Uzun bir tatilin ardından, hem
anne-babalar hem de çocuklar için heyecanlı olduğu kadar kaygılarımızı da barındıran belirsizlikleri
çok olan yeni okul dönemi başlıyor. İster çocuğunuz ilk kez okula başlıyor olsun ya da uzun yaz
tatilinden sonra okula dönüyor olsun, bu yeniliklere hem kendimizin hem de çocuğumuzun nasıl uyum
sağlayacağını düşündüğümüzde, bu süreç heyecanlı olduğu kadar bazen korkutucu da
olabiliyor.
Yetişkinler olarak bizler yaşadığımız deneyimlerden, okuduklarımızdan
ve çevremizden duyduklarımızdan gelecek günlerde neler olabileceğini öngörebiliyoruz. Bizi daha çok
kaygılandıran çocuğumuz için uygun okulu bulabildik mi, eğitim sisteminden bizim çocuğumuz için
planladığımız verimi alabilecek miyiz vb. geleceğe ilişkin sorgulamalarımıza aradığımız cevaplar
olabilir. Küçük çocuklarımız için ise, yeni arkadaşlar, yeni sınıflar, yeni öğretmenler, yeni
kitaplar, yeni kıyafetler… Belirsizliklerle dolu, öngöremedikleri, anlam kazandırabilmekte
zorlandıkları bu okula başlama ve yaşamlarındaki değişime ayak uydurabilmeleri zorlayıcı
olabiliyor.
Yaz tatilinin ardından okul döneminin başlamasıyla birlikte onlardan sakince
oturmaları ve öğrenmeleri istenecek. Bugünkü yazımda çocuklarımızın penceresinden bakarak yeni okul
dönemine keyifle girebilmelerine yardımcı olabilecek, yeni hayatlarına daha kolay uyumu
sağlayabilecek ve kendilerini daha iyi hissetmelerine yardımcı olabilecek bilgilerimi paylaşmak
istiyorum. Çocuklarımızın hayatlarındaki her türlü yenikliklere onları hazırlamak ve uyumlarını
sağlayabilecek desteği verebilmek anne-babaların ve yetişkinlerin en önemli görevi olduğunu
düşünüyorum.
GÜNLÜK YAŞANTININ
DÜZENLENMESİ
Çocuklarımız günlük yaşantılarında, okul tatillerinde de, aynı saatlerde
yemek yemek, uyumak ve uyanmak gibi, alışık oldukları ve öngörebildikleri düzenli rutinleri olmasını
isterler. Tatillerde günlük rutin çabuk bozulur ve geç yatmalar ve tabii ki uyanışlar ilk başlarda
keyifli gelebilir, ancak alışık oldukları düzeni sürdürebilmeleri ve bildikleri programa devam
edebilmeleri sakinliklerini devam ettirerek odaklanabilmeleri açısından çok önmelidir. Eğer
çocuğumuz bu tatil sürecinde geç uyuyor ve uyanıyorsa, yavaş yavaş uyku-uyanma düzenini yeniden
ayarlamak için 10-15 dakika önce yatma ve uyanmasıyla normalde okul zamanı düzeni kazanıncaya kadar
devam etmekle işe başlayabiliriz.
Okulun açılışına kadar olan süreçte, çocuğumuzun
yaşantısının planlanlanması, yemek zamanı, onların istediği oyunları oynadıkları zaman, bizim
istediğimiz okula hazırlık olarak düşündüğümüz, boyama, verilen okul ödevleri, okuma vb.
aktivitelerin çocuğumuzla birlikte planlanması hem çocuğumuzun kendi hayatının planlanmasına
katkısıyla özgüvenini geliştirebilmesi, hem de okul saatlerine uyum sağlamasına yardımcı olabilmesi
açısından çok önemli. Birlikte yaptığınız bu programın azıcık esnemelerle uygulanabilmesi okul
döneminde, odaklanabilmeleri ve öğrenmeye hazır olabilmeleri açısından, zamanlama, sıralama ve bir
aktiviteden diğerini geçişlerdeki uyum deneyimleriyle biyolojik sistemlerini hazırlamalarına
yardımcı olur.
