Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Türkiye'nin en iyi ebeveyn sitesi
Yazı Boyutu:

ÇALIŞAN ANNENİN YAŞAM REHBERİ

“BEBEĞİMİ KİME EMANET EDECEĞİM?”

“BEBEĞİMİ KİME EMANET EDECEĞİM?”

Çalışma hayatına dönmek isteyen ya da buna zorunlu olan anne için en önemli konu bakıcı ya da bebeği kime emanet edeceği sorusudur. Sırf bu bile anneler için yeterince zorken bu konu beraberinde; doğru bakıcıyı seçmek, çocuğun anneden çok bakıcıya bağlanması korkusu, bakıcı ya da aile büyüklerinin çocuğun gelişimini nasıl etkileyeciği gibi binlerce soruyu akıllara getirir. Kreş ve yuva da akla gelen bir diğer çözümdür. Ancak tum bu çözümler beraberinde pek çok soruyu yaşama geçirir.


Doğum sonrası izin süresi annenin kendini toparlaması için yeterli olmadığı gibi, kadının annelik rolünü benimsemesi ve anneliğin zevkine varabilmesi için yeterli değildir. Çocuğun ilk aylarda gerek biyolojik, gerek psikolojik açıdan annesine duyduğu ihtiyaç büyüktür. Çocuğun anne sütü ile beslenmesi, sağlığı açısından ne kadar önemliyse, duygusal gelişimi de o kadar önemlidir. Ünlü uzman Bowlby’nin dediği gibi; “yaşamın ilk yıllarında çocuğun beden gelişimi için vitamin ve protein ne kadar gerekli ise, bedensel, zihinsel ve duygusal gelişimi için anne sevgisi de o kadar gereklidir.”

Bebeğin hem anne sütüyle düzenli olarak beslenebilmesi, hem de fiziksel olarak biraz kendini toparlayıp, en azından başını tutabilecek duruma gelmesi için ilk üç ay anneyle birlikte olması önemlidir. İşte bu süreden sonra çalışmaya başlayacak annenin çocuğunu başkasına “emanet etme” zorunluluğu doğar ve aile önemli bir sorunla karşı karşıya kalır. Bebeğe kim bakacak? Bebek nerede ve nasıl bakılacak?

 

BÜYÜKANNELER:
Bebeği bir başkasına emanet etme zorunluluğu karşısında akla gelebilecek ilk seçenek elbette büyükannelerdir. Özellikle bizimki gibi aile bağları kuvvetli toplumlarda anneanne ya da babaanne en güvenilir “emanetçi” olarak düşünülür.

Bebeğe aile büyükleri bakacaksa bunlara dikkat:
- Bebeğin bakımının aile büyükleri ya da yakın akrabalar tarafından dönüşümlü olarak (örneğin birer hafta birer ay) paylaşılması sağlıklı bir çözüm değildir. Özellikle ilk yıl, çocuğun kişiliğinde güven duygusunun gelişmesi için anne ile birlikte, çocuğun bakımını üstlenen kişinin “sürekli” olması gerekir.
- Bebeğe bakan kişinin davranış biçimi açısından mümkün olduğu kadar anneye benzemesi tercih edilen bir durumdur.
- Çocuğunun bakımının ilk 1-1,5 yıl kendi evinde olması daha uygundur. Bebeğin bulunduğu mekanı sahiplenmesi, aynı ortamda kendini güvende hissetmesi açısından önemlidir.
- Büyükannenin bebek sahibi olan çiftin yanında yatılı kalması (hayatta ise büyükbaba da beraberinde) çalışan annenin işini fazlasıyla kolaylaştırabilir. Ancak bu durum, annenin sorumluluk duygusunu azaltırken, çocuk üzerindeki etkisini de kaybetmesine neden olabilir.
- Bebek eğer büyükannenin evinde bakılacaksa, çocuğun o evde bakıldığı ortamı “sabitlemek” gerekiyor. Çocuğun sevdiği bazı eşyalar ve oyuncakların onunla birlikte taşınması, onun “süreklilik”duygusunu yaşayarak kendini güvende hissetme gereksinimini karşılaması açısından önemlidir
- Sıklıkla yapılan yanlışlardan biri de, annenin çocuğunu sadece hafta sonları görmesi, geri kalan 5 geceyi çocuğun büyükanne yanında geçirmesidir Bebeğin özellikle bir yaşını dolduruncaya dek anneden ayrı olarak bir başka evde sahiplenilmesi ve gece yatıya bırakılması pek sağlıklı değildir. Bebeğin anne ile ilişkileri ve güven duygusunu zedeleyebilir
- Diğer bir yanlışta, çocuğun sürekli bakıcı değiştirmesi ya da büyükanne, hala ve teyze gibi farklı kişilerin yanında büyütülmesidir.
- Bazı hallerde de büyükanne ile annenin eğitim ve disiplin konusunda aynı
görüşü paylaşmadıkları görülür. Bu hallerde, ya iki kuşak arasında çatışma olur; çocuk
da bundan ustaca yararlanır, kime nazı geçiyorsa ona sığınır, ya da anne bulduğu
çözümü kaybetmemek için, uygun bulmadığı bir eğitim biçimine boyun eğmek
zorunda kalır.
- Çocuğu büyükanneye emanet etmenin dezavantajlarından biri de, büyükannenin geliniyle ya da damadıyla yaşayacağı çatışmaları direkt olarak çocuğa yansıtma olasılığıdır. Bu durumda, genellikle, çocuk ortada kalır ya da sağlıksız bir etki altında büyür. Büyükannenin bakımındaki çocuk, özellikle ilk yaşlarda bir tür “aynalama” süreci yaşadığı için onun konuşma biçimini, aksanını, kullandığı terimleri ya da tepki biçimini anında öğrenip yansıtması çok doğaldır. Anne baba genellikle bu durumdan kaygı duyabilirler. Ancak bu gibi etkilenmeler ana okulu ya da ilköğretime başlayınca kolaylıkla düzeltilebilir. Kalıcı bir problem haline dönüşmesi, daha çok anne babanın bu duruma aşırı tepki göstererek pekiştirdiği durumlarda ortaya çıkar

Sözü edilen yanlışların uzun sürmesi halinde, çocukta çeşitli uyum ve davranış bozukluklarına rastlanabilir.

 

BAKICI:
Annenin bebeğinin bakımı için başvurabileceği ikinci çözümse, güvenilir bir bakıcı bulmaktır. Anne babalar çocuğun birlikte olacağı bakıcıyı yeterince tanımaya çalışmalıdır. Öncelikle iyi bir referansa sahip olup olmadığına bakmak gereklidir. Ayrıca işin eğitimini almış bir bakıcıyı tercih etmek çok daha sağlıklı olacaktır.

İşte bakıcı arayışında gözardı edilemeyecek bazı noktalar:
- Çocuğa bakacak dadının, mümkünse, kendisinin de anne olması tercih edilir.
- Evli olup, bir aile hayatı sürdüren bakıcının düzenli yaşama alışkanlıklarına sahip olması ona olan güveni artıracak nedenlerden biridir.
- Bir bakıcıda aranması gereken en önemli niteliklerden bazıları; temiz, düzenli, güler yüzlü ve sorumluluk sahibi olmasıdır.
- Bir dadıya güvenebilmek ve emin olarak ona çocuğu emanet edebilmek için ilk görüşmeyi onun evinde yapmak ve onu kendi ev ortamında görmek anneye bir fikir verebilir.
- Bakıcıyla beraber çalışmaya karar vermeden önce en az iki hafta (tercihen bir ay) kadar bir süre boyunca ona çocuğun bakımında refakat edip, davranışlarını gözlemlemek yerinde bir uygulama olur.
- Daha sonra anne tekrar çalışmaya başladığında çocuğun davranışlarını iyi gözlenmeli ve bakıcı ile çocuk arasındaki etkileşimin yolunda gidip gitmediğine ilişkin ipuçları değerlendirilmelidir.

 

KREŞ VE YUVALAR:
Çocuk bakımında çalışan annelerin düşünebileceği bir başka seçenek de 2 yaşından küçük çocukların bakımını üstlenen kreşler ile 2-4 yaş arası çocuklar için yuvalardır. Yuva ya da anaokulunun seçimi son derece önemlidir. Bu seçimin çocukla birlikte gerçekleştirilmesi, ön görüşmelere çocukla gidilip, gözlem yapılması önerilir. Elbette çocuğun yuvaya ya da anaokuluna bırakılmaya hazır olup olmadığı çok önemlidir. Bu yüzden bir çocuğun yuvaya verilmeden önce günde 1-2 saat için bile olsa kendisini bakım veren kişiden ayrı kalmaya alışmış olması gereklidir. Ayrıca çocuğun yaşıtlarıyla iletişim kurabilme yeteneğinin de gelişmiş olması gereklidir. Bu açılardan hazır olan çocuk için evden yuvaya geçiş çok daha rahat olur.

 

“YA BAKICIYA BENDEN FAZLA BAĞLANIRSA...”
Bebeğin bakıcısına yakınlaşması ve ondan ayrılamaması durumu da anneyi huzursuz eder. Ama çocuk bakıcıya bağlanıyorsa buradan öncelikle; bakıcının bebeğe, doğru yaklaşımda bulunduğu sonucunu çıkarabiliriz. Yani bakıcı, bebeğin her istediğinde ve istediği biçimde onun beslenme, temizlenme ve uyku gibi temel ihtiyaçlarını karşılıyor demektir. Bebek temel ihtiyaçlarına bizzat ulaşamadığı ilk 3 yaşında bu temel ihtiyaçları, anında ve sıcak bir şekilde kendisine verene bağlanır. Ancak anne, bu olguya da düz yetişkin mantığı ile yaklaşırsa, bebeğinin bakıcısına bağlanmasını "ona bağımlılık davranışı" olarak yorumlar ve bu durumdan rahatsız olur. Oysa, bebek, içinde bulunduğu döneme özgü biçimde davranır ve olması gerektiği biçimde kendisinin temel ihtiyaçlarını karşılayana bağlanma davranışı sergilee. Bu durumda annenin yapması gereken, bebeği içinde bulunduğu dönemin dinamikleri doğrultusunda yorumlaması ve tutumunu bu dinamikler doğrultusunda belirlemesidir.

Annenin beklentisi bebeğinin kendisine bağlanması ve bir başkasına bağlanmamasıyken, bebeğin de beklentisi; daha anne karnındayken kodladığı ve sütü ile kendisini besleyecek olan annesine yönelmek ve ona bağlanmaktır. Ancak annenin çalışıyor olması gibi bebeğin temel ihtiyaçlarını annenin karşılayamadığı durumlarda doğal olarak bebek bu ihtiyaçlarını karşılayana yönelecektir.

Bir çok çalışan anne bu durumda “Peki bebeğimin bana daha çok bağlnaması için ne yapmalıyım?” sorusunu sorar. Bunun için en önemli ayrıntı bebekle geçirilen etkili ve kaliteli zamandır.

BAKICI KONUSUNDA YAPILAN YANLIŞLAR
Sık sık bakıcı değiştirmek yapılan en büyük hatadır. Üstelik bakıcı değiştirme işlemi, annenin bebeğinin bakıcısına bağlandığını hissettiği ve buna engel olmak için yapılıyor ise, sonuçları çok daha vahim olur. Çünkü bebeğin bağlanma mekanizmaları koparılmış olur ve bebek depresyona girer. Bakıcılar bebeğe sıcak davranamıyorlar ya da bağlanma geliştirecekleri yeterli sürede bebekle birlikte kalamadan ayrılıyorsalar; bebekte besleyene bağlanma mekanizmaları gelişemediğinden bebek kendini emin zeminde hissedemeyecektir. Çocuğa aynı anda birden fazla kişinin bakıyor olması da bebek bakımında başvurulan, fakat sakıncalı bir yaklaşımdır. Çalışan anne, çocuğunu bir bakıcıya bırakmaktansa anne ve kayınvalidesinden ya da diğer yakınlarından dönüşümlü bakım talep eder. Bu sakıncalıdır, çünkü; beyinde yüz kayıtları önemlidir. Annenin yüzü beynin bir alanına, yakın çevredekilerin yüzü başka bir alanına ve yabancıların yüzleri yine başka bir beyin alanına kaydolur. Dahası, ağız, göz, kulak gibi ayrıntılar yine anne, yakınlar ve yabancılar için ayrı ayrı beyin alanlarına, en önemlisi olan mimikler yine aynı kategorilerle başka alanlara kaydolurlar. Annenin, yani bebeği besleyenin yüz kayıtlarının diğerlerinden ayrı ve özellikli kodlanıyor olmasının nedeni, bebeği onu besleyene yönelmesini garanti etmek içindir. Buradan bebeğin bakımını yapanın tek olmasının gereği açıktır. Yani bebek tek elden bakılmalı, dönüşümlü bakıcı sisteminden uzak durulmalıdır.

Annelerin bebeklerini teslim ederken sık olarak başvurdukları bir diğer yöntem de, bebeği bir aile yakınının gözetiminde bir bakıcıya teslim etmektir. Burada dikkat edilmesi gereken ise, bebeğin temel ihtiyaçlarını hep aynı kişinin yapıyor olması, diğerinin ise temel ihtiyaçları karşılayana yardımcı olmasıdır. Yani, eğer bebeğe bakan aile yakını onun altını alabilecek, besleyecek ve uyutabilecek güçte ise bu ihtiyaçları bizzat kendisi üstlenmeli, bakıcı ona diğer işlerde yardımcı olmalıdır. Yok, aile yakını yaşı veya sağlık durumu nedeniyle bebeğin temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak durumda ise, bebeğin temel ihtiyaçları bakıcı tarafından karşılanırken aile yakını ona göz kulak olmalıdır.

Hangi ALTERnatif seçilmek durumunda kalınırsa kalınsın, anne evde olduğu süre içinde mutlaka bebeğin temel ihtiyaçlarını karşılamalı, diğer tüm uğraşlarına ikincil bir önemde zaman ayırmalıdır.


ANNE KENDİNİ BAKICININ YERİNE KOYMALI
Çalışan anneye gelince, sadece çocuğu ile değil, onu teslim ettikleri ile de etkili bir iletigim içinde olması gerekir. Çalışan anne, kendini çocuğunu teslim ettiği kişinin yerine koymalı. Bebeğini teslim etmeden önce anneyi, bebeğe bakanın safına geçirmek gerekir. Ona, karşı tarafın gözlüklerinden bakabilmeyi sağlamak, yerinde olur. Daha doğrusu, annenin öncelikle anlaması gereken, bebeğin onun bebeği olduğu ve sırf bu yüzden önemli olduğudur. Örneğin: bir başkasının bebeği, anne için önemli değildir. Hatta öyle olur ki, kendi bebeği ile yaşıt bebeklerde kendi bebeğine göre üstün taraflar varsa, anne, söz konusu o başkasının bebeğine karşı kıskançlık gibi olumsuz duygular dahi besleyebilir. Çünkü onun için en önemlisi kendi bebeğidir. Annenin bu tutumu elestirilemez. Öte yandan bebek, teslim edildiği bakıcının kalıtsal özelliklerini taşımaz. Bu nedenle, teslim edilen için sıradan bir bebektir. Onun için bir iştir, bir kazanç kapısıdır. Kısacası, anne dışındaki herhangi biri için, bir bebeğin sorumluluğunu almak çok zordur. Hiç kimse bebeğe annenin bakış açısı ile bakamaz. Anne de zaten bunun böyle olduğunu içgüdüsel olarak hisseder. Bu nedenle, annenin çocuğunu emanet ettiği kişiden emin olmak istemesi doğaldır. Ancak, çocuğunu emanet ettiği kişiye de, önemli bir sorumluluk yüklemekte olduğunun bilincinde olmalıdır. Bunu anlayabilmesi için annenin, bir başkasının çocuğunun sorumluluğunu bizzat kendisinin alıp alamayacağını düşünmesi yeterlidir.

BAKAN KİŞİNİN BEBEĞİ SAHİPLENMESİ SAĞLANMALI
Bebeğin anneanne ya da babaanne gibi kan bağı olan bir yakına teslim edilmesi halinde iş değişir. Burada, bebek teslim edilenin genetik materyalini taşımakta olduğundan, emniyet konusunda bir kaygıya gerek yoktur. Kaygı olsa olsa, bu kişilerin eğer ileri yaşta iseler, bu nedenle ortaya çıkabilecek olumsuzluklardan kaynaklanabilir. Bu kez anneyi bekleyen sorun, daha çok karşı tarafın bebeği anneden çok sahiplenmesi olabilir. Anne, bebeğini yetiştirme konusunda; kendi istediği ya da doktorunun önerdiği veya okuyup uygulamak istediği hiçbir şeyi uygulayamamadan yakınmaya başlar. Aile büyükleri kendi yöntemlerinden taviz vermezler. Annenin yine bebeğini teslim ettiği tarafın gözleri ile duruma bakması gerekir. Öncelikle anlaşılması gereken, yardıma muhtaç bir canlıya bakmak için, onu sahiplenmenin gerektiğidir. Ancak, bu konuda anneler genellikle akılla değil, duygularıyla hareket eder ve çocuklarını kimseyle paylaşmak istemezler. Üstelik, onu başkalarının sahiplenmesine de izin vermezler. Çocuğa aile büyüklerinin bakıyor olması halinde bile, çocuğun davranışlarına, eğitimine karışılması halinde tepkili davranırlar. Oysa, bir çocuğa bakabilmenin ön koşulu, onu sahiplenmektir.

AİLE BÜYÜKLERİ ÇOCUĞUN TERBİYESİNİ NASIL ETKİLER?
Bebek; annesi, babası, ona bakanlar, diğerleri ile olan ilişkilerini tek tek ve ayrı ayrı sınıflandırır. Bebeğin beyni; anne böyle davranır, babaanne öyle davranır olarak davranışları kaydeder. Davranışların kaydedilmesinde esas olan; davranışın hemen akabinde ortaya çıkan olgudur. Yani, bebeğin bir davranışından sonra anne olumsuz, babaanne olumlu bir tepki veriyor ise, bunun annenin bebeği ile olan ilişkisini zedeleyici bir yönü yoktur. Belli davranışından sonra annesi olumsuz davranıyor ise bebek bu olumsuzluk ile karşılaşmamak için o davranışı annesinin varlığında tekrarlamaz. Babaannesi aynı davranıştan sonra olumlu davranıyorsa bebek babaannesinin varlığında söz konusu davranışı tekrarlar. Her ikisinin de varlığında bebeğin davranışını babaanneden beklediği olumlu davranış belirler ve bebek, davranışı tekrarlar. Ancak annenin tepkisi şiddetli ve babaannenin davranışındaki ödül niteliği zayıf ise bebek davranışı tekrarlamaz. Ya da bebek annesinden beklentilerini bulamıyor, dolayısıyla anneyi taciz etmeyi hedefliyor ise babaannenin davranışındaki ödül niteliği çok zayıf olsa da, annenin davranışından olumsuzluk öğesi ağır da olsa, bebek davranışı tekrarlar. Bir davranışın ortaya çıkmasını belirleyen en önemli faktör, bu bileşkede tutarlılıktır. Annenin dikkat etmesi gereken en önemli nokta, bebeğe yönelik davranışlarında tutarlı olmasıdır. Bu nedenle, belli davranış sonrası annenin ya da diğerlerinin birbirlerinden bağımsız davranıyor olmaları, bebeğin yetişmesini olumsuz etkilemez. Burada esas olan, bebeğin bir tarafın farklı tutumundan dolayı annenin rahatsız olduğunu fark etmesidir. Annesi ile olan iletişimi olumsuz giderse, bebek onu taciz etmek için annesini rahatsız eden bu ve benzeri tüm davranışlannı tekrarlamaya yönelebilir. Annesinin karşı durduğu, fakat diğerlerinin onayladığı davranışları tekrarlayarak anneyi taciz eder.

Anneye gelince, hatalı olarak bebeğin onaylamadığı davranışını onaylayanı hedef alır. Oysa, hedef alınması gereken davranışı ortaya çıkaran çocuğa ait nedendir. Kaldı ki bu örnekte çocuğun annenin istemediği davranışını ortaya çıkaran, annenin davranış varlığında gösterdiği rahatsızlık ve huzursuzluktur. Yani, bu örnekte anne diğerlerinin değil, bilakis kendi tutumunu gözden geçirmeli davranış varlığında gösterdiği tepkiye son vermelidir.

BU YAZI DİZİSİNİN DİĞER BAŞLIKLARI İÇİN TIKLAYINIZ

BU KONUYLA İLİŞKİLİ DİĞER KONULAR
DİZİ & ARAŞTIRMA BÖLÜMÜNÜN DİĞER KONULARI

Copyright 2007-2024 ® NETATÖLYE - Tüm hakları saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.