Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

Evlilik Üzerine ..

Nereden Yazdırıldığı: Anne Olunca Anladım
Kategori: Genel Konular
Forum Adı: Evlilik & İlişki
Forum Tanımlaması: (Evlilik & İlişki)
URL: http://www.anneoluncaanladim.com/forum/forum_posts.asp?TID=9826
Tarih: 02 Ağu 2025 Saat 16:46


Konu: Evlilik Üzerine ..
Mesajı Yazan: irme
Konu: Evlilik Üzerine ..
Mesaj Tarihi: 02 Eyl 2008 Saat 13:25

Kocam bir mühendisti. Onunla sâkin tabiatını sevdiğim için evlenmiştim.

Bu sâkin adamın göğsüne başımı koymak içimi nasıl da ısıtırdı…
 
Gel gör ki iki yıl nişanlılık ve beş yıl evlilikten sonra bu sâkinlik beni yormaya başlamıştı.

 Eşimin -bir zamanlar çok sevdiğim- bu özelliği artık beni huzursuz ediyordu.
 
İş ilişkiye gelince oldukça içli, hattâ aşırı hassas bir kadınım.

Romantik anlara, küçük bir çocuğun şekere düşkünlüğü gibi can atıyorum.

 Oysa kocamın sakinliği, başka bir deyişle vurdum duymazlığı, evliliğimize romantizm katmaması beni aşktan almış, uzaklaştırmıştı.
 
 
Sonunda kararımı ona da açıkladım: boşanmak istiyordum.
Şaşkınlıktan gözleri açılarak 'niye?' diye sordu.
'Gerçekten belli bir sebebi yok' dedim, 'sadece yoruldum.'
Bütün gece ağzını bıçak açmadı. Düşünüyordu.

Bu hâli ise hayal kırıklığımı daha da artırmaktan başka bir işe yaramıyordu: işte, sıkıntısını dışarı vurmaktan bile aciz bir adamla evliydim. Ondan ne bekleyebilirdim ki!
 
Sonunda sordu: 'seni caydırmak için ne yapabilirim?'
Demek ki söyledikleri doğruydu: insanların mizacı asla değiştirilemiyordu.

 Son inanç kırıntılarım da kaybolmuştu.
'İşte mesele tam da bu' dedim. 'Sorunun cevabını kendin bulup kalbimi ikna edebilirsen kararımdan vazgeçebilirim.'
'Diyelim dağın tepesinde bir uçurum kenarında bir çiçek var.

 O çiçeği benim için koparmak, düşüp vücudunun bütün kemiklerinin kırılmasına, hattâ ölümüne mâl'olacak.

Bunu benim için yapar mısın?'
Yüzümü dikkatle inceledi ve 'Sana bunun cevabını yarın vereceğim' dedi.
Bu cevapla son ümidim de yok olmuştu.
 
 
Ertesi sabah uyandığımda evde yoktu.

 Boş bir süt şişesini mutfak masasının üzerine koymuş, altına da bir not bırakmıştı.
'Sevgilim' diye başlıyordu,
'O çiçeği senin için koparmazdım' Kalbim yine kırılmıştı. Okumaya devam ettim.
 
'Çünkü her zaman yaptığın gibi bilgisayarın altını üstüne getirip çökerttikten sonra

monitörün önünde ağladığında, onu tekrar düzeltebilmem için ellerime ihtiyacım var.'
 
'Anahtarları her zaman evde unuttuğunu bildiğimden, senden önce eve

varabilmem üzere koşmam gerektiğinden bacaklarıma ihtiyacım var.'
 
'Arabayı kullanmayı çok sevdiğin halde şehirde hep yolu kaybettiğinden,

yolu gösterebilmem için gözlerime ihtiyacım var.'
 
'<Sâdık arkadaşın>ın her ayki ziyaretinde sebep olduğu,

karnındaki krampları rahatlatabilmem için avuçlarıma ihtiyacım var.'
 
'Evde oturmayı sevdiğinden, içe kapanıklığını dağıtmak,

can sıkıntını hafifletmek üzere sana şakalar yapabilmem, hikâyeler anlatabilmem için ağzıma ihtiyacım var.'
 
