Yazar |
Konu Arama Konu Seçenekleri
|
zelos
Altın Üye
Kayıt Tarihi: 23 Kas 2007
Konum: her yerde
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 4172
|
Gönderim Zamanı: 03 Nis 2009 Saat 15:07 |
27.hafta da bebek
Bebeğiniz nasıl büyüyor ?
Bebeğinizin neredeyse 900 grama yaklaştığı, boyunun 28 santimi çoktan geçtiği bir süreç. Artık gözlerini açıp kapayabiliyor. Aralıklarla uyanıp, uykuya bile dalabiliyor. Belki parmaklarını emiyor; ciğerleri henüz tam olarak olgunlaşmamış bile olsa, hatta erken bile doğsa kapasitesini yerine getirebilecek seviyedeler. Bu kapsamda bebeğinizin karnınız içinde hıçkırdığında yaşadığı sarsıntıyı bile hissetmeniz işten değil. Ve sıkılmayın, bu hıçkırıklar da son derece normaller. Her hıçkırık kısa süreli ve ona zarar bile vermiyor. Bu yüzden söz konusu tıkırtıların tadını ve keyfini çıkarmaya bakın deriz. Bu arada, bebeğinizin yaşadığı kısmî beyin dokusu gelişimiyle de, bu organının ne kadar aktif olduğunu tahmin edemezsiniz. Kimbilir o şu anda neler düşünüyor?
Hayatınız nasıl değişiyor ? Bedeniniz artık son kademeye geldi. Yeni birtakım belirtileri yaşamak durumundasınız. Ağrıyan sırtınızın yanı sıra, bacak kaslarınızın da krampla baş ettiğini hissedebilirsiniz. Sonuçta onlar, ekstra yüklerin ağırlığı altındalar. Bu anlamda söz konusu organlarınız yoğun sirkülasyon ve aşırı yük binmiş sinirleriniz ile, genişleyen vajinanızdan da hareketle ( ki genişleyen vajina kan damarlarınızdaki akış trafiğine müdahale etmektedir ve bu yüzden ) rutin kan pompalaması yaşanamamaktadır. Ancak ne yazık ki, hamileliğinizin ilerlemesiyle yaşadığınız kramplar da artacaktır. Geceleri yaşanan bacak krampları alışıldık bir durumdur ama bu sıkıntı gün içinde de yaşanabilmektedir. Bir kramp gelip sizi vurduğunda, baldır kasınızı gerer. ( Bu anlamda bacağınızı uzatmanız ve nazikçe ayaklarınızı geriye doğru gevşetmeye çalışmanız krampın vereceği acıyı biraz hafifletecektir. ) Baldırınıza yavaş bir masaj yapmak veya birkaç dakikalığına da yürümek bu anlamda işe yarayabilir. Şu sıralarda sizin için her ne kadar en son düşünülecek şey gibi görünse de, aile planlaması da bu noktada dikkat çekilmesi gereken bir konudur. Bebeğiniz gelmeden önce bile bu konuda bazı kararlar verebilmek durumundasınız.
Sürprizli Gerçekler: Asla gözardı etmemeniz gereken belirtiler Hamilelik sırasında çok fazla acı, ağrı ve farklı duygu ortaya çıkar ve bu anlamda neyin normal, neyin doktorluk bir vaka olduğunu anlamak güçleşir. Bu tür durumları kesin olarak saptayacak birçok etmen vardır; sözgelimi hamileliğinizin kaçıncı ayında olduğunuz, ailenizin geçmişinde, o anda yaşadığınız sıkıntıya benzer bir sıkıntının yaşanıp yaşanmadığı gibi... Bu noktada size ileride ciddi birtakım durumların habercisi olabilecek kimi belirtilerin bir dökümünü yapmakta fayda olabilir:
Hamilelikte 37 haftaya erişmeden önce:
Leğen kemiği ağrısı (bebeğinizin çıkmaya çalışması gibi bir duygu), karın ve rahim ağzı acısı, krampı veya sızısı, ya da bir saatte dörtten fazla kasılma (acı olmasa dahi). Vajinal sıvı akıntınızda gözle görülür bir artış; ya da bu akıntının biçiminde yaşanan bariz bir değişiklik. Eğer bu akıntı sulu hale gelir ve sümüksüleşirse, ya da kanlanırsa... Ya da her durumda: Bebeğiniz sıradışı şekilde tekmelemeye başlamışsa. Karın bölgenizde ağır ve ısrarlı bir acı çekiyorsanız. Vajinal kanama veya lekelenme, ya da aşırı sulu ve kötü kokulu akıntınız varsa... Kalıcı ve etkili kusma nöbetleri yaşıyor ve her kusmayı takiben acı veya ateş sıkıntısı çekiyorsanız. 38 C’yi aşan ateş nöbetleriniz varsa. Görüşünüzde kayma, bulanıklık veya küçük içi boş noktacıklardan oluşan yüzer halkalar görüyorsanız.• Ağır ve kalıcıymış gibi görünen bir baş ağrınız varsa. Yüzünüzde büyük ölçüde şişkinlik oluştuysa ve gözlerinizde torbalanma yaşanıyorsa, elleriniz ve parmaklarınızda aşırı uyuşma ve bacaklarınızda ciddi oranda halsizlik söz konusuysa. Bir haftada iki kilodan fazla yitirdiyseniz. Ayaklarınız veya bacak baldırlarınızda kalıcı bir ağrı çekiyor ve bunu bacağınızın pozisyonunu değiştirdiğinizde dahi gideremiyorsanız. Karın bölgenizde bir tür travma söz konusu ise. Sık karın ağrısı, baş ağrısı ve kalp çarpıntısı ile yürek hoplamasına benzer bir haliniz varsa. • Güç nefes alıyor ve soluk verirken ağzınızdan kan getiriyorsanız. Her yanınızda bir nevi kaşıntı söz konusuysa...Ya da bunlara ek olarak, hekiminizi ilgilendirsin ilgilendirmesin, her türlü sağlık sorunu, hamilelikle bile ilgisi olmasa da ( örneğin ileri bir astım krizi vb.). Bu listedekilerin hiç birini yaşamıyor olsanız da, bize kalırsa içgüdülerinize güvenin ve tıbbi bakım desteğini aldığınız insanlara hamileliğinizle ilgili her türlü sıkıntınızı açın. Eğer ortada bir problem var ise, mutlaka size yardım edilir. Bir sorun yoksa da, en azından bu konuyla ilgili emin olmuş olursunuz.
