Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
ANNE AYŞEGÜL'DEN İPUÇLARI
AYŞEGÜL ÖZKAN
Eğitimci-Anne
Yazı Boyutu:
Özgüveni yüksek çocuklar yetiştirelim

 

Sevgili anneler,
Sıcaklarla başımızın dertte olduğu zamanlarda bilmiyorum nerelerdesiniz? Şanslı sayılacak durumda yazlıklarda veya tatilde mi? Yoksa işyerinde ya da evde mi? Bu tatil günlerinde her ne yapıyor olursanız olun, bu yazıyı okuyorsanız şans kapınızı çalmış  demektir. Çünkü amacım, şu an her neredeyseniz ve ne yapıyorsanız sizi alıp bambaşka bir aleme götürmek… Biraz yaşadıklarımızı  anımsatmak. Biraz da düşündürmek...

Yazın sıcak günleri, kızlarla tatil derken zaman hızla akıyor. Temmuz ayını ortaladık. Ben yaz tatilini deniz ve  güneşin yanında biraz da faydalı zamana dönüştürmek isteyenlerdenim. Kızlar öğle uykusuna çekilince çeşitli kitaplar okuyorum. Allah’tan vaktim oluyor. Bu kitaplar daha çok kişisel gelişim üzerine. Hem bana, hem de kızlarla yaşadığım olaylara doğrusu çok yardım ediyor. Gün be gün her annenin yaşadığı sorunlar gibi ben de zorlanıyorum. Hem çocuklarıma yol gösterici olmayı istiyorum, hem de kendine inanmanın ne kadar önemli olduğunu geç fark etmiş biri olarak, özgüveni olan bir çocuk yetiştirmenin arkasında hayatın neler verebileceğinin farkındayım. Bu durum bazen ikilem yaratabiliyor ve karışık duygulara sebep olabiliyor. Anneliği bazen yaşanmaz kılabiliyor.

Belki de, “Bu kadın neden bahsediyor?” diyorsunuz. Seslerinizi duyar gibiyim. Aslında hepimizin içinde yaşadığı hayatta doğalmış gibi gördüğümüz ama doğal olmayan bir duygumuzdan ve onu tavra dönüştüren düşüncelerimizden, belki de en önemlisinden sözediyorum: Özgüven! Nedir bu? Kendine güvenmek mi? “Hayır” diyebilmek mi? Üzerinde düşünelim biraz...

ÖZGÜVEN NEDİR ACABA?..
Özgüven... Kendine inanmak... Kendi kararlarını yalnızca kendin verebilmek... Aslında çok basit ama bir o kadar da karmaşık... Çünkü arkasında ne korkular, ne duygular gizli...

Nereden çıktı şimdi bu konu diyebilirsiniz. Hatta anlamsız bulabilirsiniz. Aslında bize ne kadar yakın olduğuna ve sinsi sinsi içimizi kavurup durduğuna dikkat çekmek istiyorum. Kısaca anlatayım. Yazlıkta büyük kızım kuzeni ile beraber oluyor. Biz yokken orada aile büyükleri ile kaldı. Almaya gittiğimizde ben tanıyamadım. Bir çocuk bu kadar mı değişir? Başkasına kendini beğendirme ve yalnız kalmama uğruna bu kadar mı kendini unutur? Gözü anne babasını dahi görmez olur. Büyük kızımı tanımlıyorum tanımlıyorum ama, hepimiz aynı değil miyiz? Daha önce böylesine dikkatimi çekmemişti bu konu. Kızımla konuştuk ama nafile... Aslında her söylediğimi anladı ve kendisi de kendini ifade edememekten şikayetçi. “Ama ya yalnız kalırsam?”, “Ya karşı taraf kırılırsa ve beni sevmezse?” gibi korkular öyle yüksek ki...

BİLMEK TECRÜBE İLE SABİT
Sonra düşündüm... Çocuk haklı! Ya biz ebeveyinler ne yapıyoruz hayatta? Örnek olabiliyor muyuz ki onlara? Bizler  büyüyünceye kadar ne çok şey soruyoruz ona buna... Bilene bilmeyene... Hangi okulda okuyalım? Hangi mesleği seçelim? Hatta kiminle evlenelim? Neyse artık eskide kaldı, ama onlar ne bilecekler ki bizimle ilgili... Biz bile o yaşlarda daha kendimizi tam olarak tanıyamamışken... Ne sorup duruyoruz ki tecrübeliye tecrübesize... Ne çok ahkam kesen oluyor bir de değil mi? Herkes her şeyi biliyor bu memlekette. Herkes her şeye karışıyor. Oysa bilmek, tecrübe ile sabit, bilgi ile sabit, ispat ile sabit.

 

İllaki sormak istiyorsak, bir bilene danışıp kendi akıl süzgeçimizden geçirerek karar vermek, son kararı gyine kendimiz vermek belki de hiç yapmadığımız şeyler... Biz ne kadar özgüvenliyiz ki, çocuklarımıza özgüven verelim. Özgüveni yolda, ailenin yanında veya sonrasında evlilikte ya da iş camiasında çoktan bıraktık. İstediğimizi ya da istemediğimizi annemize, eşimize ya da patronumuza korkusuzca söyledik mi? Ya annem kırılırsa, ya eşim küserse, ya patron kızar da beni işten atarsa...

Peki geride kalanlar, içimizde birikenler... Sonra, hayatımızı işte bu kararlar yönetiyor. Gerçek olmayan kararlar. Ona buna kızıp suçluyoruz sonra. Asıl sorumlu tam karşınızda: Aynada yansıyan silüette, kararı veremeyende, duyguyu anlatamayanda, kimseyi kırmayayım derken kırılanda. Peki biz bu hatalarla yaşarken hayatı, özgüven bu resmin neresinde? Tam ortasında anneler! Tam ortasında...

Biz anneler önce kendimizle uğraşmalıyız, diye düşünüyorum. Belki de anneliği adım adım çözmeye çalıştığım ve yaşamın anlamını çocuklarla ve hatalarla anlamlandırdığım bu dönemde fark ediyorum ne kadar önemli olduğunu. Hayatın kitaplardaki teorik bilgilerden ibaret olmadığını, bir çocuğun kendisine inanmasının anlamını ve hayatına katabileceklerini... Kızım gece yatarken korktuğunu söylüyor bazen. Ya hırsız gelirse, ya  şöyle ya böyle...

KENDİNE VE AKLINA İNANAN KARARI KENDİSİ VERİR
Güveni anlatmaya çalışıyorum o zaman. Hissetmesini ve anlamasını güveni... Bazen ya başaramazsam korkusu yaşıyor. İçinden “Ben başarabilirim” diye tekrar et ve inan diyorum başarabileceğine. Okuldan gelip “Anne denedim. Oldu! Başardım” diyor bazen. Kardeşi doğduğunda, “Beni seviyor musun?” diye soruyordu devamlı ve kardeşini kıskanıyordu. “Onu daha mı çok seviyorsun?” diyordu devamlı. Örnekler verdim. Onu kardeşinden hiç ayırmadığımı, hatta zaman zaman ona daha çok kızdığımı, birinin sağ kolum diğerinin sol kolum olduğunu söyledim ve güven duydu bana. Artık öyle emin ki hiç sormuyor. Ama yazlıkta kuzeni görünce her şeyi unuttu. Gelirken arabada konuştuk. Bir arkadaş da olsa bir komşu da, kendine ve aklına inanan kararını kendisi verir. Ne zorla, ne de korkuyla...

KORKULAR BİTİNCE KENDİNE İNANIYORSUN!
Benim kırmaktan korktuğum kişiler beni hunharca kırıyorlar. Hayır diyemediklerim hayatımı çalıyorlar. Şimdi biliyorum ki özgüven hayattaki her şeymiş. Korkular bitince kendine inanıyor ve sadece kendine güveniyorsun. Birinin seni onun istediğini yapmadın diye sevmesi veya sevmemesi söz konusu bile değil. Seni seven, seni sadece kendi kararlarınla sever ve kabul eder. Bunun için endişelenmeye gerek yok. Başkalarını düşünerek yaşayamazsın ki... Bazen başını şöyle göklere kaldıracak ve  bazen de mağrur bakışlarla indireceksin.Yalnız sana ait olanı yaşayacaksın” dedim Doğa’ya. Şaşkın şaşkın baktı bana. Biraz yabancı geldi söylediklerim biliyorum ama okullarda öğretilmiyor bunlar. Kimse böyle şeyler söylemiyor tabi ki çocukcağız şaşırdı. Çok doğal...

ÇOCUKLARIMIZIN ÖZGÜVENİNİ GELİŞTİRELİM
O yüzden, benim kararım ve sizlere de tavsiyem çocuklarımızın özgüveninin gelişmesine anne ve baba olarak yardımcı olalım. Sadece karar vermekte değil, onları etkileyen sebepleri de bularak yardımcı olalım. Her kendine güvenen çocuk aklı selim bir öğrenci, demokratik bir vatandaş olacak. Aile baskıları, zorla okutmama, zorla evlendirme vs. gibi şeyler azalacak... Belki bizler biraz da eski insanlar, anneanneler ve babaanneler rahatsız olacak ama olsun, çocuklar kurtulacak. Düşünsenize kendine güvenen bir kadın okulunu doğru seçer ve sevdiği mesleği yapar. Evliliğinde de başarılı ve hayatında da mutlu olur. Ben inanıyorum ki, yeni nesil anneler çok bilinçli. Kendini geliştiriyor. Hepimiz kendi hayatlarımızdaki hataları tekrarlamak istemiyoruz. Doğru kararlar insanları doğru yola götürür.  Haydi, özgüveni yüksek çocuklar yetiştirmeye!..

 


Copyright 2007-2025 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.