Forum Anasayfası Forum Anasayfası > Genel Konular > Bebeğim & Çocuğum Hakkında
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar RSS - yeni anneler
  SSS SSS  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Kapalı Konuyeni anneler

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz Sayfa  12>
Yazar
Mesaj
  Konu Arama Konu Arama  Konu Seçenekleri Konu Seçenekleri
ilal Açılır Kutu Gör
Altın Üye
Altın Üye
Simge

Kayıt Tarihi: 13 Haz 2008
Konum: antalya
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 3091
Mesajın Direkt Linki Konu: yeni anneler
    Gönderim Zamanı: 06 May 2009 Saat 09:05
Yeni anneler, yanlış yapma korkusuyla çocuklarıyla sıcak ilişki kuramıyor


Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Anabilim Dalı Başkanı & Aile Terapisti Prof. Dr. Emine Zinnur Kılıç, günümüzde annelerin başarılı olma adına anne-çocuk ilişkisinin sıcaklığını yaşamadığını belirterek “Annelik duygusu yaşamın belki de en doyum verici duygularından birisidir. “Başarılı anne” olma çabası, bu duyguyu bozduğunda; hem anneler hem çocuklar kaybeder. Şunu unutmamak gerekir ki; en başarılı, en mutlu ya da en güvenli, en sağlıklı erişkinler genellikle en başarılı annelerin çocukları değildir” diyor.

Annelik bize öğretildiği gibi doğuştan mı gelir yoksa öğrenilen bir rol müdür?

Annelik rolü kültürden kültüre farklılıklar gösteren bir roldür. Genellikle bu rolün nasıl oynanacağı annenin kendi annesiyle ilişkisi ve içinde yaşadığı toplumun annelere nasıl bir rol verdiği gibi etkenlerle şekillenir. Ama hiçbir toplumda değişmeyen bir şey vardır ki o da anne ve bebek arasında kurulan özel bağdır. Bebeğin doğduğu günden itibaren anne ile arasında kurulan ilişki, özel bir ilişkidir. Bebekler, dünyaya, sanki kendilerine bakan anneyi büyüleyecek bir donanımla gelirler. Bu öyle bir büyüdür ki; anne, bebeği her ağladığında, onun gereksinimlerini gidermek için kendini zorunlu hissedecektir. İşte insan yavrusunun bu özel yeteneği sayesinde anne ve bebek arasında gelişen bağlanma ilişkisi; bebeğin korunmasını, bakılmasını, gereksinimlerinin giderilmesini ve hayatta kalmasını sağlar. Annenin bebeğin gereksinimlerine duyarlılığı, kısmen doğum sonu annede oluşan hormonal değişiklikler sayesinde olur ama kısmen de bebeğin bu özel yeteneği ile yaratılır. Bebeğe bakım veren kişi mutlaka anne olmayabilir. Kim olursa olsun bir süre düzenli biçimde bir bebekle ilişki kurduğunda aynı büyünün etkisi altında kalacaktır. Bebeğe bağlanan annesi ya da bakımını üstlenen kişi, ona hayran olacak, onu memnun etmek için, rahat ettirmek için adeta çırpınacaktır. Böylece de annelik rolüne ilişkin ilk adımlar atılmış olur. Annenin bebeğe verdiği değer; onun gereksinimlerine karşı duyarlılığı; bebeğine baktığında gözlerinin parlaması; bebeğin kendisini değerli ve güvende hissetmesini sağlar ve böylece bebek, annesi ile ilişkisi yoluyla, kendisi ve yaşadığı dünya ile ilgili ilk bilgilerini oluşturur.

Anne olmak görünürde bu kadar basit bir roldür; insan yavrusuna bakmak, beslemek, sevmek, sıcak tutmak, korumak... Ancak pratik uygulamada annenin bütün varlığını ve düşüncesini kaplar. Anneler bebekleriyle ilgili hayaller kurar, onun geleceğine ilişkin planlar yapmaya başlarlar. Anne daha çok şey bildikçe daha çok ayrıntı ile uğraşmaya başlar. Anne sütü mü verecek, mama mı verecek, yanında mı yatıracak ayrı mı yatıracak? En doğru anneliği nasıl yapacağına ilişkin sorular annenin zihnini işgal eder. Günümüzde annelik rolü bu nedenle giderek karmaşıklaşmıştır. Hele de son yüzyılda erişkinlerin, “kendi davranışlarının kökenini geçmişte, çocukluklarında arama” ve bu yaklaşımın yanlış bir uzantısı olarak da “geriye dönüp de başlarına gelen her sorundan dolayı annelerini suçlama” eğilimleri ortaya çıktığından beri çoğu anne, çocuğunun geleceğinin bütün yükünü ilk andan itibaren omuzlarında hissetmeye başlamaktadır.

Günümüzde anneler eskiye göre daha plan, program ve proje dahilinde çocuk yetiştiriyor. Yeni annelerle eski anneleri kıyaslar mısınız?

Günümüzde anneler yoğun bir bilimsel bombardıman altındalar. “Çocuğun neyle beslendiği ya da beslenmediği onun ilerde kalp hastası ya da şeker hastası olmasına neden olabilir; hangi ek besinleri aldığı ileride obez olup olmamasını belirler; belli vitaminleri almazsa boyu yeterince uzamayacaktır” vs. gibi, bazıları çok da doğru olmayan ham bilimsel veriler annelere her gün medya aracılığıyla ulaşıyor. Beslenme konusunda uzayıp giden bu listeye giderek zekasının nasıl daha iyi gelişeceği listesi de eklendi. Anneler çocuklarının zekası gelişsin diye hamileliklerinden itibaren belli müzikleri çocuklarına dinletmeye; oturabildiğinden itibaren çocuklarını zeka geliştirdiği iddia edilen TV programlarının karşısına koymaya; mutlaka belli oyuncaklarla oynamasını sağlamaya uğraşmaktalar. Annelik üzerinde tüketim toplumunun baskısı giderek artmakta.... Bu yaklaşım tarzı çerçevesinde, “annenin çocuğa nasıl davranması gerektiği” konusunda da oldukça sığ bir bilgi bombardıman söz konusudur. Annelere birbiriyle çelişen birçok mesaj bir anda verilmektedir. Bu mesajlar “çocuğunu taşırken yüzü kendine mi baksın, dışarıya mı baksın?” gibi günlük yaşamın küçük ayrıntılarından tutun da; “çocuğun davranışına sınır koyarsanız özgür bir birey olamaz, kendi hakkını savunamaz” türü tehditler içeren uyarılara kadar anne çocuk ilişkisinin birçok alanını kapsamaktadır. Bu bombardıman altında bazı anneler, çocukları iyi yabancı dil öğrensin diye, daha kendi dilini konuşmadan yabancı dil öğretme çabası içine girmekte; tuvalet eğitiminden önce müzik eğitimine başlamaktadırlar. Annenin eğitim düzeyi yükseldikçe çocuğun geleceği için yapılması gereken şeyler listesi giderek kabarmaktadır. Bütün bu uyarılar sonucunda, bazı anneler, “Çocuklarının ilerde ne olup ne olmayacağının yalnızca kendi kontrollerinde” olduğu zannına kapıldılar ve bir gün bir şeyleri eksik ya da yanlış yapmış olmaktan dolayı çocukları tarafından suçlanmaktan da fena halde korkuyorlar...

Çocuklar günümüzün hızlı, karmaşık ve kalabalık şehirlerinde yetişirken anneleri ile ilişkileri de bu yaşam tarzından etkileniyor mu? Daha sıcak bir ilişki için önerileriniz var mı?

Bütün bu baskıların sonucunda, daha çok da şehirde yaşayan anneler sanki çocuklarıyla ilişkilerindeki her anı puanlayan bir dış sistem varmış gibi hissetmeye başladılar. Çalışan anneler, çocuğuna yeterince zaman ayırmadığının suçluluğuyla; görev icabı çocuğa ayırdığı zamanları, “çocuk zeka gelişimi için oynaması gerekli olan bütün oyunları oynadı mı oynamadı mı?” diye hesaplayarak geçirir hale geldiler. “Doğru çocuk yetiştirme denetim sistemi” sanki onların ne kadar iyi anne oldukları ve çocuklarının gelecekte ne kadar başarılı, güvenli, sağlıklı olacağına dair her an onları denetlemekte ve puan vermekte gibi hissediyorlar. Bu derece çocuğun geleceğine odaklanmış bir bakış açısı ise şimdiki zamanın kaçmasına; anne çocuk ilişkisinin çok önemli bir boyutu olan duygusal ilişki boyutunun unutulmasına neden oluyor. Anne çocuk ilişkisinin kendiliğindenliği ve doğallığı bozuluyor. Anneler hata yapma ya da eksik yapma kaygısından çocuklarıyla ilişkilerinin keyfini çıkaramaz hale geldiler. Annelik artık “doğru çocuk yetiştirme” konusunda binlerce ayrıntı bilmeyi ve uygulamayı gerektiren tam gün çalışmayı gerektiren bir iş haline gelmiş; ilişkinin rahatlığı bozulmuş; ilişkiler gerginleşmiş durumda...

