Haydi çocuklar sokağa...
Bu yazıyı okuyan birçok annenin benden çok daha genç olduğunu biliyorum, ama en azından bazı anneler, çocukluklarının önemli bir kısmını bilgisayar başında oyunlar oynayarak değil de sokakta oynayarak geçirmiştir, diye düşünüyorum.
Geçen ay Burgaz adaya gitmiştik oğlum kuzenleri le yolda top oynadı, herhalde 3 kez “Annee yolda top oynuyoruz” diye bağırdı bana. Oğlum 12 yaşında ama ilk kez yolda top oynuyor.
Biz çocukluğumuzda özellikle yaz aylarında o kadar uzun saatler sokakta oynardık ki, annemiz bizi eve çağırmasın diye susayınca ya da acıkınca giriş katında oturan teyzelerden su ya da yiyecek bir şeyler isterdik...
Çocukları artık iç ortamda tutan “teknoloji bağımlılığı” yaratacak o kadar çok şey var ki, ayrıca sokaklarda eskisi kadar güvenilir değil ne yazık ki... Ayrıca artık gönderebilsek bile gitmeyecekler noktasındayız sanırım.
Şu anda yaz mevsimindeyiz ve daha çok dış ortamlarda vakit geçiriyoruz ama çok yakında hep birlikte tekrar evlerimize, ofislerimize, okullarımıza geri döneceğiz.
Sonuç olarak çocuklarımız vakitlerinin nerede ise yüzde 80’ini iç ortamlarda geçiriyor. Pekala yaşadığımız iç ortamlardaki hava ne kadar sağlıklı hiç düşündünüz mü?
Bu günkü konumuz, “Hasta Bina Sendromu”
“Binalar hastalanır mı?” demeyin...
Hastalanırlar, hem de sonra içindekileri de hasta ederler!
Bu günkü yazımızda:
Hasta bina sendromu nedir?
Sık rastlanır mı?
Nasıl bulgular verir?
Çocuklarımızı ve kendimizi korumak için neler yapmalıyız?
gibi sorulara cevap aramaya çalışacağız...
HASTA BİNA SENDROMU NEDİR?
Binalar hasta değil tabii ki ama binaların yol açtığı ve içindekilerin hasta olmasına yol açan bir durumdan bahsediyoruz “hasta bina sendromu” derken. Bu sendroma özellikle son yıllarda yapılmakta olan ofis ve ev olarak kullanılan kale gibi binalarda daha çok rastlanılıyor. Henüz ülkemizde belki çok sayıda insan bu binalarda yaşamıyor belki, ama yine de yakın gelecekte önemli bir sorun olacak gibi görünüyor.
Enerji tasarrufu sağlamak adına çok iyi izole edilen ve çok az havalandırılan yaşama alanları bizim ve çocuklarımızın sağlığını tehdit ediyor. Pencere ve duvarların izolasyonu için kullanılan materyaller, yapıştırıcılar, duvar boyaları, halılar, tüm bunlar; evimizin, ofisimizin, çocuğumuzun okulunun yani hayatımızın çoğunu geçirdiğimiz binaların nefes almasını ve zararlı maddelerin doğal bir şekilde ortadan kalkmasını engelleyen faktörler.
Yeterince “nefes alamayan” binalarda:
Havada gaz halinde bulunan, bina materyalleri, halı ya da mobilyalardan gelen formaldehid, toz, kurşun;
Fotokopi makinelerinden ya da diğer ofis makinelerinden havaya yayılan ozon;
Kitaplardan, havalandırma sitemlerinden, halılardan gelen bakteriler, küfler;
Radon gibi kokusuz, gözle görülmeyen ve iç ortamlarda doğal olarak oluşan maddeler, bu binalarda yaşayan insanlarda bazı sağlık problemlerinin ortaya çıkmasına neden oluyorlar.
Yaşadığımız iç ortamlardaki havayı sağlığa zararlı hale getiren etkenler sadece bununla da kısıtlı değil; deterjanlar, sabunlar evde kullanılan diğer temizlik malzemeleri, hava temizleyici spreyler, evde sigara içilmesi, odun-kömür sobası yakılması gibi birçok faktör ev içi hava kirliliğine katkıda bulunuyor.
Hasta bina sendromuna ilişkin olarak kimyasal kirleticiler ve ısıtma, havalandırma ve klima sistemleri üzerinde çok durulmakla birlikte, yapılan çalışmalar hasta bina sendromuna yol açan ve havayı kirleten maddelerin aslında sadece yüzde 20’sinin kaynağının bunlar olduğunu göstermiş.
MİKROORGANİZMALAR HER YERDE
Unutulmaması ve ihmal edilmemesi gereken en önemli kaynak ise mikroorganizmalar. Bakteriler, mantarlar gibi mikroorganizmalar insan dahil tüm yüzeylerde bulunabilir. Uygun nem, besin ve büyüme koşullarında bir mikroorganizma 18 saatte 1 milyardan daha fazla sayıya ulaşabilir.
Ne yazık ki genellikle evde ya da okulda insanların rahat edebilmeleri için geçerli nem ve ısı aynı zamanda mikroorganizmalar içinde idealdir.
Mikroorganizmaların yol açtığı binalar ile ilişkili problemler koku, iç ortamlardaki yüzeylerin; örneğin tavanların, döşemelik kumaşların, halıların bozulması ve lekelenmesi ile kendini gösterir. Aslında tüm bunlar sağlıkla ilgili önemli olumsuz etkileri yanı sıra aynı zamanda ciddi bir mali yük getirir.
HASTA BİNA SENDROMUNUN SIKLIĞI NEDİR?
Yine yurt dışından bazı sayılar vereceğim çünkü bu sayıları ülkemiz için vermek mümkün değil. Dünya sağlık teşkilatı sadece Amerika’da yaşayan insanların yüzde 20’sinin ve tüm Batı yarım kürede yaşayan insanların yüzde 20’sinin hasta bina sendromundan etkilendiğini düşünüyor.
İstatistikler hasta bina sendromu ile ilgili semptomların kişilerin maruziyeti azaldığında ya da dışarıda daha fazla zaman geçirdiklerinde azaldıklarını göstermiş.
HASTA BİNA SENDROMUNUN BELİRTİLERİ?
Uzun süre, iç ortamlardaki kirli havaya maruz kalmak baş ağrısı, mide bulantısı, gözlerde ve boğazda irritasyon gibi grip benzeri şikayetlere yol açabilir. Öksürük, hırıltı, uyuşukluk, rehavet gibi bulgular ortaya çıkabilir. Bu bulgular genellikle iç ortam hava kirliliğinin bulunduğu ortama girdikten 1-2 saat sonra başlar ve ayrıldıktan 3-4 sat sonra kaybolur. Bu şikayetlerin şiddeti maruziyet arttıkça artabilir, böylece sanki hafif bir soğuk algınlığı aylarca sürüyormuş gibi olur.
OKULLARIMIZDA HAVA NASIL?
Güzel bir soru değil mi?
Sağlıklı bir öğrenme ortamı her okul çocuğunun hakkıdır. Bu günlerde okula başlama yaşı, eğitimin kalitesi, okul binalarının sağlamlığı gibi biz anneleri endişelendiren birçok konu var.
Pekala, okuldaki iç ortamdaki hava çocuklarımızın sağlığı açısından nasıldır Bunu hiç düşündünüz mü?
Birçok anne, “Benim çocuğumun toz alerjisi var okula gittiğinde hep hastalanıyor, ya da tebeşir tozu alerjisi var” diyor. Evet okula giden çocuklar okula ya da kreşe gitmeyen kardeşi olmayan çocuklardan daha fazla hastalanıyorlar. Bunun en önemli nedenlerinden biri de enfeksiyonlar ile daha sık karşılaşmaları ama tek sebep enfeksiyonlar mı yoksa okulda çocuklarımızı, özellikle hassas ya da alerjik olan çocukları etkileyen başka faktörler var mı?
Okullardaki iç ortamdaki hava kalitesinin yol açtığı sağlık sorunları tüm dünyada hem aileleri hem de eğitmenleri düşündüren ve endişelendiren bir konu.
Hasta bina sendromu ya da bina ile ilişkili hastalık olarak da adlandırılan bu konu çocuğun okuldan geri kalmasına ya da yeterince başarılı olamamasına bile neden olabilir.
HASTA BİNA SENDROMUNU ENGELLEMEK İÇİN NELER YAPILABİLİR?
Mikroorganizmalar dışındaki kirleticiler için havalandırma sistemlerinin kapasitesi arttırılabilir, daha etkin filtrasyon sistemleri kullanılabilir. Kirletici kaynak belirlenebildi ise ortadan kaldırılmaya çalışılır.
Mikroorganizmaların etkin bir şekilde temizlenebilmesi ise geniş spektrumlu dediğimiz çok sayıda mikrobu öldürebilme etkisine sahip, hatta kullanılan yüzeylerde uzun süreli kalabilen temizlik malzemelerinin kullanılması ile mümkün olabilir.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz, dış ortamdaki hava kirliliği ve ozona rağmen, dış ortamdaki hava bu binaların içindeki havadan çok daha sağlıklı. İç ortamların soğuk havalarda bile iyi bir şekilde havalandırılması önemli. Başta evde sigara içilmesi olmak üzere iç ortam hava kirliliğini arttırabilecek faktörlere dikkat etmeliyiz. Evi temizlemek önemli ama temizlik sırasında zehirlenerek acile getirilen anneler var. Aman siz onlardan olmayın.
Size ve çocuklarınıza sağlıklı ve mutlu günler, içeride ve dışarıda temiz havalar diliyorum.
Sevgi ve selamlarımla...