Hep bana güven, en çok bana güven, seni en
çok hayal kırıklığına uğrattığımda bile güven, ağlattığımda güven, güldürdüğümde güven,
saçmaladığımda güven, nefret edersen bile bir sebepten bir gün, yine de
güven...
***************
Ben geçmişimdeki bir
sürü detayı hatırlamıyorum biliyor musun? Şimdi yazıyorum ki, bunları sen hatırla, unutma… Beni sen
anla, sen anlamlandır hiç olmazsa. Kendini sevdiğine ifade etmekten daha önemli ne var ki şu
dünyada…
Şu sıralar seni dersaneden almaya bisikletimle geliyorum. Sonra yaklaşık 3
kilometre sen bisikletle giderken, ben peşin sıra, çantan omzumda koşuşturuyorum. Bisikletin selesi
sana yüksek geldiğinden çok iyi denge sağlayamadığın için de düşme diye daha da bir dibinde
koşturmam gerekiyor, pür dikkat… Oysa artık kocaman bir kızsın… Birazdan 12 olacaksın…
Geçen
gün yine senin peşinde koştururken, benim bütün uyarılarıma rağmen, biraz rahat davrandığın ve hızlı
sürdüğün için düşeceğini anladım ve bu sefer çok zorlanarak da olsa, seni son anda düşerken
yakaladım. Biraz sesimi yükselttim kusura bakma; “Dikkatli olsana kızım, ben seni her seferinde
nasıl tutabilirim ki… Ben de insanım sonuçta, düşebilirsin.” Senin cevabındı benim bir kere daha
kendime gelmemi sağlayan, “Ben sana çok güveniyorum baba! Sen hep beni tutarsın, benim için her şeyi
yaparsın.”
***************
Ne zor şeymiş
be baba olmak. Dizin kanasa, sana; “Olur böyle şeyler takılma. Küçücükmüş bu yara. Sen çok güçlü bir
kızsın, bundan sana ne olabilir ki?” derken, için için kanamak… “Bu seyahate gidemezsin kızım, çünkü
benim şu anda o kadar param yok” demek ve senin de “Önemli değil babacığım. Zaten çok da
istemiyordum” derken, aslında ne kadar çok gitmek istediğini bilmek… Senin gözlerin de aynı benim
gözlerim gibi bakarken merakla, o merakların aslında başına ne işler açacağını bilmek ama yine de
kendi hikâyelerini yazarken, çok da karışmadan seyretmek. Deneyimle öğreneceğini, başka türlüsünün
mümkün olmadığını ve deneyimsiz hayatın bir hayat bile sayılmayacağını senin için bile olsa
kabullenmek…
***************
Şunu yapamam mesela
senin için bile: Senin olası mutsuzluğunu severek üzerime alabilecekken imkân olsa, kendi mutsuzluğu
kabullenişimi, asla sana örnek bile gösteremem, sen bana kızsan da…
Ama neler neler yaparım
senin için, biliyor musun miniğim?
Kaf Dağı’nın tepesindeki Zümrüdü Anka Kuşu’nun yumurtası
mı lazım, bir sebepten dolayı; çok kolay, hallederim.
Evcilik oynarken abuk subuk şekillere,
kılıklara girmesi gereken bir arkadaş mı lazım sana; işte o şaklaban benim.
Adam edilmesi
gereken bir kurbağa mı var; o enayi çocuğa 5 derste prens olduğunu hatırlatırım. (Sen sonra öpersin,
ki siğil bulaşmasın.)
Birisi mi temizlenecek; dünyanın en baba mafya babası benim, hiç mi
farketmedin bugüne kadar, hayret.
Bir şekilde başın mı sıkıştı bana ihtiyaç mı var; “Baba
gel” de, yeter, oradayım zaten.
Ömrüne ekstra bir 20 yıl mı lazım, güzel bir ömrün devamı
için; benimki zaten bana biraz fazla, hemen al, aramızda 20 yılın lafı mı olur.
***************
Kuzum benim,ben
senin için neler neler yaparım biliyor musun?..
Bir gün gelir, çok kolay ama senin için
ölürüm. Başka bir gün gelir, yaşarım…
Bana güven…