Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM
  YILDIZ ÇAKAR
Uzman Psikolojik Danışman, Pedagog
Yazı Boyutu:
Çocuklar zor durumlarla nasıl baş edebilir?

Nasıl oluyor da bazı çocuklar dünyada mutlu ve kendilerinden hoşnut dolaşırken;  diğerleri korku dolu ve güvensiz bir tavır sergiliyorlar? Bu bir karakter özelliği ya da kalıtsal bir durum olabilir mi? Peki, çocuklar olaylar karşısında kişiliklerini nasıl koruyabilir ve duygusal güçlerini nasıl kazanabilirler?

Bu konuda çalışmaları olan ünlü bir Amerikalı Psikolog Martin E. P. Seligman’a göre; genler etkili ama çok özel bir eğitim yaklaşımı ile çocuklar duygusal olarak güçlendirilebilir. Bu duygusal dayanıklılığa (İngilizce’de “resillience” denir)  sahip olan çocuklar zor yaşam koşulları ile karşılaştıklarında bile zarar görmeden durumun üstesinden gelebilirler.
Varsayalım ki, 8 yaşındaki kızınız okulda arkadaşı tarafında itilmiş, düşürülmüş,  çorabı yırtılmış, dizinde kocaman bir yara ile geldi.

Bir başka gün 5 yaşındaki kızınız arkadaşının doğum gününe davet edilmediği için üzüntü içinde ağlayarak eve geldi.

Komşunuzun oğlu arkadaşları kendisini oyuna almadıkları için hıçkırıklara boğulmuş durumda.

Anne babalar çocukları üzülüp hayal kırıklığına uğradıklarında onları hemen korumak isterler. İnisiyatifi ele alıp tüm üzüntülerini silmek ve ortadan kaldırmak; onlar için durumu tekrar mutlu olacakları şekilde düzenlemektir yaptıkları.

ZOR DURUMLAR ÇOCUK İÇİN FIRSATTIR!
Birçok anne babanın bilmediği şey, tehlikenin kaçınılmaz olan olumsuz yaşam koşullarından gelmediğidir. Bilakis bu zor koşullar çocuk için gelişimsel fırsatlar yaratırlar. Asıl tehlike çocuğun zor durumlarla baş edememesidir. Baş etme becerisi gelişmemiş çocuk giderek kötümser olacak ve kendine olan güvenini kaybedecektir. Kötümser çocuk sağlık ve okul başarısı bakımından da negatif etkilenecektir. Beklentisi olumsuz olan çocuk, psikolojik bir olgu olan “kendini gerçekleştiren kehanet durumu” ile karşı karşıya kalacak ve olaylar beklediği gibi olumsuz gelişecektir.

İyimserlik ya da kötümserlik bir karakter özelliği değil mi?
Bir yatkınlıktan tabii ki söz edilebilir, ama kötümserlik özelliğinin ne kadar yerleşmiş olduğu çocuğun aldığı eğitimle belirlenir. Aileler çocuklarını tüm kötülüklerden koruyamazlar ama onların ruhlarını güçlendirebilir, dayanıklılıklarını geliştirebilirler.

ÇOCUKLAR NASIL DAHA DAYANIKLI OLURLAR?
Çocuklar nasıl daha dayanıklı olurlar, sorusunun cevabı M. Seligman’a göre:
Çocukları iyimser düşünmeye davet ederek,
Olayları iyimser bir dille açıklamayı öğreterek.

İyimserlik pozitif düşünce ile açıklanıyor. Pozitif düşünce de dünyaya pembe gözlüklerle bakmak  olarak değerlendiriliyor. Seligman’a göre ise asıl önemli olan kişinin olumsuz bir durumu nasıl değerlendirdiğidir. Yarısına kadar dolu bardağın boş mu dolu mu olarak değerlendirildiğini düşünelim. Davet edilmeyen çocuk duruma iki şekilde bakabilir:
1. Arkadaşım beni sevmiyor ve beni hiç davet etmeyecek.
2. Arkadaşım bu kez beni davet etmedi, çünkü annesi belli bir sayıda arkadaşının gelebileceğini söyledi. Başka bir zaman beni davet edecektir.