'Sabahtan akşama kadar bilgisayara bakmaktan gözlerinin bozulması kaçınılmaz olduğundan,

yaşlandığımızda tırnaklarını kesebilmem, saçlarında -görülmesini istemediğin- beyaz telleri ayıklayabilmem,

 merdivenlerden aşağı inerken elini tutabilmem, çiçeklerin renginin -

gençliğinde senin yüzünün rengi gibi olduğunu söyleyebilmem için gözlerime ihtiyacım var.'
 
'Ama seni benden daha fazla seven biri varsa, evet o uçuruma gidip, o çiçeği senin için koparırım bir tanem.'
 
 
Baktım, mektuptaki yazının mürekkepleri yer yer dağılıyordu.
Göz yaşlarım mektuba düşüyordu.
'Mektubu okuduysan ve kalbin ikna olduysa lüften kapıyı aç canım.

Çok sevdiğin susamlı ekmek ve taze sütle kapıda bekliyorum.'
Koşarak kapıyı açtım. Endişeli bir yüzle ve ellerinde sıkıca tuttuğu susamlı ekmek ve sütle kapının önündeydi.
Artık çok iyi biliyordum: beni ondan daha çok kimse sevemezdi.

O çiçeği uçurumun kenarında bırakmaya karar verdim.
 
 
Bu gerçek aşktı.
 

 


İlk yıllardaki heyecanlar içinde görmeye alıştığımız aşkın,

seneler sonra o heyecanlar kaybolup gittiğinde, huzur ve durgunluk içinde de hep var olmaya devam ettiğini göremeyebiliyoruz.
 
Oysa aşk hep vardır. Belki artık heyecansız, belki artık romantik değil...

Belki sıkıcı, tekdüze, hatta belki yüzsüz... Ama hep oralarda bir yerdedir.
 
Çiçekler ve romantik dakikalar ilişkinin başlaması için elbette gereklidir.

Bir zaman sonra bunlar gitse de gerçek aşkın sütunu ebedi kalır.
 
Hayat tam da böyle bir şeydir
  ClapClapClap





-------------
Pamuk Prensesin Annesi...
http://www.glitterfy.com/">



Cevaplar:
Mesajı Yazan: oğuzkağan
Mesaj Tarihi: 02 Eyl 2008 Saat 14:06
ClapClapClapClapClapClap

-------------
[


Mesajı Yazan: küçük kanaryam
Mesaj Tarihi: 02 Eyl 2008 Saat 15:53
ClapClapClapClap

-------------
Kilometrelerce uzaklıklara gizlenmiş olsada dostluğumuz aynı gökyüzünü paylaştığımız sürece dostuz!
zeynepim ve pınarım iki gerçek dostlarım...


Mesajı Yazan: fatoş
Mesaj Tarihi: 02 Eyl 2008 Saat 16:07
ClapClapClapClapClapClap

-------------
http://www.glitterfy.com/">


Mesajı Yazan: belma
Mesaj Tarihi: 02 Eyl 2008 Saat 16:16
İrmecim gerçekten çok ama çok güzel bir yazı ellerine sağlıkSmileİnsan hep istiyorki hep o ilk günlerdeki  heycan  olsun  bekliyor ama o heyecan ın yerini zamanla çok başka kalıcı ve sağlam duygular alıyor SmileSağlıklısı da  bu olsa gerekWink

-------------
Kamil insan toprak tutsa altın olur,eksik insan altın tutsa toprak olur.


Mesajı Yazan: sporcuanne
Mesaj Tarihi: 02 Eyl 2008 Saat 16:37
ClapClapClapClapClapClapClapClapClapClapirmecim harika bayıldım hikayeye..... gerçektende öyle aşk sevgi hep var ama artık onu sedece eskisi gibi pek gösteremiyoruz ya da göremiyoruz .....
   teşekkürler canım böyle güzellikleri tekrar hatırlattığın için....


