Alıntı

Düzenleyen peperutka - 01 Nis 2011 Saat 08:12




Şapkadan tavşan çıkarmayı marifet sanıyorlar. Ben kalbimden '' ÖKÜZ '' çıkardım hey yavrum hey :))
<
Yukarı Dön
peperutka Açılır Kutu Gör
Elmas Üye
Elmas Üye
Simge

Kayıt Tarihi: 23 Tem 2010
Konum: mutlu
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 6954
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 01 Nis 2011 Saat 08:14

Konya Beyşehir Kız Teknik ve Meslek Lisesi son sınıf öğrencileri Şeyma Özkan ve Ayşe Melis Bir, ’Benim adım çocuk’ adını verdikleri projeleriyle TÜBİTAK Antalya Bölgesi 2011 yılı ’Ortaöğretim Öğrencileri Arası Araştırma Projeleri Bölge Yarışması’na katıldı. Sergilenmeye değer 73 proje arasına giren projede liseli iki öğrenci, ’çocuk istismarı’ konusunu masaya yatırdı.

Ayşe Melis Bir, staj için gittiği Almanya’da küçük yaştaki çocukların ailelerinden izinsiz tanımadığı bir insanla fotoğraf dahi çektirmek istemediğini gördüğünü ve projenin ihlam kaynağının da bu düşünce olduğunu söyledi. Sınıf arkadaşı Şeyma Özkan ile çalışmalara başlayan ikili, ’Minik bedenime, minicik yüreğime dokunma’ sloganı ile Türkiye’de yaşanan çocuk istismarı olaylarına dikkat çekmek ve yaşananların önüne geçebilmek için bir dizi çalışmaya imza attı. Çocuk istismarı olayını 3 ana başlıkta incelemeye alan ikili, ’fiziksel’, ’duygusal’ ve ’cinsel’ istismar olaylarını çeşitli araştırmalar ve deneylerle çocuklar üzerinde uygulamaya koydu.

Öğrenciler, 0- 5 yaş grubu çocuk istismarına maruz kalan 46 çocuk üzerinde yaptıkları araştırmanın ardından Türkiye’de çocukların ’hayır’ demeyi bilmediği ve ’hayır’ diyememenin ise cinsel istismara sebebiyet verdiği sonucuna vardı. Liseli iki öğrenci, 46 çocuğa ’Sana şeker versem arabaya biner misin’ sorusunu yöneltti. Çocukların neredeyse tamamı ’evet’ yanıtını verdi. Çocukların tanımadıklara kişilere karşı ’hayır’ diyebilmesini ve kendi vücutlarını koruyabilmesini sağlamak amacıyla oyun ve şarkılarla çocuklar üzerindeki etkiyi araştıran Ayşe Melis Bir ve Şeyma Özkan, kısa bir süre sonra çocukların ’Hayır ben seni tanımıyorum, arabaya binmem, kendin git’ yanıtlarını aldı.

Çocuk istismarına sebebiyet veren bir başka etkenin ailenin eğitim durumunun öne çıktığına dikkat çeken öğrenciler, eğitimli bir anneye sahip çocukların yüzde 11,6 oranında istismara uğradığını, eğitim seviyesi düşük olan bir annenin çocuğunun ise yüzde 36,7 oranında istismara maruz kaldığını savundu.





Şapkadan tavşan çıkarmayı marifet sanıyorlar. Ben kalbimden '' ÖKÜZ '' çıkardım hey yavrum hey :))
<
Yukarı Dön
yasemin Açılır Kutu Gör
Kıdemli Moderatör
Kıdemli Moderatör


Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007
Konum: zehraninvillasi
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 107177
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 01 Nis 2011 Saat 10:53

Bebeklerde kusma ne zaman tehlikelidir?

Bebeklerin ilk haftalarda kusması normaldir ve bunun nedeni büyümeleri ya da anne sütüne alışamamış olmalarıdır. Kusma esnasında bebeğinizin ağlaması da sıradan bir durumdur, çünkü korkmuştur.

 



Araba tutmasından hazımsızlığa kadar pek çok bebeklerin kusmasına neden olur. Hatta uzun süreli ağlamalarda bile kusma refleksi harekete geçebilir.

Ne zaman endişelenmeliyiz?

Bebeğiniz ilk aylarındayken doyduğunu anlamadığı için fazla yiyebilir ve bu nedenle kusabilir. Birkaç ay sonra görülen kusmalarda ise bir virüs veya ishale neden olan bir mide şikayeti kusmasının sebebi olabilir.


