Genetik karakter nedir?
Hani hep deriz ya "tıpkı babası gibi uzun boylu" veya "aynı annesi gibi neşeli cana yakın". Bunun sebebi genetik karakerdir. Yani bir çocuğun anne ve babasından aldığı genlerin karışımının ve özetinin kendi fiziğinde veyahut karakterinde şekillenmiş olmasına "genetik karakter" diyoruz.
Psikolojik Karakter nedir?
Genetik karakterin haricinde, bir de çocuğun anne karnına düştüğü ilk andan itibaren şekillenmeye başlayan "psikolojik karakter"i vardır. Psikolojik karakter, annenin sevinçleri, öfkesi ve üzüntülerine bağlı olarak "genetik karakter"in üzerine inşa edilen ikinci bir karakterdir. Anne karnında, dokuz ay geçiren bir çocuk, sadece bu süreyi tamamlamak için beklemez, aksine annenin yaşadığı her acıyı, her sevinci ve her duygusal değişimi birebir yaşayarak bir ömür boyu ana hatları ile kullanacağı karakter alfabesinin ilk harflerini de dizmeye başlar.Genetik karakterin oluşumunda her ne kadar anne ve baba söz sahibi olmasa da psikolojik karakterin oluşumunda,özellikle anne doğrudan tesir sahibidir.Yani anne eğer isterse karnındaki çocuğun "pısırık, korkak" yahut "sakin ve huzurlu" olabilmesi adına ciddi bir rol oynayabilir.Nasıl mı? Bundan önce "embriyo psikolojisini" Afrikadaki bir örnekle anlayalım.
Kölelik Ruhu
Afrika, çocuk psikolojisinin bir numaralı laboratuvarı ve en acımasız deney tahtasıdır.Bir çocuğun gelişimini takip etmek, bir annenin psikolojisini bozup yeniden yapmak, daha sonra da bunu bilim dünyasına hediye etmek isteyen bilim adamlarının (!) ilk adresi Afrika'nın talihsiz ülkesi Kongo'dur. Kongo'nun sömürüldüğü yıllarda, baeyaz adam, Kongo'da daha rahat hareket etmek için Kongo'nun yerli insanlarından yardım almak zorundaydı.Ama en büyük sorun siyah insanın öfkesine maruz kalmaktı.Para ile tutulan köleler her zaman sadık değillerdi. İhanet edebiliyorlardı, dayak yediklerinde acıya dayanıksızlardı, canları yandığında isyan ediyorlardı. Bir köle bu özelliklerde olmamalıydı. Pısırık, korkak, aciz ve sadık olmalıydı. Yani kölelik genlerine kadar işlemeliydi. Beyaz adam köleliği ruhuna kadar sindirmiş "köle yaratma (!)" fikrini Kongolu anneler üzerinde denemeye karar verdi. Yapılacak şey başlangıçta, her ne kadar üzücü de olsa sonuç itibarı ile beyaz adama sadık köleler edinme fırsatı sağladığı için vicdanlar bir süre susturuldu. O günlerde Kongoda sokak sokak, ev ev hamile kadın arandı. Kimisi üç, kimisi beş, kimisi dokuz aylık hamile olan anne adayları, zor kullanılarak büyük bir meydana getirildi. Bu alanda zorla toplanılan genç anne adaylar arasından dokuz aylık hamile bir kadın seçildi. Doğum yapmasına birkaç gün kalmış olan bu anne adayı, yere doğru eğilerek mancınık haline getirilmiş bir ağaca bağlandı. Etrafta, yüzlerce siyahi hamile annenin korku dolu bakışları arasında, bu annenin bağlı olduğu ağacın ipi kesildi.Doğumuna birkaç gün kalmış olan bu kadın, yavrusu ile birlikte havaya fırlatıldı. Bir annenin karnındaki çocuğuyla birlikte havada parçalanışına şahit tutulan etraftaki diğer anneler, çığlık çığlığa sağa sola kaçışsalar da beyaz adamın elinden kurtulamadılar. Yaşadıkları bu olayı haftalarca üzerlerinden atamayan hamile anneler, beyaz adamı nerde görseler büyük hürmet göstermeye başladılar ve anne karnındaki bebeklerin ruhu, bu korkuyla karışık hürmet duygusuyla şekillenmeye başladı. Henüz bu olayın travmasını yaşarken bir sonraki ay, yine zorla anneler toplandı ve bir anne adayı mancınıkla havaya fırlatıldı.Her ay yapılan bu olayda anne adaylarına dokuz ay boyunca karnındaki bebeklerle aynı travma yaşatılıyordu. Hamileliğin ilk aylarından itibaren, anne karnında, bu korku nöbetlerini yaşayarak dünyaya gelen çocuklar, tam da tahmin edildiği gibi "korkuyu ruhuna sindirmiş ve efendisine ölümüne sadık(!)" birer köle olmaya başlamışlardı bile. Artık onlar beyaz adam için paha biçilmez kıymetteki "sadık köleler"di.
Embriyo Psikolojisi Embriyo psikolojisi, anne karnındaki embriyonun anne vasıtası ile yaşadığı psikolojiye verilen addır. Kısaca diyebiliriz ki hamilelik süresince bir anne, ne ile meşgul oluyorsa, duygu dünyası ne ile şekilleniyorsa karnındaki embriyonun da duygu dünyası aynı olayla şekillenmektedir. Yukarıdaki örnekte olduğu gibi, anne kötü olaylarla karşı karşıya gelirse muhtemel ki doğacak çocuk da bu korku nöbetleriyle doğacak ve bir ömür boyu devam edip gidecektir.
Düzenleyen Kevser - 05 Oca 2012 Saat 18:29
|