Martin Seligman, olumlu düşünce ve iyimserlik için bir eğitim modeli geliştirmiş. Bu modele göre:
1. Olayın tarifi.
2. Olayın değerlendirilmesi.
3. Ortaya çıkan sonuçlar.

Bu yöntemle çocuk duygularını kontrol etmeyi öğrenebilir, başına gelenleri ve duygularını kontrol edilemez olarak algılamaz.

ÇOCUKLAR İÇ KONUŞMA YAPMAYI ÖĞRENMELİLER
Bu yöntemin uygulanabilmesi için çocukların bir iç konuşma yapmayı öğrenmeleri gerekiyor. 10 yaşından önce çocuklar bir iç konuşmaları olduğunun farkında değillerdir. Çocuklara uygun bir zamanda insanların bir iç konuşması olduğu ve bunun çok normal olduğu anlatılabilir. Hatta bazı oyun gibi örnek konuşmalar yapılabilir.

Çocuğun başa çıkamadığı durumlarda kendine söyledikleri neler? Örneğin: “Ayşe benimle oynamak istemiyor, beni sevmiyor!” Bu cümle bir karta yazılabilir. Daha sonra başka bir bakış açısı bulunup o cümle de bir karta yazılır. Örneğin: “Yarın Ayşe ile oynarım! Bugün ben de Elif’le resim yaparım!” Daha sonra bu farklı iç konuşmaların yarattığı duygular üzerine konuşulur. Hangi konuşmalar kendimizi iyi hissettiriyor? Çocuklar bu şekilde düşüncelerle duygular arasındaki ilişkiyi anlamaya başlarlar. Çocukların yaşamındaki olaylar ele alınıp bu şekilde işlenebilir. Karamsar düşündükleri durumlarda yeniden çerçeveleme yapılıp alternatif bir düşünce ve duygu birlikte aranabilir.

Yukarıdaki modeli tekrar düşünürsek:
1.Gerçek hayatta başa gelen bir olay değiştirilemez. Arkadaşı oynamamıştır.
2.Değerlendirme aşamasında olaya alternatif bir açıklama bulunursa olumlu bir bakış açısı geliştirilebilir.
3. Bakış açısı değişince sonuç da değişir. Ağlama, üzülme, küsme yerine başka alternatifler düşünen, güvenli bir davranış gelişir.

BUNLARA DİKKAT!
Olumlu bir açıklama ve düşünce geliştirmek için dikkat edilmesi gereken noktalar:
Olayları belli bir zaman çerçevesi içinde değerlendirin. Çocuğunuz arkadaşının onunla oynamak istemediğini anlattığında genelleme yapmasına fırsat vermeyin. Bugün arkadaşın seninle oynamak istememiş. Yarın göreceksin, tekrar oynamak isteyecek.

Bu şekilde olayı bir defalık olarak değerlendirmiş olup genelleme yapılmasını önlemiş olursunuz. Aynı şekilde çocuğunuz bir eşyayı kırdığında da aynı şekilde genellemelerden kaçınıp “Hep bir şeyler kırıyorsun” yerine “Dalgındın herhalde gelecek defa daha dikkatli olursun” diyebilirsiniz.

Bir de çocuğa olayın nedeni sadece kendisiymiş gibi düşünmemesi için çeşitli olasılıkları gösterebilirsiniz. Davet edilmeyen çocuğunuza arkadaşının belki diğer çocuklarla daha uzun zamandır arkadaş olduğunu, annelerinin tanıştığını ya da komşu olduklarını gösterebilirsiniz.

Martin Seligman’ın ailelere önerileri:
Her akşam uykudan önce çocuğunuzla günlük olayların bir değerlendirmesini yapın ve mümkün olan tüm olumlu olasılıkları ve alternatif düşünceleri gözden geçirin. Çocuklarınız bu şekilde her olayın birden fazla açıklaması olduğunu ve bir olay hakkında ne düşüneceğimize karar vermenin sadece bizim elimizde olduğunu anlarlar.



Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.