Sevgili anneler, anne olunca
anladığınız için bu başlığı görünce hemen hemen hepinizin ortak cevabını duyar gibi oluyorum; “Tek
çocuğum iyileşsin, ben hiçbir şey yemesem de olur.” Doğru düşünüyorum değil mi? Nasıl ki sağlam kafa
sağlam vücutta bulunuyorsa; sağlam bebek de sağlam anneyle elde edilir.
Bebeklerde, beslenme sırasında mutlak ihtiyaçlar ön sırada gelir. Ne demek mi
istiyorum? Şöyle; anneyi emen bir bebeğin kalsiyum ihtiyacı varsa, annenin kemiklerinde depolanmış
kalsiyumu eriterek bile o ihtiyaç giderilir. Bir vitamin mi eksik kaldı? Annenin var olan depolarını
idareli kullanalım diye bir şey olmaz. Gerekirse anne kanındaki vitamini sıfırlayacak şekilde hepsi
süte geçer ve bebek hepsini alır. Bu arada alınanları yerine koyamayan anne de giderek içten içe
eksilmeler başlar. Bu eksilmeler önceleri hissedilmez. Zamanla çabuk yorulma, halsizlik, saç
dökülmesi, bel ağrısı gibi sıradan şikayetle şeklinde görülür. Bu şikayetlere de daima bir bahane
bulunur. Çok yoruldum, uykusuz kaldım vb. Bunlardan daha da önemlisi; kadınlarda daha sık rastlanan
“osteoporoz” yani; kemik erimesi. Sanki her kadının kaçınılmaz sonu gibi düşünülmekle beraber,
aslında böyle değildir. Kaçınmak, korunmak da mümkün; olacaksa bile hem daha ileri yaşlara
kaydırmak, hem de daha hafif boyutta kalmasını sağlamak mümkün. Tabii her sağlık sorununda olduğu
gibi korunmak, tedavi etmekten hem daha kolay, hem daha ucuzdur.
Gebelik sırasında alınan
kilolar, annelerin önemli sorunlarından biridir. Mümkün olan en kısa zamanda bu kilolardan kurtulma
çabaları da başlar. Bazen bilinçli, bazen bilinçsiz yapılan diyetlerle bu sağlanmaya çalışılır.
Şimdiye kadar saydığımız durumların hepsi sağlıklı bebeğe sahip olan annelerin de yaşadığı
beslenme bağlantılı sorunlardı. Bir de bunun üzerine besin alerjisi olan bebek eklendiği zaman bu
sorunlar katlanarak artmaya başlar.
Bebeklerdeki besin alerjilerinin en sık görüleni inek
sütü alerjisidir. Her ne kadar inek sütü alerjisi desek de aslında “hayvan süt alerjisi” demek daha
doğrudur. Bu çocukların yüzde 90’ında keçi sütüne de alerji vardır. Sadece yüzde10 kadarı keçi
sütü ve ürünlerini tolore edebilir. Her neyse; konumuz bu değil. Bazen bir doktor eşliğinde ve doğru
yaklaşımla bebeğe gerçek besin alerjisi tanısı konur. Bazen hiçbir destek olmadan çocuğun sıradan
ağlama, gaz, uyku sorunu gibi şikayetleri besin alerjisi olarak yorumlanır ve diyet önerilir.
ANNE SÜTÜNE KARŞI ASLA ALLERJİ OLMAZ!
Bu nedenle anne sütüne kesinlikle devam
edilmesi, ileri yaşa kadar anne sütü verilmesi gerekir. Annenin yediği gıdaların alerjen
molekülleri, annenin sütüne karışarak çocuğa alerjiyi aktarabilir. Bu durumda da anneye sıkı diyet
uygulanır. İşte bu diyet sırasında gerçek alerjinin tedavisi amacı ile veya yukarıda saydığımız
sağlıklı annelerin de yaptığı diyet sonucunda annenin sağlığını korumak için beslenmeye dikkat çok
önemlidir.
ANNELER BUNLARA DİKKAT!
*Süt ve ürünlerine katı diyet uygulayan
anneler, bu yolla alamadığı protein ve kalsiyumu mutlaka tamamlamalıdır. Doktorun önereceği
ilaçlarla kalsiyum desteği, kırmızı ve beyaz et yiyerek protein desteği almalıdır.
*Vitamin
ve mineral desteği almalıdır. Gerek yeşil ve kırmızı meyve-sebzelerden, gerek baklagillerden
yeterince tüketmelidir. Çeşitli nedenlerle doğal yoldan tamamlayamadığı eksiklikleri ise hem
vitamin, hem mineral açısından ilaç olarak tamamlamalıdır. Bunun için de doktorunun ve
diyetisyeninini yardımına başvurması gerekir.
*Dengeli beslenmelidir. Karbonhidrat ve yağı
tamamen kesmemelidir. Toplam yediği miktarı azaltabilir. Ancak yediğinin içeriğinde yaklaşık 5 50’si
karbohidrat, yüzde 35’i protein, yüzde15’i yağ şeklinde ayarlanmalıdır. Karbohidrat derken direkt
bal, reçel, pekmez gibi basit şekerleri kast etmiyorum. Pilav, makarna, ekmek gibi kompleks
karbohidratları kastediyorum.
*Bol sıvı almalıdır. Hem toksinleri atmak, yediklerinin
sindirilmesine ve vücuda yararlı hale gelmesine yardımcı olmak, hem de kan dolaşımını artırarak süt
yapımını artırmak için çok su içmek önemlidir.
*Annenin yasaklı gıdalar dışında diyetine
dikkati de gerekebilir. Daha önceden yediği zaman kendisine gaz oluşturduğunu bildiği gıdalardan
emzirme döneminde de kaçınmalıdır. Gıdaların tadı, sütün tadını da etkileyebildiğinden; örneğin bol
sarımsak yediği gün bebek süt emmeyi reddediyor, almak istemiyor olabilir. Böyle bir gözlemde o
gıdayı almamakta yarar vardır.
*Hamilelikte diyet gerekir mi? En sık sorunlardan biri de
budur. Bazen ilk çocuğu besin alerjisi yaşayan anneler, tekrar gebe kalınca yeni doğacak bebekte
alerji olmasın diye gebelik süresince diyet yapar. Balık, yumurta, süt gibi temel gıdaları kız-sar.
Bu tamamen yanlıştır.
GEBELİKTE YAPILAN DİYETİN, DOĞACAK BEBEKTE ALERJİYİ ÖNLEME ÖZELLİĞİ
YOKTUR.
*Her ne kadar beslenme konuşuyorsak da ilgili olan kilo söz konusu olunca
egzersizden de bahsetmekte yarar var. Kilo vermek amacı ile yapılan aşırı egzersiz sırasında kas
lifleri arasında oluşan laktik asit, vücuttan atılmak için kan dolaşımına geçer. Bir yandan vücuttan
atılırken, bir yandan da süte karışır. Sütün tadını bozar. Bebek bu sütü almak istemez, ağlar, gaz
veya ishal gibi sorunlara yol açabilir. Bu nedenle emzirme döneminde aşırı egzersizden de kaçınmak
gerekir.
*Bebeğin alerjik durumunun yakın kontrollerle izlenmesi, uygun biçimde diyetin
açılması, gereksiz kısıtlama uzatılmasından kaçınmak gerekir.
Hepinize dengeli beslenmeli,
alerjisiz günler dilerim.