Mesajı Yazan: irme
Mesaj Tarihi: 02 Eyl 2008 Saat 18:09
ne demek arkadaşlarım,beğenmenize sevindim.Big%20smile.banada çok şeyi hatırlattıWinkLOLLOL

-------------
Pamuk Prensesin Annesi...
http://www.glitterfy.com/">


Mesajı Yazan: superisi
Mesaj Tarihi: 02 Eyl 2008 Saat 20:15
Çoook güzel ve bir okadarda gerçek. Paylaşımın için teşekkürler irmeciğim.

-------------
ZÜLAL(Bookworm)


Mesajı Yazan: zeynep
Mesaj Tarihi: 03 Eyl 2008 Saat 18:50
ClapClapClapClap


Mesajı Yazan: rüyabebek
Mesaj Tarihi: 04 Eyl 2008 Saat 08:16
canım irmecim çok güzel bir yazı teşekkür ederim



-------------
http://imageshack.us">


Mesajı Yazan: y_bal
Mesaj Tarihi: 05 Eyl 2008 Saat 11:02
Cryirme çok saol cnmm siz bu gün beni ağatcaksınız haaa hamile hamile olsun ama değer ağlamaya böyle yaşanası güzel aşklar  ..ClapClapClap


Mesajı Yazan: Hercai75
Mesaj Tarihi: 07 Eyl 2008 Saat 15:12
Cokkkk güzelll. ClapClapClapClapClap

-------------
http://lilypie.com">
http://lilypie.com">


Mesajı Yazan: begumfunda
Mesaj Tarihi: 07 Eki 2008 Saat 22:20
ClapClapClapClap

-------------
http://www.glitterfy.com/">


Mesajı Yazan: *naz*
Mesaj Tarihi: 07 Eki 2008 Saat 23:34
irme teşekkürler dostum.çok güzeldi.ama pc nin klavyesi şakır şakır gözyaşı oldu.okuyunca kalbim acıdı.

-------------
kalbi acıtan her ne varsa;
sen hepsinden birazsın işte...


Mesajı Yazan: Ziyaretçi
Mesaj Tarihi: 07 Eki 2008 Saat 23:52
cok guzel kendimden okadar cok sey buldumkiiii


Mesajı Yazan: elcinim
Mesaj Tarihi: 10 Eki 2008 Saat 02:19
irmecım ellerıne saglık ClapClapClapdaha onceden okumustum bu yazıyı ve ılk okudugum gıbıde tekrar etkılendım Smilepaylasımın ıcın tesekkurlerWink ClapClap


Mesajı Yazan: iremnur
Mesaj Tarihi: 11 Eki 2008 Saat 00:09
gerçekten çok etkileyici bir hikaye paylaştığın için saolSmile

-------------
http://lilypie.com">


Mesajı Yazan: hilal
Mesaj Tarihi: 26 Eki 2008 Saat 15:04
Kocam bir mühendisti. Onunla sâkin tabiatını sevdiğim için evlenmiştim. Bu sâkin adamın göğsüne başımı koymak içimi nasıl da ısıtırdı…

Gel gör ki iki yıl nişanlılık ve beş yıl evlilikten sonra bu sâkinlik beni yormaya başlamıştı. Eşimin -bir zamanlar çok sevdiğim- bu özelliği artık beni huzursuz ediyordu.



İş ilişkiye gelince oldukça içli, hattâ aşırı hassas bir kadınım. Romantik anlara, küçük bir çocuğun şekere düşkünlüğü gibi can atıyorum. Oysa kocamın sakinliği, başka bir deyişle vurdum duymazlığı, evliliğimize romantizm katmaması beni aşktan almış, uzaklaştırmıştı.





Sonunda kararımı ona da açıkladım: boşanmak istiyordum.

Şaşkınlıktan gözleri açılarak 'niye?' diye sordu.

'Gerçekten belli bir sebebi yok' dedim, 'sadece yoruldum.'

Bütün gece ağzını bıçak açmadı. Düşünüyordu. Bu hâli ise hayal kırıklığımı daha da artırmaktan başka bir işe yaramıyordu: işte, sıkıntısını dışarı vurmaktan bile aciz bir adamla evliydim. Ondan ne bekleyebilirdim ki!