Ancak bazen kusma daha ciddi bir sorunun habercisidir. Aşağıdaki durumlar söz konusu olduğunda doktorunuza danışmakta fayda vardır:

•    Ağızda kuruluk, gözyaşı olmadan ağlama ve daha az altını ıslatma belirtiler görüldüğünde

•    3 aylığın altındaki bebeklerde 38 ve üzeri, 3 aylık üstü bebeklerde 39 ve üzeri ateş olduğunda

•    Yemek yemek istemediğinde

•    Güçlü bir şekilde ya da 12 saatten fazla süreyle kustuğunda

•    Vücutta kızarıklık meydana geldiğinde

•    Uyumada zorlandığında ya da huzursuz olduğunda
•    Nefes darlığı çektiğinde

•    Karnı şiştiğinde

Tedbiri elden bırakmamak için bu gibi durumlarda bebeğinizi doktoruna götürmeniz ve bir bilene danışmanız önerilmektedir.


haticeak


Yukarı Dön
yasemin Açılır Kutu Gör
Kıdemli Moderatör
Kıdemli Moderatör


Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007
Konum: zehraninvillasi
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 107177
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 02 Nis 2011 Saat 10:55

Çocukta ateş nasıl düşürülür?

Diş çıkarma, grip, bronşit ve ishal gibi pek çok hastalık çocuklarda ateşin çıkmasına yol açıyor. Ancak burada paniğe kapılmak yerine uzmanların önerilerini dikkate alarak yüksek ateşle kolayca başa çıkabilirsiniz.

 



Anne-babalar çocuklarının ateşi yükselince paniğe kapılıyor. Soğuk kanlı davranamayıp yanlış müdahalelerde bulunuyor. Ateşi çıkan çocuğun üstünü daha da örtmek gibi yanlış sağlık bilgileri uygulayan ebeveynlerin sayısı oldukça fazla. Özellikle de ateşi düşürmek amacıyla halk arasında yaygın olan “Çocuğa sirke sürme yöntemi” en yanlış uygulamalar arasında yer alıyor. Yüksek ateşi
olan bir çocuğa doğru müdahale yapmanın yollarını çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanlarına sorduk...

Ateş çıkınca ne yapmalı?

- Çocuğun bulunduğu ortam serinletilmeli, 21-22 derecede tutulmalı.
-Çocuğun üzerinde hafif ve gevşek giysiler olmalı.
-Islak bezlerle kompres yaparak vücut serinletilmeli.
-Ateş, vücutta sıvı kaybına yol açar; bu nedenle bol sıvı verilmeli.

Örneğin; su, meyve suyu, çorba, bitki çayları gibi.
-Doktorun önerdiği ateş düşürücü şuruplar çocuğun yaşına ve kilosuna uygun olarak verilebilir.
-Ilık su ile banyo yaptırılmalı.
-Çok yüksek ateşi olan çocuğun elleri ayakları soğuk olabilir. Bu durumda anne-babalar ateşi olmadığını düşünerek yanılabilir. Ateş, mutlaka derece ile ölçülmeli.

Bunları asla yapmayın
- Ağır karaciğer hasarına yol açabileceğinden dolayı çocuklarda ateşli hastalık sırasında aspirin ateş düşürücü olarak verilmemeli.
-Alkol veya sirke sürmek yanlış bir uygulama. O an için ateşi düşürebilir ama alkol damarları genişletip daraltacağı için ateşin daha da yükselmesine yol açabilir.
-Müdahale ederken çocuk ağlatılmamalı. Ateşi daha fazla çıkabilir.
-Üstüne kalın giysiler giydirilmemeli. Bu, vücudun ısısını daha da yükseltir.

Çocuklarda hangi hastalıklar ateşli geçer?
-Üst solunum yolu enfeksiyonları (nezle, soğuk algınlığı, grip, orta kulak iltihabı, sinüzit, bademcik iltihabı)
-Alt solunum yolu enfeksiyonları (bronşit, zatürre)
-İdrar yolu enfeksiyonları
-Menenjit, cilt enfeksiyonları, ishal
-Kızamık, kızamıkçık, kızıl, suçiçeği, boğmaca l Diş çıkarma

UZMAN GÖRÜŞÜ

“Havale uzun sürerse tehlikeli olabilir”
Doç. Dr. Neşe Karaaslan Bıyıklı (Anadolu Sağlık Merkezi)
Ateşi yükselen çocuk çevreyi tanımaz, bakışları anlamsız olur, gözleri kayar, kasılarak titremeye başlar. Kısa bir süre dış uyarılara yanıt vermez, nefes almayabilir, morarabilir. Bu tip havaleler genelde bir dakikadan kısa sürer. Kısa süren ateşli havale beyin hasarına yol açmaz, ancak uzun sürerse tehlikeli olabilir.

