Hep bir şeyler isteyeceksin. Para,
iktidar, güzellik, sağlık, popülerlik, falan... İsteklerinin hiçbiri olmayacak. Ta ki sen istemeyi
öğrenene kadar... Daha da önemlisi ne isteyeceğini öğrenene kadar...
Hep isteyeceksin, özellikle de para, iktidar,
güzellik, sağlık, şöhret... Bunlardan birisi hep eksik olacak, hiç tam olamayacak. Ne kadar
toplarsan o kadar mutlu olacağını düşüneceksin ve yolunun seni bunların sahibi olmaya doğru
ilerlettiğini düşüneceksin. Ama ne kadarına sahip olursan ol, sahip olduğunun ihtiyacının altında
olduğunu farkedeceksin.
İstediğin kadar paran, iktidarın, güzelliğin ve sağlığın olmayacak.
Aşkın ne olduğu hakkında fikrin bile olmadığı için, istediğin büyük aşk da sadece hayallerinde
olacak.
Gelecekten
korktuğumuz için para; önemsenmemekten korktuğumuz için popülarite; güçsüzlükten korktuğumuz için
iktidar ve güç; yalnızlıktan, yaşlanmaktan korktuğumuz için güzellik ve sağlık isteyeceğiz. Ve
bunlara sahip olunca mutlu olacağımıza inanacağız, en azından ne kadar olabiliyorsa o kadarına sahip
olmaya çalışacağız...
Trilyonlar olmasa da milyonlar; bir pop star kadar olmasa da kendi
ortamımızda hatırı sayılır bir popülarite; bir başbakan kadar olamasa da en azından aile içinde veya
arkadaş çevresinde bir iktidar; bir model kıvamında olmasa da eline yüzüne bakılır bir güzellik bize
yeter diye düşüneceğiz. Ama hep elimizde olanların bir üstüne ihtiyacımız olduğunu da kafamızdan
atamayacağız.
Ömrün boyunca bunlardan toplamaya çalışacaksın, bir süre sonra neden olduğunu
bile hatırlayamadan... Mutluluğun bunlarla bağlantılı sanacaksın...
Bunlara bol bol sahip insanların ne kadar
şanslı olduklarını düşüneceksin. Hem güzel, hem paralı, hem popüler, hem de güç sahibi insanlara
imreneceksin...
Sonra o imrendiğin insanların intihar, şiddet, mutsuzluk, depresyon, cinayet
gibi haberlerini bir gazetede üçüncü sayfada okuduğunda şaşıracaksın, neden diye?
Şaşırma;
çünkü hepimiz yanılıyoruz. Bu bahsedilenlerin mutlulukla bir ilgisi olmadığını anlamak için hayatını
bunlara harcamana gerek yok aslında...
Bunlar sadece korkularımızın ızdırabını dindirmek
için ihtiyaç duyduğumuzu sandıklarımız...
Bir üstad bir zamanlar bana şöyle demişti:
“Izdırabın umudumuza değdiği hayatlar yaşıyoruz, değişmeliyiz.”
Korkma!..
Kendinden
özgürleş...
Korkularının umutlarına egemenliğinden kurtul, gerçekten iste...
İstemekten korkma...
Senin umutlarına, isteklerine, sana dayatılan ve doğru olmayan
ızdırapların değmesine izin verme...
Başka bir açıdan daha bak, değiş...
Dünya hemen
değişir, hiç korkma...