OKUL ALIŞVERİŞİ
Okula başlarken
kuşkusuz en heyecanlı dönem okul malzemelerinin seçimi ve okul alışverişi yaptığımız zamandır. Bu
heyecanımıza çocuklarımızı katmak, imkanlarımızın elverdiği kadar birlikte onların istediklerini
seçmelerine yardımcı olmak, hem sorumluluk almalarına hem de özgüvenlerini arttırmada yardımcı olur.
Eğer vaktimiz varsa, bu alışverişimizi dükkanların en tenha olduğu zamana planlayabiliriz ve
çocuğumuzun rahatlıkla seçim yapabilmesi için sabırla ona zaman tanırken, almak istedikleri üzerinde
düşünebilmesi için uygun sorular sorarak en doğru seçimi yapmasına yardımcı olabiliriz. Kendi
seçtikleri ve onlar için gerçekten heyecan verici bu yeni malzemeleri okullar başlamadan önce
kullanmalarına izin vererek, yerlerinin belirlenmesinden ve bunlara alışabildiklerinden ve
kolaylıkla kullanabildiklerinden emin olabiliriz.
Çocuğunuzun yeni öğretmenleri ve yeni
arkadaşlarına uyumunu istediğiniz bu dönemde, açamadığı çok güzel bir kalem kutusundan huzursuzluk
duymasını ve dikkatinin dağılmasını hiçbirimiz istemeyiz. Aynı kurallar kıyafet alışverişi
için de geçerlir. Özellikle, okulun ilk günlerinde, serbest ve yıkanmaktan yumuşamış, alışık
oldukları rahat tatil kıyafetlerinin yerine, yeni iç çamaşırları ve okul formaları, onları çok
sevseler ve sevinseler bile, sistemlerini huzursuz edebilir ve strese girebilirler. Yeni alınan
kıyafetlerdeki kumaşın kokusu ve sertliğini almak için, çocuğumuzun kokusuna ve dokunuşuna
alıştığı evde kullanılan malzemelerle yıkanması, hem kumaşlarda kullanılan kimyasallardan ve
kokularından arındırır, hem de çocuğumuz kıyafetlerini kullanırken kendisini daha iyi hisseder.
Alınan bu yeni okul kıyafetlerini, okul başlamadan birkaç gün önce giydirmeye başlayabiliriz. Ayna
karşısında, yeni görünümü, nasıl durduğu, kime benzediği, neler hissettiğiyle ilgili karşılıklı
konuşabilir ve kendisini ifade edebilmesine yardımcı olabiliriz.
ÇOCUĞUN GÖRSEL GELİŞİMİ NE DURUMDA?
Akademik becerilerin kazanılmasında,
çocuğunuzun sinir istemindeki bağlantıların neredeyse yüzde 65’ini kullanan görsel sistemin etkin
kullanabilecek gelişimi yapılandırabilmiş olmasının önemi büyüktür. Çocuğunuz, özellikle
görselliği temel alan gördüklerini sabitleyebilme, kötü harf formasyonu okurken görsel takip
edebilmede zorluklar yaşıyorsa; okullar başlamadan önce ya da mümkün olan en kısa zamanda bir göz
muayenesi yaptırmanız ona nasıl yardımcı olacağınız hakkında bilgi verir.
Hatta, ince
motor aktiviteler olarak düşündüğümüz, yazı yazma, boncuk dizme, makas kullanma gibi aktiviteler de
görsel sistemlerin güçlü etkisi vardır. Görsel sistemlerde yaşanan tanımlanmamış yetersizlikler, top
yakalama, merdiven inme gibi kaba-motor hareketlerin de kalitesini düşürür. Ben, çocuklarımız için
genellikle görsel sistemin fonksiyonel becerilerini değerlendiren çocuk göz doktorlarını tavsiye
ediyorum.
