Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
YENİ BİLİNÇ
HÜRRİYET KALALI
Yeni Bilinç Yaşam Koçu
Yazı Boyutu:
Babalar, güneş olun!

Tabii ki, ilk akla gelen, biyolojik baba olmak. Oysa, baba olmak bundan çok daha fazlasını anlatıyor. Dünyaya gelen bir bebeğin, genetik kalıtını bir erkek ve bir kadından aldığını biliyoruz. Bugün hala bu doğal yol geçerli.

Anne ve baba olmanın önemi çekirdek ailenin öne çıkmasıyla, bireyin ekonomik özgürlüğünü kazanıp kendi yolunu izlemeye başlamasıyla ortaya çıktı. Daha önceleri, dünyaya gelen bir bebeğin üzerindeki etkiler daha geniş bir çevreden geliyordu. Feodalitenin hüküm sürdüğü bölgelerde hala, çocuğun üzerindeki hak ve sorumluluklar sülalenin daha geniş bir çevresince paylaşılır.

Anneliği yaratan temel kuvvet, doğanın yaşamı sürdürmek için ürettiği muhteşem zeka ile, annenin içinde, rahminde açığa çıkar. O yüzden büyük bir psikolojik ve fizik engel yoksa; anne, karnında taşıdığı ve dünyaya getirdiği evladına enerjisel olarak bağlanır ve bu bağ genel olarak (istisnalar var) hayat boyu kopmayacaktır.

Anne, yaşamı sürdüren aşkın zekayı rahmine demirlemiş ve o gücü içine almıştır. Bu yüzden hayatı korumak ve devam ettirmek için muhteşem bir motivasyon ve dayanıklılık geliştirir.

ÇOCUĞUN BABASINDAN BEKLEDİĞİ…
Baba spermi verendir. O yaşam gücünü ve zekasını içine almaz. Yaşamı döllemek ve dışarıda kalmakla yetinir. O kendi varlığını ayakta tutmakla meşgul olur. Aslında bunun için bile yeterince yaşam gücüne sahip değildir. Eksik olan yaşama motivasyonunu, ruhsal ve metafizik değerlerle doldurur. Bir erkek için güvenlik, onur, güç, büyüme ve gelişme, tanrının yolunda olma, öteleri araştırma, keşif duygusu içinde olma, gizemin kıyılarında dolaşma vb. dürtüler, hayatı çekilir ve devam için anlamlı kılar.

O yüzden de bir erkeğin çocuğuyla ilişkisi bu kavramlarla ilişkili olacaktır. Aslında çocuğun babasından beklediği de tam olarak budur.

Anne, şefkati, hizmeti, her haliyle çocuğunu sevmeyi ve kabullenmeyi temsil ederken; baba, güveni, anlayışı, prensipleri, doğru yaşam yolunu, yönlendirmeyi, otoriteyi temsil eder. Baba müridin mürşidi, talebenin hocasıdır. Evlat, ondan otoriteyi, bilgeliği ve sevgiyi birlikte almak ister. Ve baba her zaman bilinmeyenin kıyısında, gizemin parçası olarak kalmalı, tam anlamıyla deşifre olmamalıdır. Baba, hayranlığın, örnek olmanın, özgürlüğün sembolü olmalıdır. Baba kendi yoluna sahip olmanın erdemini örneklemelidir.

Çocuk, anne ve babadan bu etkileri aldığında büyümeye başlar. Mutlak sevgi, hizmet ve kabullenişle; bilgece ve sevgi dolu bir otorite arasında beslenir.

GÜNÜMÜZÜN ANNE BABASI
Günümüzde manzara nasıl? Anneler bugün, yaşam güdüsünün verdiği güçle çocuklarına sahip çıkarken, eşten gelen, sevgi dolu bir otorite duygusuna, kapsanmışlık hissine ve yönlendirilme hissine, çocukları kadar ihtiyaç duyuyorlar. Kadın-erkek ilişkilerinin yerli yerinde gelişemiyor oluşu tam da bu nedenledir. Anne, çocuğu gibi değilse de, onun kadar bir erkeğin baba enerjisine ihtiyaç duyar. Anne olmak, onun dişil doğasını had safhada harekete geçirir. Ve eril doğası çekinik kalır. Aradaki boşluğu ise erkek doldurmak zorundadır.

Buradaki asıl meydan okuma şu ki; dişil doğanın harekete geçmesiyle, kadın ve annenin doğası kaotikleşir. Çocuğunu hayatta tutmakla ilgili güdünün dışındaki dünyaya dair mantıklı duruşu gevşer. Özellikle ilk 3 yılda, bir erkeğin babalığına duyduğu ihtiyaç had safhaya ulaşır. Kadın her bakımdan incinmeye, korkmaya ve refleks geliştirmeye hazırdır. Davranışlarının sonuçlarını büyük oranda ön göremez ve bu dönemde erkek için büyük hayal kırıklıkları kapıda beklemektedir.