Sonunda sordu: 'seni caydırmak için ne yapabilirim?'

Demek ki söyledikleri doğruydu: insanların mizacı asla değiştirilemiyordu. Son inanç kırıntılarım da kaybolmuştu.

'İşte mesele tam da bu' dedim. 'Sorunun cevabını kendin bulup kalbimi ikna edebilirsen kararımdan vazgeçebilirim.'

'Diyelim dağın tepesinde bir uçurum kenarında bir çiçek var. O çiçeği benim için koparmak, düşüp vücudunun bütün kemiklerinin kırılmasına, hattâ ölümüne mâl'olacak. Bunu benim için yapar mısın?'

Yüzümü dikkatle inceledi ve 'Sana bunun cevabını yarın vereceğim' dedi.
Bu cevapla son ümidim de yok olmuştu.





Ertesi sabah uyandığımda evde yoktu. Boş bir süt şişesini mutfak masasının üzerine koymuş, alt ına da bir not bırakmıştı.

'Sevgilim' diye başlıyordu,

'O çiçeği senin için koparmazdım' Kalbim yine kırılmıştı. Okumaya devam ettim.


'Çünkü her zaman yaptığın gibi bilgisayarın altını üstüne getirip çökerttikten sonra monitörün önünde ağladığında, onu tekrar düzeltebilmem için ellerime ihtiyacım var.'


'Anahtarları her zaman evde unuttuğunu bildiğimden, senden önce eve varabilmem üzere koşmam gerektiğinden bacaklarıma ihtiyacım var.'



'Arabayı kullanmayı çok sevdiğin halde şehirde hep yolu kaybettiğinden, yolu gösterebilmem için gözlerime ihtiyacım var.'



'<Sâdık arkadaşın>ın her ayki ziyaretinde sebep olduğu, karnındaki krampları rahatlatabilmem için avuçlarıma ihtiyacım var.'



'Evde oturmayı sevdiğinden, içe kapanıklığını dağıtmak, can sıkıntını hafifletmek üzere sana şakalar yapabilmem, hikâyeler anlata bilmem için ağzıma ihtiyacım var.'



'Sabahtan akşama kadar bilgisayara bakmaktan gözlerinin bozulması kaçınılmaz olduğundan, yaşlandığımızda tırnaklarını kesebilmem, saçlarında -görülmesini istemediğin- beyaz telleri ayıklayabilmem, merdivenlerden aşağı inerken elini tutabilmem, çiçeklerin renginin - gençliğinde senin yüzünün rengi gibi olduğunu söyleyebilmem için gözlerime ihtiyacım var.'



'Ama seni benden daha fazla seven biri varsa, evet o uçuruma gidip, o çiçeği senin için koparırım bir tanem.'





Baktım, mektuptaki yazının mürekkepleri yer yer dağılıyordu.

Göz yaşlarım mektuba düşüyordu.

'Mektubu okuduysan ve kalbin ikna olduysa lüften kapıyı aç canım. Çok sevdiğin susamlı ekmek ve taze sütle kapıda bekliyorum.'

Koşarak kapıyı açtım. Endişeli bir yüzle ve ellerinde sıkıca tuttuğu susamlı ekmek ve sütle kapının önündeydi.

Artık çok iyi biliyordum: beni ondan daha çok kimse sevemezdi. O çiçeği uçurumun kenarında bırakmaya karar verdim.





Bu gerçek aşktı.

İlk yıllardaki heyecanlar içinde görmeye alıştığımız aşkın, seneler sonra o heyecanlar kaybolup gittiğinde, huzur ve durgunluk içinde de hep var olmaya devam ettiğini göremeyebiliyoruz.



Oysa aşk hep vardır. Belki artık heyecansız, belki artık romantik değil... Belki sıkıcı, tekdüze, hatta belki yüzsüz... Ama hep oralarda bir yerdedir.


Çiçekler ve romantik dakikalar ilişkinin başlaması için elbette gereklidir. Bir zaman sonra bunlar gitse de gerçek aşkın sütunu ebedi kalır.



