Malezya’da Dünya Obesite Kongresi’ndeydim. Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da dünyanın dört bir yanından bilim insanlarının toplandığı harika bir kongredeydim. 4 gün boyunca heyecanla yeni bilgileri kapmak için o salondan bu salona koştum; notlar tuttum, röportajlar yaptım. Tıpta öğrenmenin sonu yok; dünyada o kadar güzel araştırmalar yapılıyor, o kadar çok bilgi yağıyor ki! Bu kongreye Türkiye’den katılarak tıp doktoru -medikal gazeteci sıfatıyla tek izleyen bendim. İşte, Dünya Obesite Kongresi’nden sizin için seçtiklerim:
Prof. Lilienthal Heitmann
Danimarka, Frederiksberg Hastanesi
“Çevreden aldığımız toksinler hormone dengemizi bozup şişmanlığa yol açıyor”
• Toksik kimyasalların etkileri çok küçük dozlarda bile görülebiliyor. Hormonal yapımızı bozuyorlar.
• Biz bu kimyasalları plastik, teflon, giysi, kozmetik gibi yerlerden alıyoruz. Ancak ana giriş yeri yiyecekler.
• Eğer bu toksik maddelere hayatımızın kritik dönemlerinde maruz kalırsak etkileri çok daha fazla oluyor. Örneğin; anne karnındaki dönem. O zaman bebeğin doğal kilo kontrol mekanizmaları üzerinde kalıcı değişikliklere neden olabiliyor.
• Anne sütüyle beslenmenin bebeği ileride şişman olmaktan koruyucu etkisi var.
• Bu toksik kimyasallar epigenetiği de değiştiriyor. Nesiller boyunca gen değişikliği yaptığını düşünüyorruz. Yani sizin torununuzun çocuğu siz toksik maddelere maruz kaldınız diye şişman olabilir!
• Toksik maddeler kadınlarda daha çok toplanıyor.
Prof. Andrew Steptoe
Londra Kolej Üniversitesi, Epidemiyoloji ve Halk Sağlığı Bölümü
“Rahatlamak için yemek şişmanlatıyor”
• Deney ortamında fareyi strese soktuğumuzda yaptığı ilk iş yemeyi kesmek! İnsanda öyle olmuyor. Aksine ‘Rahatlamak için yeme”ye yöneliyor. Genelde seçtiği de çok daha yağlı, kalorili yiyecekler!
• Stresle şişmanlığın ilgisi var mı? Evet, var! Stresle birlikte davranış ve fizyolojimizdeki değişiklikler obesiteyi tetikliyor.
• Aşırı diyete dikkat! Aşırı diyet sonrası strese giren kişi çok daha fazla yiyor.
• Çalışma süresi uzayan kişi doymuş yağdan zengin,şekerli ve kalorili yiyecekleri artırıyor.
Virginie Lecomte
New South Wale Üniversitesi , Avustralya
“Büyükbabası kötü besleniyorsa kız torun şişman oluyor”
• Büyükbabanın sürekli çok yağlı beslenmesi kız torunda pankreas hücrelerinin işleyişini bozuyor. Farelerde yaptığımız deneyde gözlemledik.
• Büyükbabanın yağlı beslenmesi kız torunda metabolizma sorunlarını programlıyor. Bu torunlarda metabolik hastalıklar çok daha kötü seyrediyor.
Tim Lobstein
Uluslararası Obesite Çalışma Birliği Yöneticisi, İngiltere
“Fakir aile çocukları daha şişman”
• İngiltere, Fransa, Hollanda gibi ülkelerde çocuk obesitesi 2003’lerden beri kontrol altında. Var ama ilerlemiyor.
• Zengin aile çocuklarında şişmanlık oranı azalmış. Fakir aile çocuklarında şişmanlık aynen devam ediyor.
• Sosyal eşitsizliğin fazla olduğu ülkelerde (zengin-fakir arasındaki fark attıkça) zenginler ve şişmanlar arasındaki obesite oran farkı da artıyor.
