Yazar |
Konu Arama Konu Seçenekleri
|
zelos
Altın Üye
Kayıt Tarihi: 23 Kas 2007
Konum: her yerde
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 4172
|
Gönderim Zamanı: 16 Oca 2009 Saat 13:33 |
21.hafta da bebek
Bebeğiniz nasıl büyüyor ?
Bebeğiniz artık neredeyse 300 gramlık ağırlığa ve 20 santimlik boya erişmiş durumda. Gözbebekleri ve gözkapakları tamamiyle gelişmiş durumda, dahası artık sizin de hissedebileceğiniz şekilde kıpırdanıyor. Ayrıca sizin hayat tarzınıza da açık bir durumda; siz kendinizi akşama hazırladığınız zaman ayaklanır ve kıpırdanırsa hiç şaşırmayın. Eğer kızınız olduysa, şu anda onun vajinası oluşmuş olmalı; doğuma kadar da oluşmaya devam edecek.
Hayatınız nasıl değişiyor? Büyük olasılıkla kendinizi bu günler içinde rahat hissedeceksiniz. Daha tam olarak irileşmiş değilsiniz. Ve hamileliğinizin ilk dönemine dair bildik ağrı ile acıların büyük bölümü yok olup gitti. Tam da bu durum nedeniyle gevşemeli ve tadını çıkarabilmelisiniz. Üçüncü üç aylık dönem, size yavaştan bir rahatsızlık katmaya yaklaşıyor. Bu, bebeğinizi ‘tam zamanlı’ olarak taşıyacağınız günlerin de habercisi… Ama bu şu anda da sorunsuz günleriniz olacağı anlamını taşımıyor. Örneğin artan yağ üretiminiz, bedeninizde sivilcelenmeye yol açabilir. Eğer mesele buysa, bedeninizi uygun bir sabunla sürekli olarak temizlemeyi, günde iki kez yıkamayı ihmal etmeyin. Ancak ağız yoluyla sivilceleriniz için herhangi bir ilaç almaya da kalkışmayın. Bunun için önce doktora sorun. Bu anlamda genişlemiş damar / varis meselesi de size musallat olabilir. Özellikle de annenizde daha önce böyle bir sorun olduysa… Bunun nedeni, hamileliğin bacaklarınızdaki damarlara aktardığı aşırı yüktür. (Kan oranınız arttıkça, rahminiz de inferior vena cava denilen geniş damara yüklenir; bu damar bedeninizin alt tarafındaki kanı kalbinize taşımaktadır.) Bu yeterli olmadığı durumlarda, hormon progesteronundaki bir artış, kan damarlarınızın duvarlarını rahatlatmak için devreye girer ve bebeğiniz de, rahminiz de büyüdükçe, damarlarınız daha fazla çıkıntılı bir hal alır. Varis damarları, her hamilelikte daha da berbatlaşma eğilimi gösterir. Ve genellikle de bacaklarda yer alır. Ayrıca bu damarlar vulvada da görülebilirler. Öte yandan ayaklarınız ağrıyorsa, hamilelik desteği için üretilmiş külotlu çorapları bu iş için sabah kalkar kalkmaz kullanabilirsiniz. Yapacağınız çabuk ve aktif bir yürüyüş de size ayrıca yardımcı olabilecektir. Uyurken solunuza yatmanız veya bacaklarınızı inip kaldırmak, ya da onları bir yorganla desteklemek de bu sorunla baş etmenize yardımcı olabilmektedir.
Erken doğum üzerine 3 soru Amerika’da yapılan bir araştırma tüm bebek doğum oranının yüzde 13’ünün prematüre olduğunu ortaya koymuştur. Bu, normal hamilelik süresi olarak kabul edilen 37 haftanın gerisine düşmek anlamını taşır. Bu doğumların dörtte birine yakını, hekim kararına dayalı, maksatlı ve iradidir. Bunda, bebeğin ana rahminde büyümesinin durmasından tutun, olası bir ciddi tıbbi sorunla karşı karşıya kalması, sözgelimi preeclampsia denilen aşırı kan basıncı durumuna yol açmasına kadar birçok rahatsızlığın riski söz konusudur. Bunun dışında kalan doğumlar ise kendiliğinden yaşanan erken doğum biçimleridir. Eğer 37 haftadan önce doğum yapmak durumunda olmuşsanız, kendiliğinden bir erken doğum yaşama ihtimaliniz yüksektir. Suyunuz boşalmış olabilir; ya da cervix bölgeniz / rahim boynunuz, hiçbir kasıntı olmaksızın aşırı genişlemiş olabilir. Erken doğum hakkında, sözgelimi genital bölge enfeksiyonları ve yetersiz rahim boynu ya da plasenta problemleri bilinen bazı risk faktörleri olsa dahi, doktorlar genellikle bir bebeğin niçin erkenden dünyaya geldiğini tam açıklayamazlar. Bunun için, bu duruma hazırlanabilmek için yapabileceğiniz en iyi şey, erken doğumun belirtilerini yine erkenden yakalayacak tahlil ve incelemeler için hazırlıklı olabilmektir.
S1: Erken doğumun belirtileri nelerdir ? Eğer 37 haftadan önce aşağıdaki belirtilerden birkaçını yaşıyorsanız, ebeniz veya doktorunuzu çağırmanız gerekebilir.
Vajinal akıntıda bir artış görülmesi: Özellikle akıntının sulu olmasına dikkat edin. Sümüksü ve kanlı da olması, pembeliği de bu anlamda muhtemeldir. Vajinada herhangi bir kanama veya sivilcelenme. Kalça ve dölyatağı ağrısı çekme. Kramp girişi. Ya da bir saat içinde en az dört sızı yaşama hali. Kalçada artış gösteren bir basınç. Düşük oranda sırt ağrısı yaşama. Özellikle de daha önce böyle bir acı yaşamamışsanız. Tüm bu belirtiler sizin için kafa karıştırıcı olabilir. Özellikle kalça kemiğinizdeki basınç ve düşük oranda bel ağrısı, normal hamileliklerde de karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle uzmanları durumdan haberdar etmek, erkenden bu durum için kaygılanmak, daha ileride yaşayacağınız çok ciddi bir sıkıntıdan daha makul olacaktır.
S2: Eğer erken doğum yapacağımı anlarsam ne yapmalıyım ? Eğer erken doğum işaretleri aldığınızı düşünüyor veya amniyotik sıvı akıntısı taşıyorsanız, tıbbi destekçinize bundan haber verin. Büyük olasılıkla sizi hastaneye yetiştirecektir. Oraya vardığınızda, tıbbi takım sizdeki bulguları, daha doğrusu rahim kasılmanızı gözlem altına alacak, bebeğinizin kalp atışlarını dinleyecek, ya da zarınızda bir zedelenme olduysa buna bakacaktır. Belli işaretler için, sözgelimi herhangi bir enfeksiyon olasılığına karşı idrar örneğiniz alınacak; ya da bir grup hücreden oluşan kültürleme / ekim yoluyla vajinanız veya rahim boynunuzda inceleme yapılacaktır. Bu sırada fetal fibronektin testine de (fFN) tabi tutulabilirsiniz. Bu test, rahim ve vajina akıntınızın o andaki durumu ve rahminizin içinde tutunan amniyotik kese ve sıvının varlığıyla ilgili protein akışını denetleyecektir. 24 ve 34. haftalar arasında fFN oranında bir artış yaşanması, buna bağlı olarak da oluşan ‘yapışkan’ sıvının takvimin önünde dağılım göstermesi, amniyotik sıvı kesesinin zedelenmesiyle ilgili olabilir. Bu proteinlerin erkenden kaybedilmesi, sizi erken doğum riski ile baş başa bırakır. Bu anlamda söz konusu test, görece yeni teknolojilerle yapıldığı için tüm hastanelerde uygulanmayabilir.
S3: Bebeğim erken doğsa da iyi büyüyecek mi ? Bebeğiniz tam zamanlı hamilelik süresine ne kadar yakın doğarsa, yaşama ve sağlıklı olma oranı da o kadar artacaktır. 34 ila 37 hafta arasında Dünyaya gelen bebekler, genellikle iyidir. Bu anlamda 34 haftadan önce doğurma eğiliminiz varsa, doktorlarınız bunu birkaç gün daha geciktirmeye çalışacaklardır. Bunun nedeni, bebeğinizin ihtiyaç duyduğu corticestoroid maddesini, ciğerleri ve öteki iç organlarının daha hızlı gelişmesi için edinebilmesidir. Bu anlamda 24 haftalık bebekler dahi, steroid tedavisi nedeniyle yaşama tutunabilmektedirler. Ama bunun bir uzantısı olarak, belirli bir süre tıbbi müşahade altında tutularak yenidoğan ünitelerinin yoğun bakım servislerinde tutulurlar. Bu da son derece normaldir. Bu anlamda bebeğinizin erken doğum tehlikesiyle karşılaşmaması için yapabileceğiniz en iyi şey, onu sigara veya alkol gibi unsurlardan uzak tutmak, herhangi bir belirti veya sorunu ebenize veya doktorunuza düzenli olarak yansıtmak ve her türlü doğum öncesi tedbiri de alabilmektir.
Bu haftanın aktivitesi Bebeğiniz için bir kayıt defteri tutun. Her ne kadar özel birtakım ihtiyaçlarınızı çevrenizden istemek fikrine sıcak bakmasanız da, yakın akraba ve arkadaşlarınız size neyin gerektiğini, bebeğinizin neye ihtiyacı olacağını mutlaka soracaklardır. Bu tür durumlar için bir hediye kaydı oluşturursanız, onlara da neler söyleyebileceğinizi mutlaka anlayabilirsiniz. Bu süreçte iki yaygın hatayı da buradan hatırlatmak gerekirse, bunlardan biri, giysi konusunda kayıt yapmaktır. İster istemez tanıdığınız herkes size neyin güzel olduğunu sormadan kafasına göre kıyafet alacaklardır. Bunun için onlara ısrarcı olmayın. Öte yandan yaptığınız listede pahalı eşya bulunmazsa açgözlü görünmem diye de hayıflanmayın. Gerçekten neye ihtiyacınız varsa, onu dürüstçe listeye dahil edin. Birçok eş dost, en büyük ve pahalı hediyeyi size ve bebeğinize ortaklaşa almaya bayılırlar.
|
|
 |
zelos
Altın Üye
Kayıt Tarihi: 23 Kas 2007
Konum: her yerde
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 4172
|
Gönderim Zamanı: 16 Oca 2009 Saat 13:35 |
22.hafta da bebek
Bebeğiniz nasıl büyüyor ?
Bebeğiniz şu anda tam olarak minyatür bir yenidoğan görünümünde, 20 santimi geçen boyu ve neredeyse 450 gramı aşan ağırlığıyla onun teni, giderek daha az kırışık hale gelecek. Ama şimdi değil; bunun için gereken kiloyu alması ve beklemesi lazım. Öte yandan bedenini kaplayan lanugo isimli tüyler de artık tepeden tırnağa görülebilir noktaya erişmiş görünüyor. Dudakları artık birbirinden daha ayrı olan bebeğinizin ilk diş işaretleri, dişetlerinin dibinde birer gonca halinde oluşmaya başladı. Gözleri daha da gelişen bebeğinizin irisleri (gözünün renkli kısmı) ise henüz pigment açısından yeterli değil. Gözkapakları ve kirpikleri yerli yerinde; pankreası ise, hormon üretimi için gereken gelişimini seyretmeyi sürdürüyor.
Hayatınız nasıl değişiyor ? Zamanla teninizde çizgilerden menkul işaretler görebilir ve özellikle de bunları bebeğinize ev sahipliği yapan karnınız büyüdükçe fark edebilirsiniz. Bazı kadınlar bu çizgilerin hiçbirini taşımazken, hemen yarısı da bu çizgileri bünyesinde taşıyabilir. Farklı dokudaki ve koyuluktaki tenlere göre çeşitlilik arzeden bu çizgisel oluşumlar, hamilelik ilerledikçe daha belirginleşirler. Sadece karnınızda belirmekle kalmayıp, kaba etinizde, uyluklarınızda ve göğüslerinizde de görülebilirler. Kullanacağınız losyonlar, bu anlamda onları yok etmeyecek veya onlardan sizi koruyamayacaktır. Ancak herhangi bir kaşıntıya karşı bir ihtimalle de olsa işe yarayabilirler. Kaldı ki karnınız artık içeri dönük de değil; yakında dışarı iyice çıkmış olacak. Ancak doğumdan sonra eski yerine dönüş yapacak. Bu anlamda, hamileliğiniz esnasında size ilginç gelebilecek bir başka ten değişimi de, vasküler örümcekler olarak tarif ediliyor. Küçük küçük alanlardan oluşan bu kızıl ten havalı nazik kabartılar, göğüs tepenizde, boynunuzda, kollarınızda bulunabiliyor. Bu, hamilelik sırasında yükselen östrojen hormonu ile ilgili. Ve genellikle doğumdan sonra yok oluyor.
Sürprizli gerçekler: Karnınızın altında değişen bedeniniz Karnınızın büyümesini beklediniz; belki göğüslerinizin de. Ancak yaklaşan fiziksel değişimler sizi biraz daha sürprize uğratabilecek. Birçok hamilelik belirtisi ile birlikte, bu farklılıkları ve dış görünümüzdeki değişikliği hormonlara yormanız söz konusu olabilir:
Daha kalın ve parlak saçlar. Ama aslında daha fazla saç filan üretmiyor, bilakis normalden daha az olmak üzere saç dökülmesi yaşıyorsunuz. Hamileliğiniz süresince, bedeniniz olması gerektiğinden daha az tüy dökmekte çünkü. Bunun için yapmanız gereken, eğer bir tutam daha fazla saç sizin için nimetse, tadını çıkarmaktır. Eğer bu durumu, bu yeleli hali sevmediyseniz, kuaförünüzden saçınızı daha az gösterebilecek yeni bir stil isteyebilirsiniz. Bebeğinizin doğumuyla birlikte zaten bu aşırı saçlı hali yitireceksiniz. Bazen bu durum tutam tutam da oluşabilecek, bu bakımdan da sonsuza kadar sürmeyecek. Adına androjen de denilen seks hormonları, bedeninizde yeni tüylerin birikmesine yol açabilir. Üst dudağınız, çeneniz, yanaklarınızda böylesi tüyler oluşabilir. Bunun gibi tüylenmeler göbeğinize de sirayet edebilir, sırtınız, kollarınız ve ayaklarınızda da yer alabilir. Bununla baş etmenin yolu, ağda, traş ve bu gibi tüm güvenli yolları kullanarak, bu geçici değişimlerden kurtulmaktır. Hızla büyüyen el tırnakları. Ellerinizdeki tırnaklar artık daha hızla büyüyor gibiler. Dış yüzeylerinde de kimi değişimler yok değil; bazı kadınların tırnakları daha sertken, ötekilerin tırnakları daha yumuşak veya kırılgan olabiliyor. Yapılması gereken, sürekli olarak ziyaret ettiğiniz bir manikür salonuna girmek ve her zamanki bakımı yaptırmak… Tendeki değişim. Kimi hamile kadınlar, bu süreçte tenlerinin hiç olmadığı kadar mükemmel olduğunu iddia ederler. Eğer siz de onlardansanız, bu ‘parlayış’ın tadını pekalâ çıkarabilirsiniz. Diğer genç anne adayları ise bu hormonal değişikliklerin kötüleşen sonuçlarını akne / sivilce ile öder. Yapılması gereken, tıbbi bakıcınıza danışarak bu konudaki zararsız tedavi şekillerini talep etmektir. Zira kimi akne tedavileri, bebeği hiç beklenmedik biçimde tehlikeye sokabilir. Keskin çizgi - işaretleri. Bebeğinizi taşıyan göbeğiniz büyüdükçe, teninizin altındaki destek dokusunda da narin yarıklar oluşacaktır. Bu durum değişen renklerde tırmıksı görüntüler oluşmasına yol açar. Yine, bu işaret – izler hamileliğiniz sırasında en koyu halini edinerek zamanla ortadan kalkar. Yapılması gereken, etiketinde her ne yazılı olursa olsun, tıbbi olarak etkisi ve desteği kanıtlanmamış hiçbir losyonu veya yağı, ya da kremi kullanmamaktır. Bununla birlikte mevcut miktarda su tüketerek ve önerilenin üzerinde kilo almayarak da, bu sorunla baş edebilirsiniz. Ten renginde kaybolmalar. Bedeninizde artış gösteren melanin maddesi, hafif, koyu bir çizgi oluşumuna neden olur, buna linea nigra da denir. Bu çizgi göbeğinizden kuyruksokumunuza değin erişecektir. Bu oluşum aynı zamanda, koyu lekelerin yüzünüzde de belirmesine yol açabilir. Öte yandan, bu konuda yapabilecekleriniz de yok değildir: Bunun için bir güneş paneli kullanarak kendinizi güneşten koruyabilir; SPF 15 ve üzerine (?) başvurabilir, bir şapka takabilir ve güneşin tepede olduğu 10.00 ile 14.00 saatleri arasında dışarı çıkmaktan kaçınabilirsiniz. Daha geniş ve koyu meme uçları ile tabanları. Bu bölgelerin, hamileliğiniz esnasında giderek renk koyuluğu kazandığını kendiniz de fark edeceksiniz. Bunun nedeni söz konusu bölgelerin herhangi bir bakteriyel enfeksiyona karşı yağ üreterek kendi kendini savunmaya çalışıyor, teni savunuyor oluşudur. Kimi hanımlar ayrıca, göğüslerinde de normalden fazla koyuluk olduğunu anlatır… Bunun için yapılacak hiçbirşey yoktur. Zira göğüslerinizde yaşanan tüm bu değişiklikler, bebeği emzirmek içindir. Büyüyen ayak numarası. Hamileliğiniz esnasında ayakkabı numaranız da yarım numara kadar büyüyebilir. Bu durumla baş etmek için ayağınızı rahat ettirecek ölçülerde ayakkabılar edinin.
Bu haftanın aktivitesi Alyansınız ve yüzüklerinize veda. Kimbilir kaç hamile kadının kuyumcuya giderek yüzüklerini zorla çıkarttırmaya çalıştıklarını bilemezsiniz. Bunun nedeni, zamanla hamilelik nedeniyle şişen parmaklarına sıkışan ziynet eşyalarıdır. Eğer sizin eşyalarınız da böylesi rahatsızlıklar veriyorsa, geç olmadan onlardan kurtulun deriz. Mesele alyansınız ise, onu da kolye yaparak yanınızda sürekli taşımanız hiç de zor olmayacaktır.
|
|
 |
zelos
Altın Üye
Kayıt Tarihi: 23 Kas 2007
Konum: her yerde
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 4172
|
Gönderim Zamanı: 08 Şub 2009 Saat 22:15 |
23.hafta da bebek
Bebeğiniz nasıl büyüyor ? Bebeğinizin boyu 20 santimi henüz geçti ve ağırlığı ile neredeyse yarım kiloya erişti. Teni artık daha kırmızı ve canlı. Kan damarları, ciğerlerinde oluşarak onun nefes alıp verişine en uygun hazırlığı yapıyor. Normalde nefes alabilse de, ilk nefesini doğana dek veremeyecek. Bu esnada rahminizden sürekli birtakım gürültüler gelecek. Bu gürültüler yer yer bir havlama, yer yer de elektrik süpürgesini andırabilecek. İşin garibi, bu sesler, o doğduktan sonra bebeğinize de hiç irkiltici gelmeyecek…
Hayatınız nasıl değişiyor ? Eğer hamileliğinizin ilk üç ayında baş ağrıları ile mücadele ettiyseniz, onlar şu anda büyük olasılıkla geçmiş olacaklardır. (Birçok kadın hamileliğinin ilk aylarında bu durumu yaşar, ancak hamilelik hormonlarından, sinüs / burun tıkanıklıkları ve kan dolaşımındaki değişikliklerden ötürü bunlar olur.) Bu arada, hamileliğiniz sırasında kimi hafif yorgunlukları özellikle ayaklarınız ve ayak kaslarınızda duyumsayabilirsiniz. Buna edema / ödem adı verilir. Bu olur; çünkü kanınızın kimyasında meydana gelen değişimler, dokularınıza yönelik bir tazyiğe yol açar. Genişleyen rahminiz, kalp damarlarınıza bedeninizin alt kısmından geri dönen kanın yer aldığı toplardamar üzerine basınç uygular. Bu da bacaklarınızdaki kan dolaşımını aksatır. Ödem, günün sonu ve yaz mevsiminde daha çok belirir. Bedeniniz, doğumu bekleyen bebeğinizden sonra, özellikle de doğumu izleyen günlerde fazla fazla sıvı tüketir. (Daha sık tuvalete çıkmanızın ve terlemenizin bir nedeni de budur.) Aynı zamanda, mümkün olabildiğince ayağınızı yukarı kaldırmalısınız; bacaklarınızı oturduğunuzda gerebilmeli ve uzun süre aynı pozisyonda oturmamaya çalışmalısınız.
Kan dolaşımınızı daim kılabilmek için sık sık egzersiz yapabilmeli ve katkı yapabilecek çoraplar da giyinebilmelisiniz. (Bunun için sabah ilk iş olarak bu çorapları ayağınıza geçirin.) Bu anlamda sıvı tüketiminizde görece bir azalma olsa dahi, aslında sandığınızın aksine daha fazla sıvı tüketmeniz gerektiğini bilmelisiniz. Çünkü daha fazla temiz sıvı tüketmek demek, bedeninizden daha fazla kullanılmış sıvıyı çıkarmanıza da (tuvalet ve terleme yolu ile) yardımcı olması demektir. Yine uygun miktarda sıvı tüketerek, verdiğiniz sıvıyla gelebilecek kırışıklık riskini de bertaraf etmiş olursunuz. Bu anlamda eğer, ellerinizde ani ve ciddi kırışmalar görüyorsanız, doktorunuz ve ebenizi durumdan haberdar etmeye çalışın. Zira bu ‘kırışma’ hali, preeclampsia denilen ciddi bir rahatsızlığın başlangıcı da olabilir.
Bebeğin doğum kordonundaki kan depolanmalı mı ? Bu yöntem genellikle yakın gelecekteki olası kullanım adına, bebeğin doğumundan hemen sonra doğum kordonunda ve plasentasında birikmiş kanın depolanarak kullanılması için hayata geçirilir. Bu kan türü çok değerlidir; zira gövde hücreleri (kök hücle) adına zengindir. Bu hücre türü, çocuğun kan ve bağışıklık sisteminin yapı taşıdır. Bu tür hücreler bedende nice dokuya sirayet edebilir; kan damarları ve organlarda iş görebilir. Diğer taraftan kan yetmezliğine, lösemiye de, anemiye de bire birdir. Birçok ailenin, bu tür bir kan bankası oluşturmayı bir tıbbi sigorta gibi değerlendirdiği ve önemsediği ortadadır. Böyle bir kaynak yaratabilmek için asıl kararı ise siz verirsiniz. Bu anlamda tercihinizde etken olabilecek kimi faktörler şöyle sıralanabilir:
Kordon kanı araştırmaları ümit verici sonuçlara gebedir. Bu bölgeye dair kan, her ne kadar şu anda hastaları iyileştirmek için yaygın olarak kullanılmıyor olsa da, bu yöndeki araştırmaların geleceği, kimi kanser ve diyabet türleri ile omurilik yaralanmaları veya kalp yetmezliği ile bazı sinirsel rahatsızlıklara, örneğin Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıklara karşı tedavi geliştirilebileceği yönündedir. Bebeğin kendi kordonundan alınan kan örnekleri, onun kendi rahatsızlıklarını gidermekte yeterli değildir. Bu konuyu da özellikle bilmenizde fayda vardır. Bu anlamda bebeğinizin herhangi bir genetik rahatsızlığı varsa, ki en çok görülen bebek rahatsızlığı genetik türde olanlarıdır; bu rahatsızlığı giderebilecek tıbbi unsurlar, bebeğinizde olmasa bile, ancak ve ancak kardeşi üzerinde etkili olacaktır ve bunu mutlaka aklınızda tutmanız gereklidir. Depolanan kordon kanı, kanın alındığı bebeğe değil, öteki kardeşe yararlıdır. Öte yandan kendi ailenizde eş hücre dokusu bulabilme şansınız da söz konusudur. İki kardeş arasında eş hücre bulunabilme olasılığı Dennis Confer isimli bir uzman hekime göre sadece yüzde 25’tir. Eğer bebeğinizin kordon kanını özel olarak depolamaya niyetiniz varsa, bu hususta doktorunuzla görüşebilir ve diğer depolama ünitelerini araştırabilirsiniz. Birçok özel kordon kanı bankası, kadınların ikinci üç aylık dönemde bu konuda gönüllü olmasını bekler. Eğer siz bu konuda çok fazla bekler ve kararsız kalırsanız, bunun maddi karşılığı da artabilir.
Bu haftanın aktivitesi Bebeğinize bir mektup yazın . Siz ve çocuğunuz, geleceğin hazinesi olabilecek bu belgeyi sonuna kadar saklayacaksınız. Bunun için yüreğinizin sesini dinleyin ve hayal gücünüzü kullanın. Eğer yardım isterseniz, işte size birkaç ipucu:
Bebeğiniz hakkındaki duygularınızı ve onun içinizde nasıl büyüdüğünü tarif etmeye çalışın. Birlikte nasıl bir mükemmel gün geçirebileceğinizi hayal ederek o gün olabilecekleri yazmayı deneyin. Bebeğiniz için umutlarınız, beklentileriniz ve düşlerinizi kaleme alın. İyi bir anne olmanın ne demek olduğunu bilmeye ve nasıl böyle davranılabileceğini kestirmeye çalışın. Ama hayır, eğer yazmakla aranız iyi değilse, hamilelik anılarınızı, çeşitli nesneler veya görüntülerle, bir kutuda da saklayabilirsiniz.
|
|
 |
zelos
Altın Üye
Kayıt Tarihi: 23 Kas 2007
Konum: her yerde
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 4172
|
Gönderim Zamanı: 08 Şub 2009 Saat 22:16 |
24.hafta da bebek
Bebeğiniz nasıl büyüyor ? Bebeğiniz hızla büyümekte, geçen haftadan bu yana 500 gramı geçmiş durumda. Bir ayak uzunluğuna erişen bebeğiniz, artık iyice seçilen tam bir figür olma durumunda. Artık bedeni de ölçüleriyle yerli yerine oturdu ve bundan sonra o artık daha fazla şişmanlayacak. Bebeğinizin teni henüz daha çok ince, ışık geçirgen ve buruşuk. Öte yandan beyni hızla büyüyor. Lezzet duyusu kökleri giderek oluşmaya başladı. Bununla birlikte ciğerlerinde de kimi bölümlenmeler var ve bebeğin bu organındaki ‘soluk alma’ ağacı da belirerek hava keselerinin şişmelerini sağlayacak aktif maddeleri oluşturma yoluna girdi.
Hayatınız nasıl değişiyor ? Rahminizin üst kısmı, artık bir parmak büyüklüğünde ve tam da göbek deliğinizin altına tekabül ediyor. Bu, neredeyse bir futbol topu demek. Karın bölgeniz ve gerilen göğüslerinizdeki ten ile şu sıralarda biraz kaşıntılı ve huzursuz olabilirsiniz. Eğer cildiniz kuru ise, bunu buhar yoluyla tazelemek yardımcı olabilir. Ayrıca gözleriniz de ışıktan etkilenebilir ve bu yüzden kuruyarak kızarabilir. Bu olanlar neredeyse mükemmel diyebileceğimiz bir hamilelik semptomudur aslında; göz kuruluğudur. Bu rahatsızlıkla baş edebilmek için, göz damlası veya buharı deneyin. Diğer taraftan birçok kadın, 24 ila 28 hafta süresince glukoz ekran testine (GCT) tabi kalır; bu test, hamilelik süresince gebelik şekerinin ölçümü ile, kan ve şeker ile tansiyon dengesinin anlaşılmasına olanak verir. Tedavi edilmemesi halinde, kan şekerinizin yükselmesi sizin bebeğinizi doğurduğunuz esnada vajinal zorlanma yaşamanıza ve sezeryanla bebeğinizi aldırmanıza yol açabilir.
Bu anlamda bebeğiniz, aşırı kilolu dünyaya gelebilir, özelikle de bedeninin üst kısmı için bu dediğimiz geçerlidir. Bu durum ayrıca bebeğin kan şekerinin düşük olarak Dünyaya gelmesine de yol açabilir. Bu anlamda GCT testinden alabileceğiniz pozitif bir sonuç, sizin gebelik diyabeti olduğunuz anlamını taşımaz; ama sizin glukoza toleransınızı ölçebileceğiniz başka bir testi yaptırmanıza (GTT) yol açabilir. Yine bu, aynı zamanda erken doğum olasılığının işaretlerini önceden alabilmek için de önemli bir yol ayrımı ve fikirdir. Tıbbi uzmanınıza danışarak vajinal akıntınızdaki olası artışı kendisine bildirebilir ve eğer varsa, eğer daha önce de hiç yaşamadıysanız, bu sulu, sümüksü, pembe veya kanlı akıntıyı (ya da vajinanızdaki herhangi bir kanama veya sivilcelenme ile karın acısını, kramp girmesini, hatta bir saat içinde yaşayacağınız dört ayrı tutulmayı, kalçanızdaki artan baskıyı veya düşük düzeydeki sırt ağrısını) kendisine açabilirsiniz.
Hamilelik sırasında seks ile ilgili 3 soru S1: Hamileliğin ikinci üç ayında seks yapmak zararlı mıdır ? Bazı hamile kadınlar, seks arzularının bu süreçte adeta tavan yaptığından dem vurur. Bunda kasıklarına baskı yapan kan oranının ve bu yüzden artan duyarlılık hissinin etkisi çok büyüktür. Öte yandan hamilelik hormonları ayrıca vajinal yağlanmaya da müsaade ettiğinden, cinsel birleşmeyi daha da uygun kılar. Öyle ki, bir anne adayı “Hormonlar beni bir seks makinesine çevirdi, giderek daha da fazla seks istiyorum!” diyebilmektedir. Bununla birlikte seks için can atmamak da, tamamen normal bir davranış biçimi olabilmektedir. Eğer çok fazla bedensel acı ve ağrı içinde iseniz, kendinizi çekici bulmuyor veya tamamen yorgun hissediyorsanız, libidonuz da büyük ihtimalle dibe vurmuş olabilir. Bu anlamda “Hamileliğimde 25. haftadayım ve eşimle en ufak bir yakınlık hissetmiyorum. Sadece gün boyu yorgunluk hissediyorum. Hemen her bedensel pozisyonda sıkıntı çekiyorum, ayrıca uzun zamandır da orgazma ulaşamadım.” gibi şikayetler de söz konusu edilebilir.
Kendinizi her ne kadar cinsel birleşmeye uygun hissetmeseniz de, eşinizi yitirmeden onunla olan yakınlığınızı sürdürmeniz çok önemlidir. Onu öpmeyi sürdürün. Birlikteyken yaratıcı olmaya gayret edin; birbirinize zevk verin (sözgelimi tam bir beden masajı yapın) ya da oral sekse başvurun. Eğer sizin için hiçbirşey işe yaramıyor ise, oturun eşinizle bu durumu konuşun. Onu reddetmediğinizi anlamasını sağlayın ve her şeyin eskisi gibi olacağını anlatmayı deneyin.
S2: Hangi pozisyonlar, en rahat olanları ?
20 bin kadın ve erkeğe yöneltilmiş bir ankette, çiftlerin yüzde 75’inin farklı aşk pozisyonlarını hamilelik sırasında denedikleri görülmüştür. Birçoğu için yatay olarak ve yan yana girilen ilişki, en keyif verenidir.
S3: Hamilelik sırasında sekste sınır tanımamak sakıncalı mı ? Nadiren de olsa, evet. Eğer aşırı bir risk altındaysanız seks önerilmez; söz gelimi çok düşük düzeyde plasentanız veya geçmişinizde bir erken doğum vakanız varsa, ya da 36 haftanın gerisinde bir erken doğum riski söz konusu ise bunlar seksi riskli hale getirebilir. Bunun dışında vajinada beklenmedik bir kanama veya acı, karın bölgesinde kramp, yetersiz rahim boynu veya burada aşırı genişleme, risklerden birkaçıdır. Bununla birlikte iyileşmemiş genital sıkıntılar veya başka türlü cinsel yolla bulaşıcı rahatsızlıklar da sekse engeldir; tıpkı sevişirken suyunuzun gelmiş olması gibi…
Bu haftanın aktivitesi Evinizle ilgili projelerinizi yoluna koyun. Eşinizle birlikte oturun ve evde, ufaklık yola çıkmadan onarmak istediğiniz şeylerin bir listesini oluşturun. Sonra bu listeyi birbirinizle konuşun; eşinizden bu işleri yapmasını istemeniz, onu bebeğe hazırlamak için mükemmel bir yol olacaktır. Sonuçta siz de yeterince iş üzerindesiniz: Bu anlamda ev için türlü duman ve yangın dedektörünün hazırlanması, bir yangın tüpü edinilmesi ve yangınlar için bir çıkış oluşturulması, evde kırık mobilyaların onarılması veya çocuk odasının boyanması, perdeliklerin asılması ya da yeni mobilyaların konulması, bu işler arasında gelebilir.
|
|
 |
zelos
Altın Üye
Kayıt Tarihi: 23 Kas 2007
Konum: her yerde
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 4172
|
Gönderim Zamanı: 08 Şub 2009 Saat 22:16 |
25.hafta da bebek Bebeğiniz nasıl büyüyor ? 650 gramı aşan ağırlığıyla bebeğiniz artık 25 santimi aşmış durumda. Artık uzunluğu, ağırlığının gerisinde kalmaya daha da yaklaştı; çünkü o sürekli kilo alıyor. Bunu yaptığı oranda, buruşuk teni giderek pürüzsüzleşecek ve o bir yenidoğana giderek daha da benzeyecek. Bu anlamda saçları da büyük ihtimalle görülür hale kavuşacak; rengi ve biçimi, her ne kadar sonradan yine değişecek de olsa, anlaşılacak.
Hayatınız nasıl değişiyor ? Saçları çıkan sadece siz değilsiniz tabii. Sizin saçlarınız da hiç olmadığı kadar gürleşti ve sıklaştı. Tabii yeni saç çıkması filan söz konusu değil; mesele, saçlarınızın yaşam ömürlerinin eskisine kıyasla uzamış olması. Bu arada saçlarınız daha da koyu ve sert görünebilir. Doğumdan sonra eski hallerine kavuşacaklar. Ama yine de siz daha önce büyük olasılıkla hiç bu kadar keyifle gezinmemiştiniz. Egzersizlere devam etmekle de iyi ediyorsunuz; ama sağduyunuzu kullanın: Kendinizi bitkin hissettiğinizde kalkıp da egzersize gömülmeyin. Herhangi bir acı yaşadığınızda, başınız döndüğü veya nefesiniz kesildiğinde bunu derhal durdurun. Yeterli miktarda su içtiğinizden emin olun; aynı zamanda ısınmak veya serinlemek için de kendinize zaman yaratın.
Eğer glukoz analiz testi için gereken zaman diliminde, yani 24 ila 28. haftada iseniz, tıbbi bakım uzmanınız, sizden ikinci bir kan testi tüpü talep edebilir; bu, onun anemi kontrolü için gereklidir. Kan oranınız, her ne kadar hamilelik sırasında dramatik olarak yükselmiş de olsa, kanınızdaki kırmızı hücre oranı etkisini azaltmış olabilir; bunun nedeni kimi zaman psikolojik anemi / kansızlık olarak da tarif edilir. Bu durum hamileliğin ikinci ve üçüncü üç ayında rastlanan, olağan bir gelişmedir. Ama eğer kan testiniz gerçekten anemi sahibi olduğunuzu gösterirse, tıbbi bakım uzmanınız size gereken desteği sağlayacaktır.
Bu arada, bebek isimleriyle ilgili çalışmanız nasıl gidiyor? Biliyorsunuz, bir isim seçmek, çok önemli bir karardır. Ama aynı zamanda büyük bir zevk de olabilir. Ailenizin geçmişine bakın; favori yerlerini inceleyin veya edebiyata yönelin. Bunun için bebek isimlerinin yer aldığı kitapları da tercih edebilirsiniz tabii.
Doğum öncesi üzerine 3 Soru S1: Üçüncü 3 aylık dönemde doktorumu ne kadar sıklıkla görebilirim ?
28. ve 36. haftalar arasında, bakıcınızı her iki haftada bir görmeniz söz konusudur. Hamileliğinizin son ayında, bu her haftaya kadar sıklaşacaktır.
S2: Doktor her randevuda bana ne yapacak, ne soracak ki ?
Son randevunuzdan bu yana fiziksel ve duygusal olarak dikkat çekici herhangi bir tecrübe yaşayıp yaşamadığınızı size soracak. Bebeğin ne kadar sıklıkla hareket ettiğini merak edecek. Eğer hareketlenmede belli bir gerileme varsa sizi bundan haberdar kılacak. Ayrıca bebeğinizin hareketlerini sizden saymanızı bile isteyebilecek. Yaşamsal istatistiklerinizi tutmaya başlasanız iyi olacak. Ağırlığınız ölçülecek; preeclampsia hastalığına karşı idrar testiniz yapılacak, idrar yolu enfeksiyonu kapıp kapmadığınıza bakılacak, kan basıncınız kontrol edilecek; eklemleriniz incelenecek, yüzünüz ve ellerinizin durumuna bakılacak. Bebeğinizin büyüklüğü ve pozisyonuna karşı bir karın incelemesi yapılacak. Ayrıca bebeğinizin normal olarak büyüyüp büyümediğini anlayabilmek için, rahminizin üst noktası ile kalça kemiğiniz arasındaki mesafe ölçülmeye çalışılacak.
Rahim boynunuz kontrol edilecek. Ancak her ziyarette bir kalça kemiği analizi ummayın. Birçok uzman zorda kalmadıkça, ki bununla erken doğumu kastediyoruz; böylesi kontroller yapmazlar. Beklenen tarihi bir kere aştınız mı, bakıcınız rahim boynunuzu kontrol edecek ve bunun doğuma uygun olup olmadığının kontrollerini yapacaktır. Size neyin riskli olacağı söylenecektir. Bakıcınız size olası erken doğumun ya da preeclampsia hastalığının kapısını açabilecek kusurlu hareketleri ve bunu haber veren işaretleri anlatacaktır. Beklenen gün yaklaştıkça doktorunuz size doğumla ilgili kesin işaretler verecek ve ne zaman onunla işbirliği yapmanız gerektiğini size açacaktır. Hamilelik ve doğum sorularına siz de açık olun ve bunları doktora yansıtın.Bu soruları ne kadar önceden, mümkünse eşinizin de desteğiyle hazırlarsınız, muayene o kadar verimli olur. Doğum sonrası yaşamınız için alacağınız kararları önceden tayin edin, sözgelimi anne sütü ile besleyecek misiniz ; eğer kendinize iyi bir bebek doktoru bulamadıysanız, doğum uzmanınız birkaç tavsiyede bulunabilir.
S3. Üçüncü üç aylık dönemde bana hangi testler yapılacak ?
Durumunuza, yani bir vaka olarak kendinize özgü durumlara bakılacak ve:
Hematocrit/hemoglobin testi yapılacak. Bu kan testi, üçüncü üç aylık hamilelik döneminde olası anemi rahatsızlığını tespit için yapılır. Ancak bundan önce size glukoz testi yapılmış ve sonuçlar da normal çıkmışsa, bu teste gerek kalmayabilir. Gebelik şekeri ölçümü olacak. Eğer normal bir glukoz ölçümü testine ikinci üç ayda tabi tutulmuş iseniz, bu testten geçtiğinizi varsayabiliriz. Yok eğer ikinci üç ayda böyle bir durumunuz yoksa, ya da sonuçlar anormal ve siz hala glukoz tolerans testi yaptırmadıysanız, şimdi test için hazırlıklı olmalısınız. Rh antikor testi yapılacak. Eğer RH negatif bir hasta iseniz, antikor analiziniz tekrar edebilir. (ve bu test de genellikle glukoz testi ile aynı olur) öte yandan Rh için bağışıklık globulin testini 28. haftada yaptırırsınız. Bu test sizi antikorların oluşumundan koruyarak bebeğiniz için olası bir riski, sözgelimi eğer rahatsız iseniz sizin kanınızın bebeğinizle karışımını ve onun rahatsızlanmasını engeller. Cinsel yolla bulaşıcı hastalıkların testleri uygulanacak. Çok yüksek bir risk altında iseniz , bakıcınız size chlamydia ve gonorrhea gibi rahatsızlıkları teşhis edebilmek üzere rahim boynu inceleme testi önerebilir. Kanınız da bu anlamda syphilis rahatsızlığı için kontrole tabi tutulur. Bu, HIV için yeniden kontrole girmek adına da, orijinal testinizden bu yana geçen süre adına iyi fikirdir. B Grubu Strep Testi yapılacak. 35 ila 37 hafta arasında, büyük olasılıkla B grubu streptococci denilen bakterinin varlığını kontrol için bakıcınızla irtibat kurabilirsiniz. Bunun için vajinanız ve rektumunuza bakılacaktır. Eğer kültürleriniz pozitif çıkarsa, akabinde hemen tedavi görmezsiniz. Bunun nedeni, erken tedavinin bile bakterinin geri dönüp dönemeyeceğini garanti edememesidir. (Eğer daha önce bir bebek Dünyaya getirmişseniz bu testi geçebilirsiniz de; zira her ne durumda olursanız olun, antibiyotik tedavisi göreceksiniz.)
Bu haftanın aktivitesi Bu haftaki zamanınızı eşinize ayırın. Eşinizi romantik bir sürprizle mutlu edin. Oturun, ona kendisiyle ilgili hissettiğiniz, düşündüğünüz her şeyi yazın. Niçin harika bir baba adayı olduğunu, ya da ellerini tuttuğunuzda sizinle ne kadar harika dolaştığını… Birbirinize fiziksel ve duygusal anlamda vakit ayırmaya çalışın ve sizi birbirinize bağlayan şeyin kutlamasını yapın. En azından 30 dakikalığına da olsa, ayda bir dahi olsa, onun Dünyadaki varlığını kutlamak için harekete geçin.
|
|
 |
zelos
Altın Üye
Kayıt Tarihi: 23 Kas 2007
Konum: her yerde
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 4172
|
Gönderim Zamanı: 08 Şub 2009 Saat 22:17 |
26.hafta da bebek
Bebeğiniz nasıl büyüyor ? Yaklaşık 750 gramlık ağırlığı ve 28 santime varan boyuyla bebeğinizin sinir yolları ve buradan kulağa giden uçları gelişmeye devam ediyor; bu onun algıladığı seslere de daha duyarlı hale gelmiş olmazı demek. Bu arada bebeğinizin ciğerleri de gelişiyor. Küçük, amniyotik sıvının içinde aldığı minik nefesleri devam eden bebeğiniz, doğduğu sırada almış olduğu bu minik nefeslerin karşılığını tam olarak alacak. Eğer doğacak bebeğinizin cinsiyeti erkekse, er bezleri, scrotum denilen beden bölgesinde belirmeye başlayacaktır; bu belirme süreci iki veya üç günü alabilir.
Hayatınız nasıl değişiyor ? Bu süre zarfında kan basıncınız yavaşça artacaktır. Bunun endişe edecek bir yanı yoktur; zira hamilelikten sonra da eski haline gelecektir. (Özellikle de 22 ila 24. haftalarda, en düşük seviyede yer alır.) Her ne kadar, preeclampsia durumuyla son üç aylık dönemde karşılaşılsa da, tam da bu süreç, tüm hamileliklerin yüzde üçü ila yedisi arasında karşı karşıya kalınan olası tehlike sinyallerini almanız için önemlidir. Bu sıkıcı belirtiler arasında yüzde ve elde bedenin su toplamasına bağlı şişkinlik gelmektedir. Yine, ani kilo kaybı, bulanık görme durumu, gözlerde noktacıklar görme hissi, ani, ağır veya sık baş ağrıları veya karın üstü sancısı da bu belirtilerdendir. Yüksek kan basıncınızı kontrol ettiğiniz ve idrarınızdaki proteini ölçtürdüğünüz esnada, tıbbi bakıcınız preeclampsia rahatsızlığına karşı sizi tetkik edecektir ve bu hamilelik öncesi rutin testlerden biridir. Ancak bir sonraki ziyaretinize kadar bu belirtilerden herhangi birini yaşarsanız, randevuyu dahi beklememelisiniz.
Diğer taraftan son günlerde sırtınızda da ufak bir ağrı çekiyorsanız, hamilelik hormonlarından kaynaklanan bu durumu da göz önünde tutmalısınız. Zaman içinde eklemlerinizdeki güç kaybı da, tamamen değişen fiziksel denge düzeninizdir. Uzun süre yürümek, ayakta kalmak veya oturmak veya bazı ağırlıklar kaldırmak ya da çevirmek de sırt ağrıları yaşamanıza yol açabilir. Bu anlamda ılık bir banyo veya serin bir kompres, sizi iyileştirebilecektir. Bunun için bir terapist vasıtasıyla doğum öncesi masaj alabilirsiniz. Yatarken hamilelik yastığı kullanırsanız, sırtınız ve uyluğunuzu da korumuş olursunuz, bu bakımdan uyku pozisyonunuzu rahat ettirmeye çalışın. Sert hareketlerden, ani kaldırışlardan kaçının ve bedeninizin herhangi bir yerinde ağrı hissederseniz, tıbbi bakım uzmanınıza danışın.
Karar rehberi: Bir ‘Doğum Planı’na gereksiniminiz var mı ? Yazılı olarak bir doğum planı yapmak, eşiniz ve tıbbi bakım uzmanınızla bu konuyu tartışmak ve doğumunuzun nasıl örgütleneceğini kesinleştirmek için size düşünme olanağı tanıyabilir. Bir doğum planı ortaya çıkarma süreci, doğum olayı hakkında da daha fazla bilgiye erişebilmeniz için inanılmaz bir kaynaktır. Ancak son kertede doğumun kaçınılmaz olarak tahmin edilemez bir tecrübe olduğunu da aklınızdan çıkarmayın. Bu anlamda meseleye, yapılması kesin talimatlar yerine bir nevi rehber gibi yaklaşırsanız bu hem sizin için, hem de tıbbi bakım uzmanınız için daha verimli olur. Eğer bebeğinizin doğumuna dair fazla ideal bir vizyonunuz olur ve buna çok fazla bağlı kalırsanız, daha sonra kendinizi büyük bir hayal kırıklığı içinde de bulabilirsiniz. Hamilelik ve doğum anı esnasında, her türlü yeni durum da yaşanabilir ve herkesin buna hazırlıklı olması da beklenemez.
Peki ne yapılmalı ? Eğer doğum planınızı hamilelik ve doğum sürecinizde size katkı sağlayacak bir eğitim malzemesi olarak görürseniz, gerek doktorunuz, gerekse eşiniz adına da hata yapmamış olursunuz. Bu tür bir planın düşünüzdeki doğumu size yaşatma olasılığı ise, elliye elli diyebiliriz. Bu anlamda, hamilelik sürecinde doğum planı yaptığını söyleyen kadınların yüzde 53’ünün, yaptıkları planın uygunsuz olduğu da bir araştırmayla görülmüştür. Diğer taraftan kadınların yüzde 47’si de, yaptıkları planın istedikleri türde doğumu yaşamalarına yol açtığını belirtmiştir. Bu anlamda eğer siz de yaptığınız doğum planını uygulamaya karar verdiyseniz, bunun kısalığı ve uzunluğu fark etmez. Bazı kadınlar oturur, basit şekilde kendi doğum felsefelerini ve işlerin nasıl yolunda gitmesini istediklerini belirtirler. Örneğin bir kadın, “Mümkün olduğu kadar doğal bir doğum istiyorum. Lütfen bana acıyı kesmek veya ilaçla tedavi gibi rutin müdahalelerde bulunmayın.”diyebilmekte, ya da başka bir kadın, “Doğumumun mutlu olmasını, emniyetli kılınmasını arzuluyorum. Bunun için tarafıma yapılacak her türlü yardıma açığım” şeklinde kendini ifade edebilmektedir.
Detaylı bir doğum planı ortaya koymanız adına göz önünde tutmanız gereken kimi unsurlar:
Doğumunuzun ilaçsız- doğal mı yoksa anestezik mi olmasını arzuluyorsunuz ? Eğer bundan emin değilseniz bu konuyu bir köşeye not etmeniz size verim sağlayacaktır. Mümkün olduğu kadar çabuk ayağa kalkıp eski yürüme özgürlüğünüze kavuşmak gibi bir derdiniz mi var ? Bebeğinizin ne kadar sıklıkla gözlem altında bulundurulmasını istersiniz ? Yapılan gözlemleri izlemek ister misiniz ? Yoksa size haber verilmemesini mi tercih ederdiniz ? Pitocin gibi tıbbi müdahalelere açık mısınız, bu yolda, hamileliğinizi hızlandıracak teşebbüslere sıcak bakıyor musunuz ? Eğer bu sizi ilgilendiriyorsa, hangi yöntemi denemek isterdiniz ? Doğum sırasında bebeğinizi görmek için size bir ayna getirilmesini arzular mıydınız ? Doğum topu, çömelme çubuğu veya suda doğum ekipmanının size ve bebeğinize sağlanmasını tercih eder miydiniz ? Doğumunuzun mahremiyet içinde mi olmasını istiyorsunuz ? Sözgelimi sadece eşiniz ve tıbbi müdahale ekibi mi odada bulunmalı ? Ya da eşiniz ve dostlarınızın da yanınızda mı olmasından yana olursunuz ?
Dikkat çekilmesi gereken diğer faktörler
Odanın ambiyansı: Odada özel müzik çalınmasını ister misiniz ? Işığın kısılmasını diliyor musunuz ? Bir video kameranın kayıt yapmasını tercih ediyor musunuz ? Bebeğin doğumundan sonra doğum kordonunu eşinizin mi kesmesini tercih edersiniz ? Bebeğinizi hemen mi tutmaktan yana olursunuz ? Yoksa gerekli testler ve ölçümlerden sonra sizin ve eşinizin bebeğinizle birlikte kalmasını mı tercih edersiniz ? Bebeğinizi nasıl besleyeceksiniz ? Eğer planınız bebeğinizi emzirmek ise, bunu bir an önce mi yapmaktan yanasınız ?
Bu haftanın aktivitesi Kimi kişisel konuları tartışın: Eğer bir oğlunuz olduysa, doğumdan sonra onu sünnet ettirecek misiniz ? Emzirecek misiniz ? Bebeğinizin doğumundan hemen sonra dini bir tören yaptıracak mısınız ? Bebeğinizle tam zamanlı mı, yoksa yarı zamanlı mı baş başa olacaksınız ? Bu anlamda eşinizle birlikte üzerinde konuşacağınız pek çok konu var. Her ikiniz de bu konularda mutabık iseniz, en iyisi birbirinizi kırmadan, üzmeden ve yanlış anlamadan bu konulardaki fikirlerinizi birbirinize hemen açabilmek olmalıdır.
|
|
 |
küçük kanaryam
Elmas Üye
minik mercimeğim yaramaz oğlum :)
Kayıt Tarihi: 24 May 2008
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 8555
|
Gönderim Zamanı: 09 Şub 2009 Saat 10:59 |
devamı nerde
|
Kilometrelerce uzaklıklara gizlenmiş olsada dostluğumuz aynı gökyüzünü paylaştığımız sürece dostuz!
zeynepim ve pınarım iki gerçek dostlarım...
|
 |
zelos
Altın Üye
Kayıt Tarihi: 23 Kas 2007
Konum: her yerde
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 4172
|
Gönderim Zamanı: 03 Nis 2009 Saat 15:00 |
küçük kanaryam Yazdı:
devamı nerde  |
hemen eklıyorum
|
|
 |