“Hemen ateş düşürücü vermek doğru değil”

Prof. Dr. Reha Cengizlier (Yeditepe Üniversitesi Hastanesi)
Doğru sonuç almak için nereden ölçüm yapıldığı önemli. Vücudun her yerinde ölçümler farklı sonuçlar verir. Makatta 38, kol altında 36,5-37, ağızda 37-37.5, kulakta 37-37,5 derece ateşin yükseldiğini gösterir. Ateş kendi başına bir hastalık değildir, vücudun mikroplara karşı gösterdiği bir
savunma mekanizmasıdır. Bunun için 37 sınırını geçer geçmez çocuğa ateş düşürücü vermek doğru değil. Bir süre beklemek, vücudun kendi bağışıklık sistemi için gerekli. Ama yine ölçülen dereceye göre acil müdahale gerekiyorsa ateş düşürücü verilebilir.

“0-3 aylık bebekler hemen doktora götürülmeli”

Dr. Sevil Elçin Kızılok (Acıbadem Hastanesi)
Ateşli çocuğun yeterli sıvı aldığından emin olmalı, susuzluk artabilir. İlk müdahale olarak çocuğun giysileri çıkartılmalı. Islak bezlerle kompres yaparak vücudu serinletilmeli ya da ılık bir banyo yaptırılmalı. Ateş düşmez ya da bir sorun yaşanırsa doktora götürülmeli. 0-3 aylık bebekler ise hemen doktora götürülmeli. En korkulan şey, çocuğun havale geçirmesi. Bu da genellikle 6 ay-5 yaş grubu çocuklarda ailede bir yatkınlık varsa görülür yüzde 3 oranında rastlanır.


haticeak


Yukarı Dön
yasemin Açılır Kutu Gör
Kıdemli Moderatör
Kıdemli Moderatör


Kayıt Tarihi: 16 Oca 2007
Konum: zehraninvillasi
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 107177
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 02 Nis 2011 Saat 14:49

Geceleri çocuğunuzun alt ıslatmasının nedeni siz olabilirsiniz

Çocuğunuza kızmadan önce bir kez daha düşünün! Araştırmalar, genellikle altını ıslatan çocukların anne babalarının da aynı problemi ebeveynlerine yaşatmış olduğunu gösteriyor.




Çocuğunuzun mahcup bakışlarıyla size “günaydın” demesi, her sabah çamaşır makinesinde çarşaf yıkamanız, yatağı havalandırmak için balkona çıkarmanız, bir ebeveyn olarak sizin için olağan bir sabah olabilir; çünkü çocuğunuz yine yatağını ıslatmış. Ama her defasında çocuğunuza kızıp sorunu onda aramayın. Çünkü bilimsel araştırmalar, genellikle altını ıslatan çocukların anne babalarının da aynı problemi ebeveynlerine yaşatmış olduğu gösteriyor. Böbrek ve idrar yolu enfeksiyonları, şeker hastalığı gibi etkenler de çocukların alt ıslatmasında önemli rol oynayabiliyor, ancak uzmanlar alt ıslatan çocukların takibi ve tedavisi konusunda hassas olunması gerektiği konusunda uyarıyor.

Memorial Etiler Tıp Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Gökhan Mamur, “Çocuklarda alt ıslatma” hakkında şu bilgileri veriyor:

Çocuğunuz kuru yatağa hasret kaldıysa…
Gece idrar kaçırma (Enuresis nocturna) çocuk sağlığı ve hastalıklarında çok sık rastlanılan şikayetlerden biridir. Anne babalar genellikle çocuklarının alt ıslatma sorunundan daha çok ruhsal bir sıkıntılarının olup olmadığından endişe ederler. Halbuki bazen alt ıslatmanın psikolojik bir durum ile ilgisi yoktur. Beş yaşa kadar birçok anne ve baba bu sorunun artık ortadan kalkmış olması gerektiğini ve geçmediği takdirde bir hastalığın söz konusu olduğunu düşünürler. Ancak bu doğru bir yaklaşım değildir.

