Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:

DÜNYA SİGARA İÇMEME GÜNÜ VE…

31 Mayıs Perşembe, Dünya Sigara İçmeme Günü… Bu gün sigara içenlere ne ifade ediyor, sigara içmeyenlere ne ifade ediyor


Bilinmez ama, “Bir biyolojik zehir olarak tütün bitkisi ve sigara” konulu çalışmasında Kadıköy Şifa Hastanesi doktorlarından Uzman Dr. Cenk Oğurtanı en iyisi hiç başlamamak konusunun altını çizerek sigaranın zararlarını bir kez ve de derinden vurguluyor…

İnsanlığın ve yurdumuzun başına gelen kuşkusuz en büyük felaket olan sigara, günümüzde diğer madde bağımlılıklarıyla aynı kategoride değerlendirilmekte ve tıp benzer tedavi prensipleri ile uyuşturucu madde ve sigara bağımlılarını bu ölümcül tehlikeden kurtarmaya çalışmaktadır.

Sigara bağımlılığında da diğer tüm madde bağımlılıklarında olduğu gibi mağdura maddenin zararlarını anlatmak tek başına onları bu maddeden kurtarmak için çoğu zaman yeterli olmaz. Bağımlılık yapıcı maddelerin beynimiz ve sinir sistemimizde bıraktığı fizyolojik ve psikolojik izler çok derindir ve bu izleri tümüyle silip atmak çoğu zaman mümkün değildir. Bu yüzden bu insanlık felaketiyle mücadelede ana hedef aslında sigaraya henüz başlamamış ve böylece tümüyle kaybedilmemiş insanları bilgilendirmek ve bilinçlendirmek olmalıdır. Çünkü bağımlılık bir kere başladıktan sonra , hastayı bu maddeden tamamen  kurtarmak gerçekten çok güçtür. Üstelik hastanın vücudunda meydana gelen genetik madde hasarı, damar sertliği, hızlı hücre yıpranması, cilt hasarı ve yaşlanması, diş kaybı, bağışıklık sistemi tahribatı, organ ve doku hasarı, dolaşım bozuklukları, akciğer kapasitesi azalması gibi zarar ve kayıpları çoğu zaman iyileştirmek ve/veya geriye döndürmek maalesef  her zaman mümkün olamamaktadır.

Bütün bunları bilmemize rağmen gene de sigaranın ve tütün bitkisinin insanlığa zararlarını anlatmanın gerekli bir başlangıç olduğunu düşünmekteyim. Bazı insanlarda tedaviye ilk başlama, sonra sürdürme ve belki de sonuç alma arzusu bu sayede oluşabilir ümidindeyim.    

KURTULMA İSTEĞİ VARSA; UMUT DA VARDIR!
Bu güçlü bağımlılıktan kurtulma isteği, tedavi edilecek sigara bağımlısındaki ilk umut ışığıdır ve tedaviye başlama kararında hep aradığımız olmazsa olmaz öncü adımımızdır. Yurdumuz her sene sigaraya 7-10 milyar $ civarında bir ithalat bedeli ödemektedir. Bu bedele sigaranın sebep olduğu vücut hasarı sebebiyle ortaya çıkan ciddi sağlık problemlerinin çoğu ithal araç-gereç ve ilaçlarla sağlanmaya çalışılan tedavi ve ameliyatlarının bedelleri dahil değildir ve kesinlikle o da milyar dolarlar tutmaktadır. Üstelik her şeye rağmen çoğu zaman da sonuçsuz kalmaktadır bu tedavi girişimleri; insan, işgücü ve zaman kaybı da cabasıdır.

Bu bağımlılık yapıcı maddenin zararları saymakla bitmez: Dumanında 4 binin üzerinde tespit edilmiş, vücudumuz için aşırı derecede toksik madde bulunmaktadır. Bu maddeler bağışıklık sistemini baskılayarak çalışmaktan alıkoyar.  Vücudumuzun yaşlanması ve eskimesinde çok önemli ve olumsuz  rolleri olduğu düşünülen, hücre zarlarımıza ve bizi biz yapan genetik maddemize zarar veren serbest oksijen radikallerinin alabildiğine ve bolca üretilmesini sağlarlar. Sigara vücudumuzda ortaya çıkan en öldürücü kanser türleri olan akciğer, gırtlak, dudak ve mide  kanserleri başta olmak üzere hemen tüm kanser türlerinin oluşumunda çok ciddi rol oynar. Total genetik madde tahribatı yaparak, yapısal protein ve enzimlerin hatalı üretilmesini sağlar. Dumanında bulunan karbon monoksit, oksijenden 240 defa daha hızlı bir şekilde kanımızdaki oksijeni dokulara taşımakla görevli hemoglobin maddesine bağlanır ve bu hayati önemdeki maddeyi geri dönüşümsüz olarak inaktive eder. Böylece dokularımıza en önemli yaşamsal molekül olan oksijen eksik ulaşır. Bu yetmiyormuş gibi akciğerde epitel hücreleri üzerinde bulunan ve ciğerimizi temizleyen tüycükleri felç ederek ciğerimizdeki hava yollarımızın  kendi salgılarımızla bloke olmasına sebep olur. Böylece sigara dumanındaki çok tahriş edici ve mutajenik (genetik kodlarımızı değiştirici) etkili katran, hidrojen siyanid, hidrojen oksit , nitrojen oksit, karbon monoksit, nikotin ve diğer alkaloidler (anabasin, anatabin, kotinin, myosmin, harman, horharman, nornikotin vb.) atılamayarak ciğer dokusuyla daha uzun süre temasta kalır. Sigara üreticileri tarafından tütünün muamelesinde kasten (!)  kullanılan amonyak da ayrıca akciğer dokusunu tahriş ederek bu çok toksik ve aynı zamanda bağımlılık yapan maddelerin ağız, dil, nefes borusu, akciğerler ve mide-barsak yoluyla emilmesini kolaylaştırır. Yabancı mikroorganizmalarla savaşta rol oynayan makrofajlar oluşan ileri derecede toksik ortam nedeniyle artık görevlerini yapamazlar, bronş direnci azalır, daha yapışkan ve atılması zor bir ifrazat solunum yollarını kaplar.

KÖTÜ SÜRPRİZE HAZIR OLUN!
Sigara dumanındaki kötü huylu ve yayılıcı karakterde tümör oluşturan maddelerden aromatik polisiklik hidrokarbonlar (3,4 benzopyren,antrasen), nitrozaminler, çeşitli radio elementler (240 PO, 40 PO),  fenoller doğrudan kanser oluşturan maddeler grubuna girer. Bunların en tehlikelisi benzopyren’dir. Bunların dışında sigara içinde bulunan koruyucular, renklendiriciler, endüstriyel kirler ve amyant da dolaylı yollardan kanser oluşturucular sınıfına girer. Bu arada tütün üretiminde kullanılan tarım ve böcek ilaçları da tütüne sıklıkla karışmaktadır. Burada vurgulanması gereken çok ilginç bir nokta da aslında tütün yaprağında bulunan nikotin ve diğer biyolojik zehirli maddelerin, tam da bu amaçla orada bulunduğu  gerçeğidir. Aslında bu maddeler tütünün yaprağını yiyerek tütün bitkisine zarar verebilecek olan biyolojik zararlılara karşı bitkinin bir kendini savunma mekanizmasıdır. Yani aslında bu bitkiyi tüketen kişiler, bu bitkinin kendilerine hazırladığı kötü biyolojik sürprizlere de hazır olmak zorundadırlar.

Copyright 2007-2025 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.