Forum Anasayfası Forum Anasayfası > Genel Konular > Hamilelik
  Yeni Mesajlar Yeni Mesajlar RSS - Hamilelik hakkında  bilgiler
  SSS SSS  Forumu Ara   Kayıt Ol Kayıt Ol  Giriş Giriş

Kapalı KonuHamilelik hakkında bilgiler

 Yanıt Yaz Yanıt Yaz Sayfa  <1234>
Yazar
Mesaj
  Konu Arama Konu Arama  Konu Seçenekleri Konu Seçenekleri
peperutka Açılır Kutu Gör
Elmas Üye
Elmas Üye
Simge

Kayıt Tarihi: 23 Tem 2010
Konum: mutlu
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 5690
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 21 Şub 2011 Saat 12:13

İSTANBUL - Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Operatör Dr. Alper Mumcu, 'Sağlıklı bir hamilelik geçirmek için günde en az 8-10 bardak su içmek gerekir' dedi.

Hamilelikte görülen kimi rahatsızlıkların su tüketimi ile ortadan kalkacağını ifade eden Operatör Dr. Alper Mumcu, 'Hamilelik dönemlerinde kadınların karşılaşacağı sorunlar arasında kabızlık, idrar yolu enfeksiyonları ve hemoroitler sayılabilir. Eğer anne adayı yeterli derecede sıvı alırsa bu dışkının yumuşamasını sağlayarak kabızlığı ve dolayısıyla hemoroit oluşumunu engeller. Öte yandan su tutulumu ve şişlikler de çoğu zaman kadına rahatsızlık verir. Bu şikayetleri en aza indirmenin en basit yöntemi yeterli miktarda su içmekten geçer. Düşünüldüğü gibi fazla su içilmesi su tutulumuna neden olmaz' şeklinde konuştu.

ANNE VE BEBEĞİN SAĞLIĞI İÇİN

Sıvı alımının hamilelik süresince önemli olduğunu vurgulayan Dr. Alper Mumcu, 'Yeterli derecede alınan sıvı anne adayının kendisini son derece enerjik hissetmesine yardımcı olacağı gibi cilt kuruluğu gibi sorunlarında görülmesini engeller. Ayrıca yeterli sıvı aldığınızda hem anne adayının hem de bebeğin kanındaki elektrolit dengeyi kolaylıkla sağlanabilir' ifadelerini kullandı.

Dr. Mumcu, hamilelikte salgılanan hormonların kişinin sıvıları kullanım şeklini değiştirdiğini belirterek, 'Hamileliğin sonlarına doğru gebelerin kan hacmi yaklaşık 1.5 katına çıkar. Hamilelik döneminde solunum yolu ile akciğerlerden kaybedilen su miktarı da hamilelik öncesine göre daha fazladır. Bebeğinizin içinde bulunduğu amniyon sıvısı her 3 saatte bir kendini yenilemektedir. Yetersiz su alımına bağlı dehidrasyon durumunda amniyon sıvısının miktarı azalabilir' dedi.

MEYVE SULARI TERCİH EDİLEBİLİR

Hamilelikte dehidrasyonun bir başka olumsuz etkisinin de erken doğum ağrıları olduğunu söyleyen Mumcu, 'Dehidrasyon durumunda salgılanan bazı hormonlar doğum kasılmalarını başlatan hormonu taklit ederek erken doğum kasılmalarına neden olabilirler. Erken doğum tehdidi tedavisinde ilk yapılan işlemin damar yolu açarak sıvı verilmesi olduğunun hatırlanması sıvı alımının önemini belirtmek açısından dikkat çekicidir. Çoğu zaman hafif kasılmalar sadece sıvı verilmesi ile kaybolur gider' şeklinde konuştu.

Operatör Dr. Alper Mumcu, suyun vücudun taşıma sistemi olduğunu hatırlatarak, 'Besin maddelerini ve oksijeni kan yolu ile bebeğe taşıyan sudan başkası değildir. Su aynı zamanda hamilelikte sık görülen ve erken doğum ile düşüklere neden olabilen idrar yolu enfeksiyonlarının önlenmesinde de aktif rol alır. Yeteri kadar su içerseniz idrarınız seyrelmiş olur ve enfeksiyon şansınız azalır' dedi.

Sağlıklı bir hamilelik geçirmek için günde en az 8-10 bardak su içmek gerektiğini dile getiren Dr. Alper Mumcu, 'Aktif çalışanlar ya da egzersiz yapanların alması gereken su miktarı biraz daha fazladır. Her 1 saatlik egzersiz için 1 bardak fazla su içmek gerekir. Meyve suları günlük sıvı alımında tercih edebilecek maddelerdir, ancak bunların fazla miktarda kalori içerdiği de unutulmamalıdır' şeklinde konuştu.

SU İÇMEK İÇİN SUSAMAYI BEKLEMEYİN

Suyun hiç kalori içermeyen nadir maddelerden olduğuna dikkat çeken Dr Mumcu, 'Kahve, çay, kola gibi kafein içeren maddeler idrar söktürücü etki gösterdiklerinden günlük sıvı alımında herhangi bir değer taşımazlar. Bunlar alınan miktardan daha fazla idrar çıkartmaya ve sonuçta su kaybetmeye neden olurlar' dedi.

Mumcu, su içmek için susamayı beklememek gerektiğini söyleyerek, 'Anne adayları her öğünde mutlaka bir bardak su içmeli. Sabah kalktıktan sonra öğlen yemeğine kadar en az 2 bardak, aynı şekilde öğlen ve akşam üzeri arasında da iki bardak su içmeliler. Yatmadan önce mutlaka bir bardak su içme alışkanlığı edinin. Abur cubur yemek yerine su içmeyi deneyin. Gazete okurken ya da televizyon seyrederken su için. Suyun tadından ya da tatsızlığından hoşlanmıyorsanız içine bir iki damla limon ya da portakal suyu ekleyerek tatlandırmayı deneyin' önerisinde bulundu.

Alıntı




Şapkadan tavşan çıkarmayı marifet sanıyorlar. Ben kalbimden '' ÖKÜZ '' çıkardım hey yavrum hey :))
<
Yukarı Dön
peperutka Açılır Kutu Gör
Elmas Üye
Elmas Üye
Simge

Kayıt Tarihi: 23 Tem 2010
Konum: mutlu
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 5690
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 24 Şub 2011 Saat 08:35

Hamilelik döneminde bu ince ayrıntılara dikkat..

Hamilelik döneminde birçok kişi ağız ve diş sağlığı hakkında kulaktan duyma bilgilerle dental tedaviler için yanlış kararlar alabiliyor. Anne adaylarının bu dönemde duydukları yanlış ve doğru bilgiler hakkında Diş Hekimi Çağdaş Kışlaoğlu açıklamalarda bulundu.

 Her hamilelikte bir diş kaybedilir: YANLIŞ

Halk arasında ‘Hamilelik sırasında bebeğin kendisi için gerekli olan kalsiyumu annenin dişlerinden alarak annesinin dişlerinin çabuk çürümesine yol açtığı, bu sebepten ötürü anne adaylarının diş kaybına uğradığı’ şeklindeki düşünce bilimsel bir gerçeği yansıtmıyor.

Hamilelikte dişlerden kalsiyum çözünmesi olmaz: DOĞRU

Hamilelik döneminde bebeğin ve annenin kemiklerinin sağlıklı olabilmesi için anne adayının, günlük olarak 1200 ilâ 1500 mg kalsiyum alması gerekiyor. Anne adayı eğer kalsiyum ihtiyacını gıdalardan karşılayamazsa, bebeğin gelişimi için gerekli olan kalsiyum annenin kemiklerinden karşılanır. Ancak anne adayı hamilelik döneminde iyi beslenir yeterli ağız-diş bakımı yaparsa bu dönem, normal dönemden farklı bir diş sorunu ile karşılaşmaz.

Hamileyken dişler daha az fırçalanmalı: YANLIŞ

Gebelik hormonlarının etkisi ile diş etleri daha çabuk kanayan anne adayı, dişlerini fırçalamaktan kaçınır. Ancak anne adayları, hamilelik döneminde diş sağlığına daha fazla özen göstermelidir. Sabah kahvaltıdan sonra ve akşam yatmadan önce dişler özenli bir şekilde fırçalanmalıdır. 

Hamilelikten önce diş çürüğü tedavi edilmelidir: DOĞRU

Dişlerde çürük varsa hamilelik öncesi tedavi edilmelidir. Hamilelikte çürük dişler erken doğuma, bebeğin düşük kilolu doğmasına yol açabilir.

Kustuktan hemen sonra diş fırçalanmalı: YANLIŞ

Kustuktan hemen sonra diş fırçalanmamalı, ağız bol suyla çalkalanmalıdır. Aksi takdirde mide asidi ile birleşen diş fırçalama işlemi, dişlerin yapısında aşınmalara sebep olur.

Hamileyken bol tatlı gıdalar yenirse çocuk kız, ekşi gıdalar yenirse erkek olur: YANLIŞ

Hamilelik sırasında beslenme, hem annenin hem de bebeğin genel sağlığı ve ağız-diş sağlığı için oldukça önemli. Ancak tüketilen gıdaların bebeğin cinsiyetini belirlemede hiçbir etkisi yoktur. Tersine, anne adayları özellikle yemek aralarında şekerden mümkün olduğu kadar uzak durmalı. Kurutulmuş meyve ve karamel gibi yapışkan şekerli yiyeceklerden kaçınılmalıdır.

Hamileyken diş taşı (plak) temizliği yaptırılmaz: YANLIŞ

Anne adayları, hamilelik döneminde ağız ve diş sağlığına normal dönemden daha fazla özen göstermelidir. Hamilelik sırasında oluşan hormon artışı, ağız mukozasını dış etkenlere karşı özellikle bakteri plaklarına karşı daha hassas yapar. Bu nedenle hamilelik döneminde üç-dört aylık periyotlarla diş taşı temizliği yaptırmak, zorlaşan ağız hijyenini korumak için ideal bir yoldur.

Hamilelik döneminde dental tedaviden kaçınmak gerekir: DOĞRU

Bebeğin organ gelişim evresi olan hamileliğin ilk 3 ayında, etkili dental tedaviden kaçınılması gerekiyor.

Acil müdahale gerektiren durumlarda bile dental tedaviden kaçınmalıdır: YANLIŞ

Diş ya da diş eti iltihabı gibi acil durumlarda, var olan enfeksiyonun bebeğin gelişimini dental tedavinin olumsuzluklarından daha fazla etkileyebileceği düşüncesi ön plana alınmalı ve bir jinekoloğun önerileri doğrultusunda dental tedavi yapılmalıdır.

Gebelikte ağız gargarası yapılmaz: YANLIŞ

Hamilelik döneminde ağız gargaraları ya da ılık tuzlu su ile gargara yapılmalıdır. Özellikle ılık tuzlu su diş etlerini rahatlatır ve diş eti hassasiyetini azaltır.

Çağdaş Kışlaoğlu

Alıntı





Şapkadan tavşan çıkarmayı marifet sanıyorlar. Ben kalbimden '' ÖKÜZ '' çıkardım hey yavrum hey :))
<
Yukarı Dön
peperutka Açılır Kutu Gör
Elmas Üye
Elmas Üye
Simge

Kayıt Tarihi: 23 Tem 2010
Konum: mutlu
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 5690
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 01 Mar 2011 Saat 08:31
Düzenli seks yapın: Normal şartlarda sperm vücudunuzda beş gün canlı kalabiliyor. Düzenli seks hayatı tam yumurtlama döneminizde spermlerle yumurtanızı bir araya getirme şansınız artıracak.

Kafeini kesin: Araştırmalar kafeinin gebe kalma ihtimalini yarı yarıya düşürdüğünü gösteriyor. Yarım fincandan fazla kahve tüketmeyin.

Eşinizi serin tutun: Erkeğin yumurtalıkları etrafındaki ısı spermler için problem yaratıyor. Bu sebeple eşinizden bol, vücuduna oturmayan, pamuklu iç çamaşırı giymesini rica edin.

Diyeti bırakın: ohio Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre; kadınlar kalori alımını düşürdüklerinde, üreme hormonlarındaki seviye de aynı şekilde düşüyor.

C Vitamini: C Vitamini sperm kalitesini arttıracak ve hamile kalmanıza yardımcı olacak.

içki ve sigarayı bırakın: İçki  ve sigara  hem kadın hem de erkekte üreme organlarını direkt etkiliyor. Özellikle sigara erkeklerde sperm sayısını düşürür. Aşırı alkol alımı da sperm yapısını bozmaktadır.

Ağrı kesici kullanmayın: Birtakım ağrı kesiciler yumurtlama döneminde kadın vücudundaki prostaglandin hormonu baskılanır. Oysa sizin bu hormona ihtiyacınız var çünkü bu hormon sayesinde yumurtanız fallop tüpüne düşer.




Şapkadan tavşan çıkarmayı marifet sanıyorlar. Ben kalbimden '' ÖKÜZ '' çıkardım hey yavrum hey :))
<
Yukarı Dön
peperutka Açılır Kutu Gör
Elmas Üye
Elmas Üye
Simge

Kayıt Tarihi: 23 Tem 2010
Konum: mutlu
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 5690
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 01 Mar 2011 Saat 08:55

Hamile kadınlar sıklıkla ne kullanıp ne kullanmamalarına dair öneriler alırlar. Peki bazı kozmetik ürünlerinin ciddi riskler taşıdığının gerçekten farkındalar mı? Normal bir kadın günde tahminen 20 çeşit yüz ve vücut ürünü kullanıyor ve bu ürünlerden çoğu fetüsü etkileyecek kimyasallar içeriyor.

Hamile olduğu için ritüel bakımından vazgeçmemesi gereken kadının sakınması gereken ürünler olduğunu bilmesi gerekli elbette. Pek çoğu hakkında araştırmalar sürse de bir denek olmak ya da kendinizi ve doğacak bebeğinizi riske atmak istemiyor iseniz listeye bir göz atmanızda fayda var. Uzmanların uzak durulması gerektiğini söyledikleri ürünler:

Phthalates  Phthalates, plastikleri daha esnek ve kokuları da kalıcı kılmak için kullanılan kimyasal maddelere verilen genel isim. Parfümeri ve losyonlarda sıklıkla kullanılan bu maddelerin aşırı dozunun hayvanların üremesinde problemler yaratmış; ancak insan sağlığında bir hasara sebep olup olmadığı hala netleşmemiştir. Tüketici ürünlerinin üzerinde listelenmeyen phthalates; neredeyse yoğun esanslı, kokulu tüm ürünlerde bulunuyor. Bu yüzden hamile bayanlar ürün tercihlerini yaparken parfümsüz ve esanssız olanlara yönelmeli.

Saç Bakımı  Saç boyama ve doğum bozuklukları arasındaki ilişki çok fazla bilinmiyor. Boyama, perma, düzleştirme gibi saç müdahalelerinde kullanılan ürünlerin içindeki kimyasalların saç derisinden cenine kadar ulaşıp ulaşmadığı bilinmemesinden kaynaklanıyor bu kesin olmama durumu. Buna rağmen, yine riske girmemek için hamilelik sürecinde bu tür işlemlerden uzak durmakta fayda var. Ancak dip boyası yaptırmadığınız sürece, zararlı kimyasallar saç deriniz tarafından emilmiyor. Ya da tamamen doğal bir ürün olan kına en azından bu süreçte boya yerine tercih edilebilinir.

Retinoids  Retinoids, akne ilaçlarında ve anti –aging kremlerinde kullanılan A vitamininin bir türevidir. Çoğu hamile kadın, ciddi akne tedavileri için kullanılan Accutane’nin(isotretinoin denilen bir retinoid) taşıdığı risklere dair doktoru tarafından zaten uyarılır. Ağız yoluyla alınan bu ilaç, büyük doğum kusurları ile ilişkilendirilmiştir ve kesinlikle kullanılmamalıdır. Retinoid ailesinden diğer ürünler için bulgular kesin değildir. Retin-A, Avita, ve Renova, akne, deri görünümü ve kırışıklıkları onarmada kullanılan hiper pigmentasyon tedavilerinde kullanılan başlıca kimyasallardır. Ürünlerin içindeki oranın azlığı ve derinin emilimi dahilinde daha da azalacağı düşünüldüğünde riskin de azaldığı tahmin edilse de uzmanlar tarafından riskleri henüz netleşmeyen bu ürünlerin kullanılmaması öneriliyor.

Alıntı




Şapkadan tavşan çıkarmayı marifet sanıyorlar. Ben kalbimden '' ÖKÜZ '' çıkardım hey yavrum hey :))
<
Yukarı Dön
peperutka Açılır Kutu Gör
Elmas Üye
Elmas Üye
Simge

Kayıt Tarihi: 23 Tem 2010
Konum: mutlu
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 5690
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 07 Mar 2011 Saat 10:48
Hamile Kalmanın Yolları!

Halk  arasında söylenen  ”Ceketimi attım hamile kaldı” sözü artık geçerliğini kaybediyor.

Hamile kalmak hormonlu gıdalar  ,GDO’lu gıdalar,radyasyon derken artık eskisi kadar kolay değil.bu gibi etkilerden dolayı spermle yumurta bir ararya gelmkete zorlanıyor.
Hamile kalmak ne yapmalıyım?
İşte uzmanlardan  spermle yumurtayı bir araya getirmek için öneriler;

Düzenli seks yapın: Güneş´in haberine göre, normal şartlarda sperm vücudunuzda beş gün canlı kalabiliyor. Düzenli seks hayatı tam yumurtlama döneminizde spermlerle yumurtanızı bir araya getirme şansınız artıracak.

Kafeini kesin: Araştırmalar kafeinin gebe kalma ihtimalini yarı yarıya düşürdüğünü gösteriyor. Yarım fincandan fazla kahve tüketmeyin.
Eşinizi serin tutun: Erkeğin yumurtalıkları etrafındaki ısı spermler için problem yaratıyor. Bu sebeple eşinizden bol, vücuduna oturmayan, pamuklu iç çamaşırı giymesini rica edin.

Diyeti bırakın: Ohio Üniversitesinde yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre; kadınlar kalori alımını düşürdüklerinde, üreme hormonlarındaki seviye de aynı şekilde düşüyor.
Vitamin C: C Vitamini sperm kalitesini arttıracak ve hamile kalmanıza yardımcı olacak.

İçki ve sigarayı bırakın: İçki ve sigara hem kadın hem de erkekte üreme organlarını direkt etkiliyor. Özellikle sigara erkeklerde sperm sayısını düşürür. Aşırı alkol alımı da sperm yapısını bozmaktadır.

Ağrı kesici kullanmayın: Birtakım ağrı kesiciler yumurtlama döneminde kadın vücudundaki prostaglandin hormonu baskılanır. Oysa sizin bu hormona ihtiyacınız var çünkü bu hormon sayesinde yumurtanız fallop tüpüne düşer.

Alıntı




Şapkadan tavşan çıkarmayı marifet sanıyorlar. Ben kalbimden '' ÖKÜZ '' çıkardım hey yavrum hey :))
<
Yukarı Dön
peperutka Açılır Kutu Gör
Elmas Üye
Elmas Üye
Simge

Kayıt Tarihi: 23 Tem 2010
Konum: mutlu
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 5690
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 07 Mar 2011 Saat 10:51

Gebeliğin ilk üç ayında meydana gelen hormonal değişiklikler, psikolojik etkenler, dolaşım bozukluğu ve tansiyonun aniden düşmesi gibi nedenlerle gebe bir kadında baş dönmesi ve baygınlık hissi gelişebilir. Bacak damarlarında kanın göllenmesi, kan şekerinin düşmesi, ani pozisyonun değişikliği, yorgunluk, damar yatağında mevcut sıvı miktarının artması ile dolaşımın yüklenmesi ve nispi olarak kansızlığın gelişmesi gibi nedenlerden ileri gelir. Ayrıca, gebeliğin daha geç dönemlerinde kadının sırtüstü yatmasına bağlı olarak hafif tansiyon düşüklüğü ve baş dönmesi görülebilir.

Alınması Gereken Önlemler:

Genel olarak hastalardaki ilk belirti: anlamada zorlanma ve yetersizlik, baş dönmesi ve görme bozukluğu şeklinde kendini gösterir. Baş dönmelerinde ve bayılma durumlarında yapılacak ilk müdahale hastayı sırt üstü yatırıp başının altına yastık koymadan bacaklarının yukarı kaldırılması gerekir. Gebe kadın, kendinde bu durumu hissettiği anda hemen oturmalı ya da uzanmalıdır. El ve ayak parmak uçlarının sıkıştırılması, yüzüne bir bezle soğuk su veya kolonya sürülmesi ile hastanın kendine gelmesi sağlanabilir. Bunlar yapılırken bir sağlık mensubu tarafından nabız ve tansiyonun kontrol edilmesi alınması gereken önlemler bakımından gerekli olduğu bilinmelidir.

alıntı
 
Myomların gebelik oluşumuna engel olmaları nadir bir durumdur. Özellikle rahmin dış duvarında ve kas duvarından gelişenlerde bu olasılık yoktur. Yalnız, rahim iç zarı (endometriyum) altında yerleşmiş (submüköz) myomlar bazen gebeliğin endometriyuma yerleşmesine ve gelişmesine engel olabilir. Myomunu kısırlık sebebi olarak kabul edilebilmesi veya şüphelenilmesi için başka bir sebep olmaması gerekir. Eğer, başka bir sebep yok ve submüköz yerleşimli bir myom varsa bunun kısırlık sebebi olabileceği düşünülerek ameliyat yapılabilir. Aksi taktirde ameliyatı gerektirecek başka bir sebep yoksa gebelik öncesi myomu almak için ameliyat gereksizdir. Üstelik, ne kadar iyi teknikle yapılırsa yapılsın myom operasyonları karın içi yapışıklıklara yol açma riski taşır. Bu da gebeliğin oluşumuna engel olabilir. Yanlış anlaşılmaması için bir konuyu vurgulamakta fayda vardır.

Gebelikte Miyomların klasik olarak büyüdüğü bilinir. Ancak, bazı geniş çalışmalarda bazı Miyomların büyüdüğü, buna karşın bir kısmının ise değişmeden kaldığı ve hatta küçüldüğü gözlenmiştir.

Gebelikte büyük olmayan miyomların belirgin zararı yoktur. Ancak, büyük Miyomlar çocuğun başının doğu kanalına girmesine engel olabilecek bir lokalizasyonda olabilir. Bazı lokalizasyonlardaki miyomlar düşük ve erken doğum riskini artırabilir. Bunun dışında doğum sonrası kanama riskini artırabilir.

Miyom çıkarma operasyonu (myomektomi) geçirmiş kadınlarda sonraki gebelik açısından 2 risk vardır. Eğer, mikrocerrahi kurallarına uygun olmayan dikkatsiz tekniklerle yapılmışsa veya operasyonu zor olan komplike bir miyom ise karın için yapışıklıkların olması ve bunun gebelik oluşumuna engel olması bir risktir. İkinci risk ise doğum eylemi sırasında rahmin dikiş yerlerinden yırtılma riskidir. Genellikle bu risk operasyon sırasında uterusun tüm katlarını içeren bir kesi gerektirmişse ortaya çıkar. Bu nedenle, myomektomi öyküsü olanlarda eğer yapılan operasyonun detayları bilinmiyorsa o zaman sezaryen yapmak gerekir. Ama, rahmin dış tabakasından küçük bir kesi ile yapıldığı bilinen bir myomektomi operasyonundan sonra sezaryen şart değildir.

 
Alıntı




Şapkadan tavşan çıkarmayı marifet sanıyorlar. Ben kalbimden '' ÖKÜZ '' çıkardım hey yavrum hey :))
<
Yukarı Dön
peperutka Açılır Kutu Gör
Elmas Üye
Elmas Üye
Simge

Kayıt Tarihi: 23 Tem 2010
Konum: mutlu
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 5690
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 07 Mar 2011 Saat 10:55

Diş için çekilen röntgen rahimden çok uzaktır. İkincisi, kurşun bir perde rahmi korumakta ve bebeğinizin ışından etkilenmesini önlemektedir.

Gebelik sırasında çekilen diğer röntgenlerin güvenli olup olmadığını belirlemek daha karmaşıktır, ama tanısal röntgenin cenin ya da bebeğe zarar vermesi çok nadirdir. Röntgen ışınları radyasyonun zarar verip vermeyeceğini üç etmen belirler :

Radyasyon Miktarı

Cenin ve bebekte ciddi hasar yalnızca çok yüksek dozlarda (50-250 rad ) oluşur. 10 raddan düşük dozlarda hiç hasar oluşmaz. Çağdaş röntgen araçları tipik bir tanısal muayenede çok nadir olarak 5 raddan fazla ışın yaydığı için bu tür muayeneler genellikle bir sorun oluşturamaz.

Işının Ne Zaman Alındığı

Çok yüksek dozlarda bile yumurtanın yuvalanmasından önce (döllenme sonrası 6.-8. günler) dokunun etkilenmesi riski yoktur. Bebeğin organlarının gelişiminin erken döneminde (döllenme sonraki 3. ve 4. haftalar) ve gebelik boyunca merkezi sinir sisteminin hasar görme riski vardır. Ama yalnızca yüksek dozlarda bu gerçekleşir

Halsizlik, Uykuya Eğilim, Baş ağrısı
Erken gebelikte birçok gebe halsizlik ve şiddetli uyku halinden şikayetçidir. Genellikle 4. ayda düzelen bu durum muhtemelen gebelikte artan progesteron hormonuna bağlıdır. Bazı gebelerde özellikle gebeliğin erken döneminden itibaren nedeni bilinmeyen bir şekilde baş ağrıları olabilir. Hormonlardaki değişimler, gebeliğe bağlı diğer dolaşımsal değişiklikler veya psikolojik nedenlerle oluşabileceği düşünülmektedir. Yoğun kahve, çay gibi kafeinli maddeleri tüketenlerde gebelikle birlikte bunların kesilmesi de bir süre baş ağrısına neden olabilir.

Gebeliğin ortalarında genellikle şiddeti azalır veya kaybolur. Baş ağrısı her ne kadar gebelikte beklenebilen bir durum ise de özellikle son 3 aydaki baş ağrılarının dikkate alınması ve hipertansiyonla ilişkili olup olmadığının değerlendirilmesi gereklidir.

Gebelikte görülebilen baş ağrılarının azaltılmasında öncelikle ilaç dışı yaklaşımlar denenebilir. Şakaklara yapılan hafif masaj, gevşeme egzersizleri, yüze ve şakaklara uygulanacak sıcak kompres, hafif egzersizler, sakin bir ortamda yürüyüş gibi tedbirlerle geçmeyen baş ağrıları söz konusu ise o zaman doktorunuzun önermesi koşuluyla bebeğe zararı olmadığı bilinen bazı ağrı kesiciler kullanılabilir.

GEBELİKTE HALSİZLİK

Vücudunuzun uyarılarına kulak verin. Eğer yürüyüş yaparken nefesiniz kesilirse veya birden bire üzerinizde bir tonluk bir yük varmış gibi hissederseniz mola verin.

Başkalarının size özen göstermesine izin verin. Anneniz ziyarete geldiğinde evi süpürme ya da toz almasına itiraz etmeyin. Ya da bırakın Pazar günü baba öbür çocuklarınızı hayvanat bahçesine götürsün. Alışveriş listelerini de kocanıza verin.

alıntı




Şapkadan tavşan çıkarmayı marifet sanıyorlar. Ben kalbimden '' ÖKÜZ '' çıkardım hey yavrum hey :))
<
Yukarı Dön
peperutka Açılır Kutu Gör
Elmas Üye
Elmas Üye
Simge

Kayıt Tarihi: 23 Tem 2010
Konum: mutlu
Durum: Aktif Değil
Puanlar: 5690
Mesajın Direkt Linki Gönderim Zamanı: 07 Mar 2011 Saat 10:56

Oldukça yaygın bir rahatsızlık olan ve özellikle kış mevsiminde artış gösteren idrar yolu enfeksiyonları, idrar torbasının (mesane) basit iltihaplanması veya diğer idrar sistemi organlarının (örneğin böbrekler) daha ileri düzeyde iltihaplanması şeklinde olabilir. Altta yatan başka bir hastalığa bağlı olmayan sadece idrar torbasını içeren iltihaplanmalar basit enfeksiyon (sistit), bunun dışında kalan tüm idrar yolu iltihapları komplike enfeksiyon olarak adlandırılıyor.

NELERE YOL AÇAR?
İdrar sterildir, herhangi bir mikroorganizma içermez. İdrar yolu enfeksiyonları mikroorganizmaların idrar kanalı açıklığından girerek çoğalmaları sonucu meydana gelir. Enfeksiyonların birçoğunda etken, E.Coli basili olarak adlandırılan bakteridir. Bu bakteri bağırsak florasında bulunan bir bakteridir. İdrar kanalından girerek mesaneye ulaşır ve sistite yol açar. İdrar yolu enfeksiyonları tedavi edilmezse bakteriler böbreklere kadar ilerleyerek nefrite (böbrek iltihabı) yol açabilir. İdrar yollarında Klamidya ve Mikoplazma enfeksiyonları da görülebilir, fakat bu enfeksiyonlar böbreklere ilerlemez.

RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?
Bazı kişilerde idrar yolu enfeksiyonları daha sık görülür. Böbrek taşları, kateter uygulamaları, diyabet ve bağışıklık sisteminin baskılanması idrar yolu enfeksiyonlarının görülme sıklığını artırır. Her beş kadından biri hayatı boyunca en az bir kez idrar yolu enfeksiyonu geçirir. Kadınlarda idrar kanalı kısa olduğundan vajina ve bağırsaklardaki bakteriler kolaylıkla buraya bulaşıp ilerleyebilir. Cinsel ilişkide bulunmak da kadınlarda idrar yolu enfeksiyonlarının görülmesini artıran nedenlerden biridir. İdrar yolu enfeksiyonlarının görülme sıklığı yaşla birlikte artar.

GEBELİKTE İDRAR YOLU ENFEKSİYONLARI

Gebelerin kas-iskelet sistemi yönünden takibi ve ortaya çıkacak sorunların önlenmesi ve tedavisi hem anneyi doğuma hazırlar hem doğum sonucunda vücutta olan bazı değişiklikler olabildiğince erken düzelir. Ayrıca iyi bir rehabilitasyon proğramı annenin yeni doğan çocuğuna daha iyi bakmasına ve ailenin diğer fertlerine yardımcı olmasına katkıda bulunur. Ayrıca tekrarlayan doğumlar sonucu ortaya çıkabilecek duruş bozuklukları ve bunlara bağlı eklem hasarları ve omurga sorunları en aza indirilecektir

İyi bir hasta eğitimi ile gebelikle ilişkili rahatsızlıkların iyileştirilmesi için tedavi imkanlarının birleştirilmesi gereklidir. Gebelikte en sık rastlanan kas-iskelet sistemi rahatsızlıkları; bel ağrısı ve diğer omurga sorunları, kalça ve kasık ağrıları, torasik çıkış sendromları, sinir sıkışma sendromları, baldır krampları, varisler sayılabilir.

BEL AĞRISI
Gebelerde bel ağrısı görülme sıklığı %40-60 arasındadır. Ancak gebelerin sadece % 15-20 kadarında günlük hayatı etkileyecek kadar şiddetli bel ağrısı vardır. Ağrıların büyük çoğunlu 5. ve 7. aylarda görülür. Gebelikte görülen bel ağrılarının kilo almayla çok ilgisi yoktur. Gebeliğin ilk üç ayında 700–1400 gr kadar kilo alma görülür. Bundan sonra her hafta ortalama 400 gr kadar bir ağırlık artışı olur. Gebeliğin son ayında ise vücut ağırlığı % 20 kadar artar, halbuki son iki ayda gebelerde görülen bel ağrısı şiddeti ve sıklığı azalır.

Gebelerde bel ağrısının sebepleri tam olarak belli değildir, ancak bazı faktörler suçlanır.

Bunlar; artmış bel çukurluğu (lomber lordoz), bel bağlarında gebelik hormanlarına bağlı gevşeklik, uterusun ağırlığı, ve bel fıtığına bağlı sinir baskılar vs sayılabilir. Beldeki çukurlaşma normalde ağrıya sebep olmayacak küçük fıtıkların bile sinirleri sıkıştırmasına ve ağrıya sebep olur. Karın kasları ile sırt kasları arasında normalde bir denge vardır. Gebelikte karın kasları uzayarak sırt kasları kısalır. Ve bu denge bozulur . Bu durum beldeki çukurluğun daha da artmasına sebep olur.

GEBELİKTE BEL AĞRILARI

Gebelikte bel ağrısına sebep olan diğer önemli faktör, eklemleri bir arada tutan bağlardaki esneklik uzama ve dengesizlikler ve sakroiliak (leğen kemiği ile sağrı kemiği arasında eklem) eklem zorlanmalarıdır. Bağlarda zayıflamanın sebebi, bebeğin büyümesine vücudun uyum sağlamasını ve doğum esnasında doğum yolunun genişlemesini kolaylaştıran bir hormonun salgılanmasıdır. Bu hormon (relaksin) gebeliğin ilk üç ayında oldukça yüksek seviyededir. Bu hormonun etkisi ile bebekle pelvis uyumlu hale gelir. Bağ dokularını gevşetir. Sokroiliak eklemlerin ve simfizis pubisin esnemesini sağlar . Bu durumda bel ağrısı, simfizis pubis ağrısı, sakroiliak ağrı, kasık ağrıları, bacaklara vuran ağrılar görülebilir.

alıntı




Şapkadan tavşan çıkarmayı marifet sanıyorlar. Ben kalbimden '' ÖKÜZ '' çıkardım hey yavrum hey :))
<
Yukarı Dön
 Yanıt Yaz Yanıt Yaz Sayfa  <1234>
  Konu Paylaş   

Forum Atla Forum İzinleri Açılır Kutu Gör

  | İletişim | Reklam | Gizlilik İlkeleri Copyright 2007-2025 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.