Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

ÇOCUKLARDA HAYIR DÖNEMİ

Nereden Yazdırıldığı: Anne Olunca Anladım
Kategori: Genel Konular
Forum Adı: Bebeğim & Çocuğum Hakkında
Forum Tanımlaması: (Bebeğim & Çocuğum Hakkında)
URL: http://www.anneoluncaanladim.com/forum/forum_posts.asp?TID=8442
Tarih: 24 Ağu 2025 Saat 09:20


Konu: ÇOCUKLARDA HAYIR DÖNEMİ
Mesajı Yazan: sengul
Konu: ÇOCUKLARDA HAYIR DÖNEMİ
Mesaj Tarihi: 07 Haz 2008 Saat 11:32

ÇOCUKLARDA ‘HAYIR’ DÖNEMİ

Çocuklarda ‘hayır’ dönemi, 1 yaştan hemen sonra başlar. Bazı çocuklarda bu süre kısadır ve kendini çok hissettirmez. Bazı çocuklarda ise çok uzun süreli ve şiddetli olabilir. Bu dönemin normal ve sağlıklı bir dönem olduğunu, çocuğun birey olabilmesinde ve kendisini ifade edebilmesinde önemli bir yer tutttuğunu unutmamak gerekir. Bu dönemi kolay ve sağlıklı geçirebilmek için nelere dikkat etmemiz gerektiğini gözden geçirelim:

Onunla konuşurken, ondan birşey yapmasın veya yapmamasını isterken, bir birey olduğunu, kendi kararlarını kendisinin verebildiğini ve bizler gibi onun da direktiflerden hoşlanmadığını unutmayın.
Hayatıyla ilgili kararları kendisinin verebildiğini düşünmesini sağlayın. ‘Yemeğini televizyon izlerken mi yemek istersin, yoksa benimle birlikte masada mı yemek istersin’ gibi bir mesaj, kararlarına saygı duyulduğunu düşündürecektir. Böyle bir mesajla onu yemeğe davet etmeniz ‘hayır, yemek yemek istemiyorum’ gibi bir yanıt alma olasılığınızı da azaltır.
Ona karşı negatif bir tutum içine girmeyin, olabildiğince az ‘hayır’ deyin. Siz ona ne kadar negatif bir tutumla yaklaşırsanız, o da size o kadar nefatif bir tutumla yaklaşacaktır. Siz ona ne kadar çok ‘hayır’ derseniz, o da size o kadar çok ‘hayır’ diyecektir.
Negatif cümleler kurmaktan da kaçının. Yapılmasını istediğiniz şeyi olabildiğince pozitif cümleler kullanarak ifade etmeye çalışın. ‘Ayakkabılarını çıkart’ demek yerine, ‘Terliklerimizi giyelim haydi’ demek daha etkilidir. 
Mesajlarınızı, ‘hayır’ yanıtı alamayacak şekilde iletin. ‘Sütünü iç’ yerine, ‘sütünü balıklı bardağınla mı, yoksa kupanla mı içmek istersin’ şeklinde mesajınızı iletin.
‘Hayır’ dediğinde, onunla alay etmeyin, küçümsemeyin, gülmeyin, onunla inatlaşmayın, ona kimin güçlü olduğunu ispat etmeye çalışmayın, sinirlenmeyin ve asla ona ceza vermeyin.
Aranızda çıkan sorunu ortadan kaldırmaya çalışmak yerine, uzlaşmacı bir tavırla çözüm üretmeye çalışın ve onu da çözüm üretmeye davet edin
).(alıntı)


-------------
Kesinlikle çocuğuna “çocuk gibi” davranma.

Bu anneler olarak yaptığımız en büyük kabahat aslında.

Küçük olabilirler ama onlar da birey birey.




Cevaplar:
Mesajı Yazan: superisi
Mesaj Tarihi: 07 Haz 2008 Saat 12:03
Gerçekten de kızımla diyaloğum yazıdaki gibi o yüzden çok çabuk hayırları hayattında çıkardı. Bir şey yapmasını istediğim zaman emir yerine seçenek sunuyorum ve olumlu yanıt alıyorum.
Teşekkürler canım.


