Çatı darlığı, normal doğum hayali kuran
birçok kadının önünde sanki bir engel gibi durmaya başladı. "Çatın darsa doğuramazsın", "Ya çatım
dar çıkarsa" serzenişlerinin aslı nedir diyenler için; bu yazımda çatı denilen şey ve darlığı ne
demektir, konusunu yazdım.
Doğum için 3 faktörün uyumlu olması gerekir.
İngilizce'de üç P yani Power, Pathway, Passenger olarak bildirilen Güç, Yol ve Yolcu'nun
uyumlu olması gerekir. Buradaki güç olarak anlatılan rahmin itici kuvvetidir. Yol olarak tarif
edilen ise pelvis, yani bebeğin içinden geçtiği kemik yapınızdır. Bunlardan birindeki uyumsuzluk
doğumunuzu bazen durdurur, bazen biraz zorlaştırır bazen de engeller. Örneğin, yolcu 7 kg olursa
(bilerek abarttım ki kendi bebeğinizle kıyaslamayın diye) bu bebeği doğumu biraz zor hatta imkansız
olacaktır. Veya doğum başlar ama kasılmalar durursa, yani itici güç olmazsa doğum
gerçekleşmeyecektir. Ve son olarak yol darsa bebeğinizin geçişinde riskler artabilecektir.
İşte, bu zorluklar karşısında sağlık çalışanları sizler için çözümler üretmeye çalışırlar. Bazen
itici gücü arttırırlar, bazen bebeği çeken bir güç eklerler (vakum), bazen de yol için bir kısa yol
yaratırlar ki buna da sezaryen ameliyatı denir.
ŞEHİRLİ KADININ ÇATISI
DAR-MIŞ!..
Şimdi gelelim asıl konumuza, yani çatı darlığına. Son yıllarda baktık ki
ülkemiz şehirli kadınlarının yarısının çatısı darmış ve ilginçtir ki bu son 8-10 yılda olmuş. (bu
durumda değişim için binlerce yıl gerektiren evrim teorisi de çürütülmüş oluyor) Avrupa ile
kıyaslandığı zaman, onlarda darlığa bağlı sezaryen sebebi yüzde 5'i geçmezken, bizde neredeyse
yüzde 50'leri bulmuş. Elbette pek de inanılır sonuçlar değil bunlar.
Çatı darlığı
muayenesinde bebek başının, geçeceği yol yani pelvise olan uyumuna bakılır. Pelvis girimi, pelvis
ortası ve pelvis çıkımı muayene ile yaklaşık tahmin edilir. Bebek aşırı iri değilse yüzde 95 ve
üzeri kadında darlık tespit edilmez. Bebek 400 daha da doğrusu 4500 gramın üzerine çıktıkça bu
muayenenin önemi artar.
Gerçek sezaryen nedenlerinin yüzde 15'i geçmemesi gerekir.
Dünya sağlık Örgütü böyle diyor. Ve bu nedenler arasında çatı darlığının da yüzde 3-5 üzerinde
olması çok mantıklı değil. Ama özellikle bazı kişilerde bu risk daha fazla; kaza geçirenler ve
bebekliğinde raşitizm yani D vitamin eksikliği yaşayanlar. Bunlarda anatomik bozukluklar ön plana
çıkıyor. Günümüzde bu sebepler neredeyse yok denecek kadar az olduğuna göre nereden çıkıyor bu
darlık meselesi?..
ÇATI DARLIĞININ ABARTILMASININ İKİ NEDENİ:
Darlık
meselesinin abartılmasının iki nedeni var; doğumda risk kavramları ve doğuma hazırlık kavramlarının
olmaması. Doğum kendine ait riskleri olan doğal bir eylemdir. Risksiz doğum olmaz. Risksiz sezaryen
ameliyatı da olmaz. Ancak aileler son 20 yıldır artan oranlarda "garantili doğum" gibi sunulması
imkansız bir şey istemeye başladılar. Bu durum doktorları elle tutulur risklerin daha az olduğu,
olduğunda da suçlanmadıkları sezaryen ameliyatına doğru yönlendirmeye başladı. Bebekler biraz riskli
denilen 450 gram ağırlığa doğru yaklaştıkça çatı muayeneleri devreye girdi ve riskli doğumlar
ailelere sunularak, sezaryen ameliyatları önerilir oldu. Bunun yanında aileler son yıllarda
özellikle şehirlerde hep çalışan ailelerden oluşmaya başladı. Bu anneler yoğun iş temposu nedeni ile
bilgisayar başından kalkamayan ve doğum için herhangi bir hazırlığa vakit ayıramayan kişiler
kervanına katılmaya başladılar. Bir yandan da toplumda yaratılan doğum korkusu artık onları esir
almıştı. Herhangi profesyonel bir hazırlık ve destekten mahrum bu anneler, artık doğumu
tehlikeli bir hastalık gibi görmeye başladılar ve gerginliklerini doktorlara yansıttılar. Bu
durum da doktorları sezaryene doğru itmeye başladı.
KORKAN ÜÇLÜ!..
Korkan anne, korkan doktor, korkan baba üçgeninde olan bebeklere oldu ve artık 3500 gramı geçen
bebeklere hamile kadınlara, bebeklerin riske atılmaması ve planlı sezaryen ameliyatı ile alınmaları
önerildi. Ve aileler risk kavramını duyunca bu önerileri kabullendiler. Ve günümüzde çatı darlığı
muayenesi rutin muayeneler arasına girdi.
Ama işler tersine dönmüştü. Kadınlar artık normal
doğum istiyorlardı, ama çevrelerinde hep son anda bir sebeple sezaryen ameliyatına alınan
arkadaşları vardı. Doğum yapanlar çok azdı. Bu da onlarda yeni bir korku yaratmaya başladı hatta
neredeyse gerekli bile olsa her müdahale ve tetkiki reddetmeye kadar götüren bir tepki içine girmeye
başladılar. İşte, bu anlarda artık çatı muayenesi sorgulanır oldu, hatta güvenilirliğini
kaybetti.
ÇATI DARLIĞI DENİNCE, AKLA GELEN SORULAR VE CEVAPLARI:
-Çatı yani pelvis muayenesi gerekli bir muayene midir?
Kesinlikle evet.
Gebeliğin başında ve sonunda yapılacak muayeneler bize birçok bilgi verir. Bazen rahim ağzı
problemi, bazen de vajinada bir kist olabilir. Riskler abartılmadığı sürece bu muayenenin anneye
veya bebeğine bir zararı olmaz.
-Çatı darlığından şüphelenilirse anne doğuramaz
mı?
Kesinlikle hayır. Yani anne aslında doğurabilir. Ancak doktor bazı durumlarda
doğumun zor olma ihtimalini aile ile paylaşmak zorundadır. Aksi takdirde aile yeterince
bilgilendirilmediği konusunda şikayetçi olabilir. Ancak bu yapılırken annenin doğumdan
soğutulmaması, korkutulmaması, sadece bilginin paylaşımı yapılmalıdır. Kararı ailenin vermesi
istenecektir.
-Çatı darlığından şüphelenilirse çözüm planlı sezaryen ameliyatı
mıdır?
Kesinlikle hayır. Çünkü gerçek tanı ancak doğum sırasında konulabilir. Bebek
ağırlık tahmini ultrasonografi denilen aletle yapılır ve son haftalarda kilo tahmininde 500 grama
kadar yanılma ihtimali vardır. Yani 4500 gram tahmin ettiğini bir bebek 4000 gram çıkabilir. Ayrıca
bebekler uyum yeteneği inanılmazdır. Bazen zor olacağını düşündüğünüz doğumlar çok kolay olabilir.
Bütün bunlara doğum sırasında karar verilebilir. Böylece bebek kendi doğumunu başlatma şansı da
yakalayacaktır. Anne ve bebek doğal hormonları salgılamanın avantajı ile buluşacaklardır. Bu durumun
tek dezavantajı doğumun başlama saati ve gününün bilinememesidir. Bunun dışında bir risk yoktur.
-Doğum başladıktan sonra sezaryen ameliyatı risk yaratır mı?
