Merhabalar,
Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba.Geçen hafta sitemizin kuruluşunun 2. yılını harika bir parti ile kutladık. Yazarlarımız, bazı üyelerimiz, sevgili Hülya ve Haluk...Yani anlayacağınız herkes… Müthiş bir geceydi diyebilirim.
Özellikle de tango dans work shop''u… Eşimle kendimizi pistte bulduk. Biraz dansa aşina olmuştuk ki, herşey bitti. Devamı haftaya gibi, tadı damağımızda kaldı. Ama ben karar verdim bu çalışmadan sonra, tango kursuna gitmek istiyorum. Sonra sohbetler... Hediye çekilişi... Sağolsun Hülya’cığım her türlü ayrıntıyı düşünmüş. Mükemmeliyetçi arkadaşım benim.
İşte, böyle bir geceden sonra tam gaz devam. Yelkenler fora... Yeni fikirlerle, yeni heyecanlarla bekleyiniz... Hülya’nın enerjisi ile harika şeyler yapacağımıza inanıyorum.
Bu ayki konum sömestr tatili... İçinde bulunduğumuz hatta bugün 2. gününü yaşamış olduğumuz tatil... 1. dönemin bitişi ve 2. dönemin başlangıcı .. Çocuklar dinlensin diye düşünülmüş. Artık dinlenecekler mi; yoksa azıp azıp kuduracaklar mı bilemem. Bildiğim tek şey kızımla ilk ve gerçek sömestr tatilimizde oluşumuz.
Bu zaman Cuma karne alımı ile başladı. Ay ben mi alacağım, Doğa mı belli değil! Bir heyecanlandım ki anlatamam. Okula gittim. Öğretmeni ile resimler çektik. Elimizde karne heyecanla evimizin yolunu tuttuk. Doğa pek farkında değil ne olup bittiğinin… “Pazartesi okul yok mu?” falan diye soruyor. Okumayı yeni söken kızım elinde okuma ödevi bir heves çalışmaya başladı... Aaaaaa, çocuğa bir şey oldu! Tatil psikolojisi ters tepti herhalde. Önceden ödevine bakmazdı bile... Şimdi bir heves bir de resimli ve yazılı notlar yapıyor. Eve gelince yatağımızda sürpriz notlar buluyoruz. Bir sevindirik oluyoruz anlatamam. Seni seviyorum anne, baba falan… Kızım büyüyor... Her geçen gün daha akıllanıyor. Harika şeylerle bizi çok ama çok mutlu ediyor. Sizinkilerden ne haber?
TATİL İÇİN ÖNERİLER
Eğer okullu değilse zaten daha küçük demektir. Okuma telaşı yok. Karne aldı verdi yok. Ama o zaman bu zamana da dönüşecek. Şimdinin tadını çıkarın.
Evet, gelelim tatilde neler yapabileceğimize… Evdeyseniz, çalışmıyorsanız ya da çocuklarla vakit geçirmek için izin aldıysanız harika bir fırsat. Havalar çok kötü değil. Biraz park, açık havada dolaşma veya tam öğle yemeği sırasında ufak bir piknik bile olabilir. Kötü havalarda ise ya alışveriş merkezine gideceksiniz ya da evlerde parti time. Bilmiyorum ama ben alışveriş merkezlerini artık sevmiyorum. Çok kalabalık ve karmaşık. Yoruluyorum ve sanırım çocuklar da sıkılıyor.
Ama geçenlerde Optimum alışveriş merkezine çok kısa bir iş için girdik ve oranın çocuk eğlence merkezini çok beğendim. .Jetonla binilen arabalar, dönme dolaplar, atla gezerek neredeyse gerçeğini aratmayacak kadar güzel oynanan bilgisayar oyunları... 2 kız da çok hoşlandı. Ama tercihinizi parti evlerinden yana da kullanabilirsiniz. Oralarda aynı zamanda kafeler var ve top havuzları... Çocuklar son derece özgür. Buraların adreslerine internetten ulaşabilirsiniz.
Bu fikir de kulağınıza hoş gelmediyse sinema ve tiyatroyu deneyelim. Bütün sinemalarda çocuk filmleri gösterimde. Tiyatrolara da önceden bilet lazım. Bir de buz paten show’u var. Hani televizyonda da devamlı reklamı gösterilen...
Ya da en son ev oyunları…Yüz boyama... Tarif veriyorum: Evdeki annenin kullanılmayan makyaj malzemeleri alınır. Kırık farlar, dökülüp toplanan rujlar vs. Bunlarla isterseniz siz çocukları, onlar sizi, isterseniz büyük olan küçüğü (bizde böyle de) boyayabilir. Hangisini isterseniz... Seçim size ait. Sonra... Ev sineması: Bir dvd player, bir film, biraz patlamış mısır ve frigo (bulabilirseniz) yoksa çikolata. Hatta çocukların arkadaşlarını bile çağırabilirsiniz. Bu fikir kolay ama iyi film seçilmesi önemli. Eğer film bizim afacanları sarmazsa vay halimize.
Ahçı okulu: Çocuklar sıra ile temiz mutfağa alınır. Bir tarif (önceden malzemeler ve yapılışı hazırlanmış. İlk deneme olmasın da çocuklara rezil olmayalım) gereği malzemelerle hep beraber mutfağın altı üstüne getirilir. O arada tarif çıkarsa ne mutlu!
Arkadaş toplantısı: Eski arkadaşları eve davet edilir. Biraz yemek, biraz oyun ve bol kahkaha... İşte bizimkiler çok mutlu. Ne dersiniz, siz de eskileri görünce sevinmez misiniz?
Müze ve tarihi gezi: Eğer çocuklar ilkokulda ise güzel bir günde Topkapı Sarayı, Dolmabahçe Sarayı, Beylerbeyi Sarayı, Yerebatan Sarnıcı gibi tarihi ve hoş yerlere gidilebilir. Orada hayal kurup oyunlar bile oynanabilir. Çocuklara bu gördüklerini hikayeleştirmelerini ve resmetmelerini söyleyin. Bırakın onun hayalgücü çalışsın. Ortaya çıkanlara inanamayacaksınız.
Eğer iş yeriniz müsaitse ona birgün baba veya anne olma oyunu oynatabilirsiniz. Hatta belki sizin hayatınızı görürse ve yakından takip ederse sizi daha iyi anlayacaktır. Anne olarak tüm gün ev işlerini paylaşmasını sağlayabilir, iş yerinizde ona bazı projeleri göstreip fikrini sorabilirsiniz. Onların saf ve fütursuz bakışları bazen bizim bile göremediklerimizi büyüklerin gözünde daha da netleştirebilir. Onlara güvenin. Pişman olmayacaksınız.
HAVA DEĞİŞİMİNE NE DERSİNİZ?
2-3 günlük şehirler arası gezme, spor veya hava değişimi tatili: Maddi durumunuz doğrultusunda kayak tatilinden tutun da günübirlik doğa turu veya uzaktaki bir akraba, eş-dost ziyareti bile olabilir. Maksat ona şehirler arası bir seyahat deneyimi yaşatmak. Yol hikayelerini oluşturmasını sağlamak. Bu hikayelerde zaman zaman rol almak. Zaman zaman da eşlik edip ilavelerle pekiştirmek. Hem paylaşım hem yaratım. Harika vallahi...
Hayvanat bahçesi gezisi: Benim kızlar hayvanları çok severler. Nereye gitsek orada sevecek hayvan zaten bulurlar. Bu fikir hayvansever tüm dostlar için harika.
Bilim ve ilim gezisi: Buna daha çok 3. Sınıf ve üstü çocuklar merak duyarlar. Kandilli Rasathanesi, Şişli Bilim Merkezi, Koç Müzesi, Tübitak (özellikle kimya ve fene meraklı çocuklar buradan çok hoşlanabilirler ama önceden araştırıp öyle gidin) gibi... Belki yeni açılan yerler de vardır. İnternetten araştırabilirsiniz.
Üniversite gezileri: Yaş gurubu biraz daha büyür ve orta okullulara doğru uzanırsa bu gezi de ilginç olabilir.
ÖNEMLİ OLAN KEYİFLİ GEÇİRMEK
Tatil 15 gün. Bu zamanı keyfinizce geçirmek elinizde. İster gezin, ister evde olun ama bilin ki çocukların en çok istediği biz aileleriyle beraber olmak.
Ve bizim ilk karnemizin hepsi pekiyi ama karnesi çok iyi ya da istedikleri gibi olmayan anneler için söylüyorum ve kalbimin en derinlerinden düşünüyorum: Çocuklar bizim en değerli varlıklarımız. Onların gerçek başarısını asla bir karne belirleyemez. Ne bugün ne de yarın.
Gerçek ise onların kendilerine ve yapabileceklerine inanmaları. Eğer hayatları boyunca korkmadan “ben yapabilirim, ben başarabilirim”i öğrenirse bilin ki gerçek başarı işte o zaman gelecek. Bu duygu ve düşünceyle lütfen çocuklarımızı yıpratmayalım. Hem bir anne, hem de bir eğitimci olarak diyorum ki; 1. dönem nasıl geçerse geçsin bırakın tatilde dinlensin ve eğlensin. Sonra 2. dönem başlayınca onunla konuşun. Ona güvendiğinizi ve inandığınızı söyleyin. Onun her şeyden daha değerli ve bu dersleri yapmak için yeterli olduğunu... Eğer bu duyguları bilinçaltına yazabilirse neler başarabileceğine siz bile inanamazsınız. Bir düşünün. Bizler de bu eksik duygularla büyümedik mi? Bu sevgiyi ve inancı evlatlarımızdan eksik etmeyelim. Hem onlar mutlu olsun, hem de biz. Ne dersiniz?