- “Ruh Sağlığı Politikası Geliştirmede
Okulların Rolü” başlıklı çalışmanızda ne gibi önerilerde bulundunuz? Başarı odaklı sistemde
eğitimciler ve anne babalar çocuklarının ruh sağlıklarını korumak için neler
yapabilirler?
Nüfusumuzun yaklaşık yüzde 38’inı
0-18 yaş arası çocuk ve ergenlerden oluşmaktadır. Bu nedenle, “Okul Ruh Sağlığı
Politikası” kapsamında çocuk ve ergen ruh sağlığı alanına özgü konuların da yer alması Türkiye
için önemlidir. Çocukluk (0-11 yaş) ve ergenlik (12-18 yaş), gelişimsel özellikler ve gereksinimler
bakımından farklı yaş dönemlerini kapsar
(0-1 yaş, 2-3 yaş, 4-6 yaş, 7-11 yaş ve 12-18 yaş).
Niteliksel olarak farklı özellikleri olan belirli yaş dönemlerindeki çocuk ve ergenlerin hem diğer
yaş dönemlerindeki çocuk ve ergenlerden hem de erişkinlerden farklı psikolojik gereksinimleri
vardır. Bu nedenle nüfusun yarıya yakınını oluşturan bu kesime yönelik geliştirilecek ruh sağlığı
politikalarının
farklı olması gerekir. Ulusal, çağdaş, somut, uygulanabilir ve sürekliliği olan
bir politika geliştirilmesi sağlanmalıdır.
OKULUN ÇOCUĞUN HAYATINDAKİ
ROLÜ
Çocukların günlük yaşamlarının büyük bir çoğunluğunu geçirdikleri okullar,
çocukların zihinsel ve sosyal becerilerinin gelişiminde önemli rol oynayan ortamlardır. Okullar aynı
zamanda, ana babaların, çocuklarının gelişimi hakkında bilgi ve destek aldıkları en önemli
birimlerdir. Yaşam sürecinde, ana-babaların yanı sıra okullardaki personel, özellikle de
öğretmenler, çocukların yaşamlarında çok önemli yer tutar. Okullar, sadece çocukları eğitmek, onlara
belirli bilgi ve beceriler öğretmekle kalmazlar, aynı zamanda onların fiziksel ve ruhsal olarak
sağlıklı bir biçimde gelişmelerine yardımcı olacak ortamlar da yaratırlar. Öğretmenler çocuklarla
daha fazla zaman geçirdiklerinden, onların ihtiyaçlarını herkesten daha iyi bilir ve çocuklara
yardım edebilirler. Öğretmenlerin yardımıyla daha farklı düzeyde psikolojik yardıma ihtiyacı olan
çocuklar belirlenerek, çocuğun anne ve babasına yardım kaynakları hakkında bilgi
verilebilirler.
Ruh sağlığı hizmetleri toplumlarda genelde tabu olarak görülür ve
damgalamalardan uzak durmak amacıyla bireyler psikolojik destek almak istemeyebilirler. Okullar ruh
sağlığına ilişkin konuların normalleştirilmesinde önemli bir işleve sahiptir. Okullar aracılığı ile
öğrenciler, anne ve babalar okul çevresindeki bireyler olmak üzere toplumun geniş bir kesimine
ulaşabilme olanağı vardır.
EĞİTİM VERİRKEN...
Eğitimde ruh
sağlığını destekleyen noktaların neler olduğuna bakıldığında akademik başarı ve sağlıklı bilişsel,
sosyal, duygusal gelişim ve baş etme gücünü destekleme, gelişimi ve başarıyı engelleyen değişkenlere
müdahale, öğrenciler, aileler ve okul çalışanlarına sosyal ve duygusal destek sağlama boyutlarının
olduğu anlaşılır. Öğrenciye yönelik hizmetlerin kapsamı okula uyum, öğrenme ve dikkat sorunları,
kişiler arası sorunlar, ihmal ve istismar, stres yaratan koşullar gibi eğitsel, psiko-sosyal
sorunlarla ilgilenmek, sosyal becerileri, sorumluluğu, öz yönetimi, sağlığı korumayı öğretmek,
yaratıcılığı ortaya çıkartmak gibi sağlıklı gelişimi desteklemek olarak özetlenebilir. Eğitim
sisteminde bu hizmetlerin bazıları temel önleme, iyilik halini arttırma, okul ortamını iyileştirme,
gelişimsel psikolojik danışma ve rehberlik etkinlikleri, değişim ve izleme programları gibi doğrudan
gerçekleştirilebilir. Ruh sağlığı ile ilgilenen meslek alanları bu konuda yaşanabilecek sorunları
önleme konusunda çabalarda bulunurlar. Önleme çalışmaları eğitim sistemlerinde de
gerçekleştirilmekte, diğer kurumlarla iş birliği yaparak en etkili sonuçlara
ulaşılabilmektedir.
REHPERLİK HİZMETLERİ ETKİN HALE
GETİRİLMELİ!