Kesinlikle
hayır. Hatta hem ameliyatın yapılmasını kolaylaştırır, hem de bebek için birçok olumlu faktörü
beraberinde getirir. Doğum başladıktan sonra yapılan sezaryen ameliyatı en avantajlı sezaryen
ameliyatıdır. Ameliyat daha kolay olur. İyileşme ve ikinci bebekte normal doğum şansı daha
yüksektir.
-Böyle bir karar alan doktoru riskler bekler mi?
Evet.
Çatı darlığı konusunda riskler konuşulmuş, doğum başladıktan sonra ilerleme olmaması durumunda
doğumun sonlarına doğru sezaryen kararı alınmışsa doktoru bazı riskler bekler. Aileler her ne kadar
bu kararı verseler de yeterli iletişim sağlanmamış ve aile doğumu tam olarak öğrenmemişse
yaşadıklarını negatif algılayabilir. Bu durumda ailenin ve daha da fazla aile üyelerinin (başta
yakın akrabalar) söyledikleri cümleler şöyle olabilir:
• Anlamadı mı doğamayacağını?
• Neden bu kadar bekledi, baştan alsaydı ya sezaryene?
• Riske attı kızımızı?
• Boşuna
saatlerce bekletti?
Aile ilk başta bunları düşünmese bile toplumun yarattığı negatif ve
bilinçsiz propaganda sonucunda kendini yukarıdaki cümleleri düşünür halde bulacaktır. Doktor aslında
anne ve bebek yararına tüm hayatını ortaya koymuş ve onlar için olumlu kararlar vermiştir. 1 saatte
bitirebileceği planlı bir sezaryen ameliyatı yerine saatlerini, hatta bekleme süresi ile birlikte
günlerini vermiştir. Karşılığında aldığı şey ise onu derinden yaralamıştır. Teşekkür beklerken
güvensiz ve memnuniyeti olmayan yüz ifadeleri ile karşılaşmıştır. Bunun uzun vadeli sonuçları olarak
da belki de aynı gebe ikinci doğumunda gelmeyecek, hatta çevresindekileri de göndermeyecektir. Bu
durum doktorda kendini korumaya alma güdüsünü yaratır. Artık varoluşu tehlikededir. Bu ve
benzeri tepkiler artınca kararını değiştirir. Artık çatı darlığından şüphelendiğinde aile adına
karar verecek ve bu bebek doğmaz, doğsa bile çok riskli diyecek, planlı bir sezaryen ameliyatı için
randevu vermeyi tercih edecektir. İnandığı şey değildir, ama varlığı tehdit altındadır. Kendisini ve
ailesini korumak zorundadır.
-Aileler ne yapabilirler?
Ailelerin
öncelikle doğumu öğrenmeleri gerekir. Bunun için profesyonel doğuma hazırlık eğitmeni ile
çalışmaları tek çözümdür. Bu kurslarda doğuma hem anne, hem bebek , hem ebe hem de doktor gözünden
bakmaları sağlanır. Doğumun bir hastalık olmadığını, ama kendine ait riskleri olduğunu fark eder.
Bebeğinin sağlıklı doğumuna yardımcı olacak gevşeme, nefes ve bedensel egzersizler öğrenir. Doğumla
ilgili korkularından kurtulur. Doğumda tüm sorumluluğu doktora atmaz, başarıyı da, sorunları da
(ihmal yoksa tabii o ayrı bir konudur) paylaşır. Böyle olunca ne çatı muayenesi, ne de doğumda risk
kavramları sizi korkutmayacaktır.
-Biz ne yapıyoruz?
Hamileliğin
sonlarında anneye muayene olmak isteyip istemediğini soruyoruz. Hiçbiri bunda sakınca görmüyor.
Bugüne kadar son 3 yılda muayene sonrası planlı sezaryen kararı hiç almadık. Son 30 doğumda çatı
darlığı nedeni ile sezaryen kararı almadık (planlı veya doğum başladıktan sonra). İri bebek ve
baş-pelvis uyumsuzluğundan şüphelenirsek yukardaki yazıda geçen her şeyi aile ile paylaşıyoruz ve
birlikte yan yana yürümeye karar verince işler düşündüğümüzden çok kolay oluyor. Biz bu doğum
felsefemize "KEŞKE'SİZ DOĞUM FELSEFESİ VE EKİBİ" diyoruz. Başka bir yazıda da bunu
anlatırız.