Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:

ÇOCUKLARI ŞİDDETLE TERBİYE ETMEYİN!

Çocuk anne karnından itibaren şiddete maruz kalıyor. Terbiye etmek için çocuğa şiddet uygulamak ise ülkemizde neredeyse normal karşılanıyor. Fiziksel şiddetin yanı sıra çocukların en fazla maruz kaldığı olumsuz durumlardan birisi de duygusal istismar.


Ailelerin çocuklarını terbiye edebilmek adına sık sık fiziksel şiddete başvuruyor ve bu artık toplum arasında kabul edilebilir bir durum. Yapılan araştırmalara göre, aile içinde fiziksel ceza alan çocukların yüzde 60 oranında olduğu da belirtiliyor.

HER 100 EVDEN 34’ÜNDE ŞİDDET KOL GEZİYOR
Türkiye aile içi şiddet sıralamasında Pakistan, İran ve Hindistan'dan sonra 4. sırada yer alıyor. Araştırmalar her 100 aileden 34'ünde fiziksel şiddete başvurulduğuna dikkat çekiyor.

Kayseri Erciyes Üniversitesi Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Didem Öztop, çocukların doğumdan başlayarak yaşamlarının her alanında cinsel saldırılar, medya, bilgisayar oyunları, televizyon yayınlarındaki şiddet ve toplumsal şiddetle birlikte yaşamları boyunca şiddete maruz kaldıklarına dikkat çekiyor. Öztop, şiddetin aile içinde çocukların terbiye edilebilmesi için bir araç olarak kullanılmasının üzücü bir durum olduğunu, ancak toplumun bu durumu kabullenip normal bir olaymış gibi gördüğüne değinerek şunları söylüyor:

“Bedensel şiddette, dövmek, tokat atmak, yumruklamak, saç çekmek, ısırmak, tükürmek, kafasını çarpmak, yere fırlatmak gibi eylemler yer alıyor. Fiziksel istismar insanlık tarihinin başlangıcından beri var olmasına rağmen ilk kez 1962 yılında tanımlandı. Avrupa ülkelerinde çocuğa tokat atmanın bile bir istismar ve şiddet biçimi olmasına rağmen, Türkiye'de ağzına biber sürmek, kulağını çekmek, tokat atmanın bir disiplin yöntemi olarak kabul ediliyor. Bu durum çocuk tarafından da travmatik olarak algılanamıyor.

Doğum öncesinde anne karnından itibaren şiddete maruz kalan çocuk, doğumdan sonra aile içindeki şiddetten de etkilenerek çrseleniyor. Bu şiddet devam ederken çocuk da şiddeti, bir davranış biçimi olarak alıyor; kurban rolündeyken kendisi de şiddet uygulayan kişi oluyor. Bu da gençlik şiddeti olarak karşımıza çıkıyor.

Anne babalar içinde bulundukları kaygılı, sıkıntılı ve gergin durumlar nedeniyle çocuklarına şiddet uyguluyor. Ailelerin kaygı ve sıkıntılarının fazla olduğu durumlar, çocuğun yaptığı ya da söylediği bir şeyden dolayı gelişen öfkeyi kontrol edememelerine neden oluyor. Ancak ebeveynin içinde bulunduğu kaygılı, sıkıntılı, gergin durum, davranış ne olursa olsun bazen şiddet olarak ortaya çıkıyor, bazen de görmezden geliniyor. Anne babanın içsel durumu, duyguları, içinde bulunduğu ruh hali, çocuğa yönelik tutum ve davranışlarını etkileyebiliyor.”

DUYGUSAL İSTİSMAR DA ŞİDDETİN BİR TÜRÜ
Fiziksel şiddetin yanı sıra çocukların en fazla maruz kaldığı olumsuz durumlardan birisinin de duygusal istismar olduğuna dikkat çeken Öztop, çocuğu korkutmak, aşağılamak, reddetmek, tehdit etmek, özgüvenini sarsmak amacıyla yapılan her türlü sözlü ve fiili davranış biçimlerinin duygusal istismar olarak kabul edildiğinin altını çiziyor:

“Türk aile kültüründe aşırı koruma, bağımlı kılma gibi davranışlar yer alıyor. Bu davranış biçimleri anne babanın çocuklarını korumaya yönelik olmasına rağmen, aşırı korumaya kalkmak çocukların psikolojisini bozuyor. Aşırı koruma çocuktan kapasitesinin ötesinde aşırı beklenti içerisinde olmayı beraberinde getiriyor. Özellikle OKS sınavından dolayı çocuklar 4. sınıftan itibaren zorlanmaya başlanıyorlar ve her yıl 6. sınıftan itibaren sınava giriyorlar. Aileler çocuklarından çok şey bekliyor, bu durumda ailelerde çocuklar da büyük bir yük ve stres altına giriyor. Bu durumun ilerisinde de çocuklar duygusal istismara uğruyor.

Bunların yanı sıra sürekli alay etme, aşırı otoriter davranma, çocuğun davranışlarıyla uyumsuz ağır cezalar verme gibi durumlar da duygusal istismara giriyor. Temel bakım ihtiyaçları; beslenme, giyim, tıbbi gereksinimleri, duygusal ihtiyaçları, optimal yaşam koşullarını sağlayamama durumu; çocuğu terk etme, gereksinimleri ile ilgilenmeme, yok sayma, çocuğun iletişimine tepkisiz kalma gibi eylemsizlikler de duygusal istismar olarak nitelendiriliyor.”

Copyright 2007-2025 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.