• Zengin-fakir arasındaki farkın az olduğu ülkelerde çocuklarda şişmanlık da daha az görülüyor.
Prof. Susan Webb
Oxford Üniversitesi, İngiltere
“Akdeniz tipi beslenme en doğru beslenme şekli”
• Çok fazla şişman hasta var. Ne yazıkki bu kadar insanı tedavi edcek yeterli diyet ve spor elemanı yok.
• Obesiteyle savaş konusunda uzun süreli başarı konusunda karamsarlık var.
• Şişman insanların yedikleri yiyecekleri daha tatmin edici hale getirebilirsek yararlı olabiliriz.
• Yağdan fakir diyetler işe yaramıyor!
• Deneylerde Akdeniz tipi beslenen insanların kilo kontrolünde çok daha başarılı olduğunu gördük.
• Kilo vermek isteyen insanların motivasyona ihtiyacı var, daha fazla eğitime değil!
• Bu işi ticari olarak yapan bir yere-kişiye başvurmak kilo vermeyi artırıyor.
• Diyet + egzersiz her zaman daha çok işe yarıyor. İlk 2-3 ayda sadece diyet yapanla, diyet+ egzersiz yapan arasında çok fark yok, ama 12. ayda diyet + egzerrsiz çok büyük fark yaratıyor.
• Belki de kiloyu uzun süre korumak için 2-3 yılda bir veya 5 yılda bir programa girmek gerekiyor .
Prof. Jean-Michel Oppert
Piere ve Marie Curie Üniversitesi- Fransa
Kardiyometabolizma ve Beslenme Enstitüsü
“Diyet yaparken kası korumak çok önemli”
• Kilo verebilmek için haftada 2,5 saat egzersiz ve 2 kez ağırlıkla çalışmak gerekiyor.
• Kilo almayı önlemek içinse haftada 4 saatten fazla egzersiz gerekiyor.
• Şişman hastaları nasıl harekete yönelteceğiz? İşte bizim gerçek sorunumuz!
• Diyet yaparken vücut kompozisyonunun nereye gittiği çok önemli. Kas dokusunu korumak için hareket etmek gerekiyor.
• Diyet yaparken protein tüketimini artırırsak dah az kas kitlesi kaybediliyor.
• Pedometre verdiğimiz insanlar daha fazla yürümeye başlıyor. Günlük adım sayısını artırıyorlar.
Prof. Wim Saris
Maastricht Ün. Beslenme Araştırma Enstitüsü, Hollanda
"Kalorinin nerden geldiği önemli değil, önemli olan fazla kalori almamak"
• Modern yaşam obesojenik (şişmanlatıcı) çevreye katkıda bulunuyor: Her yer lezzetli ve ucuz yiyecekle dolu.
• Günde 30 dakika orta şiddette egzersiz diyabet ve kalp-damar hastalığı riskini önlemede etkili, ama kiloyu önlemede değil. Yetmiyor!
• Kişi şişmansa yüksek proteinli diyet işe yarıyor; kilo veriyorlar. Ancak normalse aksine yüksek proteinli diyetle kilo alıyor.
• İki grup 10 hafta süreyle 600 kalorilik diyete sokulmuş. Birine çok yağlı birine çok az yağlı beslenme biçimi uygulanmış. Sonuç: İkisi de aynı kiloyu vermiş.
• Kalorinin nerden geldiği önemli değil. 1 kalori 1 kaloridir. Besin kaynağından bağımsız bir olay bu… Yani ister şeker, ister protein, ister yağ olsun… Kilo almamak için dikkat edilecek nokta; fazla kalori almamak. Enerji balansını sağlamak.
• Tekrar kilo almayı önelmek için günde 60-90 dakika orta şiddette egzersiz yapmak gerekiyor. (yürümek gibi)
• Şişmanlıkla mücadelede ilaçlarla destek gerekiyor. Yeni ilaçlar işimize yarayacak.
ÖZEL RÖPORTAJLARIM |