- Doğum travması nedir?
Genelde ilk önce
annelerin yaşadığı travma akla gelir. Bu konuda da pek çok makale ve yazı vardır. Fakat tabi bizim
bakış açımızla doğum travması bebeğin çıkarken yaşadığı travmadır. Bunun çok daha önemli olduğu
şeklindedir. Çünkü bildiğiniz gibi ben ana rahmindeki negatif kayıtların, doğum sırasındaki ve 0-2
yaş dönemindeki negatif kayıtların bir psikolojik virüs gibi tüm yaşantımızı etkilediğini anlatıp
duruyorum. Mesela, New York Times benim söylediklerimi geçtiğimiz aylarda kapağına taşıdı ve
“En önemli zamanlarımız anne rahmindedir” diye başlık attı. Biz de bunu senelerdir
söylüyoruz. Anne rahmindeki negatif kayıtlar; annenin sıkıntıları, üzüntüleri, koca dayakları,
kaynana zırıltıları vb. ne yapıyor? Annenin beynindeki snap sistemini bozuyor. Cenin de o sırada
annenin kanıyla beslendiği için ne yapıyor, snap sistemini annenin kanıyla oluşturuyor ve tüm bu
bilgileri kaydediyor. Tabii ki şuurlu hayatında bunların farkında değil. Bu kayıtlar ancak ve ancak
rüya diliyle anlaşılır.
KAPALI YERDE KALMA KORKUSUNUN NEDENİ DOĞUM ANI
OLABİLİR
- Peki doğumda yaşanan zorluklar, travmalar, tıbbi müdehaleler bebeği
nasıl etkiler?
Doğum travması da sert, negatif kayıtların oluşabildiği süreçtir. Neden?
Çünkü minicik ayrıntıları bebek kaydetmektedir. Örneğin, hamile kadının suyu gelmiştir ama çıkış
için bir ambulansla hastaneye gitmesi gerekiyordur. Oradan itibaren bir “çıkakama
korkusu” başlar. Bu korku ileriki hayatta, örneğin kapalı yerde kalma korkusuna neden
olabilir. Bana gelen kapalı yerde kalma korkusu, nefes alamama korkusu, asansöre binememe korkusu
yaşayan danışanlarımın tamamında anne rahminden çıkamama durumu söz konusu. Ayrıca diyelim ki,
primipar dediğimiz süreç -yani ilk çıkış- bu dönemde annenin vajinasında yeterli genişleme
olmazsa birtakım tıbbi müdehaleler yaşanabilir. Mesela, kesik atar doktor. Ve bu nedenle anne daha
çok alarma geçer. Bebek de bu alarmların hepsini hisseder. Ne olur? Bir hayatı koruma içgüdüsü
alarmı olur.
HER DOĞUM BEBEK İÇİN BİR TRAVMADIR
- Yani her doğum bebek
için bir travma olabilir mi?
Her doğum anne için değilse bile, bebek için bir travmadır.
Çünkü 9 ay 10 gün kalmış olduğu kapalı bir ortamdan açık bir ortama çıkacak, her tür yaşamsal
ihtiyacını annenin kanıyla sağlarken, dışarı çıkıp hava alacak ve başka bir besin kaynağı
kullanacak. Ve ağızını kullanacak. Kolay bir doğum bile her zaman travmatik olabilir. Neden, çünkü
mekan değişiyor. Başka bir dünyaya çıkıyor. Dolayısıyla, bu sırada köy yerlerindeyse ebelerin ya da
şehirdeyse hastanedeki uzmanların eğitimli olduğunu düşünüyorum. Ama bu eğitimlerin geneli anne
hakkındadır, bebekten ziyade. Dolayısıyla, doğum zorluysa forseps gibi farklı tıbbi müdehaleler
kullanılabiliyor.
- Tıbbi müdahaleler doğum travmasının şiddetini ne yönde
etkiler?
Bu travmaları azaltıcı eğitimler alıyor arkadaşlarımız. Hastane şartlarında bu
konular üzerinde yoğun şekilde duruluyor. Ama gidelim Anadolu’nun ücra kesimlerinde doğumlar
evlerde oluyor. Hatta benim gençliğimde bağlarda, tarlalarda doğum yapan kadınlar, göbek bağını
taşla kestim, diye övünerek anlatırlardı. Şimdi bu doğan çocuklardan bu denli sert kayıtlar
almışken, ileriki hayatlarında yeterli verimliliği nasıl görebilirsiniz?
BEBEK ANNENİN DUYGULARINI
KAYDEDER
- Peki psikolojik travma nedir?
Annenin çok abartılı telaşlı olması veya
çevredekilerin çok telaşlı olmasıdır. Bebek tüm bu olanları kaydeder. Rahimden geç çıkmışsa telaş
artar, telaş arttıkça negatif kayıtlar artar.
- Zor doğumlar, fazla müdahale
ile doğan bebekleri nasıl etkiliyor?
Bu bebeklerin hayatı koruma içgüdüleri alarma
geçer. Dolayısı ile bu kişiler ellerinde olmayan nedenlerle evhamlı ve pimpirikli olabilirler. En
küçük aksaklıklar bile bu kişilerin paniklemesine neden olabilir. Bebek doğduğunda nefes almakla
ilgili sorun yaşadıysa, havasız ortamlarda bulunamaz, boğulacak gibi hissederler.
HEPİMİZ MUTLAK EŞİTİZ!
- Fiziki travmalar; organ zararları, bebekleri
psikolojik olarak nasıl etkiler?
Organ zararını illaki klasik tıptaki gibi ciğerleri su
topladı gibi ele almayın. Organ zararı dediğimiz şey merkezi sinir sisteminin veya beyin ve
kuyruğunun almış olduğu olumsuz kayıtlardır. Telaş ve zor doğumlarda oluşan olumsuz kayıtları alan
kişiler, sonraki hayatlarında kolay hastalanır olurlar. Bu da bir fiziksel hasardır. Aslında insanın
temel inşaat bozukluklarına bütünsel bakarsak daha sağlıklı olur. İnşaat bozukluğuna neden olanlar,
öncelikle anne rahminde yaşananlar, sonra doğumda yaşananlar ve en son olarak da 0-2 yaş bebeklik
döneminde yaşananlardır. Bu süreçte korteks oluşmamıştır. Yani üst beyin. Üst beyin oluşmadığı için
sistem kendini kollayamaz. Birincisi tamamen annenin yaşadığına bağlıdır. Mesela, kadını ikinci
sınıf yapmaya çalışan tüm sistemler insanın barbarlığına sebep olur. Mesela, Türkiye kadın erkek
eşitliğinde 135 ülke arasında 127. sırada. Bu bir felakettir! Niye? Eğer bir kadın eşit olmayan
muamele görürse, onun rahminde yaşadığımız 9 ay 10 günde biz kesin negatif kayıt alırız. Dolayısıyla
temel inşaatı bozuk bir toplum oluruz. Çünkü merkezi sinir sisteminde yani beyin ve kuyruğunda
hepimiz eşitiz. Mutlak eşitiz. İçimizdeki bende yapılanmada din, ırk farkı yok, en önemlisi cinsiyet
farkı yok. Eğer kadın kendisini erkeğe karşı ikinci sınıf hissederse, bu dışardan değil de iç
dünyasında bir olumsuzluğa ve kine maruz kalır bu da anne rahmindeki yavruya geçer.
DOĞUM TRAVMALARIMIZ RÜYALARIMIZDA
GİZLİ
- Doğum anımız ve buna dair kayıtlarımız nasıl gün yüzüne çıkar?
Sadece
rüyalarla çıkar. Çünkü alt beyin ve kuyruk sistemi derdini bir tek rüyalarla anlatır. Yani doğumda,
ana rahminde ve bebekliğimizde aldığımız negatif kayıtlar sembol-simge diliyle dışarı çıkar. Çünkü o
zaman aldığımız kayıtlar daha basit ve daha semboliktir.
- Semboller evrensel
midir?
Bazı semboller evrensel bazıları ise kişiseldir. Rüya dilinde ustalaştıkça bunlar
ayrılır.
- O ya da bu nedenle bebekler travma yaşarsa, bu olumsuz kayıtlardan
kurtulmanın, yolu nedir?
Anne karnında rahat etmek. Spermle yumurtanın karşılaşmasından
itibaren kadının kendini iyi hissetmesi gerek. İkinci sınıf görülüp, horlandıysa genetik kin
dediğimiz şey oluşur. Dolayısı ile kadınlar iki türlü tepki gösterirler. Ya amazon olup savaşırlar
ya da kibele olup doğururlar!
RÜYALARINIZI YAZIN
- Peki ama anne karnında
olumsuz kayıtlar almış biri için çözüm yok mu?
