Çocuklarda Çekingenlik
Çekingenlik, sosyal ortamlardan kendini geri çekme, çok yakını
dışındaki diğer insanlarla aynı ortamı paylaşmaktan çekinme, başka
insanlarla bir ilişki için girmek istememe, başkalarınca olumsuz
değerlendirilmeye aşırı duyarlı olma gibi, davranış ve düşüncelerle
açıklanabilir. Çekingen çocuklar, anneleri ya da sürekli birlikte
oldukları kişi dışında hiç kimseyle iletişim kurmak istemezler.
Annelerinin yanından ayrılmazlar. Birisi onlara yaklaşmaya çalışırsa
ondan kaçıp uzaklaşırlar. Annelerinden ayrıldıklarında ilk tepkileri
ağlama olur. Bu çocuklar, yaşıtları ile ilişki kurmada zorlanırlar,
arkadaşları ile birlikte olmaktansa yalnız kalmayı tercih ederler,
yaşıtlarından çekinirler, bazı hallerde kendilerinden küçüklerle bir
araya gelebilirler.
Çekingen çocuklar, kendilerini sözlü olarak ifade etmekten çekinirler,
kendilerine soru sorulduğunda genellikle cevaplandırmaktan kaçınırlar,
başlarını öne eğerler, nadir hallerde de göz veya baş hareketi ile
cevaplandırmakla yetinirler. Çekingen çocuklar, çoğunlukla güvensiz ve
huzursuz çocuklardır, bazılarında saldırganlık duyguları da
görülebilir. Çekingen çocuklar, okul ortamı veya arkadaş grubu içinde
olduklarında oyuna katılmak isteseler de kendilerinde bu cesareti
bulamazlar. Mutlaka birisi onları elinden tutup oyuna sokmalıdır, oyuna
girdikten sonra da mutlu oldukları görülür. Yeni bir durum, yeni bir
olay, yeni bir ortam onları çok tedirgin eder.
Çekingen çocukların çoğunun sınıfta sevdikleri bir yer vardır. Bu yer
genellikle faaliyetlerden, kalabalıktan uzak ve rahatça
oturabilecekleri bir minder üstü veya düz bir yerdir. Burada olup biten
şeylerin çoğuna karşı ilgisiz ve birçoğundan habersiz görünürler.
Onların çok az şeye karşı ilgi gösterdikleri ve kendilerini rahatlatmak
için sık sık parmak emdikleri, ileri geri sallandıkları, tırnak
yedikleri veya kendi saçlarını ve kulaklarını çektikleri görülür.
ÇEKİNGENLİĞİN NEDENLERİ
Çekingenliğin her durumda geçerli olabilecek kesin bir nedeni yoktur.
Nedenler kişiden kişiye değişebilir. Bu nedenleri şöyle
açıklayabiliriz.
Kişiliğin oluşumunda en büyük pay genellikle ana-babaya aittir. Çocuğun
fikirlerini, inançlarını ve davranışlarını büyük ölçüde ana-baba
şekillendirir. Çekingenliğin ortaya çıkışında da ana babanın kişilik
özellikleri ve çocuk yetiştirme tarzlarının büyük etkisi vardır.
Ailenin aşırı koruyucu bir tutum içinde bulunması çocuğun pasifize
olmasına yol açabilir ve böylece kendi başına kararlar alıp
uygulamaktan korkan çekingen bireyler yetişir.
Ezilen, sövülen, dövülen, aşağılanan, küçük görülen, alay edilen bir
çocuğun içinde ‘sen değersizsin, sevilmeye layık değilsin' mesajı yer
edinir. Kendisini ezilmiş hisseden, değersiz bulan, sevilmeye layık
görmeyen biri de insanlarla iletişim kurarken rahat davranmakta
zorlanır ve çekingen, pısırık bir kimliğe bürünebilir.
Olduğu gibi kabul edilmeyen, nasıl olduğuna değil, nasıl olması
gerektiğine önem verilen, sözleri önemsenmeyen, duygularını olduğu gibi
ifade etmesine izin verilmeyen, ana babasının istediği kalıplara girmek
zorunda bırakılan bir çocuk zamanla kendi özünden kopar ve kendine
yabancılaşır. Böyle davranılan çocuğun da kendi başına girişimlerde
bulunup sorumluluk alması kolay olmaz. Çocuğun çabasına karşı tepkisiz
kalmak, onu hiçbir şekilde yönlendirmemek, çekingenliğin
nedenlerindendir.
Çocuğun kendisi bir şeyler yapmak ister ve bunu başaramazsa ya da bir
işe başlamadan önce başarısızlık korkusu hissederse çekingen olur.
Çevrenin çocuktan beklentileri yük¤¤¤¤e ve bu beklentileri yerine
getiremiyorsa; çocuk kınanıyor, eleştiriliyor, başkalarıyla
kıyaslanıyorsa; yaptıklarında hep bir kusur aranıyor, hatalarına
hoşgörü gösterilmiyorsa bu çocuk muhtemelen çekingen olur.