Alt ıslatma nedeni psikolojik ya da fiziksel olabilir
Gece alt ıslatma iki şekilde görülür:
1- Çocuk doğduğundan beri en az ayda iki kez yatağını geceleri ıslatmaktadır.
2- Çocuk son 6 aydır tamamen kuru olmasına rağmen tekrar ıslatmaya başlamıştır.

İkincil gece alt ıslatmanın arkasında genelde bir neden vardır ve bu neden ortadan kaldırıldığında sonuç alınabilir. Bu sebepler arasında başka bir eve taşınma, boşanma veya okul sorunları gibi ruhsal sorunlar olabilir.

Bunların yanı sıra idrar yolu enfeksiyonu veya şeker hastalığı gibi fiziksel hastalıklar da söz konusu olabilir. Bir de çocuğun yaşantısı içinde düzen değişiklikleri olabilir (Örneğin çok su içmeye başlama, uyku saatlerinin kayması gibi). Neticede doktorunuza başvurduğunuzda olası değişiklikleri onunla paylaşmalı ve sorunun üstesinden gelmeye hep birlikte çalışmalısınız.

Çoğu zaman birincil alt ıslatma ile karşı karşıya kalınır. Burada stres veya davranışsal sorunlar söz konusu değildir. Araştırmalara göre gece birincil gece alt ıslatmanın en önemli nedeni kalıtsaldır. Eğer tek ebeveyn çocukken aynı durumu yaşadıysa, çocuğunda olma olasılığı yüzde 44, her iki ebeveyn de bu durumu yaşadıysa çocukta olma olasılığı yüzde 77 olarak saptanmıştır. Yani çocuğunuz altını bu şekilde ıslatıyorsa ona kızmayın, çünkü bu durum büyük ihtimalle sizin ona verdiğiniz genlerle ilgilidir. Üstelik ona kızmamak için bir neden daha vardır. Bu genler nedeniyle o da kendi çocuğundan dolayı aynı durumda kalıp, sizin ne yaşadığınızı birebir öğrenecektir.

Çocuklarda alt ıslatmayı ilgilendiren ENUR 1 ve ENUR 2 adında iki gen tespit edilmiştir. Bu genlerden ilki 13. kromozomda, diğeri de 12. kromozomda bulunur. Bu genleri taşıyan çocuklarda gece alt ıslatma olasılığını yaşama, bu genleri taşımayanlara kıyasla daha çoktur. Anne veya baba çocukken gece altını ıslatmadıysa çocuklarında bunu yaşama olasılıkları yüzde 15’tir.

Geceleri çocukların alt ıslatmalarının 3 nedeni vardır:
1. İdrar kesesi kasları arasında dengesizlik vardır. Yani idrarın dışarı çıkmasını engelleyen kas, mesanenin kasılmasını sağlayan kaslardan daha zayıf olabilir.
2. Mesane küçük olabilir ve normal miktarda idrar için yetersiz olabilir.
3. Normal boyuttaki mesanelerinin tutabileceği idrardan daha fazlası üretilebilmektedir. Bunun nedeni:
a. Yatmadan 2 saat önceki dönem içinde çok sıvı tüketiyor olabilir.
b. Çocuk başka bir hastalığı nedeniyle idrar sökücü kullanıyor olabilir.
c. İdrar yolu enfeksiyonu veya şeker hastalığı olabilir.
d. Hormonal dengesizlik olabilir.

Çocuğunuz çok derin uyuyor olabilir

Bazı çocukların anne ve babaları ısrarla çocuklarının çok zor uyandığını ve gece uyandırıp tuvalete götürmek istediklerinde bile uyandıramadıklarını ifade ederler. Yıllar boyu araştırmalar bu durumun
gece alt ıslatma ile bir ilgisi olmadığını belirtmiştir.

Ancak Kanada’da yapılan bilimsel bir çalışmada gece uyuyan çocuklara kulaklıklar takılmış ve ses şiddeti kademe kademe yükseltilerek çocukları uyandırmaya çalışmışlardır. Çok daha yüksek seslere maruz kalmalarına rağmen uyanamayan çocuklarda gece alt ıslatma istatistiksel olarak daha sık görülmüştür.

Sonuç olarak genelde çocuklar babalarının geceleri altını ıslatmayı durdurduğu yaşa kadar altlarını ıslatmaya devam edebilirler. Bu durumun önüne geçmek için kullanılan yöntemler konusunda mutlaka çocuk doktoruna başvurmanız gerekir.


haticeak


Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz Sayfa  <1 45678 13>
  Konu Paylaş   

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

  | İletişim | Reklam | Gizlilik İlkeleri Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.