Forum Anasayfası Forum Anasayfası > ARŞİV > Çocuk Sağ. ve Hastalıkları Uzm. Dr. Kadir Tuğcu Arşivi > Emzirme & Süt & Ek Gıda & Yemek
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar RSS - ingiliz  karbonatı ?!
  SSS SSS  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Kilitli Forumingiliz karbonatı ?!

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
Yazar
Mesaj Tersinden sırala
  Konu Arama Konu Arama  Konu Seçenekleri Konu Seçenekleri
merimeri Açılır Kutu Gör
Üye
Üye


Kayıt Tarihi: 10 Şub 2013
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 74
Mesajın Direkt Linki Konu: ingiliz karbonatı ?!
    Gönderim Zamanı: 16 May 2013 Saat 13:55
allah razı olsun hocam sizdennn !!! çok sağolun
Yukarı Dön
Dr.KadirTugcu Açılır Kutu Gör
Uzman
Uzman


Kayıt Tarihi: 14 Ağu 2008
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 112765
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 15 May 2013 Saat 19:53
Showing results 1 - 5

--------------------------------------------------------------------------------

Oxygenation Therapy: Unproven Treatments for Cancer and AIDS, 6/1/2008
The cornerstone of oxygenation therapy is the presumption that human disease, including cancer, is caused by a deficit of tissue oxygen. According to proponents, hypoxia results in anaerobic fermentation, a loss of capacity for oxidative detoxification of toxins and metabolic products, and failure of immune killing of invading bacteria and viruses. To restore ability to carry out these functions, oxygenation promoters propose using chemicals they claim will release oxygen in tissue or act as germicides in vivo. Some of the claims are based on the concepts of William F. Koch (1885-1962) and Otto Warburg (1883-1970) .
Otto Warburg professed that the cancer problem could be solved if one could identify a biochemical difference between the energy-producing systems of normal cells (controlled growth) and cancer cells (uncontrolled growth.) His research with tissue slices led to the discovery of oxygen-transferring enzymes in cellular respiration, and for this he won a Nobel Prize (1931). In 1944 he won a second Nobel Prize for identifying the enzymes that transfer hydrogen in metabolism . But his research never showed that oxygen use by normal and cancer cells was different. What he did find was that cancer cells produced lactate from glucose in the presence of oxygen whereas normal cells only produced lactate from glucose in the absence of oxygen. This observation led him to conclude that energy metabolism in cancer cells was defective .

O gunun kisitli imkanlari ile soylenmis bir iddia... Bir ise yarasa idi, simdiye kadar Kanserler kokten halledilmis olurlardi. Asit/Baz dengesini vucut zaten otomatik olarak sabit tutar. Artik Tip fakultelerinde, :Temel bilimler" olan: Biyokimya ve Fizyoloji dersleri ustun koru ogretildiginden "Fizyopatoloji dersi" ise hocasi bile olmadigindan, hic ogretilmediginden, boyle eski sacmaliklar tekrar tekrar karsimiza cikariliyor. Bu iddiada bulunanlar, once bir fizyopatoloji kitabi alip okusunlar, pH metabolizmasini, Asit/Baz dengesini ve bobrek fizyolojisi bir ogrensinler, ondan sonra bu islere girissinler.
BAK: 1) Sodemen&Sodeman Textbook of Pathophysiology
     2) Nelson. Textbook of Pediatrics. 19th. Edition.

Düzenleyen Dr.KadirTugcu - 15 May 2013 Saat 19:58
Yukarı Dön
merimeri Açılır Kutu Gör
Üye
Üye


Kayıt Tarihi: 10 Şub 2013
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 74
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 15 May 2013 Saat 16:00
Kanser ve Asitlenme
Yüksek asitlenme,ortamdaki düşük oksijen yüzünden gerçekleşir.Dokuda azalmış oksijenin kanser oluşmasında önemli sebeplerden biri olduğunu,kanser hücrelerinin oksijen bulunmayan ortamlarda şekeri fermante ederek enerjiye çevirip kullandığını ispat ederek 1931 yılında Dr.Otto Walburg bu keşfiyle Nobel ödülü almıştır.
Vücuttaki asit yükü artınca asidin biriktiği bazı hücreler hasar görüp ölür ama bazı hücreler ölmek yerine kendilerini ilkel bir hücreye çevirip ortama adapte olurlar.Bu tür hücre hiçbir görevini yerine getirmez,bağışıklık sisteminden saklanabilir,beyinden gelen emirlere uymaz,sonsuz kez çoğalabilir,çevresindeki hücreleride kendine benzetir.İşte bu,kanser hücresidir.Kanser hücrelerinin bayıldığı şey yüksek asit,düşük oksijendir.Yüksek oksijenli dokularda yaşayabilen kanser hücresi yoktur.Yüksek oksijen alkali ortamda olur.Kanser hücreleri asitlenmiş ortamda zor şartlarda yaşama mücadelesi veren akıllı hücrelerden başka bir şey değildir.