Çekingen olan çocukların birinci dereceden akrabalarında da çekingenlik
görülme oranının yüksek olması genetik yatkınlığa kanıt olarak
gösterilebilir. Aile üyelerinin birbirlerine benzer biçimde
çekingenliğe yatkın özelliklere sahip olmalarının nedeni, ana babaların
tutum ve davranışlarının çocuk tarafından taklit edilip benimsenmesinde
aranabilir.
Altyapısı önceden hazırlanmış olan çekingenlik, bazen belirli bir
olaydan sonra gün yüzüne çıkmış ve yerleşmiş olabilir. Örneğin öğrenci
sınıfta ders anlatırken bir hata yapmış ve arkadaşları ona gülmüştür. O
da küçük düştüğünü, rezil olduğunu düşündüğü için utanç hissine
kapılmış ve bedensel belirtiler göstermiştir. Bir dahaki sefere ders
anlatmak için yine tahtaya çıktığında önceki deneyimi olumsuz
beklentilere yol açacak, bulunduğu ortam duygularını tetikleyecek ve bu
defa benzer bir hata yapmasa ve kimse ona gülmese bile o yine aynı
şeyleri yaşayabilecektir.
ÇÖZÜM NE OLABİLİR?
Eğer çocuğunuzda çekingenlik varsa, çocuğunuzdaki bu çekingenliği
önemseyin. Çünkü her 100 çocuktan 10'u aşırı çekingenlik sorunuyla
karşı karşıya kalıyor.
Çocuğun çekingenlik sorunundan kurtulması için, önce teşvik ve iltifat
edilmesi gerekir. Çocuğun sırtını sıvazlamak, ‘aferin' demek onu motive
eder. Çocuğun uygun tercihlerine saygı gösterilmelidir. Çocuğun
yeteneklerinin gelişmesi için özgür ve öz denetime dayalı bir disiplin
anlayışı geliştirmelidir. Çocukla hem oynamalı, hem eğlenmeli, hem de
ciddi konularda ilgilenilmelidir.
Bu çocuklar sürekli eleştirilmekten kaçınılmalı, sosyal olmaya
zorlanmamalıdırlar. Bu sorun hemen ve kolayca halledilebilecek bir
sorun değil, küçük adımlarla ve zamanla ancak üstesinden gelinebilecek
bir sorundur. Unutmamanız gereken şey, çocuğunuzun sınırlarını aşarak
göstermiş olduğu her ayrıntıyı fark etmeniz ve yüreklendirmenizdir.
Çocuğunuzu çekingen gibi algılamayın. Bu etiket sizin beklentilerinizi
yansıtır. Her zaman değişmesini istediğiniz özelliğini vurgulamak
yerine, her zaman onun iyi yönlerinden söz edin.
Çekindiği durumlara zorla onu itmeyin. Bu ona çekingenlikten kurtulması
için yardımcı olmaz. Aksine bu duygularının daha da derinleşmesine
sebep olur. Ona yalnızca kendine güvenini kazanmasını ve reddedilme
korkusunu yenmesini öğretin.
Çekingen çocuğunuzu korumanız altına almayın. Bunun yerine ona yardımcı
olun, ihtiyaç duyacağı davranışları öğretin ve bunları deneyebileceği
ortamlar yaratın. Öncelikle bağlı olduğu kişiden kopmasına yardım
etmek, sonra bir arkadaşla birlikte olmasına fırsat vermek, daha sonra
da bir arkadaş grubu ya da faaliyet grubuna, okul ortamına girmelerini
sağlamak gerekir. Başarılı ve mutlu olacakları bir alanın keşfedilmesi
de onları huzurlu kılar.
Çekingen çocuğun uyum sorununun giderilmesinde öğretmene ve okula düşen
bazı sorumluluklar da vardır. Öncelikle öğretmen, çocuğun kabuğundan
çıkmakta güçlük çekeceğini kabullenmeli ve sabırlı olmalıdır. Çocuğu
ilk günden faaliyete katılması için zorlamamalıdır, hoşlandığı
faaliyetleri bir süre karşıdan izlemesine izin verilmelidir. Zaman
zaman bir köşede yalnız oynamasına izin verilmelidir.
Öncelikle öğretmen kendisi çocukla diyalog kurmalı, sonra tek arkadaşla
diyalog kurması sağlanmalıdır. Çekingenlikten kurtulabileceği su, kum,
kil, çamur, boya gibi malzemeleri kullanmaya teşvik edilmelidir.
Yaratıcı faaliyetlere yönlendirilmelidir. Çocuğa başarı ve deşarj
alanları bulunmalı, en ufak bir başarısında öğretmen tarafından
yüreklendirilmelidir. Düzenlenmiş faaliyetler esnasında çekingen çocuklar için ne yapılabilir?