Hayat tam da böyle bir şeydir


-------------
Bazılarını hoşgörmüyorum,tahammül ediyorum...Ama tahammülünde bir sınırı var,biliyorum...


Mesajı Yazan: ifakat
Mesaj Tarihi: 26 Eki 2008 Saat 16:05
çok güzeldi emeğine sağlık duygulanmadım desem yalan olur umarım aşkı hiç yitirmeyiz Smile

-------------
Öyle bir kul hakkım varki benden alınan... ALLAH'ım yarına bırakır ama ,yanına bırakmaz ASLA...!!!


Mesajı Yazan: MERTCİK
Mesaj Tarihi: 22 Mar 2009 Saat 12:28
AŞK BÖYLE BİRŞEY İŞTE!....


Kocam bir mühendisti. Onunla sâkin tabiatını sevdiğim için evlenmiştim. Bu sâkin adamın göğsüne başımı koymak içimi nasıl da ısıtırdı…

Gel gör ki iki yıl nişanlılık ve beş yıl evlilikten sonra bu sâkinlik beni yormaya başlamıştı. Eşimin -bir zamanlar çok sevdiğim- bu özelliği artık beni huzursuz ediyordu.

İş ilişkiye gelince oldukça içli, hattâ aşırı hassas bir kadınım. Romantik anlara, küçük bir çocuğun şekere düşkünlüğü gibi can atıyorum. Oysa kocamın sakinliği, başka bir deyişle vurdum duymazlığı, evliliğimize romantizm katmaması beni aşktan almış, uzaklaştırmıştı.


Sonunda kararımı ona da açıkladım: boşanmak istiyordum.
Şaşkınlıktan gözleri açılarak 'niye?' diye sordu.
'Gerçekten belli bir sebebi yok' dedim, 'sadece yoruldum.'
Bütün gece ağzını bıçak açmadı. Düşünüyordu. Bu hâli ise hayal kırıklığımı daha da artırmaktan başka bir işe yaramıyordu: işte, sıkıntısını dışarı vurmaktan bile aciz bir adamla evliydim. Ondan ne bekleyebilirdim ki!

Sonunda sordu: 'seni caydırmak için ne yapabilirim?'
Demek ki söyledikleri doğruydu: insanların mizacı asla değiştirilemiyordu. Son inanç kırıntılarım da kaybolmuştu.
'İşte mesele tam da bu' dedim. 'Sorunun cevabını kendin bulup kalbimi ikna edebilirsen kararımdan vazgeçebilirim.'
'Diyelim dağın tepesinde bir uçurum kenarında bir çiçek var. O çiçeği benim için koparmak, düşüp vücudunun bütün kemiklerinin kırılmasına, hattâ ölümüne mâl'olacak. Bunu benim için yapar mısın?'
Yüzümü dikkatle inceledi ve 'Sana bunun cevabını yarın vereceğim' dedi.
Bu cevapla son ümidim de yok olmuştu.


Ertesi sabah uyandığımda evde yoktu. Boş bir süt şişesini mutfak masasının üzerine koymuş, altına da bir not bırakmıştı.
'Sevgilim' diye başlıyordu,
'O çiçeği senin için koparmazdım' Kalbim yine kırılmıştı. Okumaya devam ettim.

'Çünkü her zaman yaptığın gibi bilgisayarın altını üstüne getirip çökerttikten sonra monitörün önünde ağladığında, onu tekrar düzeltebilmem için ellerime ihtiyacım var.'

'Anahtarları her zaman evde unuttuğunu bildiğimden, senden önce eve varabilmem üzere koşmam gerektiğinden bacaklarıma ihtiyacım var.'

'Arabayı kullanmayı çok sevdiğin halde şehirde hep yolu kaybettiğinden, yolu gösterebilmem için gözlerime ihtiyacım var.'

'<Sâdık arkadaşın>ın her ayki ziyaretinde sebep olduğu, karnındaki krampları rahatlatabilmem için avuçlarıma ihtiyacım var.'

'Evde oturmayı sevdiğinden, içe kapanıklığını dağıtmak, can sıkıntını hafifletmek üzere sana şakalar yapabilmem, hikâyeler anlatabilmem için ağzıma ihtiyacım var.'

