Bazı hastalıklar vardır, gümbür gümbür
gelir, belirtilerini gösterir, tedavi edilir, iyileşir geçer. Bazıları ise gelir, tedavi edilir,
cevap verir veya vermez, azalır, artar, geçer gibi olur, tekrarlar... Bu liste uzar gider. Sonuçta
hayat kalitesini düşürür ve insanı bezdirir. Bir de bu şikayetler çocukta olursa, problem ikiye
katlanır. Çünkü yaşa bağlı olarak anlatamayıp sadece huzursuzluk, iştahsızlık, ağlama nöbetleri,
uyuyamama gibi belirtilerle hem kendi yıpranır, hem aileyi yıpratır.
Kaşıntı
olunca alışılagelen yöntem; hemen kaşıntı şurubu vermektir. Hemen her evde vardır. Hem anında
etkilemediği için hem de sadece geçici bir rahatlama dışında yararı olmadığı için pek de anlamlı
değildir.
Kaşıntının öncelikle neden olduğunu araştırmak gerekir. Bazı kaşıntılar vardır
ki; evde değerlendirilip tedavi edilebilir. Bunların başlıcaları, sivrisinek ve diğer sinek-böcek
sokmalarıdır. Yaz aylarında daha sık sorun olmakta, ılıman iklimli bölgelerde kışın bile
görülebilmektedir. Vücudun açıkta kalan yerlerinde, kırmızı, tırnak büyüklüğüne ulaşan, bazen
ortası beyazlayıp kabaran bazen tam ortada nokta gibi küçük su toplayan kaşıntılardır. Her çocuğun
kaşıntıyı algılama eşiği farklıdır. Bazısı aldırmaz, bazısı kaşıyarak yara yapar. İşte bu tür böcek
sokmalarında, en erken dönemde dıştan sürülen kaşıntı merhem, jel, sıvı ilaçlarının kısmen yararı
olur. Ağızdan kaşıntı şurubu içirmeye gerek yoktur.
Okul bahçesinde, gezilerde, yeşil alanlarda
vücudun açıkta kalan genellikle ayak-bacak bölgesi, ısırgan türü bitkilere sürtünürse yine kaşınır,
kızarır, kabarır. Onlara da temizlik sonrası dıştan sürülen kaşıntı ilaçları kullanılabilir.
KAŞINTI GIDALARA BAĞLI İSE...
Belli bir gıda yedikten sonra oluşan ve
çok aşırı boyuta ulaşmayan kaşıntılarda, o gıdayı yedirmemek, alerji şurubu (antihistaminik ilaçlar)
içirmek gerekir. İlacı verdikten sonra, en geç 1 saat içinde kaşıntının iyice azalmış olması
gerekir. Olmazsa doktora başvurmak gerekir. Bazen kaşıntıya gözlerde, dudaklarda, ellerde vs. şişme
de eklenebilir. O zaman evde hiç oyalanmadan doktora gitmekte yarar vardır.
Bir de kaşıntı
ile seyreden hastalıklar vardır. Bazı enfeksiyonlar, kronik hastalıklar, bu hastalıkların tedavisi
için kullanılan ilaçlar, hastalığa yol açan mikropların salgıladığı zehirler de kaşıntı yapabilir.
Bu durumlarda kaynağın ne olduğunu bulup ortadan kaldırmak gerekir. Bir yandan esas sebep
araştırılırken, diğer yandan kaşıntıyı geçici de olsa rahatlatacak ilaçlar kullanılır; her iki işlem
de mutlaka doktor kontrolünde olmalıdır.
ÜRTİKER-KURDEŞEN
VARSA...
Ürtiker, kaşıntının sık karşılaşılan bir nedenidir. "Kurdeşen" olarak da
adlandırılır. Altı haftadan kısa sürenlere akut, daha uzun sürenlere kronik ürtiker denir. Bunu
önemi, sebebe yöneliktir. Kronik olanların altında bazen başka hastalıklar yatar. Bu nedenle mutlaka
araştırılmalıdır. Akut olanlarda bazen bir muayene veya basit bir-iki tetkik ile teşhis koyulabilir.
Bir yandan nedene yönelik tedavi, bir yandan da antihistaminik ilaçlarla rahatlatılır. Ürtiker
tedavisinde; dıştan sürülen kremlerin yeri yoktur. Bazen de her türlü araştırmaya karşı ürtikerin
nedeni bulunamayabilir; doktor kontrolünde belli ilaçlarla baskılama gerekebilir.
CİLT NEMLİ TUTULMALI!
Atopik dermatit; diğer adı ile "egzema" da
yaygın bir kaşıntı nedenidir. Başlı başına bir alerjik hastalıktır. Nedeni, korunması, tedavisi
tamamen doktor kontrolünde olmalıdır. Bazen besin alerjisi ile de ilişkili olabilir. Tedavide temel
prensip, cildin nemli tutulması, kurumasına izin verilmemesidir. Hastalığın derecesine göre lokal
veya sistemik ilaçlarla tedavi edilmeli, çocuk; saptanabilen tetikleyicilerden uzak
tutulmalıdır.
Yaygın ya da deriyi değil de lokal ya da belli organları etkileyen
kaşıntılar da olabilir. Örneğin; alerjik nezlede göz, burun, boğaz, hatta kulak kaşınması, barsak
parazitlerinden kıl kurdunda çocuğun poposunun kaşınması gibi. Bu durumlarda da mutlaka neden
araştırılarak tam tedaviye yönlenmek gerekir.
Kaşıntısız günler dilerim.