
Bugüne dek, yazılarımda hamilelik dönemini iyi ve sağlıklı geçirebilmek adına beslenme desteğimizin nasıl olması gerektiği üzerine paylaşımlarda bulundum. Büyük bir heyecanla geçtiğini düşündüğüm hamileliğinizin, özellikle de son zamanlarında yoğun bir şekilde hissedebileceğiniz hamilelik ödeminden (şişkinlik) ve bu dönemdeki beslenmenin öneminden bahsetmek istiyorum biraz da…
Ödem yani şişlik, hamilelerin hemen hemen hepsinde belirli bir dereceye kadar görülen bir durumdur ve hamile bireylerin yaklaşık yüzde 75’inde ciddi şikayetler yaratacak boyutta yaşanabilmektedir. Hamileliğin 2. trimesterinden sonra (6. aydan sonra); el, ayak ve yüzde aşırı şişmelerle kendini göstermeye başlayabilir. Eğer gün içerisinde uzun süre ayakta kalınmışsa, bulunan ortam veya hava sıcaksa daha da belirginleşebilir. Sadece eller ve ayaklarda oluşan şişliklerle tıbbi anlamda ödemin ciddiyetine karar vermek bazı durumlarda yeterli olmayabilir. Fakat bu durumu doktorunuz, sağlık açısından değerlendirmeli ve kararını vermelidir.
• İşte bu noktada detaylı vücut analizi ile var olan ödemin ne kadar ve hangi bölgelerde olduğunu saptayabilmek, buna paralel beslenme önerilerinde bulunmak büyük önem taşır.
• Detaylı vücut analizi nedir?
Vücudumuz; su, yağ, kas ve kemikten ibarettir. Nasıl ki her insanın parmak izi birbirinden farklıysa; su, yağ, kas miktarları ve bunların vücutta dağılımlarını ifade eden vücut kompozisyonları da birbirlerinden farklıdır. Bu üç temel unsur haricinde litaratürde üçüncü boşluk sıvısı olarak tanımlanan ödemi ölçebilmek özellikle de hamile bireyler için çok önemlidir. Bu detaylı vücut analizi için diyetisyeninize başvurarak ve bir dakikanızı bile almayacak olan özel tartı aletiyle vücut kompozisyonunuzu öğrenebilirsiniz.
• Hamilelik ödemi (şişkinliği) ve önemi nedir?
• Çok yoğun bir ödeminiz var ve nasıl bir beslenme stratejisi geliştirilmelisiniz?
ÖDEME EŞLİK EDEN BELİRTİLER VARSA…
Hamile bireylerin damarlarında dolaşan kan hacmi ortalama olarak yüzde 50 daha fazladır. Kan hacmindeki bu artış hem dolaşımı bir miktar yavaşlatır hem de kan hacminin artmasıyla birlikte damarlarda da bir miktar genişleme gerçekleşir. Fazla olan sıvının bir kısmı doku içinde hücrelerin arasında birikmeye başlar. İşte bu duruma ödem adı verilir. Yapılan araştırmalarda; çoğu hamilenin bu dönemde aldığı kilonun yaklaşık ¼’ünün, vücudun çeşitli kısımlarında toplanma eğilimindeki sıvıdan oluştuğu, yani ödem olduğu bilinir.
Detaylı vücut analizi ile vücudunuzdaki ödemin miktarını ve bölgesel dağılımını öğrenebilmek hem sizin hem de bebeğinizin sağlığı için önemlidir. Gövdenizde veya karın bölgenizde oluşabilecek yoğun bir ödem, karnınızdaki bebeğin sıkışmasına ve gelişememesine sebep olabilir. Ayrıca sürekli bir baş ağrısı, görme bozukluğu, karın ağrısı gibi şikayetler veya tansiyon yüksekliği, idrarda protein gibi bulgular ile birarada olduğunda preeklempsinin erken bir belirtisi olabilir. Bu ve benzeri şikayetlerde mutlaka doktorunuza danışın ve vücudunuzdaki yoğun ödemden kurtulabilmek için de diyetisyeniniz tarafından planlanmış beslenme programınızı ve sunulan önerileri uygulayın.
