Geçen hafta büyük kızım Doğa’nın diş ağrısı tuttu. Birden ne yapacağımızı şaşırdık.Tabii öncelikle kendi dişçimize götürdüm fikir almak için. Fakat görünen o ki, Doğa’nın bir dişi çürümüştü. Ne yazık ki çocuğumun daha bu yaşta o sinir bozucu aletlerle karşılaşacağını bilmek ve “Acaba hangi pedodontisti (çocuk dişçisi) bulsak daha iyi olur?” düşünceleri beni sardı. Telefona sarıldım . Herkesi arıyorum... Derken çok sevdiğim bir doktor arkadaşım bana bir adres verdi. Aradım ve randevu aldım. Doğa ile yarını beklemeye başladık...
Randevu saati yaklaşmaya başladı. Ben hem çocuğumun canı acıyor diye üzülüyorum, hem de daha çok acıyacak diye düşünüyorum... Doğa ağrıdan duramıyor, hem de huysuzlanıyor... “Muhtemelen çekilecek, yandık!” diyorum içimden de… Çünkü benim tüm çocukluğum dişçilerde geçti. Son derece kötü tecrübelerim var. Teller taktım. Dişler çektirdim ve çok tatsız bir mesele olduğunu da biliyorum ama nafile... Başa geldi mi, yapacak bir şey yok!
Pınar Hanım’ın çalıştığı yere gittik. Arabamızı park ettik. Doğa heyecanlı ama çocukcağız başına neler geleceğini bilmediği için gülüp oynuyor. Bense, “Ah kötü bir tecrübe yaşamasa!” diye düşünüyorum. Derken kapıda çok hoş bir pano ile karşılaştık: Çocukların resimlerinden oluşmuş bir pano... Pınar Hanım’ın da resimleri var. Bütün duvarda hastalarının resimleri... Onlara bakarken telaşımız biraz azaldı doğrusu…
Biraz vakit geçirdik. Çocuk oyun odasında oynadık. Sonra sıramız geldi. İçeri girdik. Pınar hanımla tanıştık. Doğa’yı koltuğa davet etti. Önce ona aletleri anlattı. Bazıları duş gibi dişlerimizi yıkıyor, bazıları da rüzgar gibi hava veriyordu... Önce aletleri ona tek tek anlattı ve eline değdirerek hissetmesini sağladı. Aman, bir de ne göreyim! Doğa’nın tam baş ucunda da bir televizyon. Çizgi film oynuyor. “Yok artık” dedim, bu kadarı da hayal olmalı... Sanki dişçiye değil eğlence merkezine gelmişiz. Ben bekliyorum ki, karşımıza kim bilir ne çıkacak?
Derken, bir de susamış amca çıkmaz mı? Susamış amca kim, diye merak etmeyin sakın! Hani ağızda biriken suyu çeken alet var ya, işte ta kendisi... Hem renkli, hem de ses çıkarıyor. Sonra, Pınar Hanım işleme başladı. Doğa halinden pek memnun. Çocuk memnun, diye anne daha bir memnun... Diş ağrımız kesildi. Sonra da ağız filmini çektirdik. Şimdi tedavimiz mutlu mutlu devam ediyor. Çıkarken teşekkür ettim ve bizlere niye böyle muamele yapılmıyor, diye sitem ettim.Vallahi çocuk olup o koltuğa oturasım geldi. Ne dersiniz, sizin de canınız çekmedi mi?..
Evet sevgili anneler, tabii ki çocuklarımızın ilk dişçi tecrübesi çok önemli. Hangi yaşta gittiği, acı çekmemesi, korkmaması... Ve Pınar hanımla sohbetimiz sırasında sizlere daha çok bilgi vermek istediğimi söyleyince kendisi beni kırmadı ve makalelerini bizimle paylaştı. Ufak bir bilgiyi sizlerle de paylaşmak istiyorum doğrusu...
ÇOCUKLARIMIZIN DİŞLERİ NEDEN ÇÜRÜR?
Çocuklarımızın dişlerinin neden çürüdüğüne dair bilgilere baktığımda Pınar hanımın makalelerinden özetle:
“Diş çürümesi mikrobik bir olaydır. Ama çürüğün oluşması için bakterilerin yanı sıra diğer birkaç etken daha vardır. En önemlilerinden biri düzenli ve kaliteli olmayan beslenmedir.
Fırçalama ile ağızdan uzaklaştırılması zor, dişe yapışan ve şeker ağırlıklı gıdaların dişleri daha çabuk çürüttüğü kinik çalışmalarla ispatlanmıştır.
Beslenme sonrası dişlerin özenle fırçalanması ve temizlenmesi gerekir. Diş fırçalamanın ihmal edilmesi ya da hiç yapılmaması dişlerin çürümesini kolaylaştıracak ve diş eti hastalıklarına yol açacaktır.
Ailelerin en çok sorduğu sorular arasında diş çürüğünde genetik faktörlerin etkisi olup olmadığıdır. Evet, etkilidir ama düşük oranda... Yapısal olarak problemli dişler çürüğe daha meyillidir. Ancak genetik faktörler, düzenli ve titiz bir bakımla ve yapılacak koruyucu uygulamalarla elimine edilebilmektedir.”
Bir sonraki yazımda süt dişleri ve diş bakımı ile ilgili daha çok bilgi aktarmaya çalışacağım.
Görüşmek üzere…