'Sabahtan akşama kadar bilgisayara bakmaktan gözlerinin bozulması kaçınılmaz olduğundan, yaşlandığımızda tırnaklarını kesebilmem, saçlarında -görülmesini istemediğin- beyaz telleri ayıklayabilmem, merdivenlerden aşağı inerken elini tutabilmem, çiçeklerin renginin - gençliğinde senin yüzünün rengi gibi olduğunu söyleyebilmem için gözlerime ihtiyacım var.'

'Ama seni benden daha fazla seven biri varsa, evet o uçuruma gidip, o çiçeği senin için koparırım bir tanem.'


Baktım, mektuptaki yazının mürekkepleri yer yer dağılıyordu.
Göz yaşlarım mektuba düşüyordu.
'Mektubu okuduysan ve kalbin ikna olduysa lüften kapıyı aç canım. Çok sevdiğin susamlı ekmek ve taze sütle kapıda bekliyorum.'
Koşarak kapıyı açtım. Endişeli bir yüzle ve ellerinde sıkıca tuttuğu susamlı ekmek ve sütle kapının önündeydi.
Artık çok iyi biliyordum: beni ondan daha çok kimse sevemezdi. O çiçeği uçurumun kenarında bırakmaya karar verdim.


Bu gerçek aşktı.





İlk yıllardaki heyecanlar içinde görmeye alıştığımız aşkın, seneler sonra o heyecanlar kaybolup gittiğinde, huzur ve durgunluk içinde de hep var olmaya devam ettiğini göremeyebiliyoruz.

Oysa aşk hep vardır. Belki artık heyecansız, belki artık romantik değil... Belki sıkıcı, tekdüze, hatta belki yüzsüz... Ama hep oralarda bir yerdedir.

Çiçekler ve romantik dakikalar ilişkinin başlaması için elbette gereklidir. Bir zaman sonra bunlar gitse de gerçek aşkın sütunu ebedi kalır.

Hayat tam da böyle bir şeydir.



-------------
http://www.tickershack.com">
    


Mesajı Yazan: demet
Mesaj Tarihi: 23 Mar 2009 Saat 01:59
diken diken oldum ben burada. ben sımdı pc basındayım.esım uyuyor acaba oda aynı seylerımı dusunuyor dıye dusunmedım degıl yanı.Ermm 

-------------
Mevlam Sen'den gelene, gelmeyene; ne şekilde belirlemişsen kaderime, bu oyundaki biçtiğin rolüme, yürekten kocaman bir EYVALLAH


Mesajı Yazan: ARDAESRA
Mesaj Tarihi: 23 Mar 2009 Saat 10:33

Ben de zaman zaman kocamdan sıkılmadım hatta ona sinir olmadım değil. Yılların getirdiği güven ve huzur duygusu bastırıyor herşeyi belki de alışkanlık bilemiyorum. Allah kimseyi güvensiz ve huzursuz bırakmasın. Ben de merak ediyorum kocam ne düşünüyor diye sorsam cevap vermezki CryCry



Mesajı Yazan: edam
Mesaj Tarihi: 23 Mar 2009 Saat 10:50
ClapClapClapClapClapClap

-------------
http://www.glitterfy.com/">
........CANIM YAVRULARIM......


Mesajı Yazan: sengulnal
Mesaj Tarihi: 23 Mar 2009 Saat 16:41
çok güzelClapClapClap

-------------
http://www.mytickerz.com/"> http://lilypie.com">


Mesajı Yazan: nuriyeugur
Mesaj Tarihi: 24 Mar 2009 Saat 11:17
bu nasıl güzel bir olaydır...


Mesajı Yazan: emre
Mesaj Tarihi: 24 Mar 2009 Saat 12:16
vay bee adama bek yere bakan yürek yakan yani... her insan için geçerlidir bu bence.
(akli dengesin yerinde olanlar için Big smile)
mesela eşim belli etmez ama kıskançtır. 2 sene önce bunu bana kendisi söylemesedi asla bilemezdim Approve canım benim Approve

-------------



Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat