Bahar, doğanın canlandığı, insanın içinin
umutla dolduğu, güzelliklerle dolu bir mevsimdir. Bazı insanlar için ise ne yazık ki
kabus.
Allerjik hastalıklar, hayat kalitesini etkileyerek yaşamı zehir edebilir.
Bunlardan birisi de bahar aylarında alevlenen alerjik nezledir. Bahar nezlesi olarak da
adlandırılır. Burun, geniz, boğaz, kulaklar, gözler; kısaca üst solunum yolu ve çevresi olaya ekip
olarak katılır.
Bahar döneminde tüm bitkilerin yeşermesi ile birlikte havada polen yoğunluğu
artar. Polen deyince akla hemen güzel renkli ve kokulu çiçekler gelir. Doğru, her bitkide olduğu
gibi güzel çiçeklerde de polen vardır. Fakat bu polenlerin alerji oluşturması biraz zordur. Nasıl
mı? Şöyle;
POLEN İNSANIN SOLUNUM SİSTEMİNE
GİRİNCE...
Bitkilerin üremesini sağlayan polenlerin yapısı, boyutları, özellikleri her
bitkide farklıdır. Renkli kokulu çiçeklerin polenleri büyük, yapışkan olup rüzgarla veya hava ısısı
ile yerinden kalkıp uzağa gitmesi çok zordur. Bunu ancak sinek, arı ve benzer böcekler üzerine konup
ayağına yapıştığında başka bitkilere taşırlar. Polenin alerji yapabilmesi için ise insanın solunum
sistemine girmesi gerekir. Bu ağır polenler, ancak çiçeklerin yakından koklanması veya bahçıvanlarda
veya çiçekçilerde olduğu gibi onlarla meslek icabı yakın temasta olanlarda solunum sistemine
ulaşabilir. Bu durumdaki kişilerin alerjisi varsa, ancak onlara rahatsızlık verebilir. Oysa
genellikle doğada kendi başına yetişen ot, ağaç veya fazla albenisi olmayan çiçeklere sahip
bitkilerin polenleri daha küçük ve hafiftir. Bu bitkilerin çiçekleri bazen bitki ile aynı yeşil
renkte olup fark bile edilmez. Oysa gün içinde güneşin ısıtması ile birlikte havaya yükselir,
rüzgarın da etkisi ile bazen 100 kilometre uzağa bile gidebilir. Buna alerjisi olan kişilerde
solunum yoluna girdiği zaman alerjik belirtilerin tetiğini çeker. Polenler ne kadar çok miktarda ve
yoğun olarak solunum yoluna girerse, o kadar şiddetli belirtilere yol açar.
Polenlerin
alerjiye yol açanları, 5-60 mikron arası boyutta olanlardır. Daha büyükleri, burundan geçerken
kıllar tarafından tutulur. Bu engeli geçse de ağır oldukları için hemen bir yüzeye yapışır, solunum
yolunun derinliklerine ulaşamaz. Küçük ve hafif olanlar, akciğerlerin derinliklerine kadar
gidebilir. Ne kadar yoğun polen ortamında bulunulursa, o kadar çok polenle karşılaşılır.
ÇİMEN POLENLERİNE DİKKAT!
Polenler, bitkinin
cinsine göre farklılıklar gösterir: Ot, çayır, tarla bitkisi, ağaç polenleri gibi. Bunlar içinde en
çok çimen polenleri insanlarda endişe yaratır. Çünkü pek çok evin önünde, site bahçesinde çim
ekilidir. Burada genelde bir yanlış anlaşılma vardır. Bakımlı, devamlı biçilerek polen üretmesine
izin verilmeyen çimenler, sadece üzerine yatıp yuvarlanıp yakın temas olursa etkiler. Oysa gerçekten
alerji yapan çimenler, doğada başıboş büyüyen, yol kenarlarında, ormanlık arazilerde açık alanlarda
olan çimenlerdir. Yakın teması önlemek için alerjisi olan kişilerin; bu bitkilerin yoğun olduğu kır,
orman gibi alanlara polen mevsiminde mümkün olduğunca gitmemeleri önerilir.
Her
bitkinin polen üretme dönemi farklıdır. Bahar genel olarak yoğun bir mevsim olsa da, yerler karla
kaplı olmadığı sürece daima polen üreten bazı bitkiler olacaktır. Bazı bitkiler baharın ilk
dönemlerinde, bazıları yazın, bazıları da sonbaharda daha yoğun polen üretir. İşte hastanın hangi
tür polene alerjisi varsa, o polenin yoğun olduğu dönem veya ortamda şikayeti artar.
POLENLERDEN NASIL KORUNALIM?
Mümkün olduğu kadar
yakın temas olmasın; polen yoğun ortama gitmeyelim, dedim. Ama biz gitmesek de onlar bizim evimize
gelebilir. Polenlerin günün ısısı ile havaya yükselmeye başladığı sabah saatlerinde pencere açarsak,
hepsi içeri dolar. Biraz daha bekleyip onlar daha üst hava tabakasına ulaşıp altta poleni az olan
hava kalınca pencere açılmalı. Yani; ev sabah değil, öğleden sonra havalandırılmalıdır.
Yüze
maske takmanın anlamı var mı? Hayır. Polenlerin maske çevresine yapışıp, birikip daha uzun süre
nefesle içeri girme riskini artırır. Bu nedenle maske takarak korunmak önerilmez. Zaten pek çok
polen, maske olarak kullanılan kumaşın gözeneklerinden de geçebilir. Yoğun ortamdan kaçınmak
gerekir.
Özellikle uzun saçlı kişiler, polen yoğun dönem ve ortamda saçlarını atkuyruğu gibi
sıkıca bağlamak, örmek, topuz yapmak gibi polenlerin saçlar arasına rahat giremeyeceği bir
form uygulamalı. Saçlar arasına giren polenler, akşam eve döndükten sonra bile her harekette
saçlar arasından çıkıp nefesle vücuda girebilir. Yoğun polenli ortamda bulunulduysa, eve
gelindiğinde saçları yıkamak da yarar sağlayabilir.
Gözleri polenlerden kaşıntı, sulanma,
kızarma gibi etkilenenlerin polenli ortama çıkarken direkt teması engellemesi açısından gözlük
takılması yaralı olabilir.
Yine de tam anlamıyla sakınmak mümkün olamayacağı için, önceden
belirlenmiş tedaviyi aksatmadan kullanmak, hatta polen döneminde alerji uzmanına tekrar görünerek
tedavinin düzenlenmesi gerekir. Alerjik hastalıkların tedavisi, zaman içinde hastalığın
durumuna göre değişiklik gerektirir. İlaçlar azaltılabilir, artırılabilir, yeni ilaç eklenebilir,
var olan kesilebilir, değiştirilebilir. İzleyen doktorla yakın ilişkide olup ne az ne de fazla
olmayan uygun tedavi önemlidir.
Bugün polenler ve korumadan bahsettik. Daha sonra da alerjik
nezlenin tedavisinde genel prensiplerden bahsedeceğiz. Hepinize sağlıklı günler dilerim.