-------------
ZÜLAL(Bookworm)


Mesajı Yazan: Liiiz
Mesaj Tarihi: 04 Tem 2008 Saat 10:44
Ayyy çok teşekkürler. Bizimde tam dönemimiz başlıyoruz artık.

-------------
http://www.glitterfy.com/" rel="no follow">
Cennet Kokulum


Mesajı Yazan: duygu07
Mesaj Tarihi: 15 Şub 2009 Saat 01:34
Arkadaşlar, 2 yaş sendromlu bebeği olanlar için çok faydalı bir yazı olduğu için paylaşıyorum. Sevgiler....
 

İstediğiniz her şeye 'hayır' demesinin nedeni sizi sinir etmek değil yalnızca kendini kabul ettirmek. Ağlamasının, öfke nöbeti geçirmesinin altında yatan da aynı neden. Özellikle 2-3 yaş döneminde, öfkeleri gerçekten sorun yaratabiliyor. İyisi mi siz, bu dönemlerde onunla inatlaşmak yerine küçük manevralar geliştirerek uzlaşma yöntemleri geliştirin. O da bu süreci yıpranmadan atlatsın...

Bebeğinizdeki değişimleri fark ettiniz. Artık her şeyi kendi yapmak istiyor. Onun istediği alınacak, sürekli gezdirilecek, istemediği yenmeyecek... Liste uzayıp gidiyor. Yanlışlıkla bir hayır elemeye görün, yandınız! Kendini yerden yere atıyor, ağlıyor, çığlık çığlığa bağırıyor üstelik bu hali saatlerce sürdürebiliyor. O böyle yaptıkça adeta 'sinir yumağı" haline gelen bebeğinizin değişimine inanamıyorsunuz. O meşhur şarkı sözü gibi aynı sorunun yanıtını arıyorsunuz: Ben nerde yanlış yaptım? Hiç boşuna üzülmeyin, siz yanlış yaptığınız için böyle olmadı. Bebeğiniz gelişimsel ve doğal bir süreç yaşıyor. Bu sürece İnat Dönemi, Hayır Dönemi. Negativizm gibi isimler veriliyor. Türkçede biraz yumuşak olan bu sürece verilen isim, İngilizlerdle çok daha şiddetli: "Terrible Two" yani Felaket 2. Çünkü genellikle 2 yaş döneminde beliriyor. Peki bebeklere ne oluyor da bu kadar huysuzluk yapıyorlar? Bu sorunun yanıtını Uzman Psikolojik Danışman Ece Akın Bakanay'dan öğrendik.

Bu süreci yakından tanıyın

Bebeğiniz ilk bir yıllık süreçte, annesini kendisinin bir uzantısı sanır. Yemeğini o verir, altını o alır kısacası ne ihtiyacı varsa yanındadır. Bu da annesini kendi organı olarak düşünmesine neden olur. Ama birinci yılın sonunda algısı değişir. Emekleme, yürüme denemeleri yapar yani annesinden uzaklaşarak kendi başına bir şeyler becerir. İşte bu hareketlilik aynı zamanda annesinden bağımsız bir varlık olduğunu fark etmesine yol açar. Bu karışık bir süreçtir. Hem kendi başına çevreyi keşfetmek için hareket oranını arttır ve bağımsızlaşmak ister. Hem de annesinin güvenli kollarında olmak...

Onun keşfe çıkması hayatınızı da zorlaştırır. Artık küçük kaşifi göz önünde tutmak da kontrol etmek de hiç kolay değildir. Bebeğiniz kendi planlarını uygulamaya geçirmek isterken sizin kural ve sınırlamalarınızla karşılaştığında sonuç, felakete dönüşebilir. İnatlaşma gündelik hayatın bir parçası haline geliverir. Elbette henüz küçüktür ve annem beni tehlikelerden koruyor' şeklinde düşünmesi mümkün değildir. O yalnızca engellendiğini hissettiği için pes etmek yerine isyan etmekte ve size karşı mücadele etmektedir.

