Babalar günü vesilesiyle babaların çocuk gelişimindeki çok önemli rolünü vurgulamak isterim. Babaların çocuklarının hayatındaki yeri birçok bilimsel çalışmada arka planda kalmıştı. “Çocuk anneye aittir!” inancı en uygar ülkelerde bile yaygın bir inanç olarak yakın bir geçmişe kadar hüküm sürmekteydi. Fakat…
Babanın en önemli işlevinin evin maddi gereksinimlerini karşılaması olduğu düşünülüyordu. Tartışmasız olarak fakirlik başlı başına bir çocukluk stres kaynağıdır ve bu durum bir çocuğun başına gelebilecek en negatif yaşantı örneklerindendir. Çalışan kadın nüfusuna rağmen babanın çocuklar henüz küçükken evinin maddi gereksinimlerini karşılayabilmesi anne ve çocuklar için paha biçilmez bir değerdedir.
Uzun araştırmalar sonunda babanın evin geçimini sağlayarak ailesine verdiği güvenin dışında çocukları için ne kadar önemli bir duygusal gereksinim olduğu da gün yüzüne çıktı.
Son çalışmalar sadece annenin tutumunun değil, anne-baba tutumlarının özellikle de ebeveyn kabulünün çocuklar üzerindeki paha biçilmez önemini gösterdi. Hem annesi hem de babası tarafından kabul gören çocukların birçok bakımdan daha üstün şansa sahip olacağı biliniyor. Bağımsız olma, duygusal denge, güçlü benlik değeri, dünyayı daha güvenli ve olumlu bir yer olarak algılama ve bunun gibi birçok konuda.
BABALAR VE KIZLARI
Kız çocuklar için babanın çok önemli bir etkisinin daha olduğu çeşitli yazı ve makalelerle dış kaynaklarda sıkça rastlanmaya başladı.
Babaların varlığı kız çocuklarının cinsel olgunluğa erişim zamanı ve ilerideki eş seçimi tutumunu belirliyor.
Sadece kız çocukları için geçerli olduğu düşünülen bir biyolojik olguya dikkat çekiliyor. Çocukluk çağı deneyimi ile kız evlatların üreme tutumları arasındaki bir ilişkiden bahsediliyor.
Geleneksel olarak beslenme ve genetik faktörlere dayandırılan ergenliğe girme yaşının erken çocukluk evresindeki aile ortamı ve çeşitli sosyal ve biyolojik ipuçlarına dayandırılıyor.
BABANIN EŞ SEÇİMİNDEKİ ETKİSİ
Erken çocukluktaki deneyimlerin çocukların ilerideki eş seçimini etkilediği hipotezi 1991 yılından beri araştırılıyor. Erken deneyimler -ilk yedi yılda-kız çocukların ergenlik yaşını ve ilerdeki cinsel davranışını belirliyor. Bu durum farklı bir cinsel gelişim yaşadıkları için erkek çocuklar için geçerli bulunmuyor. Hayatlarının ilk yedi yılında babaları ile yaşayan ve babaları ile iyi ilişkisi olan kız çocuklarının erken ergenliğe girme ve erken anne olma riskleri çok düşük bulunuyor. Bu durumun başka faktörlerle (genler, babanın ihaneti gibi) karışmasını önlemek adına 1999 tarihinde yapılan araştırmada iki kız çocuğu olan boşanmış aileler aranmış. Babası ile daha uzun yaşayan -en az 5 sene- büyük kız çocukla, babası ile daha kısa süreli yaşamış küçük kız kardeş ergenliğe girme yaşı açısından karşılaştırılmış. Bu şekilde aynı gen ve sosyal çevreye sahip olan kız çocukları arasında görülebilecek farkın daha net bir sonuç vereceği düşünülmüş.Bu arada babası davranış bozukluğu gösteren kızlar ayrı ele alınmış.
BABA ÇOCUĞUN ERGENLİĞİNİ DE, CİNSELLİĞİNİ DE ETKİLİYOR!
Araştırma sonuçları aynı ailedeki kız çocuklarından babaları ile daha kısa süreli birlikte yaşamış olan, yaşı küçük olan kız çocuğunun çok daha erken ergenliğe girdiğini ve ilk cinsel deneyimlerini çok daha erken yaşadığını ve erken çocuk sahibi olduğunu göstermiş. Ellis (1999) Aynı ailede babası ile daha uzun süre yaşamış olan (en az 5 yıl) kız çocukların tam tersi olarak cinsel olgunluğa geç ulaştığı ve geç anne olduğu bulunmuştur.