OKULA İLK DEFA BAŞLIYORSA…
Çocuğumuz ilk
defa okula başlıyorsa ya da bu yeni bir okul ve yeni bir sınıfsa, okullar açılmadan önce okula
çocuğumuzla birlikte giderek onun bu yeni okuluna kazandırdığı anlamı karşılıklı paylaşmak ileride
çıkabilecek problemleri çözebilmemizde bize ipuçları kazandırır. Böylelikle çocuğunuz, okula gidiş
yolunu,ne kadar zaman aldığını, binanın nasıl olduğunu, olası sınıfların yerini, koridorları,
bahçesini ve spor salonunu, öğretmenini öğrenir ve kendisini bekleyen ortama sistemini hazırlar.
Uyum problemlerini en aza indirebilmek için fotoğraf ya da video çekebiliriz ve okul açılana kadar
bu görüntülerle okul hakkında konuşabilirsiniz. Ayarlayabiliyorsanız yeni sınıf arkadaşlarından biri
ya da birkaçıyla birlikte oyun ve gezme programı yapabilmek büyük şehir yaşantısında hayalmiş gibi
görünse de, böyle bir olanağın çocuklarımıza kazandırabileceklerini hayal
etmeliyiz.
Günümüzde sayıları çok az da olsa bazı okullar, öğrencileriyle öğretmenleri
tanıştıran programlarıyla çocukların olası uyum problemlerini azaltmak ve öğretmenin de çocukların
bireysel farklılıklarıyla ilgili daha fazla bilgilenmesi ve çocukları yakından tanımasını sağlıyor.
Çocuk-aile-öğretmen buluşmaları, öğretmenleriyle çocuğunuzun ilgi alanlarını, kuvettli olduğu ya da
zorlandığı alanlarını paylaşabilmek için size fırsat veriyor. Böyle bir imkan yoksa bile, bilgi
paylaşımı yapabilmek için, okullar başlamadan önce ya da dönemin başlarında, öğretmenle bire bir
konuşabilme fırsatı yaratabilmek önemli.
FARKLI GELİŞEN
ÇOCUKLAR
Farklı gelişen çocukların sayısında son yıllarda izlenen artış ile ilgili olarak
dikkatinizi biraz da bu gruba çekmek istiyorum. Gelişmiş ülkelerde yapılan araştırmalar, duyusal
işlemleme düzensizliğinin genel çocuk nüfusunda yüzde 5-16, otizm spekturumundaki çocukların yüzde
75-80’lere kadar çıkan oranda yaygınlığını gösteriyor. Duyusal ayarlama ve işlemlemede
düzensizlikler yaşayan çocuklar, algısal yetersizliğe bağlı olarak hem kendisini sakinleştirebilmede
hem de davranışlarını kontrol edebilmede zorlanıyor ve belirgin bir öğrenme güçlüğü
yaşıyor.
Bu kadar çok sayıda öğrencinin etkilenmiş olması artık öğretmenlerin ve okul
yöneticilerinin de dikkatini çekiyor ve ülkemizde de gelişimin duyusal parçasıylada ilgilenen
öğretmenlerin sayısı hızla artıyor. Eğitim sistemimizde, öğrencinin uyumunu sağlayabilmek için
ellere hareketler, ortak dikkatin devamlılığı için, önceden zıplama, masa aktivitelerinde sakin
oturabilmesi için hızla çıkılan birkaç basamak merdiven ya da tenefüslerde dayanılmaz seslerden
koruyabilmek için kulak pamukları takmak gibi çözümlerin çocukların ihtiyacı olabileceğini
öğretmenlerine anlatabilmemiz gerekiyor.
