Herhangi
bir travma yaşadığınız zaman; kendiniz ve bebeğinizin sağlığı için,
mutlaka muâyeneden geçiniz. Düşüğe sebep olabilecek bir kanamanın
varlığı ve sizin etkilenme dereceniz, ancak bu muâyene ile
anlaşılmaktadır.
Her
travmanın düşükle sonuçlanmamasının sebebi; bebeğin anne rahminde, son
derece hassas bir şekilde korunmasıdır. Anne karnından rahme kadar,
yedi kat tabaka yer almaktadır. Sonra rahim duvarının katmanları, daha
sonra da bebeğin içinde boğulmadan yüzdüğü sıvı kesesi gelmektedir. Bu
su kesesinin içinde yer alan âciz yavru, bahsettiğimiz koruyucu
tabakalar vesîlesiyle, darbelerden minimal (en düşük) seviyede
etkilenir.
Yaratılışını; “tabiat ana” ya da “kör bir tesadüf”e
havâle edenler, bu hassas korunmayı anlamakta zorlanacaklardır. Biz
burada; Rabbimiz’in muhafaza eden, koruyan isminin (el-Hâfız)
tecellîsini görmekte; bir kez daha ne kadar da âciz ve korunmaya muhtaç
olduğumuzu idrak etmekteyiz. Zaten insanın her zerresinde, sonsuz
kudret sahibi Yüce Yaratıcımız’ın imzası yok mudur?
Değerli
anne adayları; 40 hafta oldukça uzun bir süredir. İçinizde büyüyen ise,
en değerli varlığınızdır. En ufak bir ihmaliniz, telâfi edilemez
kayıplara yol açabilir. Bu sebeple, hâmilelik öncesi dönemden
başlayarak doktorunuzla irtibat kurun ve yaşadığınız âni
değişikliklerden, doktorunuzu en kısa zamanda haberdar edin. Karın ve
baş ağrınızı, ellerinizdeki şişmeyi basite almayın.
“Karın ağrınız” düşüğün; “baş ağrınız” hâmilelik zehirlenmesinin; “ellerinizdeki şişme”
böbrek fonksiyon bozukluğunun habercisi olabilir. Hem kendiniz, hem
bebeğiniz için; hâmilelik dönemini, en sıhhatli bir şekilde geçirip,
sağlıklı bir doğumu hedefleyin. Psikolojik sağlık, vücut sağlığını da
etkilemektedir. Mâneviyâtınızı güçlü tutun.
Hâmilelik
boyunca, dünyaya gelecek olan mâsum yavrunuzu en güzel şekilde
yetiştirebilmek, model bir insan olabilmek için, anneliğe hazırlanın.
Anne kalbi, en önemli medresedir ve annelik, dünyanın en zor
mesleğidir. Anne rahminde, göbek kordonuyla annenin yediği her şeyden
etkilenen bebek; annenin neşesinden, hüznünden, heyecanından kısacası
psikolojik durumundan da tamamen etkilenir. Zira insan, enerjik bir
varlıktır ve çevresiyle enerji alışverişinde bulunmaktadır.
“İnsan
vücudunda 7 önemli enerji merkezi vardır. Bu enerji merkezleri, bugün
bilimsel olarak da görüntülenerek ortaya konmuştur. Bu enerji
merkezlerinden biri olan, karın enerji merkezi, bilhassa; anne ve çocuk
ilişkilerinin kurulabildiği duygusal bir merkezdir.” (Bkz: Kozmik Bilim ve Bilinçle Yaşam Enerjisi, Prof. Dr. Ahmet Maranki-Elmas Maranki, shf: 79-88).
Doğumdan
sonra bu etkileşim, anne sütüyle devam etmektedir. Bebek, annesinden
maddî gıdasını alırken, bedeniyle birlikte rûhunu da doyurmaya
çalışmaktadır. Bebeğinizin size emânet olarak verilmiş, tertemiz rûhunu
doyurabilmek için; temiz rûhaniyetli anneler olmaya gayret
göstermelisiniz. Gıdaların da enerjik boyutları olduğu ispatlanmıştır.
Bu sebeple yiyip içtiklerinize, her zamankinden daha fazla dikkat
etmelisiniz. Örnek nesiller yetiştirebilmek için; örnek anneler olmak
gerekmektedir. Maddî ve mânevî şifaya vesîle olan duâlarınızı,
kendinizden ve henüz dünyaya gelmemiş bebeğinizden eksik etmeyiniz.