İŞTE ÖNERİLER:
• Bol su için. Gün içerisinde, uyanık olduğunuz her saat diliminde bir bardak su içmeyi alışkanlık haline getirin. Çünkü vücuttaki ödemden kurtulabilmenin en temel şartı, “düzenli ve yeterli miktarda su içmek”tir. Eğer, vücudumuza sürekli yeni su girişi olmazsa, vücut kendine koruma mekanizması geliştirir ve susuz kalma telaşıyla ilk alınan suyun bir kısmı vücudun belirli bölgelerinde toplar. İşte; ayaklarda, bacaklarda, ellerde veya vücudun herhangi bir bölgesindeki ödem bu şekilde oluşur.
• Aşırı tuz tüketimine dikkat! Tuzun yapısında bulunan sodyumun vücutta su tutma özelliği vardır. Eğer, yüksek tansiyon tanısı yoksa, tuzsuz yemek önermeyiz. Çünkü vücudumuzun sodyuma da ihtiyacı vardır. Zaten yediğiniz birçok besinin doğal yapısından kaynaklı olarak vücudunuza sodyum ve klor alarak tuz temin ettiğiniz için; örneğin sofraya tuzluk koymayarak, sodyumu azaltılmış tuzlar kullanarak, günlük sodyum alımınızı azaltmanız yararınıza olacaktır.
• Gün içerisinde mutlaka fiziksel aktiviteye zaman ayırın. Örneğin; doktorunuzun da onayıyla; haftada 3-4 kez, hafif tempoda, 30-45 dakikalık yürüyüşler yapın. Düzenli egzersiz ve yürüyüş yapan hamilelerde ödem ve benzeri birçok sağlık sorunu minumum seviyede kendini göstermektedir. Ayrıca, yürüyüşle birlikte bacak toplardamarları daha etkili bir şekilde görev yapmaya başlar ve bacaklarda oluşan ödemin dağılmasına yardımcı olur. Yapılan yürüyüşlerle veya uygun bulunan herhangi bir fiziksel aktivite ile vücut, mutluluk hormonu olan “endorfin” salgılar. Böylelikle de kendinizi daha pozitif ve keyifli hissedersiniz.
• Günde 3-4 porsiyon süt ve süt ürünlerinden tüketin. Örneğin;
* 1 su bardağı ( 200 ml.) süt, 1 porsiyondur.
* 1 su bardağı ( 200 ml.) yoğurt, 1 porsiyondur.
* 1 su bardağı ( 200 ml.) ayran, yarım porsiyondur.
• Yapısında klorofil bulunduğu için özellikle yeşil renkli sebzeler tüketin. Ispanak, roka, marul, maydanoz, kabak, salatalık ve benzerlerini gönlünüzce tüketebilirsiniz.
• Meyve tüketin. Ancak tek başına meyve yemekten kaçının. Beraberinde;
* 1 çay bardağı süt,
* 1 çay bardağı yoğurt,
* 30 gr. peynir,
* 1 çay bardağı kefir,
* 5 badem veya 5 fındık veya 1 adet ceviz,
* 1 adet tahıllı grisini,
* 1-2 adet diyet bisküvi seçeneklerinden birini seçerek tüketmeniz, hamilelik döneminde hassas olan kan şekerinizin düzeni için de önemlidir. Ayrıca probiyotik ilaveli yoğurt tercih etmeniz, hamilelik süresince yaşayabileceğiniz kabızlık problemini de çözmenize yardımcı olacaktır. Probiyotikler, sindirim sistemini düzenlemeye ve vücudun doğal direncini güçlendirmeye yardımcı olan yararlı bakterilerdir. Prebiyotikler ise bağırsak florasındaki yararlı bakterileri besleyerek çoğalmalarını sağlayan, zararlı mikroorganizmaların çoğalmasını önleyen ve lif özelliği gösteren maddelerdir. Canlı değildirler.
Magnezyum, sodyum, potasyum, kalsiyum, fosfor, iyot vs. gibi yaklaşık 19 minerali birden içeren ve vücudunuzdaki ödemi atmaya yönelik örnek meyvelerden biri olan “ananas”, içeriğindeki “bromelin enzimi” sayesinde mevcut ödemi atmaya yardımcıdır. Meyvenin şekerini dengeleyen besin destekleriyle tüketilmesinde bir sakınca yoktur.