“Çocuğumun astımı var. Elimden gelen her şeyi yapıyorum, ilaçlarını veriyorum. Ama yine de ayda iki kez acile gitmemiz gerekiyor.”
Astım hem dünyada hem de ülkemizde çocukların en sık rastlanan hastalıklarından biridir. Hem etkinliği hem güvenilirliği kısa ve uzun dönem çalışmalar ile gösterilmiş çok sayıda tedavi seçeneği var elimizde. Tüm bu tedavileri uluslararası tedavi rehberlerine uygun olarak öneriyoruz hastalarımıza.
Astım tedavisi başlandığında bir grup hastada her şey yolunda gidiyor ve amacımız bir an önce hastamızın ilaçlarını azaltmak hatta mümkünse kesmek oluyor. Ama bazı hastalarda ise işler istediğimiz gibi gitmiyor… Geçen hafta bir hastam odama girer girmez koştu boynuma sarıldı. Ben de annesine, “Muhtemelen çocuk beni bazı akrabalarından daha fazla görüyor” dedim. Annesi de “Bütün akrabalarından daha fazla görüyor” dedi.
Tedaviye rağmen eğer hastalarımızın sık tekrarlayan atakları, acil vizitleri, hastane yatışları, sık antibiyotik ihtiyaçları oluyorsa, bu durumda yapılması gereken bazı şeyler var.
HASTA İLAÇLARINI KULLANIYOR MU?
Tedaviye uyum çok önemli bir sorun. Astımlı hastaların önemli bir kısmının koruyucu olarak önerilen tedavileri sadece hasta oldukları zaman değil, hasta olmadıkları zamanlarda da düzenli olarak kullanması gerekiyor. Çocuğun iyi olduğu zamanlarda bu ilaçların verilmesi aksatılabiliyor. Yapılan bir çalışma, tedavi başlandıktan 3 ay sonra çocukların yüzde 75’inin 2 yılın sonunda ise sadece yüzde 49‘unun ilaçlarını düzenli olarak kullandığını göstermiş.
“Acaba bu ilaçlar bağımlılık yapar mı? Çocuğumun büyümesi, gelişmesi etkilenir mi?”
Her türlü tedavide olduğu gibi astım tedavisinin de gerekli durumlarda, gerektiği dozlarda ve gerektiği süre konu ile ilgili uzmanlar tarafından verilmesi gerekir. Şunu da unutmamak gerekir iyi tedavi edilmeyen, ağır ataklar ile giden astım hastalığı hem çocuğunuzun sağlığı için ciddi bir tehdittir hem de büyümeyi gelişmeyi olumsuz etkileyebilir.
HASTA İLAÇLARINI UYGUN ŞEKİLDE KULLANIYOR MU?
Tedavi başarısızlığına en sık yol açan nedenlerden biri de astım tedavisinde kullanılan ilaçların uygun teknik ile ve uygun araçlar ile kullanılmamasıdır. Çocuklarda astım tedavisinde kullanılan ilaçların nerede ise tamamı direkt nefes yollarına verilen ilaçlardır. Bu ilaçların çocuğun yaşına uygun ara cihazlar ile verilmesi gerekiyor. Tedaviye rağmen işler yolunda gitmediği için bana ileri araştırma için gelen bazı hastalarda benim bazen tek yaptığım hastanın ilacını doğru kullanmasını sağlamak oluyor. Bu nedenle hastaların ilaçlarını, ara cihazlarını, tekniklerini her doktor ziyaretinde mutlaka kontrol etmek gerekiyor. İlaçların düzgün bir şekilde ve tekniğine uygun şekilde kullanılması hastaların gereksiz yere daha yüksek doz ilaç kullanmasını ya da gereksiz bir tetkik sürecine girmesini engeller.
ÇOCUKLARDAKİ ASTIM ERİŞKİLERDEKİ ASTIMDAN FARKLI MIDIR?
Çocuklar çocuk doktorlarına gitmelidir!
Çocukluk çağı astımı birçok açıdan erişkinlerden farklı. Çocukların erişkinlerden farklılıkları sadece birinin 7 yaşında öbürünün 70 yaşında olması ya da sadece birinin 7 kg öbürünün 70 kg olması ile sınırlı değil. Çocukluk çağı astımı özellikle okul öncesi çağda kendi içinde de birçok farklı grubu barındırıyor. Bu hastaların önemli bir kısmında büyümekle artık astım benzeri şikayetler ortadan kalkıyor. Ama özelikle küçük yaşlarda ortaya çıkan astım benzeri şikayetleri olan çocuklarda bazen bu şikayetleri ortaya çıkaran gerçek neden doğumsal bir hava yolu hastalığı ya da genetik bir hastalık, örneğin kistik fibrozis olabiliyor. İşte tam da bu nedenlerle çocukların çocuk doktorları tarafından tetkik ve tedavi edilmesi gerekiyor. Siz anneler ve babalar hasta olunca çocuk doktoruna mı muayene oluyorsunuz? Aslında bazen “Benim de boğazım ağrıyor bir bakar mısınız? Annesi de çok öksürüyor aynı ilaçtan o da alsın mı?” gibi sorular gelmiyor değil, ama ben nazik bir şekilde anne babaları uygun hekimlere yönlendiriyorum.
ACABA ASTIM DEĞİL Mİ?
Çok sayıda hastalık astım benzeri bulgular ile ortaya çıkabilir. Örneğin, kistik fibrozis genetik bir hastalık ve hayatın ilk yıllarında tekrarlayan hırıltılar ile gelebilir hastalar. Kistik fibrozisli hastaların yüzde 85 kadarında büyüme gelişme iyi değildir, çocuk yeterince kilo alamaz ama bir kısmında bu sorun da yoktur ve hastalar kolaylıkla sadece astım gibi izlenebilir yıllarca. Hava yolarına yabancı bir cismin kaçması, nefes borularında var olan kıkırdakların normalden daha yumuşak olması (trakeomalazi) gibi birçok hastalıkta astım tanı ve tedavisi alabilir.
Primer silyer diskinezi, hava yolarımızı temizleyen küçük ince tüycüklerin çalışmaması ile ortaya çıkan başka bir doğumsal bir hastalık. Bu hastalıkta çocukların önemli bir kısmı doğumdan itibaren başlayan solunum problemleri ile hekime başvurabilirler ve astım tanısı alabilirler.
Evet, kapıdan içeri giren her hastaya yüzlerce test yapmıyoruz, ama bazı hastaların gerçekten yoğun bir araştırma sürecinden geçmesi gerekiyor.
ASTIMI KÖTÜLEŞTİREN BAŞKA HANGİ FAKTÖRLER OLABİLİR?
Çevresel önlemler önemli. Özellikle işlerin yolunda gitmediği hastalarda mutlaka çocuğun yaşadığı çevre dikkatle sorgulanmalıdır.
Mesela sigaraya maruziyet, astımı bir türlü iyileşmeyen 3 yaşında bir hastamız vardı. “Evde sigara içen var mı?” diye sorduğumuzda, “Evet akşamları babası ile 1-2 sigara içiyor” demişti annesi… Biz inanamamıştık sigarayı bırakması için konuşma yaptığım en ufak hastamız oldu. Bir hastam vardı. Çok alerjikti ve 13 kedisi ile birlikte uyuyordu mesela…
ACABA REFLÜSÜ MÜ VAR?
Yumurta mı tavuktan çıkar, tavuk mu yumurtadan? Gerçi geçenlerde bir arkadaşım artık bu sorunun cevabı bulundu. “Yumurtadan civciv çıkar yumurta da tavuktan” dedi ama…
Reflü çeşitli mekanizmalar ile astımı etkileyebilir. Çok uzun yılladır reflü ile astım arasındaki ilişkiyi inceleyen çok değerli bilimsel çalışmalar var.
Evet bu ilişki halen çok net değildir, cevaplandırılamayan sorular var. Hangi derecede biri diğerini etkiler? Reflüsü olan hastalar reflü tedavisinden ne derece fayda görür?
Ama astım tedavisine uyumlu olduğu (yüksek ilaç dozları kullandığı) halde astım semptomları -sık atakları olan, tipik reflü semptomlarını takiben ortaya çıkan solunum semptomları olan, kontrol edilmesi zor gece semptomları olan, özellikle alerjik olmayan hastalarda reflü akılda tutulması ve araştırılması gereken bir durumdur. Böyle bir durumda çocuğun bir Çocuk Gastroenteroloğu tarafından değerlendirilmesi ve reflüye yönelik tetkiklerin yapılması gerekebilir.
Bu tetkikler sonucunda önemli derecede reflüsü saptanan bir hastada reflü tedavisine cevabın dikkatle değerlendirilmesi ve hastanın fayda gördüğü düşünülüyor ise bu tedaviye devam etmesi uygun olacaktır. Tüm dünyada ve ülkemizde yapılan bilimsel yaklaşım budur.
Tıp matematik gibi değil, bazı soruların cevaplarını vermek çok kolay değil. Bazen ailelere çocuklarının hastalıkları ile ilgili olarak bilgi verirken kafalarının iyice karıştığını görebiliyorum. Evet haklılar. Net cevaplar istiyorlar, bizlerden ama ne yazık ki bütün soruların cevabı yok!
Araştırmalar bazen birbirinden farklı sonuçlar ortaya koyuyor. Örneğin, çocukluk çağı astımı ve havuz. Bir araştırma havuzda yüzme astımı arttırıyor diyor. Hemen bütün hastaları arayıp artık yüzmeyin demiyoruz. Bir sonraki aslında yüzmenin astım üzerine etkisi yok diyor.
İngiltere’de yıllardır tartışılıyor, “kediler kalsın mı, gitsin mi?” diye…
Bu durumda bazen yüzlerce makale okuyup, bütün bu bilgiyi değerlendirmemiz ve hastalarımıza, bizden eğitim alan asistanlarımıza, öğrencilerimize bir sonuç söylememiz gerekiyor. Bu da çoğu kez sadece okuduklarımız ile değil, yıllardır yaşadığımız tecrübelerimiz yurt içinde ve yurt dışındaki meslektaşlarımız ile yaptığımız tartışmaların sonucunda şekilleniyor.
Evet, anne olmak kolay değil.
Ama gördüğünüz gibi aslında biz doktorların işi de kolay değil.
Sağlıklı ve mutlu günler dileği ile…