Daha sonraki yıllarda yapılan araştırmalar da hep benzer sonuçları vermektedir. Örneğin; Vicky Phares (2005) batı dünyasında babaların yavaş yavaş çocukların hayatından çekildiklerini, tek ebeveynli ailelerin arttığını ve sonuç olarak da kız çocuklarının ergenliğe girme yaşının doğru orantılı olarak düştüğünü saptar. Bunun yanında kız çocuklarında riskli cinsel davranış ve erken yaşta gebelik de daha sık görülmektedir. Çok ilginç olanı bu riskli cinsel davranış kızların başka yaşam alanlarında görülmez, örneğin bisiklete binerken kask kullanmama gibi.
BABA YOKLUĞU KIZ ÇOCUĞUNA NE YAPIYOR?
Baba yokluğunda kız çocuklarının cinsel olgunluğa ulaşması neden hızlanıyor?
Son yıllarda biyoloji bilimi ile psikoloji bilimi çok yakınlaşmıştır. Baba yoksunluğunun yarattığı sonuçlar da biyolojinin kanatları altında değerlendirilmektedir. Son yıllarda koku alma sistemimizde özel bir feremona duyarlı reseptör gen bulunmuştur; yani kokunun üreme faaliyeti üzerindeki etkisi görülmüştür.
Öz babanın feremonunun ergenliği yavaşlattığı, genetik bağı olmayan başka bir erkek feremonunun ise tam tersi ergenliği hızlandırdığı görülmüştür. Evrimsel olarak açıklamaya devam edersek, baba yoksa; erkekle kurulan ilişki uzun ve güvenli olmaz, yani yetişkin bağlılığı kısa sürecektir, dolayısı ile kaynaklar kısıtlı olabilecektir. O zaman bir an önce olgunlaşmalı ve çok sayıda eş ve çocuk yapmalıdır.
İkinci durumda öz baba varsa, evrimsel stratejiye göre, ebeveynler uzun süre birliktedirler ve yavruyu uzun zaman korumaya devam edeceklerdir; öyleyse yuvada daha uzun kalınabilir. Daha kaliteli ve güvenli üreme şekli seçilebilir, sınırlı sayıda cinsel eş, uzun süren beraberlikler, sınırlı sayıda yavrular ve onlara iki ebeveynle en üst destek ve maksimum yatırım ve bakım hedeflenebilir. Tabii ki bunlar bilinçaltı süreçler olarak düşünülmelidir. Bu bulgular hayvan deneylerinde de aynı şekilde görülmektedir. Kemirgenlerde biyolojik babanın sürüden ayrılması ile dişi yavruların daha hızlı olgunlaştığı görülmüştür. Robert Matchock (Penn State Üniversitesi)
Bu biyolojik olgunun temel amacı sürü içinde yani aile içinde üremenin engellenmesi ve sağlıklı genlerin en başarılı şekilde yayılmasının sağlanmasıdır. Bu olgunun feremonlar aracı ile düzenlenmesi türler arası var olan bir olgu olarak görülmektedir.
Babanın aileye ve kız çocuklara yaptığı yatırımın kalitesi yukarıda anlatılanlarla açık olarak ortaya konuyor.
Tabii ki erken cinsel olgunlaşmadan bahsedildiğinde başka etkenlere de örneğin çocukluk şişmanlığı, işlenmiş gıdalar, gıdalarda ve suda bulunabilecek hormon oranlarının etkilerini de gözden kaçırmamak gerekir.
Erkek çocuklar için de babanın varlığının erkek çocukta rekabet davranışını tetikleyerek onları ilerde daha başarılı olmaya ve aileyi terk edip kendi yuvasını kurmaya hazırlıyor.
Babaların her iki cins evlatlarda empati gelişiminde de şaşırtıcı şekilde etkili olduğu görülmektedir. Richard Koestner (Mc Gill Üniversitesi) yaptığı araştırmada babaların çocukları ile vakit geçirmesinin empati gelişimine çocuğun ailede gördüğü sevgiden çok daha önemli etkisi olduğunu ve baba-çocuk ilişkisinin empati gelişiminde eşsiz bir katkı sağladığını hayretle gördü.
BABA ÇOCUĞUN YANINDA MI?
Öz babanın yanında olmaması durumu çok mu kötü?
Çocuk için aile dinamikleri özenle belirlendiğinde ilişki kalitesi, kabul ve sevgi ortamı sağlandığında gelişim sağlıklı olarak sürmektedir. Dünya Atatürk ve Obama gibi babasız büyüdüğü halde bunu aşabilmiş başarılı insanlarla doludur.
Son olarak “baba olmak” çocukların mutlu ve sağlıklı yetişkinler olmaları, dünyayı rahat ve iyi bir yer olarak görmeleri, hayatla baş edebilmeleri ve ilerde yuva kurup baba veya anne olmaya hazırlanmaları için yardımcı olmaktır.
Babalar Günü’nüz kutlu olsun!