Kolesterole Yeni Bir Bakış Açısı
Kandaki asitler geçtikleri yol boyunca damar çeperindeki hücreleri tahrip etmeye çalışırlar.Damarı oluşturan yapılara saldırmaları engellenmezse damarlar delinir.Vücut hasarın bu aşamaya gelmesine izin vermez;bu asitlerin damarları zedelememesi için onları kolesterolle paketler ve zararsız hale getirmeye çalışır.Bunun için karaciğer ve kemikler ona yardımcı olur.Kanın asit yükü artınca karaciğerden daha çok kolesterol üretilir.Kolesterolün,kötü kolesterol dediğimiz LDL kolesterol kısmı asit paketleme işini yapar.Damar çeperinde asitlenmeden zarar gören yerleri yama şeklinde onarmaya çalışır,yanına yardımcı olarak kalsiyumu alır.Kalsiyum ve asitler birleşip sertleşerek plak dediğimiz oluşumlara sebep olur.Bu plaklar zamanla çoğalır,tüm damarı çevreler.Böylece damar sertliği ve tansiyon problemleri ortaya çıkar.
Kolesterol içeren besinler değil,asitlenme yapan besinler damarlarınızı sertleştirir.Ağzınıza hiç yağ koymasanız,hiç hayvansal protein (kırmızı et,yumurta vs.) almasanız bile damar sertliği hastalığına yakalanırsınız.Şeker de damarları sertleştirir.Diyabet hastaları bunu iyi bilir.

Asitlenmenin Etkili Olduğu Diğer Hastalıklar
#Asitlenmenin diş çürüğüne yol açtığını biliyoruz.Asitli ortam ve şeker,bakterilerin çoğalmasını kolaylaştırır.Bunun sonucunda diş etleri çekilir.
#Alkali ortamda fonksiyon gösteren iyot mineralidir.Asitlenme sebebiyle iyodu kullanamamak tiroid fonksiyonlarını azaltabilir.Tiroid fonksiyonlarının azalması,hipotiroidiye ve kolay kilo alınmasına sebep olur.
#Vücudumuzdaki en büyük protein olan kollajen,asitlenme sebebiyle sertleşir.Kollajenden oluşan eklemler ve cilt esnekliğini kaybeder.Ciltte kırışıklıklar ve kurumalar meydana gelir.Cildin hızla yaşlanmasında asitlenmenin etkisi sandığınızdan çok fazladır.
#Asitlenme durumunda kan ve dokular daha az oksijen içerdiğinden vücutta oksijensiz bakterilerin üremesi kolaylaşır.Dolayısıyla mantar ve enfeksiyonlara yatkınlık olur.
#Asitlenme hücre zarlarının sertleşmesine sebep olur.Serteleşen hücre zarları sebebiyle,özellikle beyinde hücreler arası iletişim yavaşlar.
#Uykusuzluk,depresyon,hafıza kaybı durumlarında da asitli olmanın etkisi vardır.Uyku için melatonin hormonu,depresyon oluşmaması için serotonin hormonunun yeterince üretilmesi ve diğer hücrelerle iletişim içinde olmaları gerekir.
#İnsülin hormonu,hücrelerin zarında bulunan bir kilidin anahtarıdır.Asitlenme sonucu sertleşen hücre zarında bu kilit bozulur.Bu duruma insülin duyarsızlığı denir.
#Asitlerin çoğu böbrekten atıldığı için yüksek asitli idrar,idrar yolu enfeksiyonlarına,böbrek taşlarına zemin hazırlar.
#Asit yükünü seyreltmek için vücut daha çok su tutar.Fazla su tutulu ödem yapar.Alkali su tüketmek mevcut ödemi azaltır.
#Yağ dokularının asit dokusu olduğundan söz etmiştik.Bu depoların etrafında daha çok su tutulur.O dokudaki lenf ve kan damarlarını sıkıştırır,büzüşüp sertleşirler.Kanın beslemediği,oksijensiz kalan bu bölgenin derisindeki büzüşmeler Selülittir.

Alkali Beslenme
Her öğünde asit oluşturan yiyecekleri,alkali oluşturan yiyeceklerin dörtte bir oranında tutmak idealdir.Bu temel prensibi oluşturmak için öncelikle alkali olmanızı sağlayan gıdaları öğrenelim.

Alkali Su
Alkali su,20 kilo başına 1.lt olmak üzere tüketilmelidir.Günlük ihtiyaç 2.5 ile 4 litre arasındadır.Ancak basitçe mutfakta bulunan karbonatla suyu alkali yapabiliriz.1 litre suya yarım çay kaşığı kadar karbonat eklersek suyun PH’ını 8 ve daha yukarı alkali değerlere çıkarabiliriz.Karbonat,elma sirkesi veya limon ekleyerek alkali özelliği arttırılan su içmek yağ yakımını arttırır.Günde 3 litre alkali su,9 litre normal sudan daha iyidir.Alkali su içmeye başladığınızda,bunca su içme eziyetinin nihayet işe yaradığını göreceksiniz.

Alkali Su İçmek
1-Suyun yemeklerle içilmemesi gerekir.
Suyun alkali yapısı midenin asidini azaltır.Yemek sırasında mide asidi azalırsa yiyecekler,özellikle proteinler iyi sindirilemezler.İyi sindirilemeyen proteinler bağırsaktaki asit yükünü arttırlar.
2-Her 20 kiloya 1 litre alkali su içmek gerekir.
3-Sabah kalkınca ilk iş,akşam yatmadan önceki son iş olarak birer bardak alkali su içmek önerilir.
4-Suyu 2 saatte bir içmek tavsiye edilir.(Çünkü böbrek vücuttan asitleri temizlerken mesaneyi yavaş yavaş doldurur.)
5-Suyun öğün aralarında içilmesi gerekir.
6-Yemeklerden yarım saat önce ve yemekten 2 saat sonra su içilmelidir.
7-Özellikle yemekten yarım saat önce içilen 1 bardak alkali su acıkmayı azaltır.(Sudaki alkali özellik midenin asidini azalttığı için açlığa bağlı mide kazınması azalır.)
8-Pratik olmak için yanımızda karbonat taşıyıp suya ekleyebiliriz.1 litre suya yarım çay kaşığı oranında kullanmak yeterlidir.
9-Limonlu veya elma sirkeli suyu açken içmek mideyi daha çok kazındırır.Bunları yemek sonrası tüketmek daha uygundur.
10-Suyu soğuk içmek yerine oda sıcaklığında içmek daha uygundur.


Alkali Tuz
Aslında yeterince tuz almıyoruz.Tuzumuz eksik ama sodyum klorürle tıka basa doluyuz.Normal sofra tuzu sodyum klorür elementlerinden oluşur.Deniz tuzu yada en ideali olan Himalaya tuzunun içinde insan kanındaki tüm mineraller mevcuttur.Aslında bu tuzun bir besin olarak algılanması gerekir. Himalaya tuzu 250 milyon yıl geçmişte mevcut olan denizlerden oluştuğu için içinde şuan denizlerde bulunan sanayi artıkları yoktur.
Tuz Kontrolü:
Aldığınız deniz tuzunu geceden suya koyup karıştırmadan bekleyin.Sabah tuzun eridiğini görürsek bu tuz doğal tuzdur.Erimemişse o işlemden geçmiş tuzdur.

Alkali Yağ
Asitlenmeyi azaltmak istiyorsak doğru yağı seçmeliyiz.Yanlış türde yağ kullanımı asitlenmeyi arttırır.Omega 6’lar az miktarda alındığında yararlı yağlardır.Alınan Omega 6’ların miktarı,Omega 3 yağlarıyla orantılı olmalıdır.Tüketilen omega 6’ların miktarı,omega 3’lerin iki katından fazlaya çıkılmamalıdır. Omega 3’ler yeterince mevcutlarsa,omega 6’ların tahribat yapmasına engel olurlar.İdeal oran 2/1’dir.Modern beslenme şeklinde ise bu oran 20/1 durmundadır.
Bu yüzden eczanelerde satılan yüzlerce besin takviyesinden sadece birini seçmek gerekse bu Omega 3 desteği olmalıdır.