Erkeğin babalığında, toplumsal var oluş içinde, bir aile olmanın gücü ve asaleti, temsil ettiği değerlerin paylaşılması ve geleceğe aktarılması dışında bir sevgi türü yoktur. Sevgi bu boyutlardaki gelişmeye ve bütünlüğe bağlı olmak üzere, erkeğin, babanın yüreğinde çiçeklenir. Babanın sevgisi, büyüyen, gelişen, bütünleşen bir nitelik gösterirken, annenin sevgisi sabit ve değişmezdir.

Kadınların ve annelerin hatası, erkeklerin ve babaların, onlar gibi hissedip, bu histe eşleşmeleri ve birleşmeleri arzusudur. Çaresizce evladında kocasıyla bütünleşmek ve böylelikle de ilişkisini geleceğe taşımak ister. Yapabildiği ise, eşini iyi bir baba ve iyi bir eş olmadığı için yargılamaktır. Ama bilmelidir ki, erkekler aynı yaşam güdülerine sahip değildir. Annelerin bu çelişkilerinin nedeni, çocuklarını büyütürken, bunu tek başına yapmak zorunda kalışlarıdır. Eğer anne, bir de çalışmak zorunda ise, işler daha da sarpa saracak, çocuğuyla olan teması zayıflayacak ve çocuk çok başlı bir dişil enerji içinde kalarak savrulacaktır. Yorgun ve çocuğuna yetemeyen anne, bunun hırsını erkekten, babadan çıkaracaktır.
Baba para kazanırken, aynı zamanda annenin yüküne ortak olmaya çalışacak, ama temel doğası buna uygun olmadığı için, bunu istekle değil, zorunlulukla, vicdan ve erdem gibi duygulara dayandırarak yapacaktır; suçluluk hissetmemek için eşinin yanında olmaya çalışacaktır. Ve elbette ne yaparsa yapsın, eşinin ihtiyaçlarını tam olarak karşılayamadığını görecek, suçlu hissetmekten yorulacak, geriye çekilecek, kendini korumaya alacaktır.

GÜNÜMÜZDE BABA…
Baba, günümüzde, ekonomik özgürlüğü sağlamak ile ilgili sınırlı bir sorumluluk içinde, erkekliğini ve babalığını ayakta tutmaya çalışıyor. Bunu başaramayınca da, ekonomik gücünü kötüye kullanmaya, kendi otoritesini ve erkekliğini kabul ettirmek için, ailesini ekonomik olarak köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. Ya da, bu konuda onları kendine bağımlı kılacak şekilde anlamsız bir bollukla kendine bağlıyor, mahkum ediyor.

Bu durum, anne ve çocuğun eşe ve babaya karşı saygısının azalmaya başlamasına yol açıyor. Babanın sağladığı ekonomik gücün içinde kalmak zorunda kalmaları da, zaman içinde kendilerine duydukları saygının azalmasına yol açıyor. Bu durum, özgür seçimin ötesinde zayıflık, korku ve durumu kabulleniş haline geliyor ki, aile içindeki içtenliğe, saygıya, sevgiye dayalı bütünlük duygusu çatlamış oluyor. Onarılması güç yaralar oluşuyor. Anne ve evlat, kendilerini yargılamakla erkeği ve babayı yargılamak arasında sürüklenmekten bitap düşüyorlar.

HEPİMİZ EŞİT DEĞİL MİYİZ?
Denilebilir ki, 21. yüzyılda bu neviden erkek ve kadın yaklaşımlarının bir önemi kaldı mı? Her bakımdan hepimiz eşit değil miyiz? Eşit olmalı değil miyiz?

Kadın ve erkek olmanın temel enerji gerçeklerini keşfetmeden, eşit olmanın, birbirini bütünlemenin, tamamlamanın ne olduğuna yaklaşamayız bile, cevabını verirdim buna. Devam edelim…

Bir baba ve erkek, eşini ve çocuğunu alanı içinde tutamıyorsa, orada olmak istemeyecektir. Çünkü ruhu nefes alamayacak ve çekip gidemiyorsa, ekonomik gücünü ya da fizik gücünü kullanarak  ailesini incitecektir. Soluk almak için uzaklaşırken de genellikle kendini incitecektir. Çünkü bu durumda nereye giderse gitsin ve ne yaparsa yapsın, kendini hiç bitmeyecek bir tutsaklık içinde hissedecektir.

Baba ve erkek, kapsama alanında tutamadığı ve yön veremediği yerde bulunursa, dejenere olacaktır.

Anne ve çocuk, kapsanmadığında, rehberlik alamadığında, eşlerini ve babalarını giderek daha az sevecek ve saygı duyacaklardır.

BABA SAYILMADAN SEVİLEMEZ!
Çocuğun anneyi sevmesi için ona saygı duyması gerekmez. Saygı sonradan gelişir ya da gelişmez. Annenin mutlak vericiliği asgari saygıyı zaten yaratacaktır. Ama baba ya da erkek, sayılmadan sevilemez. Kadınlar, saygı ve hayranlık duymadıkları bir adama aşık olmazlar ve çocuk sahibi olmayı da bu koşulda isterler her zaman. Sevgi kadın için zamanla gelişecek, aşkı bunu başaracaktır. Ama her halükarda, kadının aşkının kanıtı teslim olmaktır.