2-3 yaş dönemi mutluluk ve korku içice

2-3 yaş dönemindeki keşiflerin, yalnızca mutlu olmasına yol açtığını sanmayın. Bazen bu bağımsızlık duygusu korkuyu da beraberinde getirir. Aslında inatlaşma ve öfke krizlerinin altında yatan da aynı çatışmadır.

Bu durum tüm bebekler için önemli bir çelişkidir; hem bağımsız olmak ister hem de yanında annesinin olmasını. Örneğin istediği bir şeye doğru koşmak gelir içinden. Önce annesini bırakarak gitme cesaretini bulur. Annesinden uzaklaşır sonra cesaret duygusu korkuya dönüşür ve zırıl zırıl ağlar. Yani bebeğinizin özgürlüğü keşfetmesi ve alışması hiç de kolay değildir. İlk başlarda korku dolu anlar yaşayabilir. Yansıttığı öfke ise, korku karşısında verilen ilk tepkilerden biridir. Ama sanmayın ki hep korkacak. Becerileri geliştikçe kendine olan güveni artacak ve korkularını yenecektir.


Öfke nöbetlerine hazırlanın

2 yaş döneminde istekleri yapılmayan çocukların geliştirdiği pek çok yöntem olabilir. Bazen ağlamak, bazen bağırmak, bazen anneyle kısa süreli de olsa iletişimi kesmek... Ama bir yöntem var ki, anne babalara çoğu zaman ne yapacaklarını bilemedikleri, çaresiz kaldıkları bir süreç yaşatıyor. Öfke nöbeti geçirip ağlayıp bağıran hatta yerlerde yuvarlanan bir çocuk karşısında elinizden çok şey gelmez. Bu dönemde öncelikli bilmeniz ve kabul etmeniz gerekenler şunlar; çocuğunuz gelişimsel bir süreç yaşıyor, bu davranışlarının birçok nedeni var. Bunları size karşı gelmek için planlı olarak yapmıyor. Henüz seri konuşamadıklarından dertlerini de sözel olarak anlatmakta zorluk yaşıyorlar. Bu da onları zorluyor. İşte bu bilgiler, öfke nöbetlerini anlamanız ve daha uygun davranmanızı sağlayabilir. Nöbetler karşısında kendinizi çaresiz hissetmeniz normal bir duygu. Ama inatlaşmak, kızmak, cezalandırmak yanlış bir tutum. İyisi mi siz, işi kriz haline getirmeden önlemek için 10 önerimizi uygulamaya çalışın.

alıntıdır


Mesajı Yazan: duygu07
Mesaj Tarihi: 15 Şub 2009 Saat 01:37

VKV Amerikan Hastanesi Pediatri Bölümü’nden Pedagog Güzide Soyak, çocukların duygularını anlayamamanın ilişki içerisinde huzursuzluğa ve inatlaşmaya varacağını söylüyor.

Çocukların inatlaşırken sergilediği hareketler yaş dönemlerine göre farklılık gösteriyor. Pedagog Güzide Soyak, tavırları ve yapılması gerekenleri şöyle anlatıyor:

1 yaş dönemi: Bu dönem sonuna doğru çocuklar yürümeye başlar. Yürümek ve bedenine hakim olabilmek keyif verir. Dokunarak ve çeşitli deneyimlerle öğrenmesi hızla ilerler. Bu döneme kadar yetişkinlerine bağımlı olan bebek bağımsız olmanın hazzına varır. Her deneyim yeni bir öğrenmedir. Bir çok öğrenme deneyimi içerisinde riskleri de barındırır. Ebeveynlerin kaygılı yapıda olması, farklı tutumlar sergilemeleri çocuğun karışık olan kafasını daha çok karıştırır. Tehlikeli girişimlerde onun yaşamasını beklediğimiz kaygıyı onun yerine yaşayarak duygumuzu, tutumumuzu dayatmış oluruz. Onun duygusunu anlayamamak ilişki içerisinde önce huzursuzluklara daha sonra inatlaşmalara varır.

