(28 Mart-3 Nisan 2011 Haftası)
Mart ayını iletişim, mantık, muhakeme, anlaşma, sözleşme ve kısa yolculukları temsil eden Merkür’ün Koç burcundaki geri hareketiyle kapatıyoruz. 30 Mart’tan 23 Nisan’a dek Merkür’ün temsil ettiği konularda aksaklıklar, gecikmeler yaşayabilir; sonradan düzeltilmesi gereken pek çok kararla karşı karşıya kalabiliriz.
Bu dönemi elimizdeki bitmemiş işleri toparlamak, iç dünyamıza yönelerek kendimizle iletişimimizi güçlendirmek için kullanmalıyız. Çoktandır kendi kendimizle şöyle başbaşa kalabildik mi harala gürelelerin arasında? Kimlerle neler konuştuğumuza veya konuşamadığımıza dikkat ettik mi? İletişimimizin bozuk olduğu insanlar varsa neden böyle olduğuna kafa yorup, belki de onarma zamanı gelmiştir. Bir süredir Terazi’de geri gidişini sürdüren Satürn, ilişkilerde, ortaklıklarda sürekli benzer hataları tekrarlıyorsak bunları farkedip düzeltebilmemiz için bize yardımcı olabilecek bir zemin hazırlamış durumda zaten. Şimdi, tam karşıt burcu olan Koç’ta geri harekete başlayacak olan Merkür, bu durumu daha da belirginleştirip dikkatimizi bu alana çekiyor. Karşımıza ilişkilerdeki iletişim biçimimizi ciddi bir biçimde gözden geçirmemizi sağlayacak deneyimler gelebilir.
Merkür’ün geri hareketinin gölge dediğimiz yıkıcı etkisi yaklaşık bir hafta öncesinden başlayıp direkt harekete geçtiği günden sonraki bir haftaya da yayılır. Dolayısıyla Nisan sonuna dek önemli kararlar almak, anlaşma ve sözleşmeler imzalamak veya yeni bir ortaklık içinde olmaktan kaçınmakta yarar var. Her şeyin kontrolümüz altında, istediğimiz gibi geliştiğini düşünsek bile, gölge etkiler sona erdikten sonra pişman olacağımız ya da bazı detaylarını atladığımız için sonradan düzeltmek durumunda kalacağımız pek çok konu başımızı ağrıtabilir.
Bilgisayarların virüs ataklarıyla çökmesi, sık sık arızalanması, ulaşım ve iletişim kazaları bu dönemde en çok karşılaşılan sorunlardır. Önemli bir evrak gönderiyorsak mutlaka takibini iyi yapalım, maillerimizin gidip gitmediğini iki kez kontrol edelim.
Öte yandan, çoktandır masamızın üstünde miskin miskin ilgilenmemizi bekleyip duran işleri bitirebilmemiz için oldukça elverişli bir zamana girdiğimizi de söylemek gerekir. Bu süreçte eski arkadaşlarımıza veya sevgililerimize rastlamamız veya eskiden ilgilendiğimiz bir konunun (bu bir iş teklifi de olabilir) tekrar bir şekilde önümüze gelmesi şaşırtıcı olmaz.
Spritüel filmler seyretmeyi severseniz iç yolculuğunuzda sizi zenginleştirecek filmler seyretmek bu dönemin ruhuna çok uygun düşecektir. Bu anlamda sizlere seyredip çok etkilendiğim birkaç filmi önermek isterim. * Hepsi de sıcak, içtenlikli ve bir o kadar da felsefi, bizi olağanüstü güzellikte bir duygu ve düşünce dünyasına taşıyan, enerji bedenimizin titreşimini yükselten filmler.
ASTROLOJİ VE ENERJİ BEDENİMİZ Fizik bedenimizin yanı sıra içinde çakra dediğimiz enerji kapıları bulunan, bir de enerji bedenimiz var. Her şeyin bir enerjisi mevcut; masanın, lambanın, benim, sizin… Dolayısıyla hepimizin de bir dalga boyu, yani frekansı var. Gün içinde girip çıktığımız ortamlarda karşılaştığımız düşük dalga boyundaki kişilerle, nesnelerle, yiyeceklerle, müzikle enerji alışverişlerimiz bizi kirletip yorabiliyor, hatta hasta bile edebiliyor! İşte bu nedenle zaman zaman sessiz ve kendimizle başbaşa kalabileceğimiz ortamlarda ruhsal arınmalar yaşamaya, çakralarımızın dengelenmeye, auramızın temizlenmesine ihtiyaç var. Bunun nasıl gerçekleştirilebileceğini işinin ehli bir uzmandan öğrenebileceğimiz gibi, böyle bir olanağa sahip değilsek, sessiz bir ortamda veya hafif bir meditatif müzik eşliğinde uzanarak bedenimizi gevşetmeye kök çakramızdan başlayarak, tek tek yukarı doğru çıkarak enerji akışlarını hissetmeye çalışmak da bizi rahatlatacaktır. Meditasyon esnasında hangi çakramızın çok kullanıldığını veya hangisinin hiç kullanılmadığını titreşimine odaklanarak anlayabiliriz.
ENERJİ BLOKAJLARIMIZ DOĞUM HARİTAMIZDAN ANLAŞILABİLİR! Enerji blokajlarımızın nerelerde olduğunu ve hangi nedenlerle oluştuğunu saptamak ve tedavi edebilmek için akapunktur noktaları üzerinden bilgisayarla enerji ölçümleri yapan birkaç kuantum check up merkezi var. Bu check up ile genel enerji düzeyimizi, aura dengemizi, çakralarımızın durumunu öğrenmekle kalmıyor, sinir sistemimizin duyarlık derecesini, geçmiş duygusal deneyimlerimizin bıraktığı tahribatları, şu anki duygusal durumumuzu ve alarm veren organlarımızı da öğrenmiş oluyoruz. Peki, bütün bu bilgilere astrolojik doğum haritamızla ulaşabileceğimizi söylesem ne derdiniz? HER ÇAKRAMIZI BİR GEZEGEN YÖNETİYOR Hiç kullanmadığımız, görmezden geldiğimiz bir çakramız da yine doğum haritamıza bakarak saptanabilir. Bu şu anda aldığı transit etkilerle mecburen ilgilenmek durumunda kaldığımız, doğum haritamızda zayıf konumda bulunan bir fonksiyonumuz olabilir. O nedenle profesyonel bir astrolojik danışma seansında gezegenlerimizin doğum haritalarımızda nasıl işlev gördüğünü anlar ve bunları sağlıklı kullanmanın yollarını öğrenirsek akıl, ruh ve beden bütünlüğümüzü dengede tutabiliriz. Batı sistemine göre insan bedeninde 7çakra bulunuyor. Ancak bedenimizdeki enerji noktaları salt bunlardan ibaret değil; ayak tabanımızın ortası ve avuç içlerimiz de önemli enerji noktalarımızdan. Hatta tepemizdeki taç çakramızın üstünde de bir başka enerji noktası var. Diğer varlıklar, nesneler ile rezonansa girmemizi sağlayan aura dediğimiz bir enerji alanımız ve hatta bedenimizi çevreleyen birden çok manyetik güç alanımız, bizi koruyan kalkanımız mevcut aslında. Pek çok değerin yozlaşmakta olduğu, doğallık, samimiyet ve bütünlükten uzak, yüzeysel ve çabuk tüketilen şeylerin giderek çok normalmiş gibi her alana yayılarak bir anlam karmaşası yarattığı bir ortamda; kendi merkezimizde ve kendimiz olarak kalıp, doğru dalga boyunda yayın yapıp, doğru frekanslara açık olmamız çok önemli! Yediğimizden, içtiğimize, okuduğumuzdan, dinlediğimize, düşüncelerimizden, duygularımıza kadar hayatımızdaki her şeye özen göstermemiz şart. O nedenle yazılarımda aydınlanma nesneleri ya da gıdaları adı altında sürekli bu bilgileri sizlerle paylaşmaya, bütünün hayrına yüksek frekansa çıkmaya çağırıyorum. |
15:12’de Güneş ile Plüto gerilimli etkileşimleriyle bizi zorlayabilecek. Tutkulu, sahip olmacı ve gücü kontrolü kullanmayı seven tarafımızı dönüştürmemizi gerektirecek deneyimlerle karşılaşmamız mümkün. Otorite konumundaki manipülatif ve baskıcı kişilerle tartışmalara açığız. Enerjimizi ziyan edecek güç savaşlarına girmekten sakınalım. Denetimimiz dışında gelişebilecek olaylara teslim olmak bizi bu eğilimden özgürleştirecektir. Bu durumu kendimizi daha üst bir boyuta taşımak, eskiye ait geride bırakmamız gerekenleri hayatımızdan söküp atmak için bir fırsat olarak görmeli, bu doğrultuda hareket etmeliyiz.
GEÇEN AĞUSTOS TEMALARI GÜNDEMDE
24:54’te ise bu kez Koç’ta ilerleyen Jüpiter ile Terazi’de geri gitmekte olan Satürn son kez karşıt açı içinde olacaklar. Her 18-21 yılda bir tekrar eden bu döngünün ilk basamağını 23 Mayıs 2010’da, ikincisini ise 16 Ağustos 2010’da geride bırakmıştık. Bu tarihlerde neler yaşadığımızı şöyle bir hatırlayacak olursak, aynı temaların gündeme geleceğini görebiliriz.
Jüpiter genişleme, yayılma ve hoşgörüyü temsil ederken; Satürn daralma, kısıtlanma, disipline olma ve otoriteyi tanımlar. Şimdi iki farklı kutup arasındaki dengeyi bulabilmek önem kazanıyor. Ne kadar esneyecek, nerede dur diyeceğiz? Geçmişte bu konuda yapmış olduğumuz hatalara dürüst bir şekilde bakıp hayatın bize ne öğretmeye çalıştığını algılamalıyız. Ancak bu anlayışla güçlenip sağlam bir temel atarak üstüne geleceğimizi inşa edebiliriz. Kendimizi geliştirme yolunda adımlar atarken abartılı bir coşku ve idealizm içinde kaybolmamak, gerçekçi bakış açımızı yitirmeden ilerlemek bizi olası hayal kırıklıklarından uzak tutacaktır.
Aylık yazımda da ifade ettiğim gibi, bu açı değişken hava koşulları getirebileceğinden güneşli günlere aldanmayalım. Şiddetli yağmurlar, sel baskınları, bir soğuk bir sıcak geçen günler sağlığımızı tehdit edebilir.
29 Mart Salı: Özgürlük ihtiyacı, sosyallik, arkadaşlarla paylaşımlar günün duygusal örgüsünü oluşturuyor.
30 Mart Çarşamba: Bugün de Ay Kova’da ilerlemesini sürdürecek. 23:48’de Merkür Koç burcunda geri hareketine başlayacak.
31 Mart Perşembe: 01:22’de Ay boşluğa düşmesinin hemen ardından, 01:39’da Balık’ın kabullenici ve sevecen dünyasıyla buluşuyor yine. Ay Kova’dayken dinamik, heyecanlı, başına buyruk ve öngörülemeyen bir duygu dünyasının girdaplarına dalıp çıktıktan sonra, sükunet, sessizlik ve inzivada kendimizi dinleme, akışta kalıp bir büyük güce kendimizi bırakarak uğultumuzu dindirme ihtiyacı yükseliyor. Geri giden Merkür’ün de desteklediği bir içe yönelme sürecine giriyoruz. Meditasyon, derin konsantrasyon, dua, şükür ve evrenle bağımızı güçlendirmek, farkındalık geliştirmek, sanat ve yaratıcılıkla ilgileniyorsak bu konularda esinlerle dolmak için harika bir gündeyiz.
Kararsızlık, duygusal salınımlarla iniş çıkışlar yaşamak, özveri ve beklentiler, hayalcilik ve aşırı idealizm ise, ilişkilerimizde çözülme ve dağılma yaratabilecek konulardan.
01:41’de Koç’taki Jüpiter ile Kova’nın son derecelerindeki Neptün gerilimli etkileşim içine girerek yukarıdaki temaları belirginleştiriyorlar.
KENDİMİZİ GERÇEKLEŞTİRME ZAMANI
1 Nisan Cuma: Yeni bir aya başlıyoruz. Kişisel bağlamda zorlu tünellerden geçecek, kendimiz olma, kendimizi gerçekleştirme savaşımı vereceğimiz bir ayın eşiğindeyiz. Bugünü Balık’ta ilerleyen Ay’ın huzurlu sularında geçirdiğimiz için şanslıyız. Hafta sonunda bizi şiddetli ve keskin enerjiler bekliyor.
2 Nisan Cumartesi: Hafta sonuna yüreğimiz ağzımızda, ateşli enerjilerin hakimiyetini hissederek başlıyoruz.
14:17’de Koç’un canlı, cesur, atılgan, aceleci ve maceraperest duygu dünyasını içselleştirirken, Mars da kendi yönetimindeki Koç burcunda 11 Mayıs’a dek sürecek yolculuğuna başlıyor. Bu süreçte daha girişimci, atak, sabırsız ve hemen parlayıp sönen heves ile öfkeye yatkınız. Bu anlamda Merkür’ün Koç’ta geri harekette olmasını bizi frenleyip yavaşlatması açısından bir avantaj olarak kullanmayı becermemiz iyi olur.
3 Nisan Pazar: Yeni başlangıç ve umutlar bugünün ana temasını oluşturuyorlar. Koç burcunda 13 derecede Güneş ile Ay kavuşum yaparak Yeniay’ı gerçekleştirecekler. Ancak gökyüzündeki gerilimli ve tutuşmaya hazır enerjiler her an her şeyi altüst edip huzursuzluk ve türbülans yaratabilirler. Satürn tam Yeniay’ın karşısında yer alırken, savaşçı Mars’ın Koç’ta Uranüs ve Jüpiter ile birleşmesi akla ani öfke patlamalarını, saldırganlığı, şiddeti, mücadeleleri ve çelişkiler içinde savrulmayı getiriyor! Serinkanlı ve akılcı olmaya çalışmakta yarar var. Meseleleri büyütmemek, anlayıp dinlemeden, bütün verileri toparlamadan, sonunun nereye gideceğini düşünmeksizin harekete geçmemek durumundayız.
BİTİRİRKEN
Zor günlerden geçiyoruz. Mart sonunda çıkış yapan gerilim Nisan ayında da varlığını gösterecek. Pek çok gezegen bu süreçte ateşli enerjiyle alev alev. Güneş, Ay, Merkür, Mars, Jüpiter ve Uranüs zaman zaman bizi bir hayli zorlayacak. Jüpiter ve Uranüs’ün Koç burcunda Mars ile yanyana gelmeleri 500 yılda bir kez gerçekleşen bir durum. Kişisel özgürlüklerimizin otorite konumundaki kişiler tarafından çeşitli taktik ve stratejiler, yönlendirmelerle kısıtlanabileceğine işaret eden bu konum kişisel düzlemde herkesi oldukça etkileyecek. Öncü gruplarda (Koç, Yengeç, Terazi ve Oğla ) ve doğum haritalarının kritik noktalarında önemli gezegenleri olanların ciddi bir şekilde hayatlarını gözden geçirmeleri gerekiyor. Gerçekten neyi isteyip neyi istemediklerine karar vermeleri, kendilerine uymayan, geliştirip ileriye taşımayan, zamanını doldurmuş yüklerden kurtulmaları lazım. Yenilikten, yeni düzenden korkarak eski alışkanlıklara, bağımlılıklara yönelmek sık rastlanılan bir durum. Ancak değişime açık olmak, neyi geride bırakma zamanı geldiğine dikkat etmek büyük önem taşıyor.
Global olarak baktığımızda tüm insanlığın şimdi daha fazla anlayış ve hoşgörüyle birbirlerinin haklarına ve doğaya saygı göstermeye ihtiyacı var.
Hepinize güler yüzlü, sağlıklı, iyiliklerle dolu bir hafta diliyorum. Esen kalın.
* Forever Young (“Daima Genç” - Mel Gibson ), Always (“Daima” Richard Dreyfuss ), Never Let Me Go ( “Gitmeme Asla İzin Verme”, Cally Mulligan), If Only ( “Keşke “, Jennifer Love Hewitt ) You Can Heal Your Life (“Hayatını Şifalandırabilirsin”; Loise Hay’in “Düşünce Gücüyle Tedavi” kitabından yola çıkılarak hazırlanmış.)