Erkek de saygı ve hayranlıkla aşık olur; kadın gibi. Ama onun aşkının kanıtı, eşini ve çocuğunu rüyalarının parçası yapmak üzere kapsamaktır.

Baba olmayı konuşuyoruz ama baba olmayı erkek olmaktan ayıramayız. Birini anlamadan diğerini anlayamayız.

Anne olmak, bir ağacın kökü olmaktır. Toprak olmaktır. Toprağın içindeki ve havanın içindeki su olmaktır. Ağacın gövdesi, yaprakları çiçeği, meyvesi olmaktır. Her şeyi saran ve besleyen hava olmaktır anne olmak. Anne toprak, hava, ve su olmaktır. Hayatın ta kendisi olmak…

BABA OLMAK GÜNEŞ OLMAKTIR!
Baba olmak güneş olmaktır. Tüm yaşam onu arar, ona doğru yükselir ve ışığın gücü, tüm yaşamı mümkün kılan ilk nedendir Hayatın kaynağıdır. Ona ulaşamazsın, buna rağmen ona yönelmekten alıkoyamazsın kendini. Kollarını, yapraklarını, dallarını açarsın güneşe. Güneş kendi prensibinde değişmezdir. Yansız ve kapsayıcı. Her şeyi mümkün kılan ilk neden.
Babalar güneş gibidir. Ailelerinin güneşi olmak isterler. Her şeyi anlaşılır kılan, bilinir kılan, güven veren, yol gösteren olmak isterler. Her şeyi yaratan dişil enerji iken, her şeyi mümkün kılan eril enerji olmak isterler. Bundan daha azı güneşi üzerimizde parlatmaz.
Anneler ve kadınlar, babalarınızı ve eşlerinizi bir güneş gibi yüceltin. Hayatlarının bir anlamı olduğunu hissettirin onlara; içlerindeki güneşi harekete geçirin. Bir ağacın yapraklarını ve dallarını güneşe uzattığı gibi uzanın onlara; yargıyla değil, kapsanmışık hissi ve saygıyla.
Güneş yansızdır, tarafsızdır. Onu almayı bilenin üstündeki etkisi yapıcı ve zenginleştirici olur. Bilemeyen için ise, güneş hep yıkıcıdır, dağıtıcı, yok edicidir. Anneler, babalarının eksik ve yetersiz olduğu duygusunu sakın vermeyin çocuğunuza. Erkeklerle ilgili bir ön yargıyla büyümelerine izin vermeyin. Anlayın ki birçoğunuz, dünyanızı kolaylaştırma görevini yüklediniz erkeklerinize; güneş olma amacını değil.

GÜNEŞ GÜNEŞLİĞİNİ KENDİNDE BİLİR!
Babalar ve erkekler, güneş güneşliğini kendinde bilir. Eşinin ya da çocuğunun tatmininde ya da tatminsizliğinde aramaz. Sir Lancelot’un kral Arthur olması için, maşukun ya da evladın onayına ihtiyacı yoktur. Güneş, yüceliğini kendinde bilir, kendinde bulur. Korkusuzca, doğruluk duygunuzu, kalbinizi izleyin ve kendi alanınızı yaratın; güneş olmak budur. O alanın içine girmeyenle ilgilenmeyin, girenin ise sorumluluğunu yüzde yüz alın ve ona güneş olun. Onların olduğu her şeyin sebebi olun, ama yine de güneş gibi sonsuzda ve ulaşılmaz kalın.

Bir kadının ve çocuğun güneşe ihtiyacı vardır. O yüzden güneşi arar, ona yönelir.
Bir erkeğin ve babanın güneş olmaya ihtiyacı vardır. Ve o zaman o, sonsuzun ışığını ve bilgeliğini yüreğinde bilir ve koşulsuzca verir de verir.

Bir erkek ve baba tanrıya benzer. Her şeyi mümkün kılarken her şeyin dışında kalır. Kendi gizeminde ve sonsuzluğunda…

Bir baba olmak, bir erkek olmakla anlaşılır ancak. Bir erkek olmak, bir yolu olmakla mümkündür ancak. Bir erkek bir yola dönüşmelidir. Ve bir erkek, en sonunda sorumluluk alma kapasitesidir.

Erkeğin ruhsal büyümesi, hayatının anlamını bir kadına ve evlada ortak edebilme gücüyle çiçek açar.

Bir kadının ruhsal büyümesi, hayatının anlamını ona veren bir erkeğe teslim olmasıyla çiçeklenir.

Bir evladın ruhsal büyümesi, yaşam armağanını annesinden alırken, yaşamının güneşini babasından almasıyla çiçeklenir ancak.

Babalar, güneş olun!




Yorumlar
siddartha - (15.06.2011 17:26:49)
Mükemmel bir yazı olmuş... Zevkle, heyecanla ve feyz alarak okudum Hürriyet. Çok sağol...
Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.