Alkali PH Damlaları
#Suyun Phını yüksek alkali yaptıkları için daha az suyla daha çok asit artık temizlenir.
#Ph değeri 10 ve 10’un katları olarak artar.Ph’ı 6.5 olan içme suyuna Ph damlası eklenerek Ph’ı 8’5a yükseltilen su 100 kat daha fazla alkali olur.Böylece orijinal halinden 100 kat fazla asit artığı vücuttan atabilir.Yeterince su içmeyen kişiler için kurtarıcıdır.
#Alkali değeri artan kan dokulara daha çok oksijen taşır.Dokularda oksijenin artması,bakteri ve mantar enfeksiyonlarını engeller.
#Oksijenlenme artışı dokuda kanser hücresi oluşumunuda azaltır.Kanser hücreleride oksijensiz ortamı severler.
#Oksijen artışı enerjiyi arttırır.
#Kilo vermeyi kolaylaştırır.
#Kalsiyum kaybını azaltır.
#Ağızdaki asitlenmenin sebep olduğu diş çürüğü ve kötü kokuyu engeller.
#Mide yanması ve rüflü şikayetlerini azaltır.
#Böbrek taşı oluşumunu engellemeye yardımcı olur.
#Fazla kahve ve çay tüketmenin asitlenmeye katkısını azaltmak için içlerine PH damlası eklenebilir.Tadını değiştirmeden,içilen kahve ve çayın asit PH’ını azaltır.

10 ADIMDA ALKALİ BESLENMEYE GEÇİŞ
1-İdrarınızı Takip Edin.
İdrarınızın koyu olmasına izin vermeyin.
Koku ve renk takibi yapın.
Diyet yaparken idrarınızın koyu olmasının 2 sonucu olabilir.Asitlenmeniz sebebiyle ya yağdan kilo veremediğiniz yada kiloyu kaslarınızdan verdiğiniz anlamına gelir.
2-Su İçin
Suyu alkali için.
Limon,misket limonu,elma sirkesi suyla tüketilince vücudu alkali yapar.
Karbonat katarsanız suyun PH’ı alkaliye yükselir.
Eczanelerden hazır PH damlacıklarına ulaşabilirsiniz.
Günlük olarak en az 3 litre su için.
İdeal suyu 20 kilo başına 1lt içmektir.
Asitli kaçamaklar yaptığınızda içtiğiniz suyun miktarını arttırın.
Yemeklerden 20 dakika önce yemeklerden 2 saat sonra su içilmesi kuralına uyun.
Sabah ilk iş,gece son iş olarak alkali su için.
Suyu bardak bardak için.Bir seferde çok miktarda su içmek işe yaramaz.
İçtiğiniz suyun klorür florür içermemesine özen gösterin.
Sebze sularıda su içmekle aynı etkiyi yapar.
Kahve,kola,siyah çay içmeniz su içtiğimiz anlamına gelmez.Aksine bunlar mevcut suyumuzu azaltır.Bunlardan vazgeçemiyorsanız üzerine 2 bardak alkali su için.
3-Tuzunuzu Değiştirin
Sofra tuzunu bırakın.
Deniz ve Himalaya tuzu kullanın.Hem ödemlerinizi çözersiniz hemde daha hızlı kilo verirsiniz.
Tuzunuzu yanınızda taşıyın.
4-Sebze suyu içmeye çalışın
Sebze suyu meyve suyu değildir.Meyve suyu taze sıkılmış olsada zararlıdır.
Bunu alışkanlık haline getirirseniz asitlenmeyi çok kolay çözersiniz.
Sebzelerin içindeki alkali elementlerinin oranı kana benzer.
Alkali su ve sebze suyu ile çok hızlı kilo verebilirsiniz.
Katı sebze sıkacağı vücudunuzu temizlemeye yardım ettiği gibi vicdanınızıda temizler.Daha çok kaçamak asitlendirici yiyecekler yeme hakkını size verir.
5-Kaçamaklarınızı Alkaliyle Dengeleyin
Kaçamak yapıp sevdiğiniz asitli besinlerden yediğinizde günahınızı silmek için bunları çiğ sebzelerle beraber tüketin.
Uzun uzun salata hazırlamam derseniz,sularını için.
Tatlı konusunda ideal olan hiç tatlı yememektir.Kuru ve yaş meyvelerin az şekerli olanlarını az miktarda tüketebilirsiniz.
Meyve şekerinin cildimizi en çok yaşlandıran besin maddesi olduğunu unutmamalısınız.
6-Balık ve İyi Yağlar Tüketimini Arttırın.
Somon,hamsi,sardalye,uskumru vb tüm balıkları bolca tükerin.Kabuklular hariç tüm deniz ürünleri iyidir.
Yaşınız,kilonuz,cinsiyetiniz ne olursa olsun günde en az 1 tane, 1000 mg Omega3 tableti almaya başlayın.
Yemek pişirmede zeytinyağını tercih edin.
Avakado ve hindistancevizi yağını çok faydalı oldukları için tüketin.Bu iki gıdayı hafife almayın.
7-Doğru Kalsiyum Kaynakları Öğrenin
8-Alkali Yapan Besinleri Öğrenin
9-Akşam Yemeğinizi Doğru Seçin
Amacımız akşam yemeğinde karbonhidrat miktarını azaltarak kilo vermektir.
Akşam yemeğinde kilo almanıza neden olacak besinler :
Tüm şeker içeren besinler,Tüm şekerli içecekler,Kolalı içecekler,Baklagiller,Süt,peynir,yoğurt,her tür süt ürünü,Tohumlar,Kuruyemişler,Meyveler,Kuru meyveler,Alkol,Un içeren her şey,ekmek,kek,makarna vb…(Çorbadaki unda buna dahildir),Pilav,Patates,Mayonez,ketçap,nar ekşisi,hardal gibi tüm soslar,Kırmızı,sarı,turuncu sebzeler.
10-Oranlamayı Öğrenin







