27 Ağustos - 02
Eylül 2018 haftası
27 Ağustos Pazartesi Mars Geri Hareketi Bitiyor "ateşin
yaktığı yerler"
Hayatta her şeyin azı karar çoğu zarar. Aşırıya kaçılan her şey insanı diğer
uca yaklaştırır. Çok sevmek, çok iyi olmak, çok çalışmak, çok ense yapmak... Çok seven, kendini
nefret ederken bulabilir. "Çok sevmeyeceksin mesela, o daha az severse kırılırsın ve zaten
genellikle o daha az sever seni, senin onu sevdiğinden..." Sevmek yeterlidir. Onda kendini sevmek...
Bu onun için değil, en çok kendimiz içindir. Çok iyi olma çabası, çok kötü olmaya sürükleyebilir.
Çok çalışan, çok yorulup işin sonunu getiremeyebilir. Çok ense yapan, sonrasında depar atmak zorunda
kalabilir. Tüm bunlar nasıl hareket ettiğimizle ilgilidir. Hareket, ateş elementine karşılık gelir.
Ateş sizi ısıtabilir, beslenmenizi sağlayabilir, sizi yakabilir. Ateş, hırs, öfke şeklinde de
kendini gösterebilir. İşte burası ateşin sizi yaktığı yerdir. Sizi ısıtıp beslediği yer tutku ve
anlayıştır. Şöyle bir bakın hayatınıza, sürecinize hırs ve öfke mi hakim yoksa tutku ve anlayış mı?
Ateş sizi yakıyor mu yoksa siz ateşten faydalanıyor musunuz? Bu şekilde ilerlemek insanları gerçek
potansiyeline ulaştırır. Dans ettiğinizde, koştuğunuzda, yürüdüğünüzde, yoga yaptığınızda,
seviştiğinizde hafiflemiş hissedersiniz, terleyerek toksin atar bedeniniz ve bu arınma, sağlıktır.
Ateş insanı saflaştırır, parlatır. İşleyen demir ışıldar ve nerede hareket orada bereket der
eskiler; bununla birlikte şunu unutmamak gerek, bedeninizin sınırlarını zorlarsanız, ertesi gün
ağrıyla uyanırsınız ve bu hareket kabiliyetinizi sınırlar. Kendinizi bilerek gerçekleştirdiğiniz
eylem, sizin kapasitenizi artırır. Burası strateji aşamasıdır, eylem ile bilgiyi birleştirerek
hareket etmek! Bilgi havadır. Hava, ateşin yanmasını sağlar. İçgüdü ile entelektin uyumu, işte güç
bu!
28 Ağustos Salı Merkür- Jüpiter Karesi "bilmek ve yapabilmek"
Bilmek bir
boyut, o bilgiyi yaşamak ayrı bir boyuttur. Bilgi, anahtardır ve bir anahtar ancak bir kapı
olduğunda değerlidir. Bir kapının önünde kendimizi bulduğumuzdaysa doğru anahtarı bulma gerekliliği
devreye girer. Bilgi, bir şeye daha dikkatli bakmamızı sağlar. Bu çok kez bize kendimizi bir
ikiliğin içinde buldurur. Bu mu, bu mu? O zaman şunu düşünmeye başlarız: Neyi anlamak, neyi
bırakmak, neye devam etmek, neyi başlatmak? Yenilenme başlar. Bilgi akışı, amaç ve değerleri
şekillendirir. Bazen bir yanımız bir şeye yönelirken bir yanımız daha derindeki bir şey tarafından
durdurulur ve onu aşmadan devam etme şansı yoktur. İşte dönüşüm burada başlar. Derler ya istediğiniz
değil hazır olduğunuz gerçekleşir. Niyetlerimiz, hazırlıkları başlatır. Ne dilediğinizi ve neye
hazırlandığınızı fark edin. Evren yorulmak bilmeden çalışır. Tüm deneyim ve buna imkan veren her şey
mutlak hizmettir.
27 Ağustos Pazartesi (Ay günü)
Ay: Balık
Güneş: Başak
Su
enerjisi / Ay- Neptün kavuşumu (15:03) Ay- Jüpiter üçgeni (17:25) Ay- Pluto sekstili (22:13)
"ruhun şarkıları"
Hepimizin aradığı bir şey var. Hepimizin anlamaya çalıştığı bir
şeyler... Bazen kocaman bir dünya gibi gelir, biz de içinde kaybolmuş küçücük bir nokta! O dünya ki
koskoca evrende bir nokta bile değil belki de. Hayattaki hikayelerimiz de böyle olabilir mi? Sanki
hiç bitmeyecek, bir çözüm bulunmayacak gibi... Belki çok kısa bir zaman içinde her şey çözülecektir.
Belki çözülmesini dilediğimizin artık hiçbir önemi kalmayacaktır. Bir hasta için ilaç önemlidir.
Hasta canını teslim ettiğinde artık ilacın bulunmasının ya da bulunmamasının bir anlamı yoktur.
İyileşmesinin tek yolu ilaç diye düşünürüz. İlaç bulunur; bununla birlikte hasta iyileşmeyebilir.
Daha ilginci ilaç bulunmaz ve hasta iyileşebilir. Hayat ilginç dinamiklere sahiptir. Köy meydanına
çıkan bir yol yoktur. Bugün neye takılıp kaldınız? Engelin bize hatırlatmaya çalıştığı çok daha
değerli farklı bir seçenek olabilir mi?
28 Ağustos Salı (Mars günü)
Ay: Koç (19:35
itibariyle) (16:53 boşlukta)
Güneş: Başak
Ateş Enerjisi / Ay- Mars sekstili
(16:54)
"ateşin doğası"
"Ateşle oynama, ateşle oynama" der şarkının sözleri. Bu sözü
hepimiz duymuşuzdur. "Ateşle oyun olmaz." der büyüklerimiz. Azı karar, çoğu zarar bir şey mi ateş?
"Eline, beline, diline hakim ol." der Hacı Bektaş Veli. Ateşten gömlek, ateş dansı, ateşli...
Hayatımızın içindedir hep. Ateş, dinamik ve sert bir yapıya sahiptir. Elementler, hayatın temel
sırlarına işaret eder. Ateş, harekete karşılık gelir. Hareketsizlik canlılıkla tezat bir yapıda
düşünülür. "Nerede hareket, orada bereket!" denir. Bereket, toprakla bağlantılı düşünülebilir.
Toprağa ekilen tohum, nem (su) ile filizlenir, nefes (hava) almaya başlar, güneş (ateş) ile kendi
besinini üretir. Güneş ve ateşin benzer doğalarını göz önünde bulundurursak ateş, kendi
yeterliliğini geliştirmesini sağlar bitkinin, bunun "Nerede hareket, orada bereket!" sözüyle
bağlantısı ne olabilir? Ateşi hareket, başlangıç diye düşünecek olursak, cesarete de karşılık gelmez
mi? Bir şeyi başlatmak cesaret gerektirmez mi ya da itici bir güç? Bu itici güç ne olabilir? "Kötü
komşu insanı mal sahibi eder." denir. Şanssızlık olarak kabul ettiğimiz bizde bir şeyleri harekete
geçirmeye çalışıyor olabilir mi?
29 Ağustos Çarşamba (Merkür Günü)
Ay:
Koç
Güneş: Başak
Ateş enerjisi / Ay- Satürn karesi (00:36)
"maraton koşusu"
"O
kadar şey yapıyorum hiç görünmüyor!" "Şu saat oldu daha kıçım yer görmedi, yine de bir arpa boyu yol
almış değilim!" Sizce neden? Çalakalem iş yapmak? Plansız programsız hareket etmek? Öncelikleri
belirleyememiş olmak? Dağınık bir zihin? Agresif haller? Gereksiz iniş çıkışlar? Bu esnada boşa
harcanan enerji? Birçok sebebi olabilir. Toprağın olmadığı yerde ateş ya yangın çıkarır ya da söner
gider. Ateşin etrafına taşlar dizilir, öyle değil mi? Belli bir odak yaratmak diyebilir miyiz buna?
Ne kadar güçlü olduğun değil gücünü nasıl kullandığın değil midir önemli olan? "Taşı delen suyun
gücü değil damlaların sürekliliğidir." sözü bunu mu anlatmaya çalışıyor? Sizin sular ne alemde?
Şakır şakır mısınız yoksa baraj kurdunuz da akan nehre kontrollü bir akış mı sağlamaktasınız? "Zaman
su gibi akıp gidiyor." farkında mısınız? "Vakit nakittir" denir. Siz ne yapıyorsunuz "paracıkları"?
Kur’an hep aklını kullanmanın öneminden bahseder. Aklını kullanmayan, kendi yarattığı cehenneme
aşıktır. İşte şeytana tapan! Şeytan gibi deriz birinin ne kadar zeki olduğunu anlatmak için değil
mi? Bir şeye tapmayın, onu yaşayın; çünkü tapmayı seçtiğiniz şey kendinizi onun uzağında kabul
ettiğinizdir. "Şah damarından daha yakın" demiyor mu? Öyleyse nerede? Sizde! Onu yaşayın ve
yaşatın!
30 Ağustos Perşembe (Jüpiter günü)
Ay: Koç
Güneş: Başak
Ateş
enerjisi / Ay- Pluto karesi (07:53) Ay- Merkür üçgeni (08:02) Ay- Venüs karşıtlığı
(13:56)
"huzur ve hazır"
"Ya Hızır!" denir. Sahi Hızır nerededir? Dışarıda mıdır
içeride midir? İçeriden mi dışarıya güç istenir, dışarıdan mı içeriye? Dışarıda olan mı içeride
olanı dindirir, içeride olan mı dışarıda olanı? Nasıl bir ruh haliyle nasıl bir şeyin içinden
geçtiğimizi düşünelim! Nasıl bir ruh hali nasıl bir deneyime çok daha farklı bakabilme şansı verir?
Nasıl bir deneyim bizi çok daha farklı bir ruh haline taşıyabilir? Her şey birbirinin içinde midir?
Dışarıyı içeriden, içeriyi dışarıdan ayrı tutamama bununla mı ilgilidir? Yukarıyı aşağıdan, aşağıyı
yukarıdan ayıramama? Aşağısı toprak, yukarısı hava... Aşağısı dünya (toprak), yukarısı düşünce
(hava)... Dağlar nasıl aşılır? Kanat açıp, havayı kanatlarımızın altına alarak? Kanat bizim
antenlerimiz midir? Bu antenler bilgiye ulaşmamızı mı sağlar? Düşünce bilgi mi gerektirir? Neyi
bilmek? Neyi okumak? Bilgi her yerde, her şeyde midir? Bakmak ile görmek arasındaki fark nedir?
31 Ağustos Cuma (Venüs günü)
Ay: Boğa (04:30 itibariyle) (02:02
boşlukta)
Güneş: Başak
Toprak enerjisi / Ay- Mars karesi (02:03) Ay- Uranüs kavuşumu (08:50)
Ay- Satürn üçgeni (09:16) Ay- Güneş üçgeni (19:41)
"değişimin doğası"
"Ve bir sabah
uyandım, her şey değişti." Hadi canım sen de! Yok tabii ki böyle bir şey! Varsa da onun mutlaka bir
altyapısı vardır. Ya da bu senin hüsnü kuruntundur. "Bir sabah uyandım ve her şey değişti." de
neymiş! "Tanrı dünyayı yedi günde yaratmış." denir. Burada anlatılmak istenen her şeyin aşama aşama
gerçekleştiğidir. Her başlangıç, bir şeyin sonlanışıdır. Bu önceki aşamalara işaret eder. "Ve bir
sabah uyandım, her şey değişti." cümlesini kurduran, histir. O his, çeşitli aşamalarla oluşur. Bu
hisle hareket etmeye başlarız. Bu "işlerin yoluna girmesi" anlamına gelir. Kibir kapıda
beklemektedir. Bir şeyi becerince hemen "Kardeşim ben çözdüm bu işleri!" moduna gireriz. Bak sen! Ah
yavrum, daha kırk fırın ekmek yememiz lazım haberin yok! Ve senin glüten intoleransın da kimsenin
umurunda değil! Bu kibri yener, yeni anlayışlara kendimizi açabilirsek, işte şimdi gerçek değişime
biraz daha yaklaşırız. "Anlamanın sonu yok." Bunu anlarız. Sonrasında evrensel sırlar dikkatimizi
çeker, içinden geçtiğimiz ve içinde olduğumuz büyük döngüler... Tarih, sosyoloji, arkeoloji,
antropoloji... Sonrasında yine bir kaybolmuş buluruz kendimizi, bu işin ucu bucağı yoktur, kabul
etmemiz gerekir, hiçbir şey mutlak değildir. Biz bu sonsuzluğun içinde yüzen bir kayığızdır sadece!
Bununla birlikte şov devam etmelidir. Eğlenmeye başlarız. İşte şimdi gerçekleşmiştir değişim! İşte
şimdiden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Espri budur.
1 Eylül Cumartesi
(Satürn günü)
Ay: Boğa
Güneş: Başak
Toprak enerjisi / Ay- Neptün sekstili (08:32) Ay-
Jüpiter karşıtlığı (12:05) Ay- Pluto üçgeni (15:15) Ay- Merkür karesi (22:07)
"eşiği
aşmak"
"Çok korkuyorum anne! Arkamda olmamandan, düşersem beni kaldırmayacak olmandan, dönüp
sana sarılamamaktan, omzunda ağlayamamaktan, senin güvenli kollarında olamamaktan çok korkuyorum!
Beni terk etme anne, lütfen beni terk etme!" "Seni terk etmiyorum annem, sadece artık senin kendi
hayatının kahramanı olma vaktinin geldiğinden bahsediyorum sana. Şimdi ben gidiyorum, artık beni
göremeyeceksin, sesimi duyamayacaksın; çünkü ben sen olacağım, kendine her baktığında beni
göreceksin, kendi sesinde beni duyacaksın. Anneler ve babalar, bizler sizlerin içine ekilen
tohumlarızdır. Siz bir gün bizim bedenimizden filizlenir ve yarınlara kanat açarsınız. Giderken bizi
göremezsiniz; çünkü biz artık sizden ayrı değilizdir. Beni kendi içinde bul, o zaman
sonsuzlaşacağız. Seni seviyorum. Benim evim senin yüreğin! Beni sık sık ziyarete gel olur mu?"
Anlayamadığınız şeyleri hissedersiniz, hissettiğiniz şeyleri zamanla anlarsınız. Bizim
içimizden hayata bakan ve bizimle yaşayan, ışığa kavuşan tüm anne ve babalara selam olsun. Ve
bizlerin içinden hayata gülümseyen tüm çocuklara... Huzur içinde olun anneler ve babalar! Asayiş
berkemal! Yavrularınız yaşıyor ve yaşatıyor.
2 Eylül Pazar (Güneş günü)
Ay:
İkizler (11:01 itibariyle) (08:55 boşlukta)
Güneş: Başak
Hava enerjisi / Ay- Mars üçgeni
(08:56)
"doğru mu yanlış mı"
Doğru, kalbine hafif gelendir. Yanlış, kalbinin çığlığına
kulaklarını tıkamayı seçtiğindir. Herkes yaptığının ne olduğunu bilir. Sadece bunun ne anlama
geldiğinin henüz farkında değildir. Dün doğru olan yarın yanlış olabilir. Doğru da yanlış da mutlak
değildir. Savaşta öldürürsün; çünkü öldürmezsen ölürsün. Bu öldürmenin doğru olmadığı gerçeğini
değiştirmez. Öldürmemizin sebebi çaresizliğimizdir. Herkes kendi doğasını yaşar. Herkes olduğu
haliyle yaşamı ayakta tutan önemli sütunlardan birini desteklemektedir. Bu hayatta her şey var.
Nereden bakarsan başka bir şey görürsün. "O kötü!" dersin, "Ölsün!" dersin. Ölür belki. Bu çözüm
müdür? Ölmeyen başka bir şey var ve bunu nasıl dönüştürebileceğini anlamak için o öldürmek
istediğine yaklaşman gerekir. Bir hastalığın ilacını bulmak için ne yapılıyor? Hastalığa sebep olan
bakteri ya da virüs inceleniyor, ona yaklaşılıyor. O yok edilmiyor, inceleniyor ve etkisiz
bırakılarak gerekli bilginin bağışıklık sistemine ulaşması sağlanıyor. Aşı yapılır, değil mi?
Güçsüzleştirilmiş virüs, bedene enjekte edilir. Beden onu tanır ve onu etkisizleştirir. Birilerini,
bir şeyleri yok etmemiz mi gerekiyor yoksa onlara yaklaşıp süreci değiştirecek bilgiye ulaşıp bu
sınavı geçmemiz mi? Ölüm çözüm değil, kaçıştır. Kaçtığın şeye de eninde sonunda yakalanırsın.
Eşyanın tabiatı budur.
Dosta selam olsun,
Hüseyin Akdağ
Kaynak: www.anneoluncaanladim.com
Bireysel Doğum Haritası Analiziniz için bizimle
iletişime geçebilirsiniz:
0212 274 08 47 / 0544 798 52 07
www.heraakademi.com
Doğum haritası
analizimiz ile kim olduğunuzu, dışarıdaki kişinin sizi nasıl gördüğünü, neyin size iyi geldiğini,
bunların bir araya geldiklerinde birbirlerini nasıl etkilediğini, sahip olduğunuz potansiyelleri,
yakın çevrenizi, ailenizi, iç dünyanızı, aşkın sizin için ne olduğunu, yaşama nasıl hizmet
edebileceğinizi, partnerinizden aslında ne beklediğinizi, onunla olmanın size sağladığı fırsatları
ve bu durumun sizi karşı karşıya bıraktığı sınavları, yaşamda sizi neye çağırdığını, neyin sizin
ufkunuzu genişletebileceğini, iş ve kariyer hayatınızın önemli sırlarını, arkadaşlık ilişkilerinizi,
neye teslim olmanız gerektiğini ve ruhsal olarak nereden nereye ilerlemenin önemini
bulabilirsiniz.