Bu haftanın aktivitesi Bir emzirme sınıfına kaydınızı yaptırın. Eğer ilk defa anne olacak bir aday iseniz, ve eğer bebeğinizi emzirmeyi planlıyorsanız, belki de en iyi yol bir emzirme sınıfına kaydolmanız olacaktır. Bu konuda çocuk yetiştirme uzmanınız veya ebenizden destek alabilirsiniz.
|
|
 |
zelos
Altın Üye
Kayıt Tarihi: 23 Kas 2007
Konum: her yerde
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 4172
|
Gönderim Zamanı: 03 Nis 2009 Saat 15:16 |
28.hafta da bebek
Bebeğiniz nasıl büyüyor ?
Bu hafta itibariyle bebeğiniz 900 gramın biraz üzerinde ve boyu da 30 cm’yi bulmuş gibi. Gözlerini açıp kapayabilen bebeğiniz, artık kirpikli bir küçük insan. Giderek artan görme yetisi ile birlikte, karnınızdaki ışığı da algılamaya başlamış bulunuyor. Beynindeki milyonlarca sinir hücresi – nöron da gelişmeye başladı ve bu sırada dış dünya için gereken beden yağını da biriktirmekle hayli meşgul durumda.
Hayatınız nasıl değişiyor ? Evde uzanın! Bu hafta, üçüncü ve son üç aya başlıyorsunuz. Eğer çoğunlukla siz de öteki kadınlara yakın ölçülere sahipseniz, bu üç ayda 5, hatta 7 kilodan fazlasını alacaksınız. Hayatınızın bu kısmında büyük çoğunlukla ebeniz veya doktorunuzu iki haftada bir ziyaret etmek durumundasınız. Ardından, 36 haftadan sonra haftalık ziyaretlere geçiş yapacaksınız. İçinde bulunduğunuz risk faktörlerine bağlı olarak, doktorunuz sizden kimi kan testlerini, sözgelimi syphililis veya HIV testini tekrar etmenizi isteyebilecek. Belki bu süre zarfında chlamydia ve gonorrhea kültürü testini de üzerinizde uygulayabilecek. Tüm bunlar, sizin doğuma ne kadar hazırlıklı olduğunuzla alakalı. Ayrıca eğer sizin glukoz ekran testiniz yüksekse ve eğer bunu takip eden testi de yaptırmamışsanız, üç saatlik glukoz tolerans testine de tabi tutulabilirsiniz.
Bu minvalde kanla ilgili çalışma yapılıp da, ilk doğum öncesi ziyaretiniz size Rh negatif sonucunu çıkartmışsa, büyük olasılıkla size Rh immunoglobulin testi uygulanabilecek. Bu, bedeninizi gelişmekte olan antikorlardan korumak için, dahası bebeğinizin kanını bu maddelerden koruma amacıyla yapılan bir uygulama. (Eğer bebeğiniz Rh pozitif ise, doğumunuzdan sonra bir Rh immunoglobulin aşısı daha alabilirsiniz. Bu süre zarfında kimi kadınlar ayrıca kendilerini huzursuz eden bir tür huzursuz his içine de girebilir ve tam da dinleniyor veya uyumaya çalışıyorken, sürekli olarak ayaklanma telaşı içinde duyumsayabilirler.
Eğer hareketlendiğiniz anda sizde de böylesi bir huzursuzluk veya bu huzursuzluğun giderilme hali söz konusuyla, büyük olasılıkla ‘Huzursuz Ayak Sendromu veya RLS’ye yakalanmış da olabilirsiniz. Ancak bu sendrom da, anne adayları arasında yaygın olan bir rahatsızlık türüdür. Bu tür durumlarda ayaklarınıza masaj yaptırmayı ve onları germeyi deneyin; kafeini kesin. Kafein bu belirtileri artırabilir. Bu anlamda tıbbi destekçinizden size demir takviyesi yapmasını da isteyebilirsiniz. Bu tür katkılar RLS için caydırıcı da olabilir.
Preeclampsia hakkında üç soru Preeclampsia, hamile hanımların yüzde üç ila sekizini etkileyen, kompleks bir bozukluk biçimidir. Preeclampsia tanısı konulan bir kadının protein ve kan basıncı, 20 haftalık olduktan sonra yüksekte seyrediyorsa görülen bir sorundur. Bu rahatsızlığı yaşayan bir çok kadın, yaklaşan âdet günlerine gelirken, bu rahatsızlığın hafif biçimini tecrübe eder; bebekleri de eğer iyi bakılırsa sağlıklı olarak büyür. Ama eğer bu rahatsızlık ciddi ise, birçok organa da sirayet ederek yaşamsal marazlar doğurabilir. Bu durumda yapılacak en iyi şey, bebeği doğurtmak olmalıdır.
S1: Preeclampsia rahatsızlığının belirtileri nelerdir ? Preeclampsia aniden gelebilir, bu yüzden belirtileri erkenden tecrübe edip farkına varabilmek mühimdir. Bu nedenle aşağıdaki belirtilerden herhangi biriyle karşılaşırsanız doktoru arayın:
Yüzünüzde kabarıklık ve göz çevrenizde şişkinlik, ellerinizde görülen benzer şişmişlikler, ya da ayaklarınız ve eklemlerinizde görülen ani şişlikler. Haftada iki buçuk kiloyu aşan ani kilo kaybı. Görüşte farklılıklar. İkili görme, patlayan ışık duygusu, ışığa aşırı duyarlılık ve geçici görme azalması. Karın bölgenizin üst kısmında ani ve şiddetli ağrı
Baş dönmesi, kusma. Preeclampsia ayrıca, her nevi bariz belirtiyle de ortaya çıkabilir; bilhassa rahatsızlığın erken dönemlerinde görülen kimi belirtileri, rutin hamilelik şikâyetleriyle karıştırılabilmektedir. Bu anlamda hastalığın ayırtına rutin bir hamilelik öncesi muayene sırasında da varılabilmektedir. Bu nedenle, hamilelik öncesi randevularınızı aksatmamanız gerektiği bir kere daha anlaşılacaktır.
S2: Beni preeclampsia hastalığına yakalanmaya sevk eden riskli faktörler hangileri ? Bu rahatsızlığa ilk hamileliğin erken safhasında yakalanma oranı daha büyüktür. Bununla birlikte bu hastalığı bir kez kaptığınızda, öteki hamileliğinizde de bunu yaşayacağınızı hesaba katmalısınız. Bunun dışında eğer :
Kronik hiper tansiyonunuz varsa, Kati düzeyde kan pıhtılaşması bozukluğu, diyabet, böbrek rahatsızlığı veya lupus gibi otomatik sindirim sorunu çekiyorsanız. Bu hastalığı daha önce yaşamış bir kadın akrabanız varsa. Normalin yüzde otuz fazlası kilolu, kısaca obez iseniz. İkiden fazla bebek taşıyorsanız. Yaşınız 20’den küçük veya 40’tan çoksa.