Çekingen çocukların çoğu sizin onunla ufak ilgilenmenizle açılıp
konuşmaya başlarlar. Sınıfınızda nasıl bir davranış istediğini bilen
ama işbirliği yapmak istemeyen çekingen bir çocuk bulunabilir. Bu çocuk
yeni faaliyetlere başlamaktan korkan ve bundan dolayı sizden fazladan
teşvik isteyen bir çekingen çocuk olabilir. Bu çocuğun herhangi ufak
bir gayretinden dolayı aferin diyerek veya başını okşayarak takdir
ediniz. İşinde ufakta olsa bazı başarılar elde ettikten sonra işbirliği
yapmak ona daha kolay gelir.
Halka şeklinde çalışma esnasında çekingen çocuk için ne yapılabilir?
Halka şeklinde çalışmaya katılması için çocuğa baskı yapmak iyi
değildir. Bu çocuklara karşı yavaş ve onlardan az iş isteme şeklindeki
bir yaklaşım genellikle daha çok etkilidir. Çocuğa yapılanları
seyretmesi konuşulanları dinlemesi için izin verilmelidir. Çocuğun
isteğine veya sorusuna hemen cevap verilmeli ama bu onu susturacak
şekilde bir cevap olmamalıdır. Çocuğun kendine karşı güveni arttıkça
grup çalışmasına daha istekli olacaktır.
Öğretim esnasında çekingen çocuk için ne yapılabilir?
Bireysel dikkat gösterilir ve bireysel talimat verilirse çekingen çocuk
verilen işi en iyi şekilde yapabilir. Siz çocuğun işine karışmayan ve
onu sakinleştiren biri olarak görülürseniz daha faydalı olacaktır.
Dışarıda oyun esnasında çekingen çocuk için ne yapılabilir?
Dışarıda oynanan oyunlar çocukların; sosyal becerilerinin, akranları
arasında etkileşimin, anlama becerilerinin gelişmesine yardımcı olur.
Çekingen çocuk dışarıda özel bir dikkati gerektirir. Bu durumda çocuğu
birkaç basit faaliyet içine sokmayı denemelisiniz. Çocukta birkaç
beceri elde ettikten sonra faaliyetleri diğer becerileri de içine
alarak genişletebilirsiniz. Yavaş yavaş her defasında bir çocuk olması
şartıyla diğer çocukları da faaliyete sokabilirsiniz.
Düzenlenmiş oyun esnasında çekingen çocuk için ne yapabilirsiniz?
En iyi tutum, işbirliği yapması için çocuğa baskı yapmamaktır. Sadece
faaliyeti seyretmesi ve anlaması için zaman ayrılmalıdır. Çocuk konuya
karşı ilgi göstermeye başladığı zaman bireysel talimat verilerek
çocukla ilgilenmeye başlanmalıdır. Bu ilgilenme yerini yavaş yavaş
çocuğun diğer çocuklarla yapacağı etkileşime bırakmalıdır. Çekingen
çocuğun diğer çocuklarla yapacağı etkileşimin sözle olacağı
beklenmemelidir. Ancak siz ona talimat vermeli, düzenli konuşmalar
yapmalısınız.
Serbest oyun esnasında çekingen çocuk için ne yapılabilir?
Serbest oyun çekingen çocuk için çok değerli bir faaliyettir. Bu
faaliyette çocuğun diğer çocukların oyunlarını seyretmesi onlarla
etkileşimde bulunması serbesttir. Çocuğu gözlemek çocuğun ilgilerini
öğrenmeye yardım eder. Öğrenince çocuğa zevk alabileceğini düşündüğünüz
birkaç oyun öğretebilirsiniz. Çocuk arkadaşlarının yanında onlarla
açıkça görülen bir ilişki kurmadan benzer faaliyetlerde bulunursa,
çocuğun onlarla gerçek bir etkileşim için ilk adımı attığını
bilmelisiniz.
Müzik ve resim çalışmalarında çekingen çocuk için ne yapılabilir?
Bazı çocukların resim ve müzik faaliyetlerine pek yatkınlıkları yoktur.
Fakat onları çekici bulurlar. Bu faaliyetleri bir süre izledikten sonra
huzursuz bir çocuk kendi isteğiyle faaliyete katılabilir. Bu durumda
çocuğun faaliyete katılması için sıkılmadan kibarca teşvik
edebilirsiniz, baskıdan sakınılmalıdır.
Anlaşılıyor ki aile ya da öğretmen, çekingen çocukla iletişimde
ısrarcı, baskıcı olmamalıdır. Çoğu zaman çocuk kendi haline bırakılıp,
yalnızca ilk adım için teşvik edilmelidir. Bunun yanında bütün
çocukları aynı görmemek, her çocuğun kendine özgü özelliklerini,
duygularını ve davranışlarını kabul edip, ona göre davranmak yerinde
olacaktır.
|