Obama tarafından imzalanan yeni Sağlık Reformu Kanunu’nda yer alan bir hüküm, obezitenin ciddi şekilde mücadele edilmesi gereken bir sağlık sorunu olduğunu göstermesi bakımından oldukça önemli. Buna göre, gelecek seneden itibaren tüm eyaletlerde restoranlar menülerinde bulunan yiyeceklerin yanına kalori miktarlarını da yazmakla yükümlü olacaklar.
Bu aslında Amerika için yeni birşey değil; çünkü bazı eyaletler bunu 2 yıldır uyguluyor. Bu eyaletlerde birçok restoran, salonlarındaki tabelalarda veya internet sitelerinde yiyeceklerin kalori miktarlarını bildiriyorlar. Bazıları bununla da yetinmeyip yiyeceklerinde ne kadar yağ, karbonhidrat, kolesterol, lif, sodyum ve diğer beslenme öğelerinin bulunduğunu da belirtiyorlar.
20’den fazla şubesi olan ve sayıları 200 binin üzerinde olan zincir restoranları ilgilendiren kanunun amacı bu uygulamanın ülkenin tamamına yayılması, bir standart oluşturulması, insanların bilinçlendirilmesi ve böylece de daha fazla kişinin kalorisi daha düşük yiyecekleri tercih etmesinin sağlanması. Bu kanuna ilk başta karşı çıkan restoran endüstrisi şimdi yeni düzenlemeyi destekliyor.
YİYECEKLERDEKİ KALORİ MİKTARINI BİLMEK ÇOK ÖNEMLİ
Hazır yiyecek ve içeceklerin kalori değerlerini bilmekte gerçekten büyük yarar var. Çünkü bir fincan kahvenin kalori miktarı 20’den 800’e kadar, bir hamburgerinki ise 250’den 1300’e kadar çıkabiliyor. Düşük kalorili olduğu sanılan salataların kalorileri de bunlardan aşağı kalmayabiliyor.
Bu kanunun restoranların daha düşük kalorili yiyecekler hazırlamasını da teşvik etmesi umuluyor. Çünkü benzer bir kanunun 2008’den beri uygulandığı New York’ ta bazı restoranlar kendiliklerinden en popüler menülerinin kalori miktarlarını düşürme yoluna gitmişler. Mesela, McDonald’s büyük boy patateslerde 70 kalorilik, Dunkin Donuts da ünlü tatlısında 130 kalorilik indirim yapmış.
Kağıt üzerinde herşey iyi ve hoş olsa da pratikte öyle olmayabiliyor. New York’ da 1 yıllık uygulamadan sonra yapılan bir ankette, öğleyin dışarıda yemek yiyenlerin yüzde 50’sinin kalori miktarlarını dikkate aldıkları ama sadece yüzde 15’inin bu yüzden fikirlerini değiştirdikleri ortaya çıkmış. Bu kişilerin diğerlerine göre ortalama olarak toplamda 750 kalori yani 100 kalori daha az aldıkları belirlenmiş.
Stanford Üniversitesi tarafından yapılan araştırmada ise, New York şehrindeki Starbucks müşterilerinin kalori tüketiminin 1 sene içinde yüzde 6 oranında azaldığı ortaya çıkmış.
GELELİM NETİCEYE
Başta kalp ve damar hastalıkları olmak üzere pekçok hastalık için başta gelen risk faktörlerinden biri olan obezite ile mücadelede doktorlar kadar yönetimlere de önemli görevler düşüyor. Amerika’da restoranların menülerinde yer alan yiyeceklerin kalorilerini bildirmelerini zorunlu kılan hüküm de bu tür uygulamalardan biri. Ülkemizde de Sağlık Bakanlığı’nın bu ve benzeri yaklaşımları gündemine alması gerektiğini düşünüyorum.