Okul ruh sağlığı politikasının geliştirilmesi sürecinde okul ve
dershanelerde psikolojik danışma ve rehberlik hizmeti etkin hale getirilmeli bu alanlarda çalışacak
meslek insanlarının eğitimleri desteklenmelidir. Okullarda psikolojik danışma ve rehberlik
hizmetlerinin ihtiyaçları karşılayacak oranda niceliksel ve niteliksel olarak yaygınlaştırılması
sağlanmalıdır. Sivil Toplum Kuruluşları'nın çocuk ve gençlere yönelik olarak yaşam alanları ve boş
zamanların geçirilebileceği uğraşı alanlarını oluşturması özendirilmeli ve desteklenmelidir.
Okullarda ruh sağlığını tehdit eden etkenler saptanmalı ve bu konuda koruyucu yaklaşımlar
geliştirilmelidir. Okul öncesi eğitim kurumlarında ruh sağlığı mesleklerinin eğitimini veren
üniversite bölümlerinin öğrencilerinin gönüllülük esasında veya yarı zamanlı olarak çalışabilmeleri
için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Çocuklara yönelik kitap, dergi gibi yayınlar, bilgisayar
oyunları ve diğer oyun malzemelerinin toplu üretim öncesinde çocuk ruh sağlığı meslek uzmanları
tarafından çocukların ruh sağlığı ve gelişimlerine uygunluğu yönünden denetimden geçirilmesini
sağlayacak bir düzenlemeye gidilmelidir.
Çocukların eğitimi direkt ve dolaylı
yollardan gerçekleşir; anne baba çocuğun evdeki öğretmenleridir, okulda öğretmen tarafından
kazandırılacak olumlu bir davranışın evde anne-baba tarafından kolaylıkla bozulabilmesi söz
konusudur. Bu nedenle de günümüzün öğretmenleri, öğrencilerin evdeki öğretmenleri olarak velilerin
önemini anlamış durumdadır. Anne-babaların, üzerinde durduğu en önemli konulardan biri, çocuklarının
iyi bir eğitim alıp alamayacağıdır. Bu açıdan anne-babaların, çocuklarının eğitim yaşantılarını
nasıl destekleyecekleri önem kazanır. Anne-babalar çocuklarının okul dışındaki öğretmenleridir. Bu
nedenle de öğretmenler, anne-babaların çocuklarına okul dışında yaptıkları eğitim uygulamalarının
doğruluğundan kaygı duyarlar. Öğretmenler; ‘Öğrenci ne tür bir eğitim ortamında yaşıyor?
Aileler çocukların ödevlerini yapmalarına ne tür yardım sağlıyorlar? Aileler, okulu ve öğretmenleri
eleştiriyorlar mı? Çocuklarının okul ve derslerle ilgili sorunlarını önemseyip ilgileniyorlar
mı?’ gibi sorulara yanıt ararlar. Anne-baba ve öğretmenler, çocuklara elverişli bir öğrenme
ortamı yaratabilmek için ortak bir çaba göstermelidir. Çocuğun evde oluşan ilk öğrenme deneyimleri,
okuldaki öğrenme girişimlerine destek sağlayarak, öğretmenin sınıf içi uygulamalardaki başarı
şansını yükseltir. Bu yüzden öğretmenlerin çocuğun aile ortamlarını iyi değerlendirmeleri ve onun
daha
iyi eğitimine olanak hazırlamak amacıyla aile sorumlularıyla iletişim kurmaları
önemlidir.
AİLENİN BAKIM, ŞEFKAT VE KORUMASI OKUL BAŞARISININ YÜKSELMESİNDE
ETKİLİ...
Öğrencinin okul başarısı üzerinde aile faktörünün oynadığı rolü konu alan
çalışmada ulaşılan sonuçları şu şekilde özetlemek mümkündür: Eğitim açısından destekleyici bir tutum
içinde bulunan ailelerden gelen çocukların okul başarıları daha yüksektir. Aile bakım, şefkat ve
korumasının okul başarısının yükselmesinde önemli bir faktör olduğu anlaşılmaktadır. Koruyucu aile
yanında kalan çocukların bile, uygun şefkat ve kurumu sağlandığı takdirde başarılarının yükseldiği
görülmüştür. Okul ile ortak program üzerinde görüş birliği içinde düzenli iletişim içinde bulunan,
bu ortak anlayış içinde çocuğuna eğitim desteği sağlayan velilerin çocuklarının okul başarılarının
daha da yüksek olduğu anlaşılmaktadır.
Bu sonuçların ışığında şu öneriler yapılabilir: Okulun izlediği eğitim yaklaşımları, öğrenciye uygulanan sınıf içi öğretim etkinlikleri konusunda velilerle iletişim kurulmalı, ayrıca, okul-aile yardımlaşması ve bu çerçevede çocuğun eğitimi konusunda etkin işbirliğinin sağlanabilmesi amacıyla veliler eğitilmelidir. Öğrencilerin uyum, gelişim problemleri, ilgi, ihtiyaç ve yetenekleri konusunda veliler bilgilendirilmelidir. Velilerin öğrencinin okul başarısına yapabilecekleri olumlu katkıdan azami ölçüde yararlanabilmelerini sağlayabilmek amacıyla, okula bakış açıları olumsuzdan olumluya dönüştürülürken, okula farklı kaynaklardan para temin edilmeli, bu ilişkiler çerçevesinde velilerden para alınması söz konusu olmamalıdır.
“ÇOCUK DOSTU OKUL” |
|