ÇOCUĞUN UYUM
PROBLEMLERİ VARSA…
Duyusal işlemleme düzensizlikleri ve uyum problemleri, çocuklarımızın
odaklanabilme ve öğrenebilme becerilerini etkilediğinden öğretmenlerimizin bu konuda
aydınlanması ve eğitim politikalarında uygun stratejiler geliştirebilmesi çok önemlidir.
Ne
olursa olsun, çocuğumuz yaygın eğitim kurumunda eğitim alıyor ya da özel eğitim programında olsun,
okulların çoğu ve eğitimcileri duyusal işlemleme düzensizlikleriyle ilgili belki çok az bilgileri
olabilir. Çocuğumuzun duyusal işlemlemesi alanındaki farklılıkları ile ilgili bilgilerin
paylaşılması onun eğitimine ve günlük işlevselliğine katkısı büyük olur. Mesela, eğer çocuğunuz,
görsel uyaranlar onun kaldıramayacağı kadar çoğaldığında, ellerini yüzü hizasında çırpmaya
başlıyorsa ve siz de eğitim ortamında floresan ışığı, duvarlarda baştan sona doldurulmuş renkli
şemalar ve resimler varsa, çocuğunuzun bu hareketliliğine anlam kazandırabilir ve bu bilgiyi
öğretmeni ya da terapistiyle paylaşabilirsiniz. Çünkü, çocuğunuzun, normal masa lambası, görsel
uyaranları azaltılmış sade, düzenli bir çalışma alanında daha kolay öğrenebileceğini ve ellerini
çırpmayacağını bilirsiniz.
Eğer çocuğumuz birden fazla duyusal sistemlerden eşzamanlı aldığı
bilgilere anlam kazandırabilmede zorlanıyorsa, öğretmeniyle konuşurken göz temasını devam ettirmesi
gibi, eşzamanlı duyusal işlemleme gerektiren davranışlar istendiğinde şaşırır ve
bunalır. Çünkü, söyleneni anlamak yerine görsel dikkatini yönlendirebilmede yaşadığı zorluklar
ya da karşısındaki kişinin yüzündeki mimiklerin hareketliliğine dikkatini odakladığı için konuşmanın
içeriğine anlam kazandırabilmede zorlanır. Bu çocuğumuza da öğrenebilmesini kolaylaştırabilmek için
konuşurken ya da dinlerken göz temasını kesmesine izin vermemiz gerekir.
Bazı çocuklarımız,
birebir çalışmalarda öğretmenleri ya da terapistleriyle uyumlu çalışabilir ama, kalabalık ortamlarda
ya da tenefüslerde bedenlerini ve beyinlerini saldırı altındaymış gibi hissedebilir. Bu çocuklarımız
kendisini huzursuz hissettiği ya da acı duyduğu her anda yeterli duyusal girdiyi alamıyor ya da
gereğinden çok fazlasına maruz kalıyor demektir. Ve ne kadar iyi ve çocuğunuza uygun düzenlenmiş bir
eğitim programı olursa olsun bu programdan beklenen verimi sağlayamaz.
Duyusal uyaranlara
aşırı duyarlılığı olan öğrenciler, kulaklarını rahatsız eden sesinin izlenimi nedeniyle yangın
alarmı ya da gözlerini rahatsız eden ışıkların kaygısıyla kolaylıkla dikkatleri dağılır. Gereksinimi
olan ona yeterli duyusal uyaranları alamayan bir öğrenci, derslere odaklanmak yerine, onun için
temel gereksinimlerine, yani kendisine yönelir. Bu durum çocuğumuz için öğrenme güçlüğü yarattığı
gibi sınıf düzenini de bozarak normal süren eğitimi de negatif etkileyebilir.
ÖĞRETMENİNİ BİLGİLENDİRİN!
