Barsaklarımızın iç cidarı, yoğun bir
bakteri topluluğu ile kaplı vaziyettedir. “Probiyotik” denilen bu bakteriler; hem yediğimiz
gıdalardaki uzun zincirli karbonhidratları parçalayarak kolay hazmedilmelerini sağlarlar, hem
yaptıkları sentezler ile vücuda gerekli vitamin ve amino asitleri sağlarlar, hem de oluşturdukları
yoğun nüfus ile hastalık yapıcı yabancı bakterilerin yerleşmelerini
önlerler.
Antibiyotik kullanımı ile bu bakterilerin yok olması sonucu, hastalık
(ishal) yapıcı bakterilerin bu satıhlara yerleşebilmeleri kolaylaşır ve inatçı ishaller
başlar...
Hem zararlı, hem yararlı bakterilerin bu barsak cidarına olan düşkünlükleri boşuna
değildir. Barsağin iç yüzünde, bir sıra özel çıkıntıları olan ve “Epitel” denilen bir tabaka vardır.
Bu tabakanın, vücudun damar sistemi ile bir bağlantısı yoktur. Gerekli olan enerjiyi, barsak
boşluğundan emilen maddelerle karşılar.
Barsaklar, devamlı gıdalarla dolu olmazlar. Barsak
boşluğunda gıda olmadığında bu probiyotik bakteriler nasıl yaşayabilmektedirler? Barsaklar boş
olduklarında, cidardaki bakterilerin uyarıları ile, “Tip 3, innate Lenfoid hucreleri”
Interlokin-22(IL22) salgılarlar ve barsak epitelindeki IL-22R denilen reseptörleri uyarırlar. Bu
uyarı ile Epitel hücrelerinde, “fucosyl transferase” (FUT-2) imalatı ve epitelden uzanan, kısa
zincirli karbonhidratların imali artar. Bu kısa zincirli karbonhidratlar, uçlarındaki “fucose”
molekülü sayesinde, bakteriler tarafından özümlenerek, bakterilerin enerji ihtiyaçları
karşılanır. Bu şekilde, barsak içinde gıda olmadığında da bu bakteriler hayatiyetlerini devam
ettirebilirler. Bakterilerin bu satıha olan düşkünlüklerinin sebebi de budur. Epitel hücreleri, bu
kısa zincirli karbonhidratlari, daha evvelce emilen karbonhidratlardan imal ederler. Saf protein ile
beslenenlerde, bu mekanizma zorlanır, bu karbonhidratları imal edecek, kompleks karbonhidratlar da
barsak boşluğunda olmadığından kısa zincirli karbonhidrat imalatı durur, probiyotik bakterilerin
sayısı azalır. Bunun sonucunda, hastalık yapıcı bakterilerin, bilhassa Clostridium Difficile gibi
bakterilerin yerleşmeleri ile hastalıklar baş gösterir. Bu şekildeki hastalara, antibiyotik
verilmesi ile de, probiyotik bakterilerin yok olmalarına ve C. Difficile bakterilerine daha fazla
yer açılmış olur.
Bilhassa; zayıflamak gayesi ile; Atkins veya Ducan diyeti gibi,
karbonhidratsız diyetlerde, diyetleri uygulayanlarda, bir müddet sonra, bu ishallere sık
rastlanılmaktadır. Barsaklarda, az da olsa mutlaka, karbonhidratlı gıdaların bulunması, sağlık
açısından son derecede önemlidir.