Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
YAŞAM AĞACI
MERİH KENET
Yoga-Yoga ile Terapi Eğitmeni
Yazı Boyutu:
Her birimiz hem öğretmeniz, hem öğrenci!

Yaşam ağacı köşemin güzel insanları, bu hafta sizlere hayatın bana sunduğu bir yol olan yoga hocalığının, ne demek olduğunu ve insana dair yapılan güzel çalışmaların nasıl minnettarlığa dönüştüğünü anlatmaya çalışacağım. Yalnız anlatacaklarım kendi yolculuğumun samimi, dürüst dönüşümlerimin sıcacık itiraflarıdır. Aslında, birçoğunuz okuduğunda, kendi yaşamlarından kesitler bulabilecek. Çünkü biliyoruz ki, hepimiz birbirimizin yansımalarıyız.

Gelelim, bu konunun zihnimde parlaması, öğretmenlik hikayemi yazma isteği; yine o kalpten gelen tutamama haliyle oluştu. “”Haydi yaz yaz!” diyen iç benimi üzer miyim?” dedim ve aldım kalemi elime başladım hikayeme…

Caddebostan Kültür Merkezinde ‘’Stresle Başa Çıkmada Yoga ve Nefes’’ konulu sunumum için kuliste heyecanla beklerken, günlerce önceden hazırlanan bir Merih hocanın yok olduğunu fark ettim. Akışa teslim, neyin hazırlığı olacak ki;  içte dolmuş, yaşanmış bir sürü deneyim varken, bırak dedim, her şey, o anda sahneye çıktığın andaki enerjiyle bütünleşsin. İyi ki de öyle yaptım.

Salon 120 kişilik ama ayakta kalanlar, merdivende oturanlar… Ben perde arkasından, ufak bir aralıktan izlerken, sınıflara verdiğim dersi, daha büyük topluluklara anlatıyor olmanın heyecanını taşımayan beni; daha  telaşsız ve teslimiyetle selamlıyorum.

Gönüllü projelerin de beni buluyor olması, keyifli bir dönüşümün meyveleri olmalı diyorum kendime. Heyecanla sahneye çıkmayı beklerken bir baktım ki, ilk eğitmenim Ayzın Dörtbudak karşımda duruyor. Haber de verilmemiş, yanıma gelip seni dinlemeye geldim bakalım neler anlatacaksın cümlesi… Sahne heyecanımın yerini, minnet, şükür, ruhun kahkahası; nedenini bilemediğim bir neşe hali ve ifade edemediğim bir sürü yoğun duygu yaşattı bana.

Biliyorum ki bazılarınız için bu çok doğal. Ama işte, hepimizin mayası, hamuru, kodlanışı ayrı. Ailelerimizin, şartlanmış kalıplarını üzerimizden atabilmiş değiliz. Hepsi içerilerde bir yerlerde, sinsi sinsi aportta, bize göz kırpmakta.

BANA YOGAYI SEVDİREN KADIN!
Minnet, şükran benim için hayat yolumun mihenk taşları… Hep böyleydi, böyle de gidiyor. Bazen iyi ki bunlar bende var, ben bu halimden memnunum diyorum, bazen de günümüzde moda haline gelen, bırak isteyen istediğini yapsın, sen kendini sevmeye devam et, naraları da bana yakın gelmiyor duygu durumları sıcak akarken kolay değil. Kişi kendini sevip, kendinle barışık olduğunda, başkalarının ne düşündüğü konusunda çok beklentisi olmadığında, kendi vicdanıyla zaten rahat. Doğru ve yanlış yok, Kime göre neye göre doğru. Bana yogayı sevdiren hocamı, bugünkü dönüşümümün ilk kıvılcımlarını ateşleyen, ilk yoga eğitmenimi nasıl minnetle anmam ben ya! Ben önünde saygı ile kalpten eğilirim, bunu yapmak da bana kendimi iyi hissettiriyor.

9 yıl beraber yoga yaptık, başka hoca arayışına girmedim. Geçen bu 9 yılın arkasından, içimdeki bu aktarma isteğinin artması, beni de eğitmenlik yoluna getirdiğinde ilk hocama danışmıştım. O günü hiç unutmadım, ilk günkü gibi.

-    “Hocam ben yoga diploma programına katılacağım, eğitmen olmak istiyorum” dediğimde, kısa bir sessizlik… Durdu ve gözlerimin içine baktı, adeta göz göze meditasyona girmiştik.

-    Sen insan bedeniyle çalışacaksın ve ihtiyacı olanlara rehberlik edeceksin. Bu yol disiplin, adanmışlık ve sorumluluk ister.

“Hani yogaya sevgin var mı?” falan sormuyor. Çünkü o elde var bir zaten. O SEVGİ ve AŞK AKTARIM isteği, zaten olmalı.

-    Kendini hazır hissediyor musun?

HOCAMIN SÖZLERİ KALBİMİ YAKTI!
Tepeden tırnağa kızardığımı biliyorum, kızgınlık hissi de, kalbimin içinde kor ateş gibi yandığıydı. Utanmıştım, güven duygularım yaralanmıştı. Neden? Niçin’ lerle… O günlerde hocamı yargılamıştım da.

Öğretmenler bize düşünmede, davranmada, var olmamızda yeni oluşumlar öğreterek, kendi yolumuzda paha biçilmez birer rehber görevi üstleniyorlar. Biz fırtınalı denizlerde boğuşurken, kendi başımıza dalıp çıktıkça yolun başında gururla bizi izliyorlar.

Aradan yıllar geçti, diplomalar alındı ve ben birçok eğitmenle çalıştım. Doğu ve Batı kökenli birçok hocadan eğitimler aldım. Ben olmamda hepsinin ayrı yeri var. Çünkü benim için tek bir yol yoktu, hep araştırma içinde oldum, hala da öyle. Hala öğrenciliğim devam eder. Bunu bütün öğrencilerim de bilir. Araştırmalarımda gördüğüm bazı tekniklerin, yalnız fiziki bedenimi açarken, kalp ve zihnin devreye girmediğini fark ettim. Seçebileceğim birçok disiplin olduğunu koklayarak, iz sürerek takip ettim ve bütün uygulamaları kendi süzgecimden geçirdim. Bugün yogayı hislerle bütünleştirip, öğrencilerimin daha da derinleşmesine rehberlik ediyorum.

Yang derslerimde kasların hikayelerini, konuşarak, zıplayarak, sesimi yükselterek aktarırken, Yin derslerimde, pozlarda uzun süre kalınarak, sadece esnekliği değil, tüm sağlığımızı ve zihinsel iyileşmemizi tanıklık ederek, meridyen sisteminin dengede olmasının, beden ve zihin arasındaki bütünlüğü nasıl etkilediğini, öğrencilerim yaşayarak deneyimliyorlar. Öğretmenliğin benim için, keskin sınırları yok, olabildiğine uçsuz bucaksız bir araştırma ve derinleşme hali. Siz hevesli ve bu işe niyet tohumları ektiyseniz yol sizi zaten oraya götürüyor.

“Zamanımızı geçirmeyi seçtiğimiz eğitmenlerimizin,  tamamıyla aydınlanmış olması gerekmiyor bence, hani deniliyor ya, adanmışlık arkadaşlar, mümkün mü tamamıyla ’yogaya adanmak’?” Yok böyle bir şey. Böyle söylersek dürüst olmayız...

ADANMIŞLIK NEDİR?
Hayat yalnız yoga derslerinden oluşmuyor ve biz dağın tepesinde yaşamıyoruz. Şehirdeyiz. Ailemiz, çocuklarımız ve sorumluluklarımız var. Adanmışlığı ben şöyle algılıyorum. Yalnız yogayı aktarma isteğiyle dolu olmak, aktarmak yetmiyor. Yoganın felsefesine yakışır bir ruh hali içinde olmak, davranışlar, öfkeler, hırslar, kızgınlıklar, yarışlar, rekabet ve egolarımızı törpüleme yolunda olmalıyız. Kendimi de bu yönde eğitmeye devam ediyorum. Aslında hep söylediğim bir cümleyi tekrar etmek istiyorum. Çok zor bir duruşa geçmek, iyi bir yogi olmak anlamına gelmiyor. Bugün merkezime gelen birçok kişi, hocam biz yoga yapabilir miyiz? Diye korku içindeler. Neden acaba bu yanılgı?  Fiziksel olarak zor duruşları yapamama hali bir yandan, diğer yandan da yoga bir din değildir,  bir yaşam biçimi felsefesidir diye. Yıllardır tükenmeyen bir sabırla, doğru bulduğum yoldan vazgeçmeden aktarmaya adayım. Kişisel dönüşüme götüren bir yol olan yoga, bizi eve götürüyor. Gerçek özgürlüğü aradığımız yolculuğumuzda, öğretmenlik yolunda içimizde yanıp sönen ışığın bazen inançlarımızı, heveslerimizi gölgeleyebildiğini biliyorum. Bu çok da doğal.  İşte tam bu noktada, önümüze hangi engel çıkarsa çıksın, farkındalıkla kalmaya adandığımız bir hayatı seçtiğimizde yolumuz yogaya dönüşebiliyor.

Bugün hem öğretmenim, hem de öğrenciyim. Çok eğitmen arkadaşımla yol arkadaşlığı yaptım ve yapmaya da devam ediyorum. Yıllar evvel öğretmenimin söylediği o sözlerin, bugün için ne kadar önemli ve derin olduğunun da farkındayım. Diplomalar tabii ki de önemli ama öğrencilik iyice demlenmeli arkadaşlar. Kesin bir sınır yok tabii ki. Her şey sende başlar, sen de biter. İçindeki ateşin gücü, senin yeni yaratımlarla dönüştürecek, ifade edişin ve aktarmanın hazzı bil ki yıllar içinde çok değişecek. O muhteşem bedenlerle dokunuşun ve nefesleri dinleyişin bile öğrenciler Şaavasana yattığında, bacaklarını hafifçe kaldırıp sallaman omuzlara şöyle bir aşağıya doğru itişin ne açılmalara kapı olacak inanamazsın!

Ben ve hocam artık yaşlandıkça güzelleşenlerdeniz şaka bir tarafa yıllar sonra hocamı gördüğümde işte bu ya bu benim ilk ateşim cansın sen diyor. Genç eğitmenlerimle bir aradayım. Fırtına gibi olanlar var, hevesleri, çalışkanlıkları örnek her halleriyle belli. Boynuz kulağı geçermiş derler geçsin de, zaten insan kendi ektiği tohumların yeşerip, çiçek açtığını görmesinden keyifli ne olabilir ki?

Ben hayranlıkla izliyorum. Çoğu iyi bir yoga öğrencisi olmuş ve hala olmakta. Birçok farklı ekolleri takip ediyorlar ve gelip bana aktarıyorlar yani hep araştırma ve yenilik içindeler. Bazen eğitmen adayı arkadaşlar, benim bu öğrenciliğin devam etmesi konusundaki fikirlerimize serzenişte bulunurlar. Lakin bunlar da benim kendi doğrularım; adına Hayat Tecrübesi de diyebilirsiniz.

İşte o konferansın arkasından yaşadığım samimi duygular böyle. Konuşmam bittiğinde, Ayzın hocamın söylediği sözleri de, kalbimin içine en değerli yere sakladım. Geldi elimi sıkıca kavradı, gözümün içine bakıp, harikaydın hocam, harika dedi.

Ben iyi olduğumu biliyordum, ama ondan duymak da bana kendimi iyi hissettirdi. İyi hissetmek ve hissettirmek. Kendime güvenim var, başkalarının ne dediği ve düşündüğünün önemli olmadığını artık öğrendim.

HEPİMİZ ÖĞRENCİYİZ!
Yoga Hocaları hepsi birer öğrencidir. Hayatlarını kendi beden, zihin ve ruhlarını öğrenmeye hayatın içindeki farkındalıklarla dolu olan anlardan, her şeyden bir şeyler keşfederek ilerlerler. Yolda olanlara kendilerini daha derinden hissetmeleri için rehber oldular, ilham verirler. Kapıların kapısını aralarlar.

Hepimizin yolu basit, telaşsız ama bir o kadar da derinliği yaşarken ve yaşatırken sabırla ve öğrenciliğe devam ederek, insanlara yürekten dokunabilmek olsun, vereceğimiz derslerin sizin içinizden fışkıran güçle dalgalansın ve o dersin akışında ruh olsun…

Yıldızlar hepimizin üzerine yağsın hep birlikte parlayalım…


Copyright 2007-2025 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.