Yukarı Dön
Dr.KadirTugcu Açılır Kutu Gör
Uzman
Uzman


Kayıt Tarihi: 14 Ağu 2008
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 112765
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 15 May 2013 Saat 00:06
   "- limon asitik miş ama bi şekilde alkali oluyomuş diyolar -"
Konu iyice enteresanlasti... Einstein"in da dedigi gibi, "Aptallik, Uzaydan daha derin-"...
Asit, nasil oluyormus da vucutta etkili olabilecek kadar "Alkali" sekle donuyormus?? Hakikaten, APTALLIGIN SONU YOK...
Yukarı Dön
merimeri Açılır Kutu Gör
Üye
Üye


Kayıt Tarihi: 10 Şub 2013
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 74
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 14 May 2013 Saat 22:00
hocam çok saolun dediğiniz gibi limon asitik miş ama bi şekilde alkali oluyomuş diyolar,saolun iyi oldu öğrendiğimiz,burda yeni moda bu hocam işte
Yukarı Dön
Dr.KadirTugcu Açılır Kutu Gör
Uzman
Uzman


Kayıt Tarihi: 14 Ağu 2008
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 112765
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 14 May 2013 Saat 19:55
Sahtekarligin yeni bir turu. Dunyada buna inanacak aptallarin cok oldugunu bildiklerinden, boyle sahtekarliklar yapiyorlar. Malum:
   "APTALI, PARASINDAN AYIRMAK SEVAPTIR"
Siz ne yerseniz yiyin veya icerseniz icin, mide asiti hepsini notralize eder. Mide de, dunyanin en kuvvetli asiti olan, Hidroklorik Asit(HCl) bulunur. Asitle parcalanan gidalar, zaten ince barsaga gecince, "Alkalen" olan barsak salgilari ile notralize olurlar. Yani, vucut siz ne yaparsaniz yapin, bildigini okur. Demek bunlar; Limonun "alkalen" oldugunu saniyorlar. Sitrik asit, ne zamandan beri alkalen de, suyu alkalen hale getiriyor?? Daha asit nedir, alkalen nedir, bundan dahi haberi olmayan bu "Geri zekalilari" nasil dikkate alirsiniz, hayret...
Yukarı Dön
merimeri Açılır Kutu Gör
Üye
Üye


Kayıt Tarihi: 10 Şub 2013
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 74
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 14 May 2013 Saat 17:12
hocam şimdi çoğu yerde şöyle deniyor,vücudumuz ya asitik ya alkaliymiş,hastalık bulmamak vücudumuzdan toksinleri atmak için alkali olmak gerekiyomuş,özellikle de alkali su içilmesi gerekiyor deniyor suyun ph si yüksek olmalıymış ph çubuklarıyla bakın idrara en az 7.36 olması gerekiyor onun için su önemli suyu ya limonlu yada çok az karbonatlı için deniyor hocam size danışayım dedim,nedir bu alkali muhabbeti ? bir de dolaptan ılıması için çıkardığım kutu süt ne kadar sürede tüketilmeli bebeğim için ? şimdiden çok teşekkürler hocam !!!
Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz
  Konu Paylaş   

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

  | İletişim | Reklam | Gizlilik İlkeleri Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.