Elli yıl önce dünya bunu böyle algılıyordu... Belki de
toplumumuzda bir çok kişi bu duruma halen böyle bakmakta. Bunun açık sebebi bilinçlenmenin aslında
özendirici olduğu mantığında yatıyor. Sonuçta gençler satıcılar veya kullanan arkadaşları tarafından
bilinçlendiriliyor. Ama uyuşturucuların, buz dağının görünen en uç noktası olduğu gerçeğini
anladığımızda, karşımızdaki korkutucu gulyabaninin, aslında çok basit ancak bir o kadar da karmaşık
olduğunu görüyoruz. Kişinin kendisinin iradesi ile başlayan, sonradan iradenin ortadan kalktığı bir
illüzyon gibi olması... Belirli aşamalardan sonra da biz profesyonellerin ve bu durumu yaşayan
kişilerin güçsüzlüğü ile birleşip, ancak bağımlı olan kişinin yaşadığı tecrübelerin sonucu, tükenişi
ile dur diyebileceği, yalnız ve doğru destekleri almadan başaramayacağı bir süreç gibi
açıklanabilir, fakat özünde bağımlılık bir hastalıktır!
BAĞIMLILIK BİR
HASTALIKTIR!
Bağımlılık aynı kalp, yüksek tansiyon veya alerjiler gibi, kontrol altına
almanın mümkün olduğu, tam anlamı ile tedavisi mümkün olmayan bir beyin hastalığıdır. Genetik olarak
nesilden nesile geçme ve şekil değiştirme ile kişiyi biyolojik ve sosyal anlamda negatif etkileyen
özelliklere sahiptir.
Temelde genetik olarak ya da hasbel kader insan beynindeki zevk
alma bölgesinin ve orada bulunan hormonel kimyasalların fonksiyon bozukluğundan kaynaklanan ve ilk
etapta kullanılan madde ya da olgu her ne ise kişinin kendisini iyi hissetmesi ile ortaya çıkan ve
kullanımın devamlılığı ile sonradan geri dönüşü olmayan bir yolda takılıp kalınan bir durum
bağımlılık. Bunun sonucu, ailesel ve toplumsal kaos! Biraz evvel madde ya da olgu deyince şaşırmış
olmalısınız. Beynimizdeki zevk alma ve hormonel salgılanmayı, maddeler kadar etkin bir şekilde
harekete geçirebilen öyle davranışlar vardır ki bunlara; olgusal ya da eylemsel bağımlılıklar denir.
Bunlarda aynı uyuşturucular kadar kişiyi, aileyi ve toplumu olumsuz etkileyen faktörlerdir.
ŞEKER VE KARBONHİDRAT BAĞIMLILIĞINIZ DA OLABİLİR
Bu yazıyı
benimle birlikte paylaşan sizlerin aklına bir sürü şey gelebilir, ama anahtar mantık bu
davranışların beynimizdeki salgılanmayı harekete geçirecek kadar güçlü olgular olmaları gerçeğidir.
Örneğin: Yemek eylemi içinde, şeker ya da karbonhidrat kökenli maddeleri kötüye kullanma, zaman
içinde bağımlılık bir tercih olgusu haline gelebilir. Bağımlılık hastalığı özünde tektir. Yapısal
veya insan bünyesinde işleyişi, başlangıcı veya kronikleşmesinin temeli, olgusal ya da maddesel olsa
bile basitçe aynıdır. Bu durum ele alındığında tercih maddesi ya da olgusu, kişiye özel, o şahsın
yaşam biçimine yetiştirilişine bağlı olarak gelişir. Bunu kısaca bir örnek ile açıklamaya çalışayım;
bir ailede anne veya baba ya da onların ebeveynleri sigara bağımlısı diyelim. Bu genetik olarak
çocukların bağımlılık hastalığına birkaç adım daha yakın doğduklarını gösterir. Senaryomuza göre,
aile içi iletişimin tam olması ve belirli bir bilinçlendirme ile bu gençlerin alkol ya da
uyuşturuculardan uzak bir yaşam sürmeleri sağlanmış olsun. Demin bahsettiğimiz bu genetik eğilimin,
bu gençlerin bağımlılığı sadece alkol ya da uyuşturucular olarak görmeleri ile kendi tercihleri
sonucu, şeker ya da karbonhidratları kötüye kullanıp, yemek bağımlılığı ya da insan ilişkilerinde
sevmek ile kontrol etme, ilgi ile yönetme kavramlarının karmaşası sonucu insan bağımlılığı dediğimiz
durumun ortaya çıkması oluşabilecek bir gerçektir. Bu örnekleri bağımlılık kavramı içinde
çoğaltabiliriz. Burada önem kazanan aslında, korkutucu olanın sadece uyuşturucular değil de
bağımlılığın ta kendisi olduğudur.
BAĞIMLILIK
ÇEŞİTLERİ
İsterseniz bağımlılık çeşitlerine bir göz atalım. Biz bu mekanizmayı iki ana
başlık altında topluyoruz:
Olgusal ve maddesel. Olgusal bağımlılıklar kısaca yemek, kumar,
cinsellik, öfke, kolay yoldan para kazanma ve insan bağımlılığıdır.
Maddesellere
baktığımızda iş biraz değişir. Bunu da yasal olan maddeler ve yasal olmayan maddeler olarak ikiye
ayırırız. Sigara, alkol, kafein, tein, tiner, bally, ağrı kesiciler, reçeteli-reçetesiz
sakinleştiriciler, uyku hapları, kodeinli öksürük şurupları, kilo verme ilaçları, kas gevşeticileri
vs.. Kötüye kullanıldıklarında bunlar bağımlılığın yasal tercih maddeleri olabilmekle beraber yasal
olmayanları hepimiz zaten tanıyoruz. Esrar, eroin, kokain, asit bazlı haplar extascy, LSD, mantar
çeşitleri vs.
Bağımlılık + suç işlemeye yatkınlık + aids veya hepatitler + fuhuş =
Başarılı olabilecek bireylerin kaybı, işlevsiz aileler, sağlıksız yeni nesiller, toplumsal kaos. Bu
asla değişmeyen bir denklemdir.
Bir şey asla unutmamak gerekiyor ki hiç kimsenin
bağımlılık hastalığına karşı bağışıklığı yoktur.Bu kısır döngüyü engellemenin en iyi yolu
bilinçlenme veya iş kronikleşmeden hastalığı yaşayan kişiyi ya da aileyi iyileşme aşamasına alıp
yeniden yapılanma süreçlerine yardımcı olunmasıdır. Önemli olan bir diğer nokta da bir bağımlı ile
birlikte yaşayan her şahsın bu hastalıktan dolaylı etkilenmesi ile ortaya çıkan bağımdaşlık
sendromudur ki; bu kişiler ya bağımlıya bağımlı olurlar ya da kendilerine bir tür bağımlılık
geliştirirler.
Bütün bu bahsetmiş olduğum bağımlılık çeşitlerini teker teker incelemek
adı altında başlatmış olduğumuz bu yazı dizisinin, genel anlamda bağımlılık nedir? Bölümü burada son
buluyor. Bütün birlikteliklerimizde kişinin hastalığı yaşayışı, aile içi etkileşim ve toplumsal
boyutları, mümkün olduğunca sizleri sıkmadan ele alıp, en azından paylaşımın huzuru ile bir 24 saati
daha bitirmiş olacağım.
Sevgilerimle...
Bağımlılık
Danışmanı
Jale Kerimol
|