Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM
  YILDIZ ÇAKAR
Uzman Psikolojik Danışman, Pedagog
Yazı Boyutu:
Öğrenme aceleye getirilemez!

Günlük hayatta birçok şey kaçırılsa da küçük çocuklar hızla gelişmeye devam ederler. Küçücük yardıma ve bakıma gereksinimi olan bebekten adım adım bir çocuk gelişmektedir. Çocuklu hayat bazen çok hızlı bazen de çok yavaş seyreder. Çağımızın gereksinimleri ve ruhu söz konusu olduğunda çoğumuzun aklına gelen söylemler aşağıdaki gibidir:

Her şey zamanında ve çabucak,

Aynı anda birçok iş,

Birden çok rolün üstesinden gelme,

Çok kazanma, çok harcama ve tüketme…

Birçoğumuz için bu söylem ve eylemler otomatik olarak gerçekleşmektedir. Çocuklarımızı da hızlandırmak ve bizlere ayak uydurması için adeta zorlamak çok doğal ve eğitimin bir parçası gibidir bizim için. Onun için “Hadi” veya “Çabuk ol”  günlük konuşmalarımızın bir parçasıdır.

Aslında çocuklar yetişkinlere göre birçok konuda doğal olarak çok daha yavaştırlar. Zaman içinde motor gelişimlerini tamamladıkça hızlanmayı öğrenirler. Yürümek, merdiven çıkmak, giyinmek, ayakkabı bağlamak vb. yavaş yavaş otomatik hale gelir.

Çocuklar öğrenme sürecindedir. Belli motor beceriler zaman içinde gelişir.  Oysa biz yetişkinler her zaman acelemiz olduğu için çocuklarımızdan da bizler gibi hızlı olmasını bekleriz. Çocuğumuzun uzun uzun ayakkabısını bağlamasını beklemek sabrımızı taşırır. Oysa çocuklar gelişmek için zamana ihtiyaç duyar. Öğrenme aceleye getirilemez.

Yavaş olmanın da kazandırdığı birçok beceri olduğunu biliyoruz. Konsantrasyon, yoğunlaşma, gevşeme, rahatlama, derinlik vb. gibi.

Sessizlik, yavaşlık, gevşeme kesinlikle istenmeyen bir davranışın alternatifi olarak düşünülmemeli. Apartmanlarda büyüyen çocuklar gereksinimlerine göre çok az hareket ediyor ve çok az rahatlayabiliyorlar. Çok erken yaşlarda televizyon ya da bilgisayar başında oturuyorlar, kendileri hareketsiz kalırken televizyondaki ilgi çekmek amaçlı hızlandırılmış görüntülerle baş başa kalıyorlar. Uzun süre bu duruma maruz kalmak bir süre sonra ilgilerini yoğunlaştırmayı ve gevşemeyi çok zorlaştırıyor. Çocuklar bu görüntülere bağımlı hale geliyor. Bu dış yapılandırma olmaksızın kendi benliklerini yapılandırmayı öğrenemiyorlar.

NE YAPABİLİRİZ?
Çocuklarımızın her iki durumu da yaşamaları çok önemlidir. Bir günü gözümüzün önüne getirelim. Hızlı ve yavaş olmayı da iki ayrı kutup olarak düşünelim. Çocukların bir günde hareketli ve dingin saatleri ayrı ayrı dengeli olarak yaşamaları çok önemlidir. Örnek: Çocuk bahçesinde enerjilerini doyasıya boşaltmalı daha sonra sessizce ve zevkle kendilerine okunan kitabı dinleyebilmeliler. Günlük hayatlarında yavaşlama olanağı bulabilen çocukların çok daha iyi öğrenebildikleri görülmüştür. Hem yavaş hem de hızlı aktiviteler sunulan çocukların geniş bir davranış dağarcığı oluşuyor ve çocuklar kendi gereksinimlerini kendileri saptayabiliyorlar. Bilinçli olarak hızlı ve yavaş aktiviteleri dengeli bir şekilde kendileri seçebiliyorlar.

Çocuklara yavaş ve hızlı aktiviteleri dönüşümlü oyunlar sunulduğunda farkındalıkları artar. Örnek: Oyuncakları bir hızlı, bir de yavaş müzik eşliğinde toplamak, dans ederken yavaş ve hızlı hareketleri fark ettirmek. Durmak ve hayal kurmaya olanak sağlamak ve sohbet etmek veya okumak gibi…

İnsan olarak ikisi de içimizde var. Acele etmek - çabukluk ve de ağırdan almak, sallanmak – durmak - yavaşlık,  konsantrasyon ve derinlik. Çağımızda hız zaten almış başını gidiyor ve zorunlu olarak hızlanıyoruz. Korunması gereken ise;  şimdi ve burada’yı kaçırmamak ve özümsemek.

“ŞİMDİ VE BURADA”  ÇOK ÖNEMLİ BİR KAVRAM!
Çok küçük yaşta çocuklar gevşeme ve hiçbir şey yapmamaya gereksinim duyarlar. Biz büyükler ise çocukların hiçbir şey yapmadan durmasına dayanamayız. Yetişkinler kendilerini çocukları için hep bir faaliyet ayarlamak zorunda hissederler.

Oysa yetişkinler yumuşak ışık, dinlendirici renkler ve müzik, yumuşak yastıklar ve örtüler kullanarak çocuklara hayal kurabilecekleri, kendi içlerine dönebilecekleri, kitaplara bakabilecekleri ortamlar sağlayarak yavaşlamaların ı destekleyebilirler.

Ayrıca duyularını keskinleştirmeyi sağlayacak ve çevreye yoğunlaşmalarını kolaylaştıracak faaliyetler sunulabilirler. Derimiz çok önemli bir duyu organımız olduğu için kendimizi iyi hissetmemizi sağlamak konusunda çok etkilidir. Gözler kapanarak duyumsama keskinleşir. Ama göz kapatmak, gevşemek veya yatmak zorunlu tutulmamalıdır. Çocuk gözlerini kapayınca kaygı duyabilir. Çocuk isterse katılmalıdır. Zaman içinde gevşemeyi kabul edebilir. Sınırlar korunmalı ve saygı duyulmalıdır. Özellikle ten teması çocuklar istemeden asla zorlanmamalıdır.

Duyuları keskinleştirmek ve duyarlılığı artırmak için çeşitli malzemeler kullanılabilir. Yumuşak tüller, tüyler, toplar, ısıtılmış ılık taşlar veya kürk yastık.

Diğer çocuklarla beraber nefes alma ve verme oyunu oynanabilir. Böylece çocuklar iç ve dış uyaranları çok daha iyi algılamaya başlarlar.

Haydi,  çocuğumuza ilk fırsatta “Bu öğleden sonra hiçbir şey yapmıyoruz!” diyelim. Çocuğunuz şaşırabilir, sorular sorabilir “Hiçbir şey yapmak nasıl olur?” diyebilir. Olsun hiçbir hazırlık yapmadan pasta pişirme, oyun oynama gibi … Sadece çocuğumuzla e baş başa gevşeyelim, huzurla dolalım ve hayaller kuralım!


 


Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.