
Hamilelik; birbirini takip edecek şekilde süregelen hormonal ve metabolik değişikliklerle seyreden önemli bir süreçtir. Şeker hastalığı, hamilelik döneminde komplike bir çok problemin doğmasına sebep olabilen önemli sağlık problemlerinden biridir ve yapılan araştırmalar göstermiştir ki; hamile kişilerin yüzde 3-5’ i şeker hastasıyken, hamilelik esnasında ortaya çıkabilen “gestasyonel diyabet” ise hamile bireylerin yüzde 7’sinde görülmektedir. Şeker hastası olarak hamileliğe başlamak veya hamilelik sırasında şeker hastalığı (gestasyonel diyabet) tanısı konulması tedavi yaklaşımlarını değiştirmez. Her ikisi için de standart tedavi prensipleri geçerlidir.
* Gestasyonel diyabet nedir?
* Tedavideki temel amaç nedir?
* Nasıl karar verilir, kime veya nereye başvurmalıdır?
* Öncelikle kimler risk grubundadır?
* Beslenmenin tedavideki önemi nedir?
* Beslenmede dikkat etmem gereken noktalar nelerdir?
Hamilelik döneminde başlayan ve ilk kez hamilelik sırasında tanı konulan, çeşitli derecelerdeki glikoz intoleransına “gestasyonel diyabet” denilmektedir. Hamilelik süresince kan şekerini düzenleyici hormon olarak görev alan ve pankreasımızdan salgılanan insülin hormonunun salınımı bozulur. Hamilelik esnasında progesteron, östrojen, kortizol ve prolaktin gibi hormonlar fetusa (anne karnındaki bebek) glikoz sağlayabilmek amacıyla salınımlarını arttırırlar, buna bağlı olarak da insülin ihtiyacı artar ve gestasyonel diyabet ortaya çıkar.
Tedavi; doktor tarafından konulan tanının, doktor ve diyetisyen iş birliği ile çok iyi irdelenerek, doğru ve uygun bir tedavi planı oluşturularak glisemik kontrolü sağlamak amacına yöneliktir. Genelde doğum sonrasında kan şekeri normal değerler arasında seyredebilir, fakat doğumdan 6 hafta sonra da kontrolün yapılması gerektiği ise konusunda uzman hekimlerin ortak kararıdır. Diyetisyenin ön gördüğü uygun beslenme programı ile düzenli fiziksel aktivite ile vücut ağırlığının kontrolünü sağlayarak; insülin duyarlılığı bozulmadan kan şekerinin regülasyonunu sağlayabilmek mümkündür.
KİMLER RİSK GRUBUNDA?
* Ailesinde diyabet öyküsü olan,
* Hamileliğe olması gereken ağırlığın üzerinde başlayan,
* Önceki hamileliklerinde problemler yaşamış (nedeni olmadan düşük ve ölü doğum öyküsü gibi),
* Geçmiş doğumlarında doğum ağırlığı fazla (4,5 kg. ve üzeri) bebek dünyaya getirmiş,
* Hipertansiyon ve hiperlipidemisi olan,
* 30 yaş ve üzerinde,
* Sigara kullanan,
* Daha önceki hamilliklerinde glikoz intoleransı olan bireyler;
gestasyonel diyabetin yaşanabileceği risk grubunu oluşturmaktadır. Bu nedenle en kısa zamanda yapılması gereken, doktor kontrolünde “glikoz tolerans” testiyle değerlendirmeye alınmalıdırlar. Hatta yapılan araştırmalar, risk grubuna dahil olan, fakat ilk taramada glikoz toleransı normal çıkan hamile bir bireyin, gebeliklerinin 24. ve 28. haftalarında tekrar değerlendirilmesi gerektiğini belirtmektedir. Gestasyonel diyabeti olan annenin çocuklarında obezite, glikoz intoleransı ve şeker hastalığı riski artmaktadır. Hatta araştırmalar gösteriyor ki; gestasyonel diyabetli annenin çocukları da obezite ve-veya glikoz intoleransı gelişimi açısından takibe alınmalıdır. Kısacası, sağlıklı bireyleri topluma kazandırabilmenin anahtarı annelerdir.
Gestasyonel diyabet tedavisinin temel taşlarından biri de tıbbi beslenme tedavisidir. Hatta yapılmış bir araştırma sonucunda; bir hafta uygulanan beslenme programı sonucunda ilaç tedavisinin gerekliliğinin değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Çünkü görülmüş ki; gestasyonel diyabetli hastaların yüzde 10- 15’i sadece diyetle istenilen hedefe ulaşabilmektedir. İster geçmişten şeker hastası olarak hamileliğe başlamış olsun, ister hamilelikte ortaya çıkan şeker hastalığı (gestasyonel diyabet) olsun, her iki durumda da tedavi yaklaşımı genel olarak aynıdır ve diyabetteki “tıbbi beslenme tedavisi” prensipleri geçerlidir. Gestasyonel diyabette açlık kan glikoz seviyesinin 90 mg./dl.’den az olması, tıbbi beslenme tedavisinin uygulanması gerektiğinin sinyallerini veren önemli bir ölçüdür. Diyetisyen kontrolünde, hamile bireyin ihtiyaçlarını karşılayabilecek yönde, kişiye özel beslenme programı planlanmalıdır. Şöyle ki; hamileliğin başlangıç kilosu mutlaka bilinmelidir ve hamilelik süresince yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenerek, hedeflenen kilo aralığına kontrollü bir şekilde ulaşılması ve kan şeker seviyesinin regüle edilmesi hedeflenir.
O HALDE GÜNDE KAÇ KALORİ ALMALISINIZ?
Anne adayının enerji ihtiyacı;
* Yaşına,
* Günlük aktivitesine,
* Şu andaki ağırlığına,
* Hamilelik yaşına göre değerlendirilmektedir.
Tüm bireyler için olduğu gibi, hamile bireyler için de günlük alınması gereken enerjinin hesaplanmasındaki en iyi yöntem, hamile bireyin metabolizma hızını ölçmektir.
- METABOLİK HIZ ÖLÇÜMÜ NEDEN ÖNEMLİDİR?
Çünkü hamilelik döneminde bebeğin de anne karnındaki gelişimine paralel olarak bir takım ihtiyaçları artmaktadır. Bunun sonucunda da anne adayının alması gereken enerji ihtiyacı artış göstermektedir. Bu enerji ihtiyacını da en doğru ve bilimsel olarak saptayabilmek; anne adayının ve dolayısıyla bebeğin sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenmesini sağlayabilmek için de bireyin metabolizma hızının ölçülmesi gerekmektedir. Her insanın metabolizma hızı da birbirinden farklıdır. Çünkü bu farklılık oksijen tüketiminin kişiden kişiye farklı olmasından kaynaklanmaktadır. Gerçek metabolizma hızının ölçümü de formülle hesaplanarak değil, bireyin oksijen tüketimine göre hesaplanarak ölçülebilmektedir. Bu anlamda, metabolizma hızımızı arttırmak hedefiyle, diyetisyen kontrolünde sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanılması en temel noktadır.
Diyabetik Hamilelerde Hedeflenen Ağırlık Kazanımı
| Hamilelik Öncesi Ağırlığa Göre BKİ (kg / m2) | Hamilelik Süresince Önerilen Kilo Kazanımı |
| Zayıf (< 20 ) | 15 kg. ve fazlası |
| Normal ( 20 -25 ) | 12 -15 kg. |
| Şişman ( 25 -30 ) | 10 -12 kg. |
| Çok şişman ( > 30 ) | 7.5 - 10 kg. |