S3: Bu rahatsızlıktan kaçınmanın bir yolu var mı ? Kimse preeclampsia rahatsızlığından nasıl kaçınacağını tam olarak bilemiyor, ancak bu rahatsızlığa ilişkin bir çok araştırma da yapılmıyor değil. Bu konuda yapılan tedavi amaçlı çalışmalarda, ekstra kalsiyum almanın, vitamin desteği veya düşük oranda aspirin kullanımının getirdiği katkılar öne çıkarılırken, bu, kullanılan maddenin ve hastanın farkına göre değişiklik yaratabiliyor. Bu anlamda sizin şimdilik yapabileceğiniz en iyi şey hamilelik öncesi tıbbi bakımınızı aksatmamak olmalı; kan basıncınız ve idrar ile protein düzeyinizi de kontrol altında tutmalısınız. Ayrıca rahatsızlığın ön belirtilerine karşı tetikte olmanız, alabileceğiniz olası tedaviyi de iyileşmeniz yönünde erkenden garantileyebilecektir.
Bu haftanın aktivitesi Bebeğinize bir doktor seçin.
Arkadaşlarınız, aile yakınlarınız, işyerinizdeki dostlarınız veya doğum destekçiniz, ya da ebeniz vesilesiyle potansiyel bebek doktorlarının bir listesini yaratın. Seçeceğiniz doktorun, sizdeki mevcut sağlık sigortasını kabul etmiş olmasına özen gösterin. Çalışma saatlerinin sizinkiyle aynı olmasından yana tavır alın. Çalıştığı mekânın sizin de içinize sinmesine öncelik tanıyın. Eğer becerebilir iseniz, aday doktorlarınızla yüz yüze ön görüşmelere de gitmeye çalışın. Bunun için size henüz erken gibi görünebilir; ancak bebeğinizin, doktorunu doğumundan kısa bir süre sonra görmesi gerektiğini aklınızda tutun.
|
|
 |
zelos
Altın Üye
Kayıt Tarihi: 23 Kas 2007
Konum: her yerde
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 4172
|
Gönderim Zamanı: 03 Nis 2009 Saat 15:17 |
29.hafta da bebek
Bebeğiniz nasıl büyüyor ?
Bir kiloya yaklaşan ağırlığı ve 30 santime çok yakın boyuyla, bebeğiniz 29. haftasına girdi; kasları ve ciğerleri büyümeyi sürdürüyor ve kafası da eskiye oranla çok daha irileşti. Bu, onun gelişmekte olan beyni için de gerekli bir süreç. Tam bu süreçte onun gereksinim duyduğu besinleri içerecek olan C vitamini, folik asit ve demir takviyesini edinmenizin zamanı. Öte yandan kemiklerinin aşırı kalsiyum ihtiyacından ötürü, sütünüzü veya kalsiyum ihtiva eden peynir, yoğurt veya zenginleştirilmiş portakal suyunuzu da tüketmeyi unutmayın. Bu üç aylık dönemde, her gün ortalama 250 miligramlık kalsiyum, bebeğinizin sertleşen iskeletine nüfuz ediyor.
Hayatınız nasıl değişiyor ? Bebeğiniz artık çok aktif vaziyette. Doktorunuz sizden onun tekmelerini günlük ve düzenli olarak kayıt altına almanızı ve saymanızı isteyebilir de. Bunu nasıl yapacağınız konusunda size talimatlar verebilir. Bu nedenle bebeğin hareketlerindeki olası artış ve bilhassa azalmalardan doktorunuzu haberdar etmeye bakın. Bu sırada bebeğinizle ilgili stres düşüklüğü veya biyofizik profil testleri ihtiyacında da olabilirsiniz. Bu sırada bedeninizin tanıdık dostları, kalp yanması ve kabızlık da devreye girebilir. Hamilelik hormonu olarak bilinen progesteron, yumuşak kas dokunuzu iyice mayıştırarak bedeninize yayılır. Buna gastroinstestinal bölgeniz ( sindirim sisteminiz ) dahildir. Söz konusu uyuşma ve mayışma, karın bölgenizdeki yoğunlaşma ile bir araya gelince hazmı iyice yavaşlatarak yürek yanması ve gaza sebebiyet verebilir. Özellikle de ağır bir yemekten sonra.
Bu anlamda büyüyen rahminiz de hemoroid riskini beraberinde taşır. Şişmiş kan damarlarınız, özellikle de kalça bölgenizdekiler, doğumu izleyen günlerde boşalarak genişler. Eğer bu bölgeler acılı ve kaşıntılıysa, soğuk kompres veya bedene oturaklı bir duş aldırarak, fındık yağı eşliğinde temizlemeyi deneyin. Ayrıca sıkıntılı bölgenin üzerine çok fazla oturmamaya çalışın. Hamileliğiniz sırasında düzenli olarak kullanacağınız herhangi bir ilaç olursa, doktorunuza bunu hamilelik süresince haberdar edin; ayrıca rektal / popoda kanama olursa da bilgilendirin.
Kabızlığı önlemek için ise, yüksek lifli bir yiyecek diyetine girin; çok su için ve düzenli olarak egzersiz yapın. Bu anlamda kimi kadınlar, “supine hypotensive syndrome” denilen bir rahatsızlık da çekerler. Bu, yere sırtüstü uzanıldığında kalp ritminde ve kan basıncında yaşanan bir ani değişim halidir. Pozisyonunuzu değiştirene kadar sizi sersemletir. Ayrıca aniden ayağa kalkıverdiğinizde kafanız biraz ‘Leyla’ gibi de olabilir. Bu anlamda şikayet edeceğiniz baş döngülerinden kaçınabilmek üzere, sırtüstü değil de yanınıza doğru uzanın. Yattığınız yerden mümkün olduğunca ağır ağır doğrulun.
Doğum iznine dair 3 soru S1: Patronum doğum izni almama müsaade edecek mi ? İş Kanunu hükümleri uyarınca, “Kadın işçilerin doğumdan önce 8 ve doğumdan sonra 8 olmak üzere toplam 16 haftalık süre için çalıştırılmamaları esastır. Çoğul gebelik halinde doğumdan önce çalıştırılmayacak 8 haftalık süreye 2 hafta eklenir.”
SSK’lıysanız, ilgili SSK hastanesine gidip sürelere uygun şekilde doğum izninizi açtırmalı ve bu raporu işyeri hekiminizle paylaşmalısınız. Özel hastaneye de gidiyor olsanız, birçok şirket bağlı olduğu Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan rapor alınmasını ister. “Ancak sağlık durumu uygun olduğu takdirde, doktorun onayıyla kadın işçi isterse doğumdan önceki 3 haftaya kadar işyerinde çalışabilir. Bu durumda, kadın işçinin çalıştığı süreler doğum sonrası sürelere eklenir.”
Doktorun uygun görmesi, işyerinin çalışma ortamının da uygun olmasıyla, doğum öncesi çalışmaya devam edip, doğum sonrasına daha fazla izin aktarabilirsiniz. Ancak bu konuyu işyerinizle konuşup anlaşmanız önemlidir. Zira işyeriniz, işinizi geçici olarak bir başkasına devredebilmek için gerekli planlamaları yapmak isteyecektir. “İsteği halinde kadın işçiye, 16 haftalık sürenin tamamlanmasından veya çoğul gebelik halinde 18 haftalık süreden sonra 6 aya kadar ücretsiz izin verilir. Bu süre, yıllık ücretli izin hakkının hesabında dikkate alınmaz.”
Bu süreyi kullanmak yasal hakkınız, ancak talep ederken dikkate almanız gereken bazı hususlar var:
Uzunca bir süre çalışmadığınız için bir sonraki terfi döneminde aday olmayabilirsiniz. SSK ödemenizde bir boşluk oluşur. Yaklaşık 8-9 aylık bir dönemden sonra işlere yetişmek zor gelebilir.
S2: İznime ne zaman başlayacağıma nasıl karar vereyim ? Çalışmayı durdurmak için ‘uygun zaman’ diye bir şey yok. Kimi kadınlar doğum izinlerini yedinci, hatta sekizinci aya kadar uzatır ve bundan sonrasında izne ayrılır. Bu bakımdan doğru zamanın yaklaşıp yaklaşmadığını anlamak için hamileliğinizi tıbben incelemeniz gerekebilir. Eğer ebe veya doktorlarınız size yatak istirahatı öneriyorsa, ya da doğumunuzdan önce ortaya kimi komplikasyonlar çıkmışsa, kısa süreli ve ani bir iş ayrılığından söz etmemiz gerekebilir. Bu, bazen işverenlerinizden de gelebilir. Bu anlamda doğum izniniz sona erdiğinde bebeğinizden ayrılmanın da ne kadar zor olduğunu görürseniz, sakın şaşırmayın. Yeni annelerin yaklaşık yüzde 70 ilâ 80’i, işe geri dönmekte ciddi kararsızlık yaşayabilmektedir.
S3: Bu işleri patronla görüşmenin en iyi yolu hangisi ? Evvelâ üzerinize vazife olan işleri tamamlayarak ev ödevinizi yerine getirin. Çalışan olarak haklarınızı size aktaran rehber kitapçığı gözden geçirin veya bir insan kaynakları temsilcisiyle görüşerek bu durum karşısında patronunuzun alacağı, ya da bugüne kadar almış olduğu kararlar veya tavrın ayırtına varın. Çalışma arkadaşlarınızdan sizinle aynı durumda olanlarını da inceleyin. Bunun ardından oturup bir plan yapın. Ne kadarlık bir izin almak istediğinizi düşünün. Eğer ücretsiz izni düşünüyorsanız, bu koşullara ne kadar dayanabileceğinize iyi karar verin. Doğum izninizi bir kerede mi, yoksa yılın belli bölümlerine ayrılmış haliyle mi alacağınızı iyi değerlendirin. ABD çalışma hukukunda, bu süre, her ne şekilde kullanmak isterseniz isteyin 12 haftadır. Bu süreçte alacağınız tüm kararların eşinizin maddi manevi çıkarlarıyla ne kadar örtüştüğünü de hesaplamaya çalışın. Bu anlamda kimi şirketlerin de babalık izni hakkı tanıdığını unutmayın. Amaçladığınız koşulları elde etme şansınız yükselsin istiyorsanız, ürettiğiniz çözümleri birer sorun olarak dönüştürmezden ve patronunuza yansıtmazdan önce patronunuza açın.
Bu haftanın aktivitesi Biraz hayat memat meselesi olabilecek ayak işi yapın. İşte size, bundan sonraki haftalarda edinmenizi imkânsız hale getirebilecek kimi ihtiyaçlarınızın listesi:
Bebek ve temizlik bezleri. Tırnak makası tarzı bebe koruma ve bakım eşyaları. Bir termometre, bir balon şırınga ve emzik. Bebek cildine uygun temizlik deterjanı. Sizin için ped stoğu. (Doğumu izleyen günlerde biraz daha kanamanız olabilecek.) Eşe dosta yollanacak ‘teşekkürler’ kartları ve zarfları, ya da damgaları. Bol bol kâğıt peçete veya havlu desteği.
|
|
 |
zelos
Altın Üye
Kayıt Tarihi: 23 Kas 2007
Konum: her yerde
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 4172
|
Gönderim Zamanı: 03 Nis 2009 Saat 15:20 |
30.hafta da bebek
Bebeğiniz nasıl büyüyor ?
32 santimi biraz geçen boyuyla bebeğinizin kilosu şu sıralarda 1,5 kiloyu aşmış gibi. Kendisini çevreleyen amniyotik sıvı hala yerli yerinde; ancak o sizin rahminizde büyüdükçe bu sıvının miktarı da azalmaya yüz tutmuş gibi. Bebeğinizin görüş yeteneği gelişmeye devam ediyor; yine de tam olarak yeterli değil. Hatta doğduktan sonra bile uzun bir süre gözlerini kapalı tutmaya dahi çalışacak. Gözlerini açtığında, 20 / 400 düzeyindeki görüşü, ışığa duyarlı olacak ancak yüzünün çok ama çok yakınındaki şeyler dışında bir şey göremeyecek. Bu anlamda normal görüş düzeyinin 20 / 20 olduğunu hatırlatalım.
Hayatınız nasıl değişiyor ? Bu günlerde belki biraz yorgun hissediyorsunuz, özellikle de uykunuz kaçtığında. Ayrıca son zamanlarda normalden daha sakar da olabilirsiniz; ki bu tamamen anlaşılır bir durum. Bedeniniz yalnızca ağırlaşmakla kalmadı; ayrıca bedeninizdeki ağırlık dengesi de, hamilelik karnınızın yarattığı sıra dışı durum nedeniyle denge merkezinizi kaydırdı. Ayrıca yaşadığınız hormonal değişimlerden ötürü kemiklerinizi birbirine bağlayan dokular da (ligament) daha gevşek halde. Bu yüzden eklemleriniz çözülmüş gibiler. Bu da dengenize sirayet ediyor tabii.
Ayrıca bu dokulardaki gevşeklik, sizi olduğunuz yere daha çok ‘çakacağı’ için, ayaklarınız da büyümüş ve ayakkabılarınıza sığmaz olmuş olabilirsiniz. Bu arada, hamileliğinizin erken dönemlerinde yaşadığınız o duygu taşkınlıklarını anımsıyor musunuz ? Bu rahatsız edici belirti çeşitlilikleri ve hormonal değişimler de yeniden aşırı fazla veya aşırı az duygulanıma yol açmak üzere.
Şu günlerde doğumun normal ve sağlıklı olup olmayacağından, iyi bir anne olup olmayacağınıza kadar uzanan geniş kaygı eğiliminiz, son derece, ama son derece normal bir belirtiden ibaret. Eğer bu süreçte yaşadığınız sıkıntıları taşıyamaz durumda iseniz, bunu doktorunuza veya ebenize danışmanızı öneriyoruz . Bu yüzden belki de her 10 kadından birinin yaşadığı doğum depresyonunu yaşıyor olabilirsiniz. Duygu durumunuzdaki ‘düzenli’ düzensizlik hallerini mutlaka doktorunuzla paylaşınız.
Sürprizli gerçekler: Bilinen doğum korkuları Doğum sizi geriyor mu ? Yalnız değilsiniz. İşte size birkaç ortak kaygı ve çözüm önerisi:
Acıyı kaldırabileceğimi sanmıyorum Her beş anneden biri, bu sıkıntıyı yaşar ve bu durum hamileliğin üçüncü üç ayında en sık rastlanan durumlardan biridir. Bazı kadınlar, doğum sırasında yaşayacakları acıyla baş edebilmek için yatıştırıcı ilaç kullanacaklarını önceden bilirler; ve aslında hemen hepsi de bu sakinleştirici tedaviden yararlanmak durumunda olur. Öteki anneler ise, genellikle acısız doğumdan yana olmayı tercih eder. Acının potansiyelini bile isteye, ama bu acıyı göğüsleyecek beden ve psikoloji tekniklerinin farkında olarak uyuşturulmadan doğum yapmaya çalışırlar. Doğru ön hazırlık ve destek ile, kimi kadınlar doğal doğumu derin şekilde tatmin edici ve kendilerini kudretlendirici bulur.
Vajinayı kestirmeli (episitiomi), yoksa yırtılma olabilir Episiotomi vajinanız ve anüsünüz arasındaki kas dokusuna yönelik bir cerrahi kesik operasyonudur. Vajinanızın daha da açılabilmesi için doğumdan hemen önce yapılır. Kimi kadınlar, doğum esnasında kendiliğinden biçimde kanarlar; episiotomi yaptırsalar da bu durumu yaşayanlar olabilmektedir. Bu bağlamda yaşanan kanamalar, öngörülemeyebilir veya çok ağır seviyelere erişebilir. Bu durumu önlemenin tek yolu ritmik şekilde bedende ufak yarıklar açarak kanamayı hafifletmek; kanama adeta ‘standart’ hale gelince de durmaktır. Ancak uzmanlara göre bu girişimi de (Episiotomi) ‘rutin’ hale getirmemelidir. Bu bakımdan ebeniz veya uzmanınıza Episiotomi için hangi koşulları tercih edeceğini ve sıklığını danışın. Bu operasyona gerek duyup duymadığınızı son beş haftada ilgili bölgeyi masajla yoklayarak anlayabilirsiniz. Böylece doktorunuz ve siz, doğru kararı verebilmiş olursunuz.
Doğum esnasında büyük tuvaletimi de yapabilirim Yapılan araştırmalar, anne adaylarının yüzde 71’inin doğum sırasında ister istemez büyük tuvaletlerini yaptığını, yüzde 22’sinin ise bu durumdan utandığını göstermektedir. İnanması şu anda her ne kadar güç de olsa, bebeğinizi Dünyaya getirdiğiniz esnada böyle bir hareketiniz olursa, kimsenin umurunda bile olmaz. Zaten hemşire ve ebeler, bunu temizler.
Beklenmedik tıbbi değişikliklere yol açabilirim Bunu açıklığa kavuşturabilmenin en iyi yolu, oturup doğum uzmanınıza tüm kaygılarınızı açmak olur. Eğer doktorunuz veya ebenize güvenirseniz, onun sizin için en iyi olanı yapacağına inanırsanız, her şey o gün daha kolay yaşanır. Eğer ebeniz veya doktorunuz sizin tercih ve dileklerinize saygılı olursa, bunun farkında olursa (ki bu anlamda bir Doğum Planı da yapabilirsiniz) işler yoluna girer. Öte yandan bir doğum asistanı da tutabilirsiniz; o, size doğumunuzda eşlik edebilir. Hastane de tüm ihtiyaçlarınızı gözetebilir.
Sezeryan operasyonu yaşayabilirim Her beş kadından birinin doğum operasyonunun sezaryen ile sonuçlanması söz konusu iken, sizin de normal bir doğum yerine bu koşuldan çekinme ve korkmanız son derece normaldir. Sonuçta kendinizi vajinal doğuma adamışsanız, yaşayabileceğiniz olası sezeryan, sizin için rahatsız edici olabilir. Bazı anneler, vajinal doğum hususunda aldatıldıklarını düşünürler; bunda onların katıldıkları doğum sınıflarında kendilerine telkin edilen ‘ideal doğum’ fikrinin mükemmelleştirilmesinin de etkisi vardır.
Ayrıca onlara sezeryanın gereksizliği dayatılabilir. Çok az kadının bu yola başvurduğu telkin edilebilir. Eğer siz de bu gibi hisler içindeyseniz, doğumunuzun gerçekliğiyle yüzleşmeniz biraz zamanınızı alabilecektir. Bu anlamda bir çok doğum yapan kadın, doğum tecrübelerinin ister sezeryan, isterse vajinal olsun, beklediklerinden çok farklı olduğunu dile getirmektedirler.
Hastaneye zamanında yetişemeyeceğim Evden acil olarak, ambulans ile alınan, özellikle de ilk bebeklerini bekleyen anne adayları, genellikle nadir vakalardır. Ama yine de sizin de böylesi durumlarla ilgili endişeleriniz olursa, evden acil çıkış için yapılması gerekenler üzerine bir planı hazırda bulundurun. Ki, zamanında ve doğru davranabilesiniz…
Bu haftanın aktivitesi Her nevi bebek eşyasını alın. Size yardımcı olmaya çalışacak eşiniz veya her tür dostunuzun yapabileceği en iyi şey, bu. Bebek karyolası, beşik, puset gibi önemli eşyalar, özellikle siz uykusuzken çok işe yarayacaklar. Bu nedenle onları hemen edinin. Salıncaklar, telsiz - telefonlar ve tüm cihazlar için gerekli pil desteği de cabası. Bu anlamda size şarj edilebilir pil ve ekipman öneriyoruz.
|
|
 |
zelos
Altın Üye
Kayıt Tarihi: 23 Kas 2007
Konum: her yerde
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 4172
|
Gönderim Zamanı: 03 Nis 2009 Saat 15:24 |
31.hafta da bebek
Bebeğiniz nasıl büyüyor ? Bebeğiniz bu hafta neredeyse 34 santime erişti ve ağırlığı da 1,5 kiloya yaklaşmış gibi. O artık başını bir yandan ötekine hareket ettiriyor; kolları, bacakları, tüm bedeni gereksindiği besin ve yağı, teninin hemen altında doyasıya almakla meşgul. Bebeğiniz bununla birlikte aşırı hareketli hale gelmiş de olabilir. Bu anlamda onun tekme ve hareketliliği sizi uykusuz bile bırakabilir. Ama tüm bu hareketliliğin, onun sağlıklı ve aktif olduğu anlamına geldiğini unutmayın.
Hayatınız nasıl değişiyor ? Rahim kaslarınızın gerilmeye başladığını hissettiğiniz oluyor mu ? Birçok kadın bu zıtlıkları hamileliklerinin ikinci yarısında yaşıyor. 30 saniyeye erişen süreleriyle bu kasılmalar düzensizler ve zaten de acılı ve frekanssız olmak durumundalar. Öte yandan kimi karşı hareketler, acısız dahi olsalar olası bir erken doğumun belirtileri olarak da alınabilirler. Bu tür durumlarda doktorunuza haber verin; hatta saatte dört kasılmayı aşıyorsanız da durum aynı olmalı. Bunun yanında vajina akıntınızın tipi, sıklığı, kokusu da önemli; sümüksü, kanlı veya sulu olup olmadığını, pembe veya yer yer kanlı bile olsa doktorunuzla bu akıntıyı kontrol etmelisiniz.
Bunun yanı sıra mesane ağrınız olursa, kaba etinize kramp girmiş gibi hissediyor ve artan şekilde kalçanıza bir ağırlık binmiş zannediyorsanız da durum aynıdır. Bu belirtilere, daha önce yaşamadığınızı sandığınız bir sırt ağrısı da katılabilir. Öte yandan son dönemde ‘süt öncesi’ denilebilecek, (colostrum) bir tür sıvının memenizden geldiğini de düşünebilirsiniz. Bu akıntıya karşı kıyafetlerinizi özel bezlerle korumaya çalışın. (Bu sıvının aktığını göremiyorsanız da bunda endişe edecek bir şey yoktur. Memeleriniz zaten bu sıvıyı hazırlamaktadır; siz onları göremiyorsanız bile.)
Eğer halihazırdaki sütyeniniz fazla sıkı geliyorsa, bir hamilelik sütyenini tercih etmeyi deneyin. Bu anlamda seçeceğiniz bedenin mevcut bedenden en az bir beden büyük olmasına dikkat edin. Zira sütünüz hazır olduğunda, göğüsleriniz tahmin edemeyeceğiniz kadar büyüyebilir de. Diğer taraftan doğacak bebek bir erkek ise, bebeğin sünnet edilip edilmeyeceği konusunda da önceden karar alabilirsiniz. Bu durumun artıları ve eksilerini eşinizle tam olarak tartışıp ortak karar verdiğinizden emin olun.
Karar rehberi: Doğumda ağrı kesici almalı mı ? Bebek sahibi olmanın tam bir doğru yolu veya biçimi yoktur. Her kadının acı eşiği ve doğum tecrübesi birbirinden farklıdır. Bazı kadınlar, zaten, ağrı kesici tedaviye cevap vereceğini baştan bilir. Ama bazıları da doğal, uyuşturulmamış bir acı yönetiminden yanadır. Bazı anneler ise, uyuşturulmadan kabul ettikleri doğumda daha sonra acılarıyla başa çıkamazlarsa, kendi istekleri ile ağrı kesiciyi kabul edebilmektedir. Önceden bilgilendirildiğiniz her türlü durum adına, tercihinizi belirleyecek meselenin artıları ve eksilerini buradan öğrenin::
Eğer hala başvurmadıysanız, bir çocuk doğum sınıfına eşinizle birlikte kayıt yaptırın. Bu sınıflardaki eğitmenler genellikli tüm doğum acısını giderebileceğiniz nice öneriyle size yardım edebilirler. Buna anüs ve omurga ağrısı tedavisi dahildir. Ayrıca sistemli tedavi de, ilaçsız olarak kimi nefes ve rahatlama tekniğiyle verilebilir. Birçok kadın da, doğum sırasında meydana gelecek herhangi bir acı tedavisine engel olur ve karşı çıkar. Bu acı kesme yöntemlerinin en bilineni, bel altınızdaki acıyı siz ayıkken kesen epiduraldır.
Bazı kadınlar ise, doğal ve ilaçsız doğumu tercih eder. Bunun nedeni kontrollü bir doğum acısından yana olmalarıdır. Eğer siz de bedeninizin kontrolünü acıya dayanıklılık adına mümkün mertebe sağlamak istiyor iseniz, doğumda gerçek bir işbirlikçi – katılımcı olmaya bakın. Doğum sürecine mümkün olan en az müdahaleyi yapın. Bundan sonra meydana gelebilecek doğal gelişim sizi daha iyi hissettirecektir. Eğer bu yolu tercih ederseniz, doğumun size getireceği potansiyel acı ve konforsuzluk halini de kabullenmiş olacak, ama doğru destek ve ön hazırlık sayesinde de kendiniz için en uygun olanı yaşayabileceksiniz.. Bu arada, ilaçlı – uyuşturulmuş doğumu önceden tercih etmişseniz, bu kararınızı veya tersini de, son ana kadar tercih etme hakkının kendinizde olduğunu iyi bilin. Bu haftanın aktivitesi Çantanızı hemen hazırlamanıza gerek yok, ancak hastaneye götürebileceğiniz eşyaların bir listesini yapmanız mümkün. Diş fırçası ve yedek kıyafetin yanı sıra…
D oğumda odaklanabileceğiniz bir resim veya nesne. Nefesinizi iyi, güzel tutacak, size enerji verebilecek naneli veya şekerli tatlandırıcılar. Sizi sıcak tutacak battaniye ve çoraplar. En sevdiğiniz pike veya örtünüz. Aşırı yoğun içerikli olmayan okuyacak kitap veya dergiler. Emzirme ışığı ve sütyeni. Bebeğinizin ev yolunda giyineceği kıyafeti. Şarj aletleri; kamera ve fotoğraf makineleri, piller ve filmler ile kasetler
|
|
 |
zelos
Altın Üye
Kayıt Tarihi: 23 Kas 2007
Konum: her yerde
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 4172
|
Gönderim Zamanı: 03 Nis 2009 Saat 15:28 |
32.hafta da bebek Bebeğiniz nasıl büyüyor ?
İki kiloya yakın ağırlığı ve 35 santime yakın boyuyla bebeğiniz artık rahminizde hatırı sayılır genişlikte bir yer kaplamaya başladı. Artık haftada neredeyse yarım kilo almaya başladınız. Ve aldığınız bu ağırlığın kabaca yarısına yakını, bebeğinize yarıyor veya ona ulaşıyor diyebiliriz. Gerçekte, önümüzdeki yedi hafta içinde kendi ağırlığının üçte bir buçuğuna yakınını daha elde etme yolunda olan bebeğiniz, hayatta kalabilmek için şişmanlıyor aslında. Ayak tırnakları çıkan, sahici saç telleri veya başka bir deyişle kafasında şeftali tüyü yumağı beliren bebeğinizin teni de giderek daha yumuşak ve pürüzsüz artık; doğuma gün sayıyor.
Hayatınız nasıl değişiyor ? Sizin ve bebeğinizin büyüyen ihtiyaçlarını karşılayabilmek üzere, kan basıncınız yüzde elliye yakın oranda arttı. Bu oran, hamileliğin başından bu yana geldiğiniz artışa tekabül ediyor. Diyaframınıza doğru itekleyen rahminiz ve midenizdeki sıra dışı kalabalıkla, yaşayacaklarınız birkaç göğüs yanması veya nefes darlığı seansları olabilir. Bu rahatsızlığınızı bertaraf edebilmek üzere, daha sık ama daha az yemeli, ya da yatarken kendinizi sıkı sıkı korumalısınız. Belinizin altına doğru yaşadığınız ağrı devam edecektir.
Mümkünse bu süreçle ilgili her şeyi doktorunuzun bilmesine çalışın. Eğer böyle bir sırt ağrısı yaşamadıysanız, yani hiç başınıza gelmemişse bu bir olası erken doğum anlamını da pekala taşıyabilir. Ancak yaşadığınız sıkıntının bir erken doğum olmadığından emin olabilmeniz adına, genişleyen rahminiz ve hormonal değişikliklerinizi de bu sıkıntılara yormak mümkün olabilir. Genişleyen rahminiz, denge merkezinizi hareketlendirir ve karın kaslarınızı gererek zayıflatır. Bu sizin duruşunuzu değiştirerek arkanıza ağrı ve gerginlik katar.
Hamileliğin getirdiği hormonal değişimler, eklemlerinizi ve uyluk kemiklerinizdeki dokuları omurgalarınıza olması gerektiğinden az yüklenerek zayıflatır. Bu durum sizi olması gerektiğinden daha az dengeli hale sokar ve yürüdüğünüzde acıya sebep olur. Ayrıca uzun süre ayakta kalmak veya oturmak, yatakda dönmek veya düşük boylu bir sandalyeden kalkmak, hatta birtakım ağırlıkları kaldırmak da bu acıları tetikleyebilmektedir.
Karar rehberi : Doğum odasında sizinle kim bulunsun ? Doğum mevzusu, aşırı derecede mahrem bir tecrübeye denk gelir; doğuma aile üyelerini katmak, arkadaşlarla olmak veya doğum koçlarını yanınızda bulundurmak söz konusu olabilir. Bu anlamda doğum odasına alacağınız konukların listesini daha iyi belirleyebilmeniz için size birkaç ipucumuz olabilir:
Aslında bu listede kesin bir doğruluk payı olmaz. Yapılan araştırmalar, anne adaylarının yüzde 44’ünün sadece eşleriyle ve tıbbi uzmanlarla birlikte doğuma girmekten yana olduklarını ortaya koymuştur. Bu oranın yüzde 37’lik kısmı ise, doğuma tek bir akrabayı çağırmış, yüzde 16’lık bir dilim ise, sadece tek bir refakatçi arkadaştan yana tavır almıştır. Bu anlamda anne adaylarının yüzde üçünün de doğum koçuyla olmaktan memnun olduğu anlaşılmıştır. Kimi eşler veya kocalar, doğum sırasındaki varlık nedenleri ve rolleri üzerine, odaya başka birileri girince kafa karışıklığı yaşayabilmektedir. Eğer doğum odasına akraba veya doğum koçlarını alacaksanız, bu koşullarda kocanız ve eşinizin de mevcut olacağını göz önünde bulundurunuz. Doğumla ilgili olarak kendi anneniz veya kayınvalidenizin odada bulunmasıyla ilgili ufak anlaşmazlıklar da baş gösterebilir. Onlar sizin bu özel anınızı ve mahremiyetinizi hiçe sayabilirler. Eğer doğum sırasında eşinizle birlikte kalmak istiyorsanız, hastane ekibinin yanınızda olduğundan, yapacağınız bir liste ile emin olunuz. Hastane ekibine, doğumun koşulları ve mahremiyeti ile ilgili, akrabaları uzak tutacak kesin talimat veriniz. Bu süreçte doğum ve ebelik görevlileri de kendi sorumlulukları için hazır bulunabilir. Siz de yanınızda sürekli olarak birinin bulunmasını istiyorsanız, özel bir doğum koçu iyi bir tercih olabilir. Gerçekte bazı araştırmalar, doğum asistanı veya koçu ile daha kısa sürede doğum yapıldığını ortaya koymuştur. Daha az doğum komplikasyonunun yaşandığı bu vakalarda, daha sağlıklı bebeklerin doğduğu da görülmüştür. Bu bakımdan, doğum koçunuz var ise, uyuşturulmadan doğum yapıp yapmayacağınız üzerine ciddi biçimde düşünmenizi öneririz.
Bu haftanın aktivitesi Size yardım edebilecek kişilerin listesini yapın. Arkadaşlarınız veya aile dostlarınız, bebeğinizin doğumunu takiben sıraya gireceklerdir; ama bazı anneler bu müdahaleler karşısında hiç de istekli olmayabilir. Peki bu duruma nasıl hazırlanılmalıdır ?
Eğer bebeğiniz Dünyaya geldikten sonra tanıdığınız biri size yardım etmek istiyorsa, sırayla o kişi veya kişilerin isim ve telefonlarını kayıt altına alın.
Bir arkadaşınızdan, tüm diğer arkadaşlarınızın yapacağı maddi manevi veya yiyecek yardımını organize etmeyi üstlenebilmek üzere takvim belirlemesi ricasında bulunun. Arkadaşlarınızdan birine emanet etmek üzere, temel alışveriş listesi hazır edin. Öteki (eğer varsa) çocuklar için bir bakım takvimi veya zemini yaratın. • Çöplerinizi atabilmesi veya varsa, pet hayvanlarınızın bakımını üstlenebilmesi için bir arkadaşınızın yardımını isteyin.
|
|
 |
zelos
Altın Üye
Kayıt Tarihi: 23 Kas 2007
Konum: her yerde
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 4172
|
Gönderim Zamanı: 03 Nis 2009 Saat 15:33 |
33.hafta da bebek
Bebeğiniz nasıl büyüyor ?
25 santimi aşan bebeğinizin kilosu artık 2 kiloya erişti. Artık o yaratığımsı, eciş bücüş görünümünün yerini iskeleti belirgin, küçük bir insan aldı. Kemiklerinin henüz tam sertleşmemiş olması, hala onun biraz daha aşırı hareket edebilmesine olanak tanıyor. Ama yine bu imkân, onun doğum kanalından sorunsuzca geçmesine yarayacak. ( Bu anlamda doğum sırasında kafaya yönelik baskı o kadar yoğun olabilmektedir ki, kimi bebekler doğar doğmaz konik bir kafayla Dünyaya getirilebilmektedir.) Bu kemikler, erken ergenliğe değin tam olarak yerine oturmayabilirler de. Bu bakımdan bebekliği ve çocukluğu boyunca, yavrunuzun gelişimi de sürecektir.
Hayatınız nasıl değişiyor ? Bebeğiniz her geçen gün karnınızı daha fazla doldurdukça, birçok şey de kendiliğinden değişmeye başlayacak: Daha önce her türlü dans figürünü ustaca ortaya koyan bedeniniz, bugün badi badi yürüyor. Oturmak için kolay bir pozisyon bulmak; tek başına uyumaya kalkışmak, artık tam bir meydan okuma halini almış görünüyor. Ve buna, sandalye ve köşelere çarpmak da dahil. Bu süreçte parmaklarınızda, bilekleriniz ve ellerinizde de kimi acılar ve hissizlikler de hissediyor olabilirsiniz.
Bedeninizdeki diğer tüm dokular gibi, bileğinizdekiler de akışkanlığını korumakta güçlük çekebilir. Bu, bileğinizdeki karpal tünelin üzerindeki baskıyı artırır; bileğinizdeki kemik kanallarından biri olan bu bölgede, bu tüneldeki sinirler hissizlik verebilir, karıncalanıyor veya yanıyor gibi hissedebilirsiniz. Ya da lüzumsuz bir ağrı söz konusu olabilir. Bu bakımdan bileğinizdeki pozisyonu sabitlemek üzere bir eldiven giymeye çalışabilirsiniz. Ya da uyurken kolunuzu bir pike ile sarmalayabilirsiniz. Eğer üzerinizde çalıştığınız iş, tekrara dayalı el hareketlerini gerektiriyorsa, ellerinizi sık sık ve tekrar tekrar germeyi unutmayın.
Diğer taraftan birçok kadın yaşamlarının bu döneminde, eşlerinin de onaylayacağı biçimde seksi hissedebilmektedirler; Bu yönde kimi ayarlamalar yapmak durumunda olabilirsiniz. Ama birçok kadın için hamilelik esnasında seks, vajinadan su gelmediği sürece, ya da bebeğin doğumu yakın olmadığı sürece sorunsuzdur.
Bebeğin hareketlerini izlemekle ilgili 3 Soru S1: Bebeğin hareketlerini ne kadar sık olarak hissetmeliyim ? Bebeğinizin, hamileliğinizin son ayına değin sık sık hareketlenmesi, beklenen ve normal olan durumdur. Her bebeğin kendine has bir hareketlilik biçimi vardır; ve bunlar arasında ille de doğru bir tanesi de yoktur: bebeğinizin hareketlilik dizgesinde çok sıra dışı bir durum olmadığı sürece, yaptığı hareketler sadece onun sağlığının belirtisi olacaktır.
S2: Bebeğimin tekmelerini takip etmeli miyim ? Birçok doğum uzmanına göre, özellikle 28. haftadan sonra, kendiliğinden gelişebilecek bir emniyet garantisi içgüdüsü ile, bebeğin hareketlerini en azından bir veya iki kere kontrol etmek yararlıdır. Bu ‘tekme saymaları’nı uygulamanın türlü yolları vardır; bu nedenle bu konudaki sayış türlerini ebenizle aranızda hallederseniz iyi olur. Başvurulan yollardan biri şu olabilir: Günün belli bir saatini, bebeğinizin hareketliliğine yönelik olarak bekleyin; her gün aynı zamanda, aynı hareketliliği gösterip göstermediğini böylece anlayabilirsiniz. Bu sırada sakince oturun veya mümkünse uzanın ve yaptığınız işe konsantre olmaya çalışın. Bu süre zarfında hareketliliği hissedebilmek için, örneğin 10 ayrı hareketi bulan zamanın ne kadar sürdüğünü hesaplayın. Tekmeler, kıpırdanmalar ve hatta bütün beden hareketleri, buna dahil olsun.
Sınır olarak iki saat içinde en azından 10 hareket duyumsayabilmelisiniz. Ama endişe etmeyin; 10’a ulaşmanız o kadar da uzun sürmeyecektir. Bazen sadece 10 tekmeyi 10 dakikada bile duyabilirsiniz. Eğer iki saat içinde 10 hareket algısı yaşamaz iseniz, saymayı bırakıp ebenizi veya doktorunuzu arayabilirsiniz.
S3. Bebeğimin hareketliliği değişmiş veya yavaşlamışsa ne yapmalıyım ? Bebeğinizin hareketliliğindeki her nevi yavaşlığı doğum uzmanınıza ihbar etmeniz gerekir. Bebeğin hareketindeki en ufak azalma, tıbbi bir soruna işaret olabilir; bu nedenle stres veya biyofizik testi, bebeğin sağlığını kontrol edebilmek için idealdir.
Bu haftanın aktivitesi Bebeğinizin yatağı veya kıyafetlerini temizleyin. Bebeğiniz için aldığınız tüm o güzel kıyafet ve malzemelerin bebeğinizden önce bir duş almaları zamanı geldi; tüm bu eşya ve kıyafetler öyle ya da böyle bebeğin teniyle temasa geçecek. Kumaşlarda veya eşyaların dokusundaki herhangi bir bakteri, bebeğinize ağır zarar verebilir. Tam da bunun için en nazik temizliği sağlayan özel deterjanlar mevcuttur. Bunların bir çoğu da hipo – alerjeniktir. Duyarlı ciltler için üretilmişlerdir
|
|
 |