Oysa anne çocuk ilişkisinin en önemli yönü ilişkideki güven hissi, şefkat, paylaşım, birlikte olmaktan mutlu olma ve her şeye karşın karşılıklı kabullenilme duygusudur. Anneler gergin olup, çocuklar da annelerinin beklentilerine yanıt verememe kaygısı yaşamaya başladıklarında bu duygu kaybolur. Annelik duygusu yaşamın belki de en doyum verici duygularından birisidir ve “başarılı anne” olma çabası, bu duyguyu bozduğunda; hem anneler hem çocuklar kaybeder. Şunu unutmamak gerekir ki; en başarılı, en mutlu ya da en güvenli, en sağlıklı erişkinler genellikle en başarılı annelerin çocukları değildir!


Empatinin olmadığı ilişkiler yüzeyseldir. Bu tür ilişkiler insana doyum vermez. En derin sohbetler geyik muhabbetinin ötesine geçemez.
Yukarı Dön
yeliz Açılır Kutu Gör
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 18 Eki 2007
Konum: Ankara
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 1414
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 06 May 2009 Saat 11:27
ilalcim emeğine sağlık ClapClapClap
gerçeketen de öyle her ne kadar kendimi rahat tutmay içimden geldiği gibi davranmaya çalışsamda ben de tıpkı bu yazıdaki gibi bugün şunu yemedi şunla oynmadı... gibi düşüncelerin ve suçluluk duygusunun esiri olmaktan kurtulamıyorumEmbarrassedConfused
Yukarı Dön
ilal Açılır Kutu Gör
Altın Üye
Altın Üye
Simge

Kayıt Tarihi: 13 Haz 2008
Konum: antalya
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 3091
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 06 May 2009 Saat 18:42
biz daha yemeye başlamadık ama ilk kaka yapmadığı zamanlarda kızımın karşısına geçip dakikalarca ıkındığımı biliyorumLOL
Empatinin olmadığı ilişkiler yüzeyseldir. Bu tür ilişkiler insana doyum vermez. En derin sohbetler geyik muhabbetinin ötesine geçemez.
Yukarı Dön
melikebucak Açılır Kutu Gör
Katılımcı Üye
Katılımcı Üye
Simge

Kayıt Tarihi: 30 Kas 2008
Konum: doğubeyazıt
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 404
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 06 May 2009 Saat 18:46
Orjinalini yazan: ilal ilal Yazdı:

biz daha yemeye başlamadık ama ilk kaka yapmadığı zamanlarda kızımın karşısına geçip dakikalarca ıkındığımı biliyorumLOL
   LOLLOLayy çok hoşsun çok güldümLOLLOLLOLLOLLOL

Yukarı Dön
Elif Hansa Açılır Kutu Gör
Elmas Üye
Elmas Üye

Hansa ve Tevhid'in Annesi

Kayıt Tarihi: 03 Ağu 2008
Konum: SılayaHasret :(
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 7772
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 06 May 2009 Saat 19:00
IlaaallLOL
 
Kizim yeni dogdugunda cok agladigi zaman dayanamaz bende aglardim onunla birlikte... Bir de cok agladigi icin ac bu cocuk ac diye diye psikolojimi bozmuslardiTongue Doymuyor diye uzulurdum...
 
Yukarı Dön
ilal Açılır Kutu Gör
Altın Üye
Altın Üye
Simge

Kayıt Tarihi: 13 Haz 2008
Konum: antalya
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 3091
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 06 May 2009 Saat 19:03
bende sarılır sarılır ağlardım....banada aynısını söylediler ama hiç aldırış etmedim...çok şükür sütüm iyiydiiii
Empatinin olmadığı ilişkiler yüzeyseldir. Bu tür ilişkiler insana doyum vermez. En derin sohbetler geyik muhabbetinin ötesine geçemez.
Yukarı Dön
melikebucak Açılır Kutu Gör
Katılımcı Üye
Katılımcı Üye
Simge

Kayıt Tarihi: 30 Kas 2008
Konum: doğubeyazıt
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 404
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 06 May 2009 Saat 19:37
sarılıp ağlamayı bende çok yaptım ama nafile bebek susmuyordu bir türlüLOL

Yukarı Dön
zeynep Açılır Kutu Gör
Pırlanta Üye
Pırlanta Üye

canım oğlum Mehmet Efe'm

Kayıt Tarihi: 18 Kas 2007
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 5382
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 06 May 2009 Saat 19:40
ayyy oğlumla ilk yanlız kaldığımız gece hiç durmadı bende ağladım gecenin yarısıTongue sonra 10 günlük filandı eşim niye ağlıyo diye sordu bana bende gazı çıkmadı gaklamadı dedim oda gelmiş bak oğlum böyle yapıcaksın diye gaklıyodu arkamda tabii ilal o ıkınma olayınıdayaptı eşimLOLLOLLOL
Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz Sayfa  12>
  Konu Paylaş   

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

  | İletişim | Reklam | Gizlilik İlkeleri Copyright 2007-2025 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.