Kadının kutsal kaseyi yaşadıktan sonra
doğurması. Önce kadınlığı yaşayacak sonra, doğuracak. En basiti rüyaları yazmak. Çünkü rüya yazmak
üst beyinle alt beyin arasında bir ilişki kurmaktır. Rüyaları yazmaya başladığınızda alt beyniniz ve
kuyruğunuzdaki sert psikolojik virüsler yumuşamaya başlar. Ama kimseye sormayacaksınız, bilmeyene
rüyalarınızı anlatmayacaksınız, tabircilere sormayacaksınız. Anadolu’da bununla ilgili güzel
bir deyiş vardır: “Rüyalarınızı suya okuyun” diye. Çünkü yanlış birine anlatırsanız, o
da size yanlış bir şeyler söyler ve bunlar beyninizi zehirler. Mesela, birini ölürken görmek onun
çok yaşacağı anlamına ya da öleceği anlamına gelmez. Haberci rüya yoktur. Birinin öldüğünü görmek
onu suçlamaktır. Yani rüyalar alt beyin ve kuyruğunun üst beyine, sende şu negatif kayıtlar var,
diye haykırmasıdır.
- Hem anne rahmi, hem doğum, hem de bebeklik travmatikse
ne olur?
Anne rahmi bozuk, doğum travmatik ve bebeklikte de kuyruğunu bir sürü insan
ellemiş; yani kuyrukla ne anlatmak istiyoruz -apışarasını anne eli dışında elleyen eller- artı bir
de ateş düşürücü fitiller... İşte bu çocuğun maruz kaldığı psikolojik virüslerin toplamı korteksi
dağatacak şiddettedir.
- Doktor şaplağının olumsuz etkileri var mı? Kuyruk
bozulunca ne olur?
Pornografik sitelere müptela olmak, tecavüzler, tacizler, namus
cinayetleri, ciddi görüntülü üç beş kişinin bir araya gelip biraz içince belden aşağı sohbetler
etmesi vs. örnekler arttırılabilir. Yani çocuğun bacak arasının ve poposunun anne eli dışında bir el
tarafından ellenmesi, öpülmesi bile olumsuz kayıttır.
KENDİMİZİ NASIL
İYİLEŞTİRECEĞİZ?
- Peki kutsal kaseyi yaşamış (yani vajinal orgazmı öğrenmiş)
bir kadın hamile kaldı ve sağlıklı, mutlu bir hamilelik yaşadı. Ama doğum travması yaşadı. Bu
durumda anne babaya bebeğin iyileşmesi için bir şey önerebilir miyiz?
Bir numaralı kural
kuyruğunu kollayacak. Yani kuyruğa anne eli dışında el değmeyecek. Bakıcı, baba, babaanne eli dahil.
İkincisi ateş düşürücü fitil kullanılmayacak. Yani kuyruk dik duracak.
-
Annesinin hamileliğinde sorunları olduğunu bilen ya da farkeden, doğumunun zor ya da travmatik
olduğunu bilen birey kendi kendini nasıl iyileştirir?
Bir; sabah kalkar kalkmaz, daha
hiçbir şey yemeden, bağırsakları boşken rüyalarını yazacak. İki; terletici spor yapacak günde 1
saat. Üç; şu çalışmayı yapacak: Kadınsa; “Ben yaşam enerjimi kutsal kasemin dibinden,
omuriliğimdeki vajinal sinir kanalıyla, seks şartı olmaksızın, otururken bile, aşağıdan yukarı
beynime taşıyorum. Bu sırada tüm aksayan organlarıma dal veriyorum.” Erkekse; “Ben yaşam
enerjimi fallusumdan, omuriliğimdeki penis siniri kanalıyla, seks şartı olmaksızın, otururken bile,
aşağıdan yukarı beynime taşıyorum. Bu sırada tüm aksayan organlarıma yaşam enerjisi dalı
veriyorum.” Yaşam ağacı Sümer tabletlerinden gelmekte. Bu benzetme onlara ait. Bu ağacın kökü
bacak arası organlarımızdan iner. Kadın bedeninde; anal enerji küsbe yaptığı için kirli, mesane çiş
yaptığı için kirli, rahim kanadığı için kirli. Geriye ne kalır vajinanın dibinde salgılanan temiz
su. Erkek de, kadın da bunu yapacak. Ağaç kökten temiz su kullanır!
2 ÇOK
GEÇ!
“Evrensel Eşit Kuyruklu Canlı” adlı son kitabımda da bahsettiğim gibi
din farkı yok, ırk farkı yok en önemlisi cinsiyet farkı yok. Eğer bunu içselleştirirsek savaşlar
biter. AÇEV’in dediği şey “7 Çok Geç”. Hayır sperm ve yumurtanın birleşmesinden
itibaren cenini korumaya almalıyız. 2 çok geç! Eğer bir insanı ana rahmine düştüğünden itibaren
sağlıklı bir şekilde kollamayı öğrenmezsek, insanlarımız temel inşaat bozuklukları nedeniyle çağı
yakalayamazlar.
|
|