Çocuğunuzun duyusal durumuyla
baş edebilmeyi öğrenmiş ve kolaylıkla üstesinden gelebiliyor olsanız da çocuğunuzun
öğretmeninin sizin gibi bu durumu bildiğini ve anladığını varsayamayız. Öğretmenler, çocuğunuzun
duyusal durumu ve sınıftaki davranışları arasında bağlantıyı kurmaya başladığında, duyu-motor
aktiviteleri ve duyusal diyet önerilerinize yönelik düzenlemeleri yaparak kullanmaya daha çok
istekli olacaklardır.
Aileler, öğretmenler, terapistler ve çocuğumuza günlük bakımını
verenlere, duyusal sorunların çocuğun okul işlevselliğine etkisinin farkındalığının arttırılması
açısından hazırladığım öğrenci öndenetim listesini www.sedeftezer.com sitesinde bulabilirsiniz. Bu
öndenetim listesini, sınıf öğretmenine, okul müdürüne, terapistine, okulda çocuğunuzla düzenli
olarak etkileşime girenlere verebilirsiniz. Bu dağıtıma, korna çalma, ya da sessiz olmaları için
uyarma amaçlı ıslık çalma vb. istenmeyen duyusal uyaranlar yapabilen servis şoförleri de dahildir.
Bu maksatlı olmayan duyusal uyaranlar, gün içinde birikir ve tüm günün öğrenme kapasitesini ve hayat
kalitesini negatif etkiler.
Hareketlilik fırsatları sadece duyusal ayarlama zorlukları
yaşayan çocuklarımız için değil, bütün çocuklarımız için gereklidir. Bedenlerimiz ve sistemlerimiz
hareketliliğe göre programlanmıştır ve sistemlerini geliştirmeye devam eden çocukluk döneminde
vazgeçilmezdir. Okuldan önce, okulda ve sonrasında barlardan asılmak, birşeyleri itmek-çekmek,
koşmak, zıplamak, fırlatmak vb. doğru yönlendirilmiş hareketliliğe gereksinim duyarlar. Belirli
aralıklarla kısa yürüyüş, elleri çırparak zıplama ya da duvarları itme gibi çok basit hareketlilik
planları yapılabilir. Başka türlü tüm öğrencilerin sınıflarda sakinleşerek odaklanabilmesi, sınıf
aktiviteleriyle ve davranışsal beklentilerinin eşleşmesi çok zorlaşır.
Gelişmiş ülkelerde,
daha da gelişmiş okulların programları, beyin jimnastiği, yoga ya da diğer eğlenceli sınıf içi
aktiviteleri gibi hareket deneyimlerini de kapsayarak, tüm çocukları sınıfta öğrenmeye hazır tutar.
En iyi öğretmenler, çocuklardan beklenen oturmaları ve o günkü dersin talimatlarını dinlemelerini
istemeden önce, birkaç ritmik zıplamayla onların enerjilerini boşaltmalarına izin
verenlerdir.
ÇOCUĞUN DERS DİNLEMESİNE KÜÇÜK
YARDIMLAR
Sınıfta, en çok dikkati dağıtan çocuklarımızın hareketli elleri ve parmakları
için, küçük sünger toplar, cep içine dikilmiş bir parça kumaş ya da başa takılan bir bant gibi bu
hareketli ellere uğraşacak bir amaç vermek, çocuğunuzun sakinleşebilmesine ve derslere daha
iyi odaklanabilmesine yardımcı olur. Masada otururken, masanın ayaklarına gerilmiş elastik bir
bantı, çocuğumuzun ayaklarıyla itip çekerek yaptığı hareketlerle, ayak hareketliliğini yönlendirir
ve şişme bir mindere oturması uzun süreli dikkatini devam ettirebilmesini her çocukta
kolaylaştırır.
Okullar açıldığında da çocuklarımızın oyun oynama zamanına ve özgürlüğüne
ihtiyacı vardır.Oyun bir gösteriş değil, kendilerini geliştirebilmeleri için vazgeçilemez
gerekliliktir.
Hepimize başarılı ve keyifli bir eğitim yılı diliyorum.
Sevgi ve
saygılarımla…