Geçen hafta uzun yıllardır izlediğim ve
çok sevdiğim bir aileyi ve çocuklarını gördüm. Hastam son bir yılı harika geçirmişti, annesi soğan
ve bal ile hazırlanan bir karışımdan bahsetti ve “Geçen yıl hiç hastalanmadı bu tedavi çok işe
yaradı” dedi…
Ben de; “Muhtemelen soğan kokusundan kimse
çocuğun yanına yaklaşamadığı için virüsler ile daha az karşılaşmıştır” dedim. Bilim insanı
olarak ister istemez neden sorusuna cevap arıyorum ve ilk aklıma gelen açıklama da bu
oldu.
Evet, astım dünyada ve ülkemizde çocuklarda en sık rastlanılan kronik hastalıklardan
biridir. Hem çocuğun hem de ailenin yaşam kalitesini olumsuz olarak etkiler ve sıklıkla okul kaybına
neden olur. Ama çocukların önemli bir kısmı özellikle risk grubunda olmayan çocuklar (anne ve
babasında astım hikayesi olmayan, alerjisi olmayan çok sık ve şiddetli ataklar geçirmeyen ve
enfeksiyonlar dışında günlük aktivite ile şikayetleri olmayan çocuklar) büyümekle iyileşirler. Bu
neden ile aslında turp-bal karışımı ya da bıldırcın yumurtası ile iyileştiği düşünülen çocukların
önemli bir kısmı muhtemelen zaten bu uygulamalar olmasa da iyileşecek hastalardır.
Biz
çocukları ulusal ve uluslararası tedavi rehberlerinin önerilerine uygun olarak tedavi ediyoruz.
Çocuklarda kullanılan astım ilaçları rahatlatıcı ilaçlar ve tedavi edici ilaçlar olmak üzere ikiye
ayrılır. Rahatlatıcı ilaçlar çocukların öksürük, balgam hırıltı gibi şikayetleri olduğunda
kullanılır. Tedavi edici olan ilaçlar ise ya ağız yolundan çiğneme tableti-granül ya da nefes
yolundan verilen ilaçları içerir ve düzenli olarak kullanılmaları gereklidir. Bu ilaçların
çocuklarda kullanımına ilişkin etkinliklerini ve güvenilirliğini araştıran çok sayıda çalışma
yapılmıştır.
ASTIMLI ÇOCUKLARDA alterNATİF TEDAVİLERİN KULLANIMI NE KADAR
YAYGIN?
Astımlı çocuklarda hem ülkemizde hem de dünyada başta bitkisel bazı ilaçlar olmak
üzere çok sayıda alternatif tedavi yöntemi yaygın olarak
kullanılmaktadır.
alternatif tedavilerin kullanılma oranları ülkeler arasında farklılık
göstermektedir.
İngiltere’de yüzde 60, Amerika’da yüzde 40 Almanya’da
yüzde 26 civarında hasta alternatif tedavi yöntemlerini kullanmaktadır.
Biz de kendi
hastanemizde, hastalarımız arasında yeni bir çalışma yaptık. Astım nedeni ile tedavi gören
hastalarımızın yüzde15’i sıklıkla, yüzde 50’si zaman zaman alternatif tedavi
kullandıklarını belirtti. Hastalarımızın yüzde 35’i ise alternatif tedavi yöntemlerini
hiç kullanmadıklarını ifade etti. Ülkemizde astım tedavisinde en sık kullanılan alternatif
tedaviler keçi boynuzu pekmezi, bıldırcın yumurtası, turp ve bal, kestane balı, arı poleni, bazı
bitkisel karışımlar ve bağışıklık sistemini desteklediği ileri sürülen bazı bitkisel
ekstrelerdir.
Bu tedavileri kullanan hastaların yarısı çocuklarının bu tedaviden fayda
gördüğünü düşünüyorlardı. Diğer yarısı ise bu tedaviler ile çocuklarının şikayetlerinde bir
farklılık hissetmediklerini belirtti. Biz hastalarımızda alternatif tedavilerin astım
hastalığının kontrolü ve hayat kalitesi üzerine etkisini araştırdık ve olumlu bir etkisi olmadığını
gördük.
Hastalarımızın yüzde 90 kadarı alternatif tedavi yöntemlerini hekimlerin
önerdikleri ilaçlara ek olarak kullanırken, yaklaşık yüzde 10 hasta bu tedaviler kullanırken
hekimlerinin önerdiği astım tedavilerine ara vermişti. İlaçların gelişigüzel kesilmesi çocuklarda
acil başvurusu hatta hastane yatışı gerektirebilecek astım ataklarının oluşmasına neden olabilir. Bu
neden ile doktorunuza danışmadan çocuğunuzun ilaçlarını kesmeniz uygun değildir.
NEDEN BU
TEDAVİLERE BU KADAR YOĞUN BİR TALEP VAR?
Astım ilaçlarının düzenli olarak kullanılması
gerekiyor ama çoğu kez aileler bizim önerdiğimiz tedavileri sadece çocuklarının şikayetleri
olduğunda kullanma eğiliminde oluyorlar. Ellerine yazılı tedavi planları veriyoruz ve “Bu
ilacı sadece şikayeti olduğunda kullanacaksınız diğerini de hiç kesmeden kullanmalısınız” diye
anlatıyoruz. Hasta 1 ay sonra öksürük ve hırıltı ile geldiğinde “İlaçları nasıl
kullanıyordunuz?” diye sorduğumuzda genellikle cevap şöyle oluyor. “Biz çocuk iyileşince
bütün ilaçları kestik.” Bu yaklaşımın en önemli sebeplerinden biri ailelerin astım tedavisinde
kullanılan ilaçların olası yan etkilerinden dolayı duydukları endişe. “Hiçbir şey vermeden de
olmaz! O zaman alternatif tedaviler verelim…” diye düşünüyorlar çoğu
kez.
Hastalarım soruyorlar. “Turp ve bal veriyorum iyi gelir mi?” Ben de onlara
şöyle cevap veriyorum. ”Bilmiyorum…” Benim bu cevabı verebilmem için bu
tedavilerin etkinliğini ve güvenilirliğini araştıran kaliteli bilimsel çalışmalar ihtiyaç var. Ama
ne yazık ki birçok alternatif tedavi yöntemi ile ilgili yeterli bilimsel yayın yok. Bu neden
ile “Ne olacak canım bir şey olmaz!” demek de kolay değil. Örneğin, bıldırcın yumurtası,
çok kullanılan ve masum olduğu düşünülen alternatif tedavi yöntemlerinden biri. Ama özellikle
çocuk endokrinolojisi ile ilgilenen hekim arkadaşlarımızın bıldırcın yumurtasını yoğun olarak
tüketen çocuklarda erken ergenlik geliştiğine ilişkin gözlemleri var.
Sık kullanılan ve
elimizde bilimsel bilgilerin olduğu alternatif tedavi yöntemlerine göz atalım
birlikte…
BİTKİSEL TEDAVİLER
Bitkisel tedaviler özellikle uzak doğuda
yüzlerce yıldır kullanılan yaygın bir tedavi yöntemidir. Tipik bir bitkisel ilaç 10-16
bitkinin karıstırılması ile elde edilir. Bir çoğunun icinde Ephedra mevcuttur. Ma Huang-Ephedra
(Deniz üzümü ) farmakolojik olarak etkinliği gösterilmiş bir bitki olmakla birlikte bu tedavilerin
etkinliğini ve güvenilirliğini gösteren yeterli bilimsel kanıt yoktur. Bitkisel tedavilerin
etkinliğini araştıran çalışmalar bilimsel olarak yeterince güvenilir değildir ve genellikle az
sayıda hastayı içerir. Bu neden ile de bitkisel ilaçların astım tedavisinde tek seçenek olarak ya da
diğer ilaçlara ek olarak kullanılmasını destekleyecek yeterli veri yoktur
BİTKİSEL
TEDAVİLER GÜVENİLİR Mİ?
En önemli olan noktalardan biri de güvenilirlik. Bu ilaçlar yaygın
bir şekilde kullanılıyor ve reklamı yapılıyor olmasına rağmen güvenilirliklerine ilişkin yeterince
bilgi yoktur.
Doğadan gelen her şey zararsız demek değildir. alternatif tedavi olarak
kullanılan bitkisel karışımlar özellikle içinde ne olduğu bilinmeden aktarlardan alınan
gelişigüzel karışımlar ise aslında hastaların ne tükettiğini bilmek de mümkün
değil…
Bir çok bitkisel ilaçta bulunan Gingko biloba (Bu bitki ülkemizde gümüş kaysı,
fil kulağı, kız saçı, Çin yelpaze çamı gibi isimler ile anılmaktadır) özellikle kan sulandırıcı
başka tedaviler alan insanlarda kanamalara yol açabilir. Meyan kökü kan basıncını arttırabilir,
yine bir çok bitkisel ilaçta yer alan ve nefes borularını genişleten efedra (deniz üzümü)
kullanımının bazı beklenmedik ölümler ile birlikte olduğunu ileri süren yayınlar mevcuttur. Sonuç
olarak bitkisel tedaviler bazen hafif bazen şiddetli hatta hayatı tehdit edici yan etkilere yol
açabilirler.
Eğer bitkisel ilaçları kullanırken bulantı, kusma, kalp atımında hızlanma,
ishal, döküntü, ukusuzluk gibi yan etkiler ortaya çıkar ise ilacın alınmasının durdurulması ve hemen
hekim ile bağlantıya geçilmesinde fayda var. Ayrıca unutulmaması gereken noktalardan biri de şudur
ki bazı bitkisel ilaçlar hastaların kullanmakta olduğu diğer ilaçlar ile etkileşime geçebilir. Bu
neden ile çocuğunuz ya da sizi izleyen hekimi kullanmakta olduğunuz tüm bitkisel ilaçlardan haberdar
etmeniz uygun olacaktır.
HOMEOPATİ NEDİR?
Klasik homeopatide tek ilaç kullanır ve
ilaç defalarca sulandırılır sonuç olarak hastaya verilen solüsyonda orijinal ilacın fiziksel
artıklarının hiç olmadığı düşünülmektedir. Verilen solüsyonun vücudun kendi kendini iyi etme gücüne
yardımcı olduğu ileri sürülmektedir. Homeopatik ilaçların etkinlikleri ile ilgili yapılan
çalışmaların çoğu yine bitkisel tedavilerde olduğu gibi çok az sayıda hasta içeren ve bilimsel
açıdan çok da yeterli olmayan çalışmalardır. Homeopatik ilaçlar ile yapılan az sayıda bilimsel
değeri yüksek çalısma vardır bunlarda homeopatinin hastaların şikayetleri, solunum
fonksiyon testleri ve yaşam kalitesine üzerine bir etkisi olmadığını göstermiştir
YOGA VE
NEFES TEKNİKLERİ
Astım tedavisinde sıklıkla kullanılan nefes teknikleri Pranayama
(Yoga’dan alınan bir teknik ) Buteyko ve kas gevşetme teknikleridir. Bazı çalışmalar astımlı
hastalarda bu teknikleri kullanmanın solunum fonksiyon tekniklerinde iyileşmeye , rahatlatıcı ilaç
kullanımında azalmaya yardımcı olduğunu göstermişlerdir. Fakat bu calışmaların bir
çoğunda ,metodoloji ve hasta sayıları ile ilgili sorun vardır ve bu tekniklerin yaygın olarak
kullanımına ilişkin yeterli kanıt yoktur.
AKUPUNKTUR
Akupunktur çok ince iğnelerin
vücutta belli noktalara sokulması ile uygulanır. Binlerce yıl önce ilk kez Çin’de
kullanılmıştır ve dünyanın diğer bölgelerinde de popüler hale gelmiştir. Akupunkturun astım
tedavisinde etkinliğini araştıran çalışmaların sonuçları tedavide bir fayda sağlamadığını
düşündürmektedir. Ayrıca akupunkturun özellikle yeterince deneyimi olmayan kişiler tarafından
doğru bir şekilde uygulanmadığında bir çok ciddi hatta nadiren de olsa hayatı tehdit edebilecek yan
etkiler bildirilmiştir. Egzersiz ile ortaya çıkan astımı olan çocuk ve adolesan
hastalarda ağrısız bir akupunktur tekniği olan lazer akupunkturunda bir
faydası gösterilememiştir
VİTAMİNLER VE DİĞER BESİN DESTEKLERİNİN
KULLANIMI
Antioksidan C vitamini, A vitamini, ya da Omega 3 yağ asidi kullanımının astım
tedavisinde faydalı olabileceği ileri sürülmekle birlikte bu konuda da yeterli bilimsel kanıt
yoktur. Son yıllarda en çok tartışılan konulardan biri de D vitamini verilmesidir. Bazı
çalışmalar şiddetli astımlı çocuklarda D vitamini eksikliği olabileceği ve D vitamini verilmesinin
astım semptomlarını azalttığını ileri sürmektedir. Ülkemizde süt ve süt ürünlerinin tüketimi çok
fazla değildir. Yeni doğanlarda ve annelerde yapılan çalışmalar, annelerin ve bebeklerin önemli bir
kısmında D vitaminin eksik olduğunu göstermektedir. Bu nedenle özellikle hayatın ilk bir yılında D
vitamini mutlaka verilmektedir. Bunun dışında doktorunuzun uygun gördüğü durumlarda vücuttaki D
vitamini düzeyi ölçülerek gerekli öneriler verilebilir.
Ama unutmayalım, fakat yeterli besin
desteği ve vitamini almanın en iyi yolu taze gıdaların yeterli miktarda tüketilmesidir. Çocuklarımız
bol bol taze meyve sebze yesinler, süt yumurta yoğurt gibi kalsiyum ve D vitamininden zengin gıdalar
ile beslensinler, ailece balık yemeyi de ihmal etmeyelim.
“Soğan-bal, turp-bal
karışımları işe yarıyor mu?” Bu sorunun cevabın halen bilmiyorum.
Çocuklarınız ile
birlikte sağlıklı, mutlu, aydınlık yarınlar dileği ile… Hepinizin 29 Ekim Cumhuriyet
Bayramı’nı en içten dileklerimle kutluyorum. Barış ve sevgi dolu nice
bayramlar…