Uyku saatlerinde direnmek, yemek yeme alışkanlıklarına itiraz etmek, bilinen ve kabul edildiği düşünülen temel alışkanlıklara itirazlar artar. Bu dönem içinde öncelikle sorunun ne olduğu, değişen bir ihtiyaç mı, yoksa sınırları zorlamak mı olduğu dikkatle takip edilmeli. Çocukların istekleri de farklılık taşıyabilir. İstediği bir oyuncak için ağlarken, oyuncağa kavuştuğunda istemediğini söyleyebilir. İletişim kurarken önce duygusunu anlamaya ve paylaşmaya çalışın. Kararları her zaman tek taraf vermemeli. Bütünüyle neden olmayacağı anlatılmalı. İletişim kurarken kısa ve açık ifadeler kullanın. Unutmamamız gereken en önemli detay bu bir savaş değildir. Çocuğun yardıma ihtiyacı vardır. Duygusal gelişimi içerisinde zorluklarla baş etmeyi öğrenerek biçimlenir ve yoğrulur.

2 yaş dönemi: Bu dönem itibariyle çocuk yeni ve zor bir döneme adım atmaya başlar. Benmerkezcidir ve herşey onun istediği gibi olsun ister. Davranışları olgun değildir. Israrcı olmamak bu dönemde yapılması gereken en iyi tutumdur. Kendi yapabileceklerinin sınırları arttıkça, ısrarlar da artar. Öğrenme deneyimleriyle başarılı ya da başarısız olduğu alanların farkına varır. Kabul ettiremediği durumlarda çatışma yaşanmaya başlar. Başarısızlık duygusu yaşar. Becerikli olmayı her çocuk ister. Bireysel becerileri geliştikçe sınır denemeleri artabilir. Olumsuz istekler bile olsa çocukların kendileri ile ilgili kavramlarının oluşabilmesi için denemelerine izin verebiliriz. Davranışların sıklığı ve görülme süresine dikkat edilmesi gerekir.

Çocuğun inatlaştığı konu sıkıntısını açıklamaya yetmeyebilir. Yemek için inatlaşan bir çocuk, yenidoğan kardaşi ile ilgili hiçbir duygusunu yansıtmıyor olabilir. İnatlaşılan davranışa değil, bütün yaşamı içindeki faktörlere bakarak çözümler aramak gerekir. İnatlaşılan konuda başarılı olan taraf değil, ortak bir karar verilmeye çalışılmalı.

4 yaş dönemi: Çocuğun sosyal sınırları kavradığı, birlikte yaşamanın kurallarını öğrendiği bir dönemdir. Bilinçli aileler bile bir problemin normal olup olmadığına ya da ne zaman geçmesi gerektiğine karar vermekte zorluk çekebilirler. Bu dönemde kazanılmış becerilerin geri dönmesi (alt ıslatma zamanına uyum) sıkça görülür. Anne ve babalar çocuğun bunları bilinçli yaptığını düşünüp, sorunu görmek istemeyebilir. Ceza vermek, azarlama, kolay ve ilişkilerini bozan tutumlardır.

Soruna sadece alt ıslatma olarak bakmak ve bunu çözmeye çalışmak başarısızlığı getirir. Çocuğun ne yaşadığını, ilişkilerinin kalitesini, yaşantılarında değişen unsurları gözden geçirmek faydalı olur.

alıntıdır


Mesajı Yazan: ifakat
Mesaj Tarihi: 15 Şub 2009 Saat 01:58
ilgili konu başlığına taşınmıştır topiğiniz.
 
ellerinize sağlık.


-------------
Öyle bir kul hakkım varki benden alınan... ALLAH'ım yarına bırakır ama ,yanına bırakmaz ASLA...!!!


Mesajı Yazan: duygu07
Mesaj Tarihi: 15 Şub 